09-05-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Üsküdar, İstanbul
Üsküdar
Anadolu yakasında, Kocaeli Yarımadası’nın batı kesiminde yer alır, Üsküdar İlçesi, doğuda Ümraniye, güneyde Kadıköy ilçeleri, batı ve kuzeybatıda İstanbul Boğazı, kuzeyde de Beykoz İlçesi’ne komşudur İlçe bu sınırlar içinde 35 km’lik bir alan kaplar Batısı denizdir Kırsal yerleşmesi olmayan Üsküdar İlçesi, 52 mahalleden oluşur
1918 ve 1924’de ayrı vilayet yapılan Üsküdar, 1926’daki yönetsel düzenlemeler sırasında ilçe yapılarak İstanbul Vilayeti’ne bağlandı
M Ö 7 Y Y ’da bir Grek kolonisi olarak kurulan Halkedon’un (Kadıköy) iskelesi ve tersaneleri, bugünkü Üsküdar’ın yerleştiği alanda bulunur ve buraya Hrisopolis (Altın Şehir) denirdi Yörenin bu adla anılması çeşitli biçimlerde yorumlanmaktadır Pers işgali sırasında Anadolu Yarımadası’ndaki kavimlerden ve halktan vergi olarak toplanan altınlar buradaki hazinelerde saklandığı için yöreye bu adın yakıştırıldığı söylenmektedir Bir başka yoruma göre, Agamemnon’un oğlu Krizes kaçarak Anadolu’ya gelmiş ve Üsküdar’da öldüğü için şehir onun adıyla anılmıştır Kimileri de, günbatımında evleri karşı yakadan yaldızlı gibi göründüğü için Üsküdar’a Altın Şehir adının verildiğini söylemektedir Üsküdar adıysa, kimi kaynaklara öre Farsça “ulak” anl***** gelen “Eskudari”ten türemiştir
İstanbul'un fethinden sonra II Mehmed (Fatih), Üsküdar'dan kaçan Rumların yerine Anadolu'dan gelen Türkleri yerleştirmiştir Ancak Üsküdar'ın fetih sırasında 100 yıldan beri Türklerin elinde olması ve karşılaştırma yapmaya olanak verecek belgelerin bulunmaması nedeniyle, fetihten sonra nüfusunun ne kadar arttığını saptamak mümkün olamamaktadır II Mehmed döneminde İstanbul'un iskan bölgelerinin yönetsel açıdan 4 kadılığa ayrılmasıyla Üsküdar da bir kadılık olmuş ve Galata ile Haslar kadılıklarıyla birlikte Bilad-ı Selase adı verilen üçlüyü oluşturmuştur 1471'de Vezir Rum Mehmed Paşa tarafından yaptırılan ve Paşa'nın adını taşıyan Tabhaneli Cami ve Türbe ile, günümüze ulaşamamış olan medrese ve hamam, Üsküdar'daki en eski Osmanlı yapılarındandır
Üsküdar'ın Osmanlı dönemindeki önemli bir özelliği de, her yıl Mekke ve Medine'ye gidecek hacı adaylarının oluşturduğu Surre-i Hümayun'un törenlerle buradan uğurlanmasıdır
1471’de Vezir Rum Mehmed Paşa tarafından yaptırılan ve Paşa’nın adını taşıyan Tabhaneli Cami ve Türbe ile, günümüze ulaşamamış olan medrese ve hamamın yanı sıra başta Kızkulesi, olmak üzere Üsküdar’da birçok tarihi eser bulunmaktadır
Kız Kulesi: Üsküdar’ın sembolü haline gelen kule, Üsküdar’da Bizans Devrinden kalan tek eserdir M Ö 2475 yıllarına kadar uzanan tarihi bir geçmişe sahip olan kule, Karadeniz’in Marmara ile kucaklaştığı yerde minicik bir ada üzerinde kurulmuştur Bazı Avrupalı tarihçiler buraya Lean’dır Kulesi derler Kule hakkında pek çok rivayetler bulunmaktadır
Evliya Çelebi kuleyi şöyle tarif eder ”Deniz içinde karadan bir ok atımı uzak, dört köşe, sanatkarane yapılmış bir yüksek kuledir Yüksekliği tam seksen arşundur Sathı mesehası ikiyüz adımdır forumsinsi net İki tarafına bakan yerde kapısı vardır ”Bu gün gördüğümüz kulenin temelleri ve alt katın mühim kısımları Fatih devri yapısıdır
Kulenin etrafındaki sahanlık geniş taşlarla kaplanmıştır Üstündeki madalyon halindeki bir mermer levhada, kuleye şimdiki şeklini veren Sultan ll Mahmud’un, Hattat Rasim’in kaleminden çıkmış 1832 tarihli bir tuğrası vardır Kulenin Eminönü tarafı daha genişçe olup burada bir de sarnıç vardır

|
|
|