M Harfi 1 |
09-04-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
M Harfi 1M ma: su maa: "beraber, birlikte" mânâsında ön ek maabid: mabetler, tapınaklar maâd: âhiret maâdâ: başka maadin: madenler, metaller maahazâ: bununla beraber maalesef: yazık ki maalgayr: başkasıyla birlikte maali: yücelikler maaliftihar: iftiharla, seve seve maaliyat: yüce bilgiler, yüksek mertebeler maalkerâhe: kerahetle, çirkinlikle maalkifaye: yeterli olmakla birlikte maalmemnuniye: memnuniyetle maamâfih: mamâfih, bununla beraber maânî: mânâlar, anlamlar maârif: marifetler, ilimler, tanımalar, eğitim maârifperver: eğitimi seven maâriz: sözün gizli mânâları maâsi: günahlar, isyanlar maaş: geçinilecek şey, yaşayış, aylık para maaşen: yaşayış ve geçim bakımından maatteessüf: üzülerek, yazık ki maâyib: ayıplar maazallah: Allah korusun mâbâd: sonrası mâbâdettabiîye: fizik ötesi, metafizik mâbed: mabet, ibadet yeri mâbeyn: arası mâbihiliftihar: kendisiyle iftihar olunan Mâbûd: kendisine ibadet edilen Allah Mâbûdiyet: Mabutluk mâcerâ: serüven mâcid: yüce, şerefli mâcun: maddelerin ezilmiş hâli madalya: başarılı kimselere takılan madeni nişan madalyon: boyuna takılan süs eşyası madde: uzayda yer dolduran varlık maddeperest: maddeye taparcasına düşkün olan maddeperver: maddeyi seven maddeten: maddece, madde bakımından maddî: madde ile ilgili, maddece maddîyât: maddî şeyler maddîye: madde olan maddiyyun: maddeciler, mâneviyata inanmayanlar îmansız felsefeciler maddiyyunluk: maddecilik, materyalizm, maddeden başka her şeyi inkâr eden dinsiz felsefeciler mâdele: adalet yeri mâdelet: adalet etmek mâdem: böyle olunca mâden: metal, kaynak mâdeniyat: madenler, metaller mâder: ana madrûb: vurulmuş, dövülmüş mâdûd: sayılan mâdûm: yok olan mâdûmât: yok olanlar mâdûmiyet: yok olma, yokluk mâdûn: alt taraf mâfât: telef olan, yiten mâfevk: üst mâfihâ: içindekiler mafsal: eklem mâfüvv: bağışlanmış mağazî: gaza hikâyeleri mağdûb: gazaba uğramış mağdur: haksızlığa uğramış mağfiret: Allahın affı mağfûr: affedilen mağlata: kafa karıştıran aldatıcı söz mağlûb: yenilmiş, mağlup mağlûbane: yenilmiş bir hâlde mağlûbiyet: yenilgi mağmûm: gamlı, tasalı, bulutlu mağmûre: adı sanı silinmiş, yerinde yeller esen mağrib: batı, akşam mağrur: gururlu mağrurâne: gururluca mağruren: gururlanarak mağz: öz, iç mah: ay mahal: yer maharet: ustalık, beceri maharim: mahremler, yasaklar, gizliler mahbes: hapishane mahbub: sevgili mahbubâne: sevilerek mahbubât: sevgililer mahbubiyet: sevilirlik mahbus: hapsedilmiş mahbusîn: hapsedilenler mahbusiyet: hapsedilmişlik mahcûb: utangaç, sıkılgan mahcûbiyet: utangaçlık mahcûr: kısıtlı mahdûd: sınırlı mahdûdiyet: sınırlılık mahdum: oğul, kendisine hizmet edilen mahdumiyet: mahdumluk mahfaza: koryucu kap mahfel: kapalı yer, camilerde yüksek yer mahfî: gizli mahfîyât: gizlilikler, gizli olanlar mahfûz: korunmuş mahfûzât: hafızadakiler, korunanlar mahfûziyet: korunurluk mâhî: balık mâhir: maharetli, becerikli mâhirâne: ustaca, beceriklice mahiyet: öz, nitelik, kendilik mahiyyat: mahiyetler, özler mahkeme: davaların görülüp hükme bağlandığı yer mahkî: hikâye olunan mahkîanh: kendisinden bahsedilen mahkûm: hükümlü, cezalı, mecbur |
|