04-06-2009
|
#1
|
Şengül Şirin
|
Kumalığın Belgeselini Çekti

Ölüm Elbisesi: Kumalık adlı belgesel İstanbul Film Festivali’nde yer alan filmlerden biri Belgeselin yönetmeni Müjde Arslan, küçük yaşta akrabasına kuma olarak verilen halası Emine’nin şiddet dolu dramatik hikayesini Mardin’deki kuma giden kadınların ağzından anlatıyor
Bu yıl 28’incisi düzenlenen İstanbul Film Festivali yine birbirinden güzel filmleri izleyiciyle buluşturacak Festivalde gösterilecek olan yapımlar arasında ilk kısa filmi Son Oyun’la birçok ödül alan 28 yaşındaki yönetmen Müjde Arslan’ın, Ölüm Elbisesi: Kumalık adlı belgeseli de yer alıyor Arslan için bu belgeselin gösterimi, sadece bir yönetmen ve yaratıcılığının ürünü olan filmin seyirciye sunulması anlamına gelmiyor Arslan birçok kadının paylaştığı talihsiz bir yazgıyı kendi anı, duygu ve acılarından yola çıkarak anlatıyor Hayatının en zor filmini yaptığını söylüyor Arslan, ‘Bu hikayeyi anlattıysam her şeyi anlatırım’ diyor Çünkü Arslan filminde kumalığı tarif ederken aynı evde yaşadığı halası Emine’nin daha 16’sına bile gelmeden kendisinden 20 yaş büyük amcasının oğluna kuma verilmesini, gördüğü şiddetin etkisiyle aklını yitirip felç olmasını ana eksene oturtuyor
DEDESİ VE NİNESİ BÜYÜTTÜ
Belki de halasını ve kumalığı anlatmadan önce Müjde Arslan’ı anlatmak gerekiyor Çünkü onun yaşadıkları da ayrı bir belgesele konu olacak türden: ‘1980’de doğmuşum ve o dönemki olaylar yüzünden annemle babam beni dedemin nüfusuna kaydettirmiş Beni dedem ve nenem büyüttü Bu yüzden halam Emine’nin hikayesine çok yakından tanık oldum Evde kalan tek küçük çocuktum Yaşlıların dünyasında dolaşan bir ruh gibiydim İlkokulu köyde, liseyi İstanbul’da, üniversiteyi Diyarbakır’da okudum Üniversite sınavını sadece tek başıma bir yaşam tarzı bulabileceğim bir kapı olarak görüp girdim Hiç konuşmazdım, gülmezdim ama okula girdikten sonra hem bir kadın olarak hem de politik olarak kendimi buldum Biyoloji okudum ama sinemaya ilgim vardı 2006’da iki yaşlı adamın dostluğunu anlatan Son Oyun
HEP ERKEK OLMAK İSTEDİM
Peki kuma giden halanın hikayesini çekmeye nasıl karar vermişti Arslan? ‘Halamın hikayesi benim için de ailenin diğer fertleri için de çok acıklıydı Onunla ilgili konuşmak bile içimizi acıtırdı Zaten çok da konuşmazdık, sürekli konuşsaydık kahırdan hasta olabilirdik Ama bu hikayeyi anlatmaya çok eskiden karar vermiştim Emine’nin en çok şiddet gördüğü zamanlar benim 9-10 yaşlarıma denk geliyor Kadınlığın tanımı benim için Emine’ydi Babamın evlenebilmesi için gereken başlık parasını 14 yaşındaki Emine’yi kendisinden 20 yaş büyük amcasının oğluna kuma vererek sağlıyorlar Bir nevi berdel Amcasının oğlunun ikinci karısı oluyor Emine sürekli hamileydi ve yılda birkaç kez vücudunda kırıklar, yara bereler içinde yanımıza gelirdi Bizden kilometrelerce uzaktı evi Kimi zamanlar o kadar mesafeyi yalın ayak yürüyerek gelirdi Evden kaçardı, yatağa düşerdi İyileşince dedem onu tekrar kocasının evine götürürdü Aynı şeylerin benim başıma gelmesinden çok korkuyordum Çok uzun süre kadın olmaya direndim bu yüzden O yaşlarda o kadar çok erkek olmayı arzuluyordum ki Çünkü erkek olmak bizim oralarda sınırsız bir güç demek ’
Emine yediği dayaklardan sonra felç oldu
EMİNE artık kendi hikayesini anlatacak durumda değil Yaşadığı şiddetin etkisiyle felçli ve akıl sağlığını yitirmiş halini izleyicide ajite yaratmaması için hiç kullanmamış Müjde Arslan Bunun yerine onun hikayesini başka kuma kadınların yaşadıkları üzerinden anlatıyor ‘Belgeseli ben çektiğim için halalarım, nenem ve diğer kadınlar kamera karşısında rahattı Emine’nin dışında altı kadın daha var İki ya da üç kumayı bir araya getirip çektim Sanki kendi aralarında tartışıyormuş gibiler Kocalarına da yer verdim çünkü aslında fotoğrafı ortaya çıkaran erkekler Belgeselde şu anda 65 yaşında olan ve üçüncü bir kadın getirmeyi düşünen Emine’nin kocası da var Eniştem belgeselde ‘İlk hanıma diş yaptırdım, takmıyor Ben de üstüne eş getireceğim diyor ve dönüp Emine bir eş getireyim mi, konuşamıyorsun ellerinle evet de’ diyor Hala yeni bir kadın arıyor Kadınlar kumalığı ‘ölüm elbisesi giymek ve onunla yaşamak’ olarak nitelendiriyorlar ’
ESRA CENGİZ adlı bir kısa film çektim Çeşitli festivallerde ödüller aldı Bu filmin verdiği cesaretle Marmara Üniversitesi’nde sinema yüksek lisansı yapmaya başladım ’
|
|
|