09-04-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Kureyş Lehçesi:
Kureyş Lehçesi:
Arab dilinin Kureyş kabîlesince konuşulan lehçesi Kur'an-ı kerîm bu lehçe üzerine inmiş ve bu lehçe üzerine yazılmıştır
Kur'ân-ı kerîm hazret-i Ebû Bekr'in halîfeliği sırasında toplanarak mushaf yâni kitab haline getirildi Hazret-i Osman; Zeyd bin Sâbit, Abdullah bin Zübeyr, Saîd bin As, Abdurrahmân bin Hâris bin Hişâm'dan (r anhüm) ibâret bir hey'eti (komisyonu) vaz îfelendirerek Kur'ân-ı kerîmi çoğaltmalarını emr etti Onlara "Zeyd bin Sâbit'ten başka Kureyş'e mensûb üç kişiye Zeyd ile Kur'ân-ı kerîm hakkında bir şey üzerinde ihtilâf ettiğiniz zaman Kureyş lehçesiyle yazınız Çünkü o, Kureyş lehçesiyle nâzil olmuştur (indirilmiştir)" buyurdu (Zehebî, İbn-i Hacer Askalânî, Süyûtî)
Kur'ân-ı kerîmin kelimeleri, Allahü teâlâ tarafından dizilmiş olarak âyetler hâlinde gelmiştir Cebrâil aleyhisselâm bu âyetleri bu kelimelerle ve bu harflerle okumuş, Muhammed aleyhisselâm da mübârek kulaklarıyla işiterek ezberlemiş ve hemen Eshâbın a (mübârek arkadaşlarına) okumuştur Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmi, Kureyş kabîlesinin dili, lehçesi ile gönderdi (Seyyid Abdülhakîm Arvâsî)
Kur'ân-ı kerîmi anlamak için şimdiki Arabçayı değil, Kureyş dilini (lehçesini) bilmek lâzımdır (Taşköprüzâde)
Bir mâni, bir sıkıntı olmadıkça âyet-i kerîmelere ve hadîs-i şerîflere açıkça anlaşılan mânâları vermelidir Bunlara benzeyen başka mânâ vermek câiz değildir Kur'ân-ı kerîm ve hadîs-i şerîfler, Kureyş lügatı ve lehçesi iledir Kelimelere Peygamber e fendimiz zamânında Hicâz'da kullanılan mânâları vermek lâzımdır Zamanla değişip bugün kullanılan mânâları vererek tercüme yapmak doğru değildir (Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî)
|
|
|