09-04-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Well
(better, best) iyi, güzel, hoş, ala, iyice; hakkıyle, Iâyıkıyle; çok, pek; tamamen, hayli, oldukça; s iyi, güzel; sıhhatça iyi, sıhhatli; kârlı, elverişli Well begun is half done iyi başlayan iş yarı yarıya bitmiştir well on in life yaşı hayli ilerlemiş well past forty kırkını hayli geçmiş well up on the list listenin başlarında all very well uygun, yerinde as well de, da, dahi, bile as well as olduğu kadar, ile beraber, -e ilâveten I wish him well iyiliğini temenni ederim ,Allah muvaffakiyetler versin It is all very well but iyi, hoş ama well and good kabul, tamam, peki You may well say that Bunu söylemekte hakllsınız Well donel Aferin! Bravo! We might as well stop Dursak iyi olur Bıraksak iyi olur
Pekâlâ! Ya! Hayret! Olur şey değil! Sahi ! Eh ! Haydi I Well, to be sure  Eh olabilir Well, well ! Vah vah ! Aman efendim ! Hayret ! Well, as I was saying Ha ! Diyordum ki
kıs we will, we shall
kuyu, çeşme, memba, kaynak; pınar; hokka; sahanlık, merdiven veya asansör boşluğu; f kaynamak, yerden fışkırmak well up yükselmek well sweep kaldıraç
|
|
|