yesimciwciw
|
Nefsin Kötü Sıfat Ve Özellikleri
NEFSİN KÖTÜ SIFAT VE ÖZELLİKLERİ
Kötülüğü emreden, insanlara dünyadaki imtihanlarını kaybettiren nefsin yaklaşık 12 temel kötü sıfatı vardır: Açık ve gizli şirk, zulüm, küfür, yalancılık, şehvetperestlik, nefs arzusunu tanrı edinme, alaycılık-dedikodu, kibir, israf, cimrilik, hased-kıskançlık, ihanet-vefasızlık, öfke-kin
AÇIK ŞİRK-ALLAH’A ORTAK TANIMA
7/191: Hiçbir şey yaratmayan, bizzat kendileri yaratılmış olan şeyleri mi ortak koşuyorlar?
17/22: " Allah " yanısıra tanrı oluşturma!  
4/116-117: Allah; Kendisine ortak koşulmasını affetmez, ama bunun dışında kalanı dilediği kişi için affeder Allah'a şirk koşan, dönüşü olmayan bir sapıklığa dalıp gitmiştir Onlar, Allah'ı bırakıp ta dişilere taparlar ve böyle yapmakla Allah'ı bırakıp sadece kendine hiçbir hayırı bulunmayan şeytana tapmış olurlar
Şirk; Mutlak Tek olan Yaratıcı Kudret'e ortak tanımaktır Cenâbı Allah Bir'dir; eşi, benzeri, ortağı yoktur ve hiçbir şeye de ihtiyacı bulunmaz Müşrikler yani Allah'a ortak koşanlar ateist değildir Allah'ı inkar etmezler, ancak Allah'a ortak tanırlar Kur'ân'da belirtildiği gibi Cenâbı Allah, katilin bile günahlarını dilerse affedebilir, ancak şirkin affı suçlu bizzat af dilemedikçe yoktur
Şirk çok çeşitlidir Peygamber Efendimiz Mekke Şehrini İslâmlaştırmadan evvel, Kâbe de müşriklerin yapmış olduğu heykel şeklinde birçok putları bulunmaktaydı Şehvetlerine çok düşkün olan Arap müşriklerinin bu putları genellikle kadın şeklindeydi Kâbede, korku ve dehşet veren mabutları da bulunmaktaydı Bunlar, güneşe, yıldızlara, meleklere de taparlardı Cehaletleri ve nefislerinin kötülüğü doğrultusunda şeytana uymuşlar, açık bir sapıklık içinde bulunmaktaydılar Peygamber Efendimiz; Mekke'yi fethettiğinin birinci günü, Kâbe'deki tüm putları kırdırarak yok etmişti
GİZLİ ŞİRK-ALLAH’A ORTAK TANIMA
12/106: Onların çoğu Allah'a ortak koşma hali (Gizli şirk) dışında iman etmezler
39/3: İyi bilin ki, halis Din ancak Allah'ındır Allah'tan başkalarını veliler (dostlar) edinerek: " Biz onlara, sadece bizi Allah'a yaklaştırsınlar diye kulluk ediyoruz " diyenlere gelince, hiç kuşkusuz Allah, onların aralarında tartışıp durdukları konuyla ilgili hükmünü verecektir Her halde yalancı ve nankör olan kimseyi Allah doğru yola çıkarmaz
Şirk yani Allah'a ortak koşma iki türlüdür: Açık şirk ve gizli şirk İnsanların çoğu Allah'ı inkâr etmemekle beraber, O'na cehalet ve bilgisizlikten dolayı bilmeden gizli şirk koşarlar Şefaatçi olacaklarını zannettikleri birtakım putları ve kimseleri aracı kabul ederler, böylece yedek tanrıları da kendi yaşamlarına sokmuş olurlar Oysa Yüce Yaratıcı'nın dışında bir varlık, kudret ve kuvvet kabul etmek gizli şirktir
Kur'ân, aracılık ve şefaatçılık yaparak büyük günah işleyenlere cevabını vermiştir Kaf 50/16: "   Biz insana şah damarından daha yakınız  " ve Bakara 2/255: "   Allah'ın izni olmadıkça kim şefaat edebilir  " Peygamber Efendimiz: " Ben ümmetimin görünen şirklerinden korkmam, görünmeyen şirklerden korkarım " demiştir Başka bir hadisinde de: " Gizli şirk karıncanın ayakları gibidir, ses çıkarmaz " diye buyurmuştur Cenâbı Allah, Kendisi ile kulunun arasına girenlere şiddetle karşıdır Müddessir 74/11: " Benimle, yarattığım kişiyi başbaşa bırak "
Gizli şirk nelerdir? Dini ikiyüzlülük bunların başında gelir Maun 107/1-7: " Gördün mü o dini yalan sayanı İşte odur yetimi iter-kakar, yoksulu doyurmaya ön ayak olmaz Vay haline o namaz kılanlara ki, namazların da gaflet içindedirler, ikiyüzlülüğe sapanlar onlar Ve yardıma engel olurlar " Bu tipler; dindar görüntüsü altında, şeytanın yolundaki sapıklardır Türbeperestlik de bir gizli şirktir Bilmem hangi baba türbesi kısmet açar, şefaat eder diye onlardan yardım ummak dinimize tamamen aykırıdır Mezarlık ziyaretleri; yalnızca ölüm hatırlanıp ibret olması düşüncesiyle haktır, o kadar Nefs arzularını tanrı edinme de gizli şirke girer Servet ve varlık ile şımarma bir toplumun batış sebebi olur Gönlü Allah sevgisi ile dolu varlık sahipleri, mutlulukla ödüllendirilir, ancak bolluktan Allah'ı unutarak dünya zevklerine dalanlar, azab ile ceza görmekten kurtulamazlar Hıristiyanların " Mesih Allah'ın oğludur " gibi inanışları, Allah'a ortak koşmanın tipik sapıklıklarıdır
ZULÜM - EZİYET ETME
3/57:   Allah, zalimleri sevmez
28/50:   Allah, zalimler topluluğunu güzele ve doğru yola eriştirmez
5/45:   Allah'ın indirdiği ile hükmetmeyenler zalimlerin ta kendileridir
Zulüm; lügat manası olarak haksızlık, eziyet, işkence anlamındadır Zûlüm yapana da zalim denir Zalimler asla mutluluğu bulamaz ve kurtuluşa eremezler Onlar, Allah'ın sevmediği nefislerin başında gelmektedir
(Bkz Bu Kitap, Allah'ın Sevmedikleri, Zalimler)
KÜFÜR - GERÇEĞİ ÖRTME
2/276:   Allah, nankörlüğe batmış günahkârlardan hiç birini sevmez
8/55: Allah katında yeryüzünde dolaşan canlıların en kötüsü, gerçeği örtenlerdir Bunlar iman etmezler
Küfür; gerçeği örtme, nimeti gizleme, inkâr etme, nankör olma manalarına gelir Küfre sapana da kâfir denir Allah'ın varlığını kabul etmeme sapıklığıdır Gerçeği örten, iman etmeyen bu nefs; Allah'ın katında canlıların en kötüsü olduğunu Kur'ân açıklamaktadır
(Bkz Bu Kitap, Allah'ın Sevmedikleri, Kâfirler)
YALANCILIK
40/28:   Eğer yalancı ise yalancılığı kendi aleyhindedir  Allah, haddi aşan yalancıları doğruya ulaştırmaz
16/105: Yalanı ancak, Allah'ın ayetlerine inanmayanlar uydururlar Yalancılık edenler onların ta kendileridir
Tasavvuf ehli; " Emmâre nefsin (nefsin en kötü hali) başbakanı yalandır, önce o terkedilmelidir " diye vurgulamışlardır Kötülüklerin başı olan yalancılığı adet haline getiren nefs, en büyük sapıklığın içindedir ve hiçbir zaman doğru yola ulaşamaz Çünkü yalan zırhı, nefsin işlediği kötülükleri örter ve yeni kötülüklere başlangıç zemini hazırlar Nefsin arınması, kulun yücelmesi yalancılığı kesin olarak terketmekle başlar
ŞEHVETPEREST’LİK
4/27:   Şehvetleri peşinde koşanlar, sizin büyük bir sapma ile hak yoldan dönmenizi isterler
19/59:   Namazı bıraktılar, şehvetlerinin peşine düştüler
Onlar azgınlıklarının cezasını bulacaklardır Şehvetperest, şehvetine, cinsel isteğine aşırı düşkün demektir Nefsin en kötü sıfatlarından İnsanın hayvan seviyesine düşerek Dünya'da ki sınavını kaybetmesine yol açar Şehvet; kulları dünyaya bağlayan, çalışma ve yaşam arzusunu körükleyen, neslin devamı için de mutlaka gerekli, Allah'ın kullarına bahşettiği büyük bir lütuf ve sunuşudur Cenâbı Allah, bu yönümüzü ilâhî yasalara uygun ve dengeli bir biçimde, kurallara uygun kullanmamızı istemektedir
Ancak nefsin aşırı, güçlü isteğini frenlemeyip haddi aşarak şehvetleri peşinde koşanlar, büyük bir sapıklık içinde kalacaklar, azgınlıklarının cezasını da bulacaklardır Başkasının karısına veya kocasına göz dikenlerin, türlü sapık ilişkilerde bulunanların sonu yalnız sıkıntı ve acıdır İnsanlar; destek ve kuvvetlendirilmesi gerekli en zayıf noktası olan şehvetlerin mahvedici etkisinden kurtulmak için, bütün azim ve iradesini kullanmalı, bunu öldürmek değil, ancak ıslah etmek esas olmalıdır Örneğin üreme organını keserek nefsin şehevî arzusunu yok etmek yerine, onu frenleyip iyileştirerek disiplin altına almaktır
NEFS ARZUSUNU TANRI EDİNME
45/23-24: İğreti arzusunu tanrı edineni gördün mü?  Dediler ki " Dünya hayatından başka hayat yoktur; burada ölürüz, burada yaşarız Bize zamandan başkası zarar vermez " Halbuki buna dair hiçbir bilgileri yoktur Onlar, sadece öyle sanıyorlar
28/50:   Onlar, kendi arzuları peşinden giden kimselerdir Allah'ın gösterdiği yolu bırakıp ta, nefslerinin arzularına uyan kimseden daha sapık kim olabilir
Cenâbı Allah'ın gösterdiği yolu bırakarak, zevk ve şehvete dönük arzuları tanrı edinenler, ancak büyük bir sapıklığın içine düşmüş olurlar: " Bu Dünya hayatından başka hayat yoktur Onun için zamanımızı zevk ve sefa içinde geçirmeli, nefsimizin her türlü isteklerini yerine getirmeliyiz " diyorlar Oysa ki bu Dünya hayatının geçici olduğunu, esas yaşamın ahiret hayatı olduğu gerçeğini kabul etmeme yanılgısındalar Ali İmran 3/14 de şöyle buyrulmuştur " Nefsani arzulara, kadınlara, oğullara, yığın yığın biriktirilmiş altın ve gümüşe, salma atlara, sağmal hayvanlara ve ekinlere karşı düşkünlük insanlara çekici kılındı Bunlar Dünya hayatının geçici menfaatleridir " Ayette belirtildiği gib Dünya nimetleri insanlara yaşamak ve neslin devamı için çekici kılınmış, yaratılış yasalarına göre de gereklidir Ancak kendilerini yaratan, sonsuz nimetler veren Cenâbı Allah'a hamd ve şükür etmeyi unutarak; nefsin geçici arzuları olan kadın veya erkeğe, oğullara, altın-gümüş ve paraya, mal ve servete, otomobillere, şan ve şöhrete, yiyip-içme ve eğlenceye aşırı hırs ve düşkünlük göstermek suretiyle onları tanrılaştırmak, Allah'a ortak koşmak demektir Oysa şirk yani Allah'a ortak koşmak, hiç affedilmeyen yegâne günahtır Nisa 48: "   Allah kendisine şirk koşulmasını affetmez, onun dışında kalanı dilediği kişi için affeder, Allah'a şirk koşan büyük bir günah işlemiştir "
ALAYCILIK - DEDİKODU , ŞÜPHECİLİK
49/11: Ey İnananlar! Bir topluluk başka bir topluluk ile alay etmesin Olabilir ki alay ettikleri topluluk kendilerinden hayırlıdır Bazı kadınlar başka kadınlarla alay etmesinler Alay ettikleri, kendilerinden hayırlı olabilir Kendi kendinizi ayıplamayın Birbirinizi kötü takma isimler ile çağırmayın  
49/12:   Şüphecilikten çok sakının Çünkü şüpheciliğin bir kısmı ağır günahtır Sinsi casuslar gibi ayıp aramayın Biriniz diğerinin arkasından çekiştirmesin Sizden biri ölmüş kardeşinin etini yemek ister mi?
104/1: Arkadan çekiştiren, kaş ve göz hareketleriyle alay eden kimselerin vay haline!
Kur'ân; şüphecilikten, herkesten şüphe eden bu yıkıcı nefsten çok sakınmamızı, sinsi casuslar gibi ayıp aramak günahı işlenmemelidir Dedikodu (gıybet) yani arkadan çekiştirme de,nefsin en kötü sıfatlarından biridir Bir kimsenin arkasından onun hoşlanmayacağı şeyler söyleyerek dedikodu yapmak, doğru dahi olsa günahtır Eğer yapılan çekiştirme yalan ise, iftira olacağından çift günah işlenmiş olur Ancak kötü bir kimsenin kötülüğünden korunmak için arkasından konuşulursa, bu çekiştirme olmaz
İnsanlar arasındaki yegâne üstünlük ölçüsü olan takva yerine; zenginlik, mevki, şöhret gibi iğreti nimetleri büyüklük ölçüsü yaparak alay etmeyi adet haline getirmek, nefsin yanılgısıdır Cenâbı Allah böyle şımarık ve sapık kimselere de uyarıda bulunuyor: " Alay edenlerin vay haline! " Alaycılık nefsin arınmasını önlemekte ve dünyada ki sınavını da kaybettirmektedir
KİBİR
31/18: Kibirlenerek insanlardan yüzünü çevirme, yeryüzünde kasılarak yürüme! Çünkü Allah, kurula kurula kendini övenlerin hiçbirini sevmez
25/21:   Kendi benliklerinde büyüklük kuruntusuna düştüler ve korkunç bir biçimde azdılar
Kibir, insanın kendini diğerlerinden üstün ve büyük zannetmesidir Nefsin bir tür hastalığıdır Başı yükseklerde mağrur ve acımasızdır Daha ileri hallerde; herşeyi yapmaya gücü olduğuna inanır, temel insancıl özelliklerini de kaybeder, saparak ta yoldan çıkarlar
Kendini beğenme hastalığı olan egoizm ve bencillik hat safhadadır Hep benlik duygusu hakimdir Ben ve benimki kelimecikleri söz ve davranışın temelini oluşturur Bu mülkün gerçek Sultan'ını ancak ölümünden sonra öğrenebilecektir
(Bkz Bu Kitap, Allah'ın Sevmedikleri, Kibirliler)
İSRAF VE CİMRİLİK
Bilgi için, Allah'ın Sevmedikleri, İsraf-Cimrilik
KISKANÇLIK - HASED
12/89: Hani onlar (Hz Yusuf'un üvey kardeşleri) şöyle demişlerdi: Yusuf ve Kardeşi (Has Kardeşi Bünyamin) Babamıza muhakkak ki bizden daha sevgilidir  Babamız açık bir yanlışlık içindedir Yusuf'u öldürün yahut bir yere atın ki, babamızın sevgisi bize kalsın
2/109: Kitab ehlinden bir çoğu, hak kendilerince besbelli olduktan sonra, içlerindeki hasedden dolayı, sizi imanınızdan çevirip kâfir yapmayı arzu ederler  
4/54: Yoksa onlar, Allah'ın Kendi lütuf ve yüceliğinden verdiği nimeti çekemiyorlar da kıskançlık mı ediyorlar  
113/155: De ki: Sabahın Rabbine sığınırım  Kıskandığı zaman hasedcinin şerrinden
16/90: Allah  kıskançlıkları yasaklar  
Kıskançlık, insanlarda derece derece mevcut bir duygudur Ancak sevgisizlik ve ayrıcalıklı muamele bu hissi, Hz Yusuf kıssasında olduğu gibi öldürme girişimine getirecek kadar azdırır Akıl ve mantık bile bu hisleri söndürememiştir
Hased; çekememezlik, kıskançlık demektir Bu duyguyu taşıyanlar, kendilerinde olmayanın başkalarında da olmasına katlanamazlar, o nimetin de mahvolmasını isterler, bu gayelerine erişmek için de her türlü kötülüğü yapabilirler Cenâbı Allah, hasedçinin kötülüğünden ancak Rabbine sığınılırsa kurtulmanın mümkün olduğunu vurgulamaktadır Hz Muhammed (s a v ) bir hadisinde şöyle buyurmaktadır: " Hased bir şeytandır, öfke de bir şeytandır "
İHANET - VEFASIZLIK
4/107: Nefslerine hıyanet edenlerden yana mücadele etme Çünkü Allah, hainlikte aşırı giden, çok günah işleyenleri sevmez
12/52:   Allah hainlerin hilesini başarıya ulaştırmaz
İhanet; hainlik, vefasızlık, itimadı kötüye kullanmak, sözünde durmayıp oyun etmek demektir Nefse ihanet ise; kendini aldatmak, bir menfaat elde eder zanniyle adaletten ayrılarak insanın kendisine zarar vermesidir Kendini aldatmak, Cenâbı Allah'ın insanlara emaneti olan nefse ihanet demektir Sözleşme ve emanetleri bozarak hainlik edenlerin hilesi başarıya ulaştırılamaz, böyle nefs sahipleri de yücelerek arınamazlar
(Bkz Bu Kitap, Allah'ın Sevmedikleri, Hainlik Edenler)
ÖFKE (GAZAB) - KİN
3/134: O Takva sahipleri ki  kızdıklarında kin ve öfkelerini yutarlar ve insanların kusurlarını affederler  
3/118: Ey iman edenler! Sizden olmayanları dost edinmeyin  Onlar sıkıntıya düşmenizi isterler  Ağızlarından kin ve öfke taşmaktadır  
Nefsin yıkıcı sıfatlarından olan öfke, kalbin intikam hissi ile coşmasıdır Bu tür benlikler; olur olmaz her şeye hiddetlenir, kızar Haşin, sert ve acımasızdır Peygamber Efendimiz bir hadisinde şöyle buyurmaktadır: " Öfkeden korkunuz! Çünkü o, Ademoğlunun kalbinde yakılan bir közdür "
Kin; öç almak için fırsat kollamak, intikam hissi ile dolmak demektir Türlü nedenlerle hırsla kirlenen nefsin kalbi kararır, aklı fikri yalnız intikam alma hissi ile dolar Bu duygu onu devamlı öfke halinde tuttuğundan, içten sevgi ve gerçek iman ile Cenâbı Hakk'a kulluk etmesine imkân vermez
Kin ve öfkenin insan nefsindeki yıkıcılığını önlemenin yolunu Kur'ân, yukarıdaki ayetle açıklamıştır: " Takvâ sahiplerini yaptığı gibi, kin ve öfkelerinizi yutunuz ve insanların kusurlarını da affediniz ki iyiye ve güzele yönelebilesiniz "
__________________
|