Prof. Dr. Sinsi
|
Bir Efsaneler Yurdu... Tuşpa

Tuşpa Kalesi, Van’ın eski yerleşim alanı, ilgisizlikten yitirilmek üzere
ŞEYHMUS ÇAKIRTAŞ
Tarihi belgelere göre Urartu Kralı I Sarduri tarafından yapıldığı anlaşılan Tuşpa Kalesi, bir masal mekânı
Yüksek dağların arasında sıkışan Van Gölü’nde gün ışıyor Göl yüzeyi gümüşümsü bir parıltı içinde, gökyüzündeki ışıltıyı çevreye yansıtıyor Uzakta, gölün ortalarında kuşlar göl yüzeyine dokunup tekrar gökyüzüne yükselmese, göl bir ayna gibi duruyor olacak
Tek hareket, kuşların suyla dansı Zaman henüz çok erken değil ama ortalık çok sakin Her şey o kadar sessiz ki, insan ürperiyor Oysa, kırsalda yaşam çok erken başlar, ışıkla birlikte insanlar ayaktadır Ama her nedense Göl civarında hareket yok İnsanın yüreği ıssızlaşıyor Bir yalnızlık duygusu kaplıyor içini Tarih canlanıyor bir an, savaşlar, acılar ve göçertilen insanlar canlanıyor gözlerde Efsaneler sıralanıyor bir bir Canavarlardan yana efsaneler, acılardan, ölümlerden ve ayrılıklardan yana efsaneler  
Semiramis, Tamara ve Xece 
Kavuşamamanın derin acısıdır yaşanan, dilden dile dolaşan ve bugüne gelen Denilir ki, Asur kraliçesi Semiramis, Van dolaylarında “Ara” adında bir hükümdara gönlünü kaptırır Aşkının izini sürerken, Ara’nın ülkesiyle savaşa durur Ne yazık ki yüreğindeki aşkı, hırsına yenik düşer ve aralarında sevgilisi “Ara”nın da olduğu birçok insan savaşta yaşamını kaybeder Semiramis’ın dünyası kararır Yüreği yaralı bir halde seferi durdurur, geri döner Ara’nın acısıyla Van Gölü kıyısında konaklar ve buraya bir kale yaptırır sevgilisi adına Efsane bu ya, dilden dile, çağdan çağa dolaşır, dağlardan, ovalara gezer ve günümüze ulaşır Ait olduğu yere, insan yüreğine geri döner
Bir başka efsane yine kavuşamayan Tamara’yla ilgilidir Denir ve anlatılır ki, zamanın birinde adada yaşayan başkeşişin güzelliği dillere destan Tamara adında bir kızı varmış Çobanlık yapan yoksul bir genç, kıza gönlünü kaptırır Kızı görmek için her gece adaya yüzer, Tamara da ona fenerle yol gösterir, beklemiş Bundan haberdar olan kızın babası, fırtınalı bir gecede elinde fenerle adanın kıyısına iner ve sürekli yer değiştirerek gencin boşuna yüzüp gücünü kaybetmesine neden olur Yüzmekten gücü kalmayan çoban, Van Gölü’nün soğuk sularında son nefesini verirken, Ah Tamara diye çığlıklar atar ve kendisini gölün soğuk sularına bırakır Tamara çığlığı duyar ve kendisini suya bırakır Efsane bu, gerçekle alakası olmasa bile yüzyıllarca dilden dile dolaşır, zamana inat sonsuza doğru ilerler
Kürtler Van Gölü çevresine Serhat der Bir dağ yurdudur burası Gün erkenden ışır, ışıdıkça dağların görkemi ortaya çıkar Ve Artos Dağı Bir set gibi, büyük bir duvar gibi, gölün güney kısmını dolduran heybetli bir dağdır Mevsim yazdır, ama Artos’un zirvesinde daha kar vardır Gerçi dağa çıkmak yasaktır Bütün namlular Artos’a çevrilidir Urartuların kıblegâhıdır Artos Ulu bir dağ, kutsal ve doğal bir sığınaktır Dağ bütün zamanların politik başkaldırı sembolüdür zaten Bu nedenle yasaklıdır Artos, Gabar, Cudi  Kurulu düzene karşı başkaldırmanın yolu ıssız ve ulaşılmaz dağlara sığınmaktan geçmiştir hep Yasak sevdaların yolu dağlarda keşişmiş, dağlar özgürlüğün mabedi olmuştur
Ve Van Gölü Behra Wanê der Kürtler Yani Van Denizi Dört bir yanını saran dağlardan beslenen ve her daim masmavi kalan göl efsanelerin de kaynağıdır Yani önceki yıllarda yaratılan Van Gölü Canavarı aslında tarihin derinliklerinde varolan efsanelerden kaynağını alır Göl boyunca uzanan yol kıvrılarak Van’a ulaşır Yolun bir yanı su, bir yanı dağ  Yemyeşil dağların dorukları karlıyken, aşağıda göl gümüşümsü bir tepsi gibidir Gün ışıdığında dağların kasvetli duruşu, insanı masal dünyasına taşır Dar vadilerden kıvrılarak, Van’a giden yol ışıdıkça insan büyülenir adeta Şimdi Serhat dağları savaşın gizli mabedidir artık  Yollar haki rengin egemenliğinde, her adım başı bir kontrol Dağların dar vadileri, okuma yazma bilmez korucuların ve askeri timlerin kontrolünde Daha ötesi masalımsı bir gizdir
Tuşpa yok olmasın
Ve Tuşpa Kalesi Yani Van ilinin eski yerleşim alanı Eldeki tarihi belgelere göre Urartu Kralı I Sarduri tarafından yapıldığı anlaşılan kale tam bir masal mekânıdır Ulaşılmaz kayaların üzerine yapılan kale, günümüze kadar ayakta durabilen ender eserler arasındadır Ne yazık ki bugün kaderine terk edilmiş durumda Yokolmaması bir mucize Bunca savaş, bunca hazine avcısına rağmen ayaktadır Çevresindeki eski kent kalıntıları, buranın çok önemli bir yerleşim yeri olduğunu gösterir Bütün yağma ve yıkıma rağmen görkemimden bir şey kaybetmeyen kale göle dik, yüksek kayalıklar üzerine inşa edilmiştir İki yanı düzlüklerle çevrili olan kale, gölün güzelliğini de eteklerinde toplar, Van’a ismini verir
Kale hakkında bilgiler yok olmasın diye, yine ulaşılmaz yükseklikte sarp kayaların üzerine yazılan kitabe halen yerinde duruyor Bir abide keşfedilmeyi bekliyor Bütün dünya ordularının karşı karşıya gelebileceği, geniş bir düzlükten sonra yükselen kayaların üzerine kurulan kale, korunmazsa yakın bir zamanda yokolup gidecek Yüz binlerce süvari, yüz binlerce okçu ve yaya askerlerin karşı karşıya geldiği alan, yeniden tarih sahnesine çıkacağı günü bekliyor
|