Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Kültür - San'at & Eğitim > Ülke & Şehirler > Gezelim, Görelim

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
doğasızlaşma

Doğasızlaşma

Eski 09-03-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Doğasızlaşma




Beyaz adam annesi olan toprağa ve kardeşi olan gökyüzüne, alıp satılacak, işlenecek, yağmalanacak bir şey gözüyle bakar Onun bu ihtirasıdır ki, toprakları çölleştirecek ve herşeyi yiyip bitirecektir Beyaz adamın kurduğu kentleri de anlayamayız biz Bu kentlerde huzur ve barış yoktur Beyaz adamın kurduğu kentlerde, bir çiçeğin taç yapraklarının açarken çıkardığı tatlı sesler, bir kelebeğin kanat çırpışları duyulamaz"

"Son ırmak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda, son balık öldüğünde; beyaz adam paranın yenmeyen bir şey olduğunu anlayacak!"
Kızılderili Şef Seatle'a

Doğadan kopuş
Önce söz anlatır bu kopuşu
Yeşil, yaş sözcüğünden gelir Taze olanı, baharı, doğayı anlatır Eski Türkler, kaç yaşındasın sorusunu sorarken insana, kaç bahar geçirdiğini öğrenmek isterdi Mevsimler, doğanın her bahar kendini yenilemesi, bunlar, artık modern insanın lügatından çıkmış durumda
Ve doğasızlaşma
Önce doğadan mümkün olduğunca uzaklaşıldı, sonra hızla, uzakta kalan doğa yok edildi En son olanı anlamaya çalışsak bile yeter: Alışveriş merkezleri, insanın yeni dünyasıdır Modern insan, her şeyi kontrol eden insandır Alışveriş merkezlerinde bu kontrol en uç noktadadır Tüm dünya, koca bir alışveriş merkezidir Günümüz insanının iki temel kültürü ve zevki vardır: Televizyon seyretmek -birincisi- ve alışveriş Şimdiki zaman insanının yaşam alanını anlamak için televizyona ve alışveriş merkezlerine bakmak, pek çok şeyi gösterecektir

Doğasını yitirmiş insana, tekrar doğasını anımsatmak, hafızasını yitirmiş bir insana yaşamını anımsatmaktan farksızdır Ama bunu yapmak durumundayız Ancak doğayı yok eden insan, doğa derneği kurar Doğa bir kurumdur artık ve kendini hukuki, siyasi, ahlaki olarak savunmak zorundadır Kartallar, kara kulaklar, sırtlanlar, orkideler, nehirler bir kurum olarak mücadele etmek zorundadır Yabani bir çığlık, bir kuşun kanat çırpması, bir çiçeğin kokması için, kurum olmaktan başka çaresi yoktur Doğa ancak bir kurum olarak yaşayabilir, yaşayabildiği kadar O yüzden doğa sınıflandırılır, sayılır, envanteri çıkarılır, istiflenir, üzerine para harcanır, kanunlar çıkarılır Doğa, kendisini yok eden yollarla kendisini var etmekten başka çaresi kalmayan bir kurumdur artık Çünkü insan, sırtlanların son kullanma tarihleri geçmiş mi diye düşünür Çünkü, televizyon insanı için, canlı yayına çıkmayan hiç bir canlı canlı değildir Böyledir Ağaçlar canlı değildir, kuşlar canlı değildir, kurtlar, kurbağalar, orkideler, fundalıklar, badem ağaçları canlı değildir Hayat ve ölüm canlı yayındadır Ya da canlı yayın, gerçeğin ışıklı sureti, gerçeğin tek yaşama alanıdır, gerçeğin öldüğü yaşama alanı

Soluduğumuz hava, içtiğimiz su, yaşam kaynağımız toprak ana her gün biraz daha bozuluyor, kirleniyor Doğanın dengesi bozuldu Toprak altımızdan her geçen gün biraz daha kayıyor Ülkemizde her yıl Kıbrıs adası büyüklüğünde toprak erozyonla yok oluyor Dünya üzerinde her yıl 6 milyon hektar verimli tarım toprağı çölleşiyor; sağlıksız sudan 25000 kişi ölüyor Asit yağmurları ormanları ve gölleri yok ediyor Gezegenimiz her gün biraz daha ısınıyor Ekolojik denge bozuluyor Biyoçeşitlilik tükeniyor

Yaşar Kemal’in bir söyleşisinde dediği gibi; “Dünya her gün biraz daha yok oluyor Doğa bozuldukça insan da bozuluyor Doğa yok olunca insanlık da yok olacak

Çevre bilimciler, bütün canlıların bir arada bulunduğu çevrelerde doğanın dengeli, düzenli ve uyumlu kaldığını; insan eli değdiğinde ise çevrenin hızla bozulmaya, kirlenmeye başladığını, bütün dengelerin giderek yok olduğunu söylüyorlar Ünlü bilim adamı Isaac Asimov, Cogito dergisinde yayımlanan bir makalesinde, tedirginlikle şunları söylüyor: “İnsanlık ölüyor O nedenle insanlık adına bir şeylerin yapılması, sert, ama zorunlu kararların alınması gerekiyor Hemen Hiç zaman yitirilmeksizin” diyor “ ‘İnsan insanın kurdu’ dememiş boşuna Lâtinler: Hem kendisi hem de çevresi için insandan güçlü tehlike yok” diyor yazar Enis Batur da çevreye ilişkin bir yazısında Sonunda her şey gelip insana dayanıyor İyiliği de kötülüğü de içinde barındıran varlığa Yani bize İyilik de biziz kötülük de Güzellik de biziz çirkinlik de Barış da biziz savaş da Aydınlık da biziz karanlık da

Önemli olan iyiliğe, güzelliğe, aydınlığa doğru koşabilmekte Kızılderililerin sözünde vurgulanan son noktaya varmadan, yani;
Son balık ölmeden
Son nehir kurumadan
Ve son ağaç kesilmeden bir şeyler yapabilmekte
Çünkü: BAŞKA DÜNYA YOK!

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.