Bati Karadeniz (Mengen'den Sinop'a) |
09-03-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Bati Karadeniz (Mengen'den Sinop'a)Batı Karadeniz Bölgesi, Anadolu'nun en eski yerleşim bölgelerinden biri Bölgenin tarih öncesi dönemde özel bir adı var Halys'le (Kızılırmak) , Filios (şimdi Filyos) ırmağı arasında kalan bölüme Paphlagonia deniyor Bu bölgedeki yerleşimlerin hemen hepsi tarih öncesi dönemlerin izlerini taşıyor Heres, Filyos ve şimdi Bartın Deresi olarak bilinen Partenios ırmağı , Çevrelerinin yeşili, sarp dağları ,dingin vadileriyle taşıdıkları suyu büyüleyerek bilinen ve bilinemeyen tarihlerin soluğunu katarlar ona İnanmayan gidip dinlesin Tarihle birazcık dostluğu varsa , Amazon süvarilerinin erkeklere meydan okuyan naralarının bu ırmaklarda derinden yankılandığını duyacaktır Mengen Bolu’yu geçip te, Eskiçağ ayrımından otoyoldan çıktığmızda, Mengen, Zonguldak tabelasını görüyoruz ve sapıyoruz Yol bizi Atatürk’e karşı çıktılar diye "Eski Çağ" olarak bırakılan yer üzerinden, yeşillikler arasından Mengen’e doğru götürüyor Yaklaşık 15 km sonra Mengen’e geliyoruz "Aşçılar Festivali"nin olmamasının hiç bir önemi yok, yol kenarındaki lokantalardan birini gözümüze kestirip içeri giriyoruz Mengen Türkiye’ye aşçı yetiştiren memleket; önden bir bulgur çorbası istiyoruz, peşinden güzel bir et yemeği Aslında Mengen’e şaşırıyoruz, dağınık ve biraz da tozlu Ama yemek güzeldi Karadeniz’e aaaifli girmeli; yemeğin üzerine bir kahve söylüyoruz, yanında garsonun ikram ettiği nane likörü Evet, Artık E-5 geride kaldı, Ehl-i aaaf Karadeniz bizi bekliyor Yeşillikler arasındayız ve bir çay bizi takip ediyor Dorukan tünelinden geçiyoruz Ama biz Yedigöller’e daha çok zaman ayırmalı diye düşünüyor ve bir haftasonu gezisi için programlayıp devam ediyoruz (Yedigöller için İstanbul’dan Ankara’ya sayfalarına bakınız) Bastonun Kenti Devrek Devrek yolların kavşağında kurulmuş Batıya Ereğli’ye ve Zonguldak’a Kuzeye Kilimli sahiline, ve Bartın’a bağlanıyor Kilimli sahiline ulaşmak için 40 km kadar yol almanız yeterli Doğuya yönelirseniz Karabük ve Safranbolu’ya çıkarsınız Ama önce burada bir mola vermeli ( Bakınız bu sayfadaki Devrek Çınar Otel) Devrek ülkemizin baston yapımcılığıyla ünlü ilçesi Türkiye’nin en güzel bastonları burada eğilip bükülüyor, üzerine işler işleniyor ve ülkenin dört bir yanına dağılıyor Yurtdışına da gidiyor Devrek’in bastonlarının ünü ülke sınırlarımızı aşalı çok olmuş Sayıları biraz azalmaya yüz tuttu ama gene de baston atölyelerinden birine girip bu eski mesleğin nasıl icra edildiğini izleyebilirsiniz En güzellerinden birini de satınalabilirsiniz İhtiyacınız olmasa da evinizin bir köşesinde süs olur ZONGULDAK Yol ayrımına geliyoruz, eğer doğrudan Bartın üzerinden Amasra ve Karadeniz’e ulaşacaksak sağa, Zonguldak’ı görmek istiyorsak sola yönelmemiz gerekir Biz sola yöneliyoruz Ağaçlar arasında ilerleyen yolumuz (burada "Almancı"ların yaptırdığı o hiç bir işe yaramayan beş katlı binaları görmeden) yaklaşık 30 dakika sonra Çaydamar kömür havzasından bizi Zonguldak’a götürür Çaydamar yolu yeni yoldur eğer Orhan Veli gibi Zonguldak’a tepeden girmek istiyorsak, biraz daha virajlı ve uzun olan Üzülmez mevkiini kullanmalıyız ki bu yol üzerindeki evlerin göçükler nedeni ile çatlayan duvarlarını görebilelim Zonguldak’a geldik yapabileceğimiz pek bir şey yok Fener mahallesindeki Deniz Kulübü bir şeyler yemek ve içmek için uygun bir yer Kapuz ve Uzunkum plajları da unutulmamalı Bu arada Zonguldak yöresindeki mağaralardan söz etmeliyiz Çaycuma yolu üzerindeki Güdüllü Köyü’nde bulunan Çakırköy mağarasının içinde çeşitli göller vardır Bunun yanısıra Zonguldak’a 23 km uzaklıktaki Cumayanı - Kızılelma Mağarası da içinde göletler bulunduran 10 km uzunluğunda derin bir mağaradır Zonguldak’tan kuzey doğuya doğru yol alıyoruz Ağaçlıklar arasından çok güzel deniz manzaraları ile virajlı ve tehlikeli bir yolla Kilimli kömür havzasından Hisarönü sahiline ulaşabiliriz Bu yol üzerinde kömür ocaklarının ağızlarını ve Çatalağzı termik santralini görebiliriz Hisarönü, kumsalı ile denize girmek için tercih edilen yerlerden biri Buradaki motelde konaklayabiliriz ama o küçük pastanenin pandispanyasından muhakkak tatmalıyız ÇAYCUMA’DAN BARTIN’A Hisarönü’nden içeri girip yaklaşık 25 km sonra Çaycuma’ya varırız Hatırlarsak, Devrek’ten sonraki yol ayrımına tekrar geldik Evet eğer Zonguldak’ı görmek istemiyorsak, yol ayrımından sağa sapıp Çaycuma üzerinden yaklaşık 40 dakika sonra Bartın’a ulaşırız (Bartın, Amasra, Cide ve Safranbolu’yu içine alacak bir geziyi İstanbul ve çevresi sayfalarında bulacaksınız Bu nedenle gezinin bu bölümündeki ayrıntıları atlıyoruz) Bartın’dan kuzeybatıya yönelip 20 dakika yol alarak İnkumu’na geliyoruz Aslında burası Bartın Çayı’nın Karadenize açıldığı boğaz mevkiidir Önce hafif yukarı çıkıp Bakacak’tan İnkumu’na bakıyoruz Önümüzde 5 kilometrelik o güzelim kumsalı ile Karadeniz’in Rivierası duruyor Ancak İnkumu kötü yapılaşma nedeni ile bölgenin talan edilişinin ilk habercilerinden en önemlisi Konaklayabileceğimiz ya da yemek yiyebileceğimiz birçok yer var burada, isim vermek istemiyorum İnsan bu güzelliklerin böylesine plansız ve ucuz harcanmasına üzülüyor İsteyen İnkumu’nun o güzelim incecik kumlarından denize girebilir, ama ben buradan ayrılıp biraz daha batıya Mogada Koyu’na gidiyorum, orada denize girip İmamın Yeri’nde yemeğimi yiyeceğim Bartın’a dönüp güneye yöneliyoruz 40 km sonra Ulus ilçesi, oradan bozuk ama harika bir orman yolu ile yaklaşık bir saat sonra 1200 metre yükseklikteki Uluyayla’ya geliyoruz Şimdi derin bir nefes alın, öylece durun, eğer tutacağınız bir el varsa tutun ve yürüyün, nefes alın ve hissedin çünkü yapabileceğiniz başka bir şey yok Yalnızca yayla evleri, sonsuz orman, temiz hava ve "yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var!" Biz iyisi mi çadırımızı kuralım, yoksa yayla evlerinden birinde kıvrılıveririz Tekrar Bartın yoluna geri dönüyoruz ve güneye yol alıyoruz Bartın - Safranbolu arası yaklaşık 75 km Eflani sapağını geçtikten 5 km sonra Safranbolu’ya geliyoruz SAFRANBOLU (Safranbolu için İstanbul Çevresi sayfalarında bulabilirsiniz) Amasra Fatih Sultan'ın 'Çeşmi Cihan'ı Bartın üzerinden Karadeniz'in kıyıya paralel uzanan sıradağlarının heybetiyle kısa bir tanışmadan sonra görkemli bir şekilde ve aniden karşınıza çıkan Amasra, zorlar sizi durmaya, kendisini doyasıya seyrettirmek için Fatih'in bu yöreyi ilk gördüğünde söylediği 'Çeşmi cihan' (Dünyanın Gözleri ) deyişini anımsarsınız hemencecik Sonra yavaşça hareket edip ağır ağır aşağıya doğru inerken , denizle barışıklığını parça parça gösterir kent Birden sağ yanınızdaki vadide görürsünüz Kömür İşletmesinin hem şehre , hem denize ve hem de tarihe karşı açtığı kirletme ve yoketme savaşını Amasra'nın ilk kuruluşu MÖ 2000 yıllarında, adı Esamos MÖ 4yy'da Kraliçesinin adını alır, Amastrist Cromna'nın (Kurucaşile çevresi) yanında önemli bir ticaret merkezi Köle ve kıymetli maden ticareti yapılıyor Denizci halk Akhalar ve torunları Kafkasları yağmalayıp, şehirlerine taşırlar7000 hanelik bir kent olur Amastrist Tarih boyunca hep önemini korur Osmanlının Karadeniz'deki mekteb-i bahriyesi burada açılır Aynı bina şimdilerde müze Bir kıymet bilen geldiğinde Türkiye'nin önemli müzelerinden biri olmaya da aday Çünkü tarih, hala Amasra'nın bir iki metre altında yatıyor, Söylendiğine göre işte bu nedenle yarım metreden çok temel bile kazdırılmıyor Amasra'da Müze'de iki yanda ıki ayrı tarih sergileniyor Tek Katlı müzenin sağ tarafı Antik dönem buluntulları Hemen hepsi bina temelleri kazılırken bulunmuş Kimbilir daha başka neler yatıyor bu küçük ilçe toprağının altında Binanın sol bölümünde Osmanlı eserleri sergileniyor Sergilenemeyen birçok eser ise üst kattaki depoda korunuyormuş Binanın bahçesinde de kimi buluntular sergileniyor Amasra müzesi görülmesi gerekli bir müze Amasra, küçük bir Karadeniz kasabası Eski gücünü unutmuş ama güzelliğini yaşamaya devam ediyor Plajları, her mevsim bulabileceğiniz balıkları, rahat ve temiz otelleri ve artık turist konuk etmeye alışmış halkı ile Çarşısında tahta gereçler ve oyuncaklar satılıyor Kendinize ve dostlarınıza hediye alabilirsiniz Sonra Kaleyi gezebilirsiniz Denize girmek için çevrede güzel plajlar var Bozköy, Akkonak plajları güzel Amasra'dan doğuya doğru 15 km yol alınca Çakraz'a ulaşırsınız, buranın plajı yörenin en güzellerinden biri Amasra' turizm dışında bir balıkçı kasabası da İskeleye yanaşan balıkçı motorlarının getirdiği taze balıkları İskele çevresindeki lokantalarda tadabilirsiniz Midye de bol Telefon Kodu: 378 Nasıl Gidilir : Gerede üzerinden Safranbolu'ya, oradan da Bartın yoluyla sahili buluyorsunuz Sahile gelmeden sola Bartın'a, sağa Amasra'ya dönülüyor Bartın-Amasra arası 14 km Acelesi olmayan, otoyolu da sevmeyen İstanbullular otomobille biraz uzun, biraz bozuk bir güzergahı seçebilirler Adapazarı kavşağından Karusu sahiline çıkıp kıyı kıyı Kocaali, Akçakoca, Alaplı, Ereğli, Zonguldak, Bartın'ı geçerek Amasra'ya ulaşabilirler Biraz meşakkatli ama çok yeri, güzel sahilleri görmüş olursunuz ( Bu yolu kışın tavsiye etmiyoruz ) Nerede Kalınır: Büyük otel yok Küçük oteller ve çok sayıda pansiyon var Odanızı görerek ve pazarlık ederek seçin kalacağınız yeri KURUCAŞİLE, GİDEROS, GÖLDERESI Amasra'dan geleceğe yönelik iyimser beklentilerle Kurucaşile'ye ve zorunlu olarak dağlara doğru kıvrılıp giden yollar Bir kaç dakika içinde gene yüzlerce metre yükseğe tırmanıyorsunuz Yol, sahil yolu diye tanımlanıyor Ama dağların tepesinden giden bir sahil yolu Yolun suçu yok Köyler öyle kurulmuş Bu yol kentleri değil , köyleri birleştiren bir yol Ve asıl sizi Cide - İnebolu yoluna hazırlıyor Pek çok ve keskin virajlı ama bakımlı bir yol Yükseklik korkunuz yoksa, bir deniz seviyesine inip, bir dağ başına çıkmak sizin için sorun değilse ve bir de yavaş gitmeyi becerebiliyorsanız, yol boyu uzanan cins cins ormanların kendi özel yeşilleri , kokuları , küçük dereleri, içilebilir pırıl pırıl sularıyla her virajı dönüşte herkese ayrı bir tad ve ayrı bir coşku veriyor Arada köylerde soluklanıp bir çay içebilirsiniz Yol son derece de işlek İki ayrı otobüs firmasının saat başı geçen otobüslerini gördük Cide'den kalkıp bu civarın yolcusunu toparlayarak İstanbul'a götürüyorlar Ayrıca köy minübüsleri gidip geliyor Kurucaşile’den bir önceki koydaki yerleşimin adı Tekkeönü Tekkeönü, Karadenizlinin tekne yapım ustalığının sergilendiği yer Bölgenin en büyük tekne kızakları burada Karadenizin azgın dalgalarına direnen dev balıkçı tekneleri burada kızağa konuluyor ve kısa sürede de bitiriliyor Kurucaşile Kurucaşile 2000 nufuslu, yemyeşil bir Karadeniz kasabası Büyükçe bir limanı var Hemen limanın yanı başında kalınabilir tek oteli olan, A Oteline gidiyoruz Daha önceden tembihliyiz Yüksel Öztepe'yi kendisine sorarak buluyoruz Yıllarca Ege'de turist rehberliği yaptıktan sonra , ulaşılması güç bu kasabaya kapağı atıp, tarih için, kültür için ve gelecek için ve kimbilir başka neler için burada yaşamı seçen aydın bir delikanlı Cromna ,güzel ve muktedir kraliçe Amastrist' in para bastığı yer Ana Britanika'ya göre Kurucaşile çevresinde, Yüksel'e göre daha içerlerde bu tarih öncesinin önemli kenti Bu iki kent, yani Amasra ve Kurucaşile, tarihsel beraberliklerini küçülüp yoksullaşarak birlikte sürdürüyorlar Tarihi değerlerini bilecek kuşaklar yetişinceye dek direnecekler direnmesine ama, birinde devletin kömür işletmesi, öbüründe, tam da Cromna tarihinin yattığı alanda açık ocak açmak isteyen Şişe Cam' dan fırsat bulabilirlerse Dağlara gitmiş Yüksel bey, bulmuş o dönemin kalıntılarını, kimi köy meydanında işaret taşı olmuş, kimi, bir binanın temelinde yatıyor, kimi de bir köy evini ayakta tutan direk olmuş , eski işlevine devam ediyor, tarihsel değeri ve tanıklığı önemsenmeden Gerekli yerlere ve gerekenlere müracaat etmiş Yüksel Bey ama , kendini duyurana kadar kimbilir daha ne kavgalar verecek Şimdiden faydası olmuş Kurucaşile'ye Birbirine bağlı iki göl ve bir çağlayan bulmuş bu kimsenin uğramadığı kasabada Adını da kendi koymuş: Gölderesi Kurucaşile ye 2 km mesafede Kanatlı köyünden içeri giriyorsunuz Yürüyerek gidilebiliyor Bir km kadar köyden içerde Gölderesi Alabalığı var Yüzülebiliyor Kimi turlar bu bölgeyi de programlarına almışlar Gene Yüksel'in sayesinde Ne yazık ki şimdilik ne tuvalet, ne lokanta, ne de kır kahvesi var Bu koşullar dikkate alınarak, çevresinde çadır kurulabilir Kurucaşile A oteli telefon numarası 03785181463 Yüksel Beyi bu otelde bulabilirsiniz A otel, Kurucaşile'de kalınabilir tek otel Başka lokantaları da var ilçe içlerinde Liman kenarındaki tek restaurant gene A Otelinin Otel dışından da müşteri kabul ediyor Denizlerimizde nazlı nazlı yüzen teknelerin en sağlamları Kurucaşile ve çevresinde yapılıyor Neredeyse her evin altı bir tersane Savaşa kendi yaptıkları gemilerle giden Akhalara bu mesleği Poseidon öğretmiş Sadece öğretmemiş, genlerine de koymuş tekne yapım sanatını Önce Kral Polepsıa'ya denizde ıslanmadan giden ve kanatlı atların çektiği ilk 'araba'yı vermiş ve sonra ' gerisini kendiniz yapın ' demiş Deyiş o deyiş İşte o zamandan beri bu bölgede gemi yapılıyor "Karadeniz Çektirmesi" kimilerince o döneme tarihleniyor Agamemnon 'un gemilerini yapan ustalar da işte bu gemileri ve onların ustalığını taklit ediyorlar Gideros Kurucaşile'yi Cide'ye doğru 15 km geçtiniz miydi, Gideros'a gelirsiniz Doğal liman ,her türlü havaya karşı korunaklı , Osmanlı da dahil, tarih boyuca önemli tersaneleri ve gemileri barındırmış bağrında Dağları kestane, meşe, kayın ve şimşir yetiştirmiş Ustaları gemi yapmış , Gideros (önceleri Kaytros) liman olmuş gemileri, orduları saklamış Şimdilerde yörenin köylüleri tekir tava ve özel fasulye turşulu salatalarıyla misafir ağırlıyorlar tarih manzaralı koylarında Neyse çok fazla yapılaşma yok 'Yol' diyor 'yol' Yüksel, 'biraz daha buralara yol yapılmasın çünkü kimse koruyamaz bu güzellikleri yol yapılırsa' Bunca yaşadıklarımızdan sonra kim karşı çıkabilir bu görüşe Bu koyda, vaktiniz varsa öğle yemeği için durun Koyun bütününü ve her bir kayayı içinize sindirerek doya doya seyredin Denizcilerin bu koya girerken duydukları sevince ve ayrılırken yaşadıkları burukluğa çok yakından tanık olacaksınız Koyda iki balık lokantası var Birini Hanife Yılmaz, iki oğluyla birlikte işletiyor Cide’den, taa Ankara’lardan balık yemeğe gelirler buraya diyor Hanif hanım Koyda denize de girilebiliyor Dalgalı havalarda bile sakin oluyor, su Yola devam edecekseniz gecenin karanlığına kalmadan yola koyulun Yol çetin, virajlar sert, gündüz gözüyle geçmekte yarar var Kral Pelopsia 'nın kanatlı atların çektiği, denizde ıslanmaz arabasının dinlendiği koyun, 45 derece dik ve bozuk yolunu, 'ya bismillah 'deyip gazlayarak, Cide yoluna giriyoruz yeniden Pek çok küçük ve güzel koy, öbek öbek maviye kesmiş menekşeler, papatyalar ve sarı çiçeklerle süslü ormanlar içinden Cide' ye doğru yola koyuluyoruz Katır tırnakları patlamak üzere ' iki hafta sonra gelin beni görün diyor' Ormanlar yeni yeni yeşilini çoğaltıyor Yaz başında görmeli buraları bir kez daha Cide Cide, eski adı Agillius Kraliçe Amastrist'in ölümünden sonra Kaytros, Sesamos ve Cramna şehirleri bilinmez bir nedenle 'yer ile yeksan 'ediliyor Bu kentlerin köleleri kaçıp kurtuluyor Şimdiki Cide düzlüğüne yerleşip Agillius'u kuruyorlar ( MÖ 3 yy ) Cide halkının çoğunluğu dışarda, ekmek parası peşinde Cide, aynı zamanda Rıfat Ilgaz'ın da kasabası Ölümünden önce gelip, doğduğu bu kasabaya yerleşti Bir süre de burada yaşadı Romanlar yazdı Cide ve Cideliler üzerine Şimdi doğduğu ev yıkılmak üzere , umarız yıkılıp yokolmadan birileri sahip çıkar da unutturmazlar tarihlerini Cide kocaman bir sahil şeridiyle başlıyor Ilgaz ,Uzunkum koymuş adını Cide 'sarıyazma'sını da ondan öğrendi Türkiye Sarıyazma almak isterseniz limandan epey içerdeki şehir merkezinde bulabilirsiniz Korunaklı bir limanı var Karadeniz'de çok az yerde bulunan düzlük arazi üzerine kurulmuş şehir Rıfat Ilgaz'ın kaldığı ve romanlarını yazdığı Ece otele yerleşip, perdeleri açınca Karadeniz içeri doluyor Buradan onun kızıp köpürerek, iri dalgalarla sahili dövüşünü izlemek çok aaaifli olurdu Olurdu, çünkü, "Nisan, Mayıs, Haziran, Karadenizin limanları" Böyle der Karadenizli bu fırtınasız mevsim için Gerçekten de bu bölgede bulunduğumuz bir hafta içinde Karayel bir kaç kez başını kaldırmak istedi, ama Nisan bastırdı Hava süt liman Akşam üstü inmiştik Cide'ye, biraz sonra güneş batmaya durdu, vakti kerahat geldi Karadeniz kasabalarında meyhanelerin iyisi limandadır Biz de tuttuk limanın yolunu Bir kaç tane var Dolaştık şöyle bir, hepsi de birbirinden iyi Girdik Yalı Restaurant'a Cide son derece rahat ve hoşgörülü bir kasaba Tek başına bir genç kız da burada bir meyhaneye gidebilir Kimse, yadırgamaz, kem gözle bakmaz İlçede pek yabancı yok Sokakta gençler, elele, kolkolaydı Şimdi de buralardalar Birlikte kadeh kaldırıyoruz Bildik mezeler ve Karadeniz balıkları Fiyatları mı, rahatlıkla dostlarınızı ağırlayabilirsiniz Cide'de eski gelenekler hala yaşıyor Bayramlarda her mahallenin ayrı bir günü var Kapılar açılıyor ve her eve girip bayram yemeği yiyebiliyorsunuz Hiç kimse neden geldiniz demediği gibi, sizi ağırlamak için elinden geleni yapıyor Cide hakkında daha fazla bilgi isterseniz Cide nin eski belediye başkanı Ramazan Çalım beyi arayabilirsiniz Tel: 03668661714, Ece Otel'in telefonu ise, 03668661020 - 8661138 Eskiden bu sahillere yük ve yolcu gemileri çalışırdı haftada iki kez, gider dönerlerdi Sinop'a kadar Çok güzeldir bu sahillerin denizden seyri Şimdi yolcu gemileri uzaktan bile gözükmüyor Varsa karayolu, yoksa karayolu Galiba biz Türkler karayolunda ve trafik kazasında ölmeyi çok seviyoruz Ya da denizler bize ne yaptıysa bir türlü sevdiremedi kendilerini Üzerinde kayık yüzdüremiyoruz İçinde balık barındırmıyoruz Ve insafsızca kirletip duruyoruz Zorlu Yol Bu düşüncelerle vurduk İnebolu yoluna Ürke ürke «Çünkü hem okuduklarımız ve hem de duyduklarımız zorlu bir yol olduğuydu Cideli şöförlerin söyledikleri de tüy dikti korkularımıza Ama kararlıydık, Yavaş yavaş çıktık yola İNEBOLU'ya Doğru Sahil yolu ile Cide - İnebolu arası 101 Km Ama öyle bir satte alacağınızı falan düşünmeyin Gerçekten de Cide Doğanyurt arasında, 20 den çok dağı inip çıktık Keskin virajların,dik yokuşların ve inişlerin yanısıra Orman ve deniz koyun koyuna İç içe , insansız güzellikler yaratıp insana gereksinmeden yaşayabiliyorlar Başlangıçta tedirginliğimizden ötürü göremediğimiz bu güzellikler bizi kuşatıp sarmaladı Sonra da 'iyi ki girdik bu yola, başka nerelerde bulurduk bu güzellikleri' dedirtti bize Buralarda köy, kasaba isimleri hep değiştirilmiş 12 Eylül' döneminde: Zarbana, Özlüce olmuş Meset, Doğanyurt yapılmış Osmanlı da adı 'Hoşalay'mış Kendi alayını kendi düzmüş, çarığı, poturu, şalvarı, fesi ve kılıcıyla Gören 'ne hoş alay' dermiş Bu isim de oradan kalmış O zamanlar nüfus 7-8 bin Şimdi ilçe olmuş ama nüfusu bin kişi Neyse ki akarsuların isimlerine ilişmemişler Belki de akıllarına gelmemiştir Eski isimleriyle duruyorlar, Zarbana, Meset vb Eskiden buralarda, Karadeniz bol miktarda kalkan balığı verirdi «Çevresini kucaklayamazdınız, diyorlar, buralılar değil, Doğu Karadeniz'den gelenler kökünü kazıdılar" Tutsalar bile, artık kalkan balığı yiyemezler buralarda çünkü, 5 milyon kilosu İstanbul'da İnebolu Geldik İnebolu'ya Antep'in kahramanlık madalyasını herkes biliyor Oysa İnebolu Kayıkçılar loncasının beyaz şeritli kahramanlık madalyası çok az kişi tarafından bilinir 1924 yılında, Gazi imzasıyla verilen bir önergeyle kabül edilmiş Gazi ,'"Gözüm Dumlupınar'da kulağım İnebolu'daydı"diyor İstiklal Savaşı'nda Anadolu'ya silah ve cephane sevkiyatı buradan yapılmış O yüzden denizden topa tutmuş istilacılar İnebolu'yu İnebolulular da ellerindeki tek topu Kel Süleyman tepesine kurup karşılık vermişler , sağa sola da soba boruları koyup korkusunu büyütmüşler düşmanın Denizde gemi kalmayınca, denizci de tükenmiş İnebolu'da 60' lı yıllara kadar bu sahilin çocukları hep denizdeydi Ne liman ,ne barınak, yelken yelken dolaşırlardı denizlerde, boy boy çektirmeler Kimi sert havalarda istim üstünde durur, demirleyemezdi gemiler ama bırakmazdı yolcusunu da, yükünü de İnebolu'lu kayıkçılar Tıpkı, Kurtuluş Savaşı'nın silahını mermisini gemide bırakmadıkları gibi İnebolu MÖ 4000 yıllarına kadar uzanan bir yerleşim yeriYakın zamana kadar Geriş Tepesindeki Bizans Kilisesi ilçe merkezinden gözükürdü Evlerinin çoğu 3 Sınıf tarihi eser ilan edilmiş Hemen hepsinin de içinde oturuluyor İlçenin büyük kısmı sit alanı Limanından, Küre'den gelen pirit madeni gemilerle naklediliyor Teleferik hattı yapılmış maden taşımak için Ama kamyoncular kazansın diye çalıştırmıyorlar O zaman neden yaptılar acaba Küre İnebolu arası Kmlerce uzanan bu hattı? İnebolu Küre arasındaki yol genişletilmiş ve bakımlı Bu yolda ilginç köy isimleri göreceksiniz, Ersizler gibi 1Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı'nda erlerinin tümünü yitirmiş köyler Geride kalan kadınlar da, 50'li yıllara kadar hala işlevsel olan 'yekpare meşeden tekerlekli öküz arabaları' ile İstiklal Savaşı'nın mermilerini taşıdılar Abana İnebolu'nun Sinop yönünde hemen komşusu Abana ( 23 km ) Arada Evrenye köyü var, şimdi Gemiciler yapılmış adı, sanki gemici bırakmışlar gibi Evrenye, İnebolu'nun öteden beri en güzel ve en büyük köyü Gerçektende bu köy ve civarı köy delikanlıları bir önceki kuşağa kadar hep denizci olurlardı Çünkü Karadeniz ve yakın çevresinin yolcu ve yük nakli hep denizden yapılırdı Karadeniz çektirmeleri gemici köylerinden geçerken gemi düdükleri çevreyi inletirdi Buna karşılık sahilden; analar, yavuklular çarşaf sallarlardı, oğullarına, sevgililerine hasretle, özlemle Canı sıkkın olan tazeye "Denizde yarin mi var?" denirdi Deniz, hem ayırır hem de birleştirirdi insanlarımızı Şimdi kim ne ettiyse bize seyrediyoruz karşılıklı birbirimizi Küstürmüşüz denizimizi bile Evrenye ile Beldeğirmen köyü arası bir kilometre İşte burada bir soluklanmak gerek 1000 yıllık, belki de daha yaşlı çınarların altında, dalgaların sesini dinleyerek çay içmeden geçmek olmaz Burada bir de motel yapılmış, Motel Çınar Bu civarda gecelemek isterseniz buradan daha uygun bir yer bulamazsınız Özel günler dışında her zaman boş yer bulmak olanaklıym ış Bu sahilde her yerde denize girilebilir İneboludan itibaren artık leb-i derya gidiyoruz Abana, Çatalzeytin, Türkeli birbirini takip eden kasabalar Ayancık'a kadar durup durup kendini seyrettiren bir deniz ve öte yanda dağ manzaraları 50' li yıllardan beri bu dağların ormanları yağmalanıyor Bildiğimiz en son evvelki yıl İnebolu ormanları, hem de Orman Bakanının teşvikiyle talan edildi Yiğit bir savcı çıktı da durdurdu talanı Davası halen devam ediyor Abana, öteden beri özellikle Ankara'dan turist çeken bir ilçe Demokrat Parti döneminde CHP li olduğu için nahiye yapıldı da ancak 27 Mayıs'tan sonra yeniden ilçe statüsüne kavuşabildi Bu nedenle de hoşgörülü bir kasabadır Bağnazı yoktur pek Otel, lokanta gibi tesisleri de hem çeşitli ve hem de temiz Sahili ise boydan boya plaj Çatalzeytin ve Türkeli de sahil yerleşimleri Özellikle Çatalzeytin ince bir sahil şeridi üzerinde uzanıyor İnebolu tarafından girişte büyükçe ve son derece korunaklı bir limanı var Sahilde bir çay bahçesi ve onunda içinde bir pastahane görünce dayanamayıp indik arabadan Sabah saatlerinde geçerseniz buralardan mutlaka buraya uğrayın bir çay içip, poğaça yemeyi ihmal etmeyin Tertemiz sahiller , adeta insanı birlikte olmaya çağırıyor Yol Türkeli'ye kadar sahilden gidiyor Burada yeniden dağlara çıkmaya başlıyoruz Ayancık Ayancık bu civarın en büyük ilçesi Kereste işleme tesisleri var İlçenin en önemli ekonomik faaliyeti bu alanda İstanbul da gördüğümüz, ketenden el işlemesi elbise ve örtüler son zamanlarda tekrar canlandırılmış Çarşı içinde bir tek dükkanda satılıyor , görmeye değer Genç yaşta kaybettiğimiz, sinema ve tiyatrosu sanatçısı Yaman Okay'ın adına düzenlenmiş bir park karşılıyor bizi sahilde Birden sanki Yaman'la karşılaşmış gibi seviniyoruz Kasaba sahilinin büyük bölümünde yalılar sıralanıyor Sadece iskele ve çevresi kalmış halka ve Yaman Okay'a Ülkemizin en zengin ormanları ile çevreli Ayancık Denize girmek için Çamurca Plajını öneririz Bir de ilçeye 35 km uzaklıktaki Akgöl'ü görmenizi Kayın ve göknar ormanı içindeki güzeller güzeli gölde sandal sefası yapabilirsiniz Orman Bakanlığı tesislerinden de yararlanabilirsiniz Ayancık’ta da Belediye işletmesi Ayancık Apart Otel konaklamak için uygun Tel: 613 11 37 Sinop'a bir saatlik bir yolumuz kaldı ( 53 km ) Buradan sonra gene dağ tırmanacağız ama , yol geniş ve biz artık eğitimliyiz Sinop'a 20 km kala 'geyik ve karaca üretme istasyonu'na rastlıyoruz çam ağaçlarının içinde Tatil günleri dışında görülebiliyor |
|