|  | Bennan El-Hammal Kimdir? Hayatı |  | 
|  09-02-2012 | #1 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Bennan El-Hammal Kimdir? HayatıBennan El-Hammal Kimdir Bennan El-Hammal Biyografisi, Bennan El-Hammal; Mısır velîlerinden  İsmi Bennân, künyesi Ebü’l-Hasan’dır  Aslen Vâsıtlı olup babasının ismi Muhammed’dir  Bütün ömrünü Mısır’da geçirdi  Hakkı söyleyen, iyiliği emreden âlimlerin önderi idi  Ebû İmrân-ı Kebîr’in talebesi idi  Cüneyd-i Bağdâdî Ebû Hafs Nişâbûrî ve zamânın âlimleriyle sohbet etti  Ebü’l-Hüseyin Nûrî’nin hocası idi  928 (H  316) senesinin Ramazan ayında Mısır’da vefât etti  Bennan El-Hammal İle İlgili Bazı Hikayeler: Mısırlı bir kimse, kendisini sevmezdi  Yırtıcı bir hayvanın, Bennân bin Muhammed’i yemesi için duâ etti  Bir süre sonra Bennân-ı Hammâl hazretleri yolculuğa çıkmıştı  Ormandan geçerken, karşı taraftan gelen Mısırlı o kimse ile karşılaştı  Tam o sırada, yola bir kaplan çıktı  Hemen Bennân-ı Hammâl hazretlerinin yanına gitti  O, kaplanın sırtını sıvazladı, sonra onun yanından ayrıldı  Kaplan, Mısırlının yanına giderek onu parçalamak istedi  Bu kimse çok korktu ve rengi değişti  Bennân-ı Hammâl, kaplanı yanına çağırarak kulağına bir şeyler söyleyince, kaplan yanlarından uzaklaşıp, ormana geri gitti  Bu hâli gören kimse, derhal tövbe etti  Bennân-ı Hammâl’ın talebelerinden oldu ve sonra bir daha hiç kimse hakkında kötü düşünmedi  Bennân-ı Hammâl hazretleri, zamânın sultânının yanına gidip, ona Allahü teâlânın emirlerini bildirip, nasîhatta bulundu  Nasîhatleri dinlemeyen sultan, onun yırtıcı hayvanlara atılmasını emretti  Yırtıcı hayvanlar yanına gelip koklamaya başladılar  Fakat zarar vermediler  Sultan yaptığı hatâyı anlayıp af diledi  Bir gün biri gelip; “Efendim çoktan beri hastayım, birçok hekime gittim, fakat bir çâre bulamadılar  Şifâ bulmam için size geldim  ” dedi  Bennân-ı Hammâl; “Falan yerden bana bir avuç toprak getir!” buyurdu  Sonra o kimse gidip o toprağı getirdi  Bennân-ı Hammâl toprağı avucuna alıp, bir süre bir şeyler okudu  Sonra bu toprağı hasta kimseye verip; “Ağrıyan yerlerine bunu sür, inşâallah bir şeyin kalmaz  ” buyurdu  Bu kimse denileni aynen yaptı  Bir süre sonra hastalığından hiç eser kalmadı  Mekke’de bir yerde oturuyordu  Yanında bir genç vardı  Biri gelip o gencin önüne bir kese altın koydu  Genç; “Benim ihtiyâcım yoktur  ”dedi  O zaman o kişi; “Fakirlere ve zavallılara dağıt  ” dedi  Genç bütün paraları dağıttı  Kendisine hiç bırakmadı  Akşam olunca o gencin bir yerde dilencilik yaptığını gördü  “Ey Genç! Dağıttığın bir kese akçeden birkaçını kendine ayırsaydın  ” deyince, genç; “O zaman, şu âna kadar yaşayacağımı bilmiyordum  ” dedi  Uzun bir süre yiyecek bir şey bulamamıştı  Yolda giderken yerde bir altın gördü  Önce birisi düşürmüştür diye almadı  Fakat daha sonra aldı  Biraz yürüdükten sonra bir grup çocuğun bir arada oturduklarını ve birisinin güzel ahlâktan bahsettiğini gördü  Çocuklardan biri; “Kul ne zaman doğruluğun lezzetini bulur?” diye sordu  Tasavvuftan bahseden çocuk; “Kişi, altın parçasını attığı zaman, sıdkın, doğruluğun lezzetini bulur  ” dedi  Çocukları dinleyen Bennân-ı Hammâl, kendi hâlini düşündü  Kendi kendinden utandı  Bunun üzerine derhâl altını çıkarıp bir fakire verdi  Bennân-ı Hammâl hazretleri buyurdu ki: “Allahü teâlâ semâyı yedi kat yarattı  Her katta mahlûklar ve melekler yarattı  Bunlar O’na ibâdet ve itâat ederler  Birinci kat, yâni dünyâ semâsında bulunanların ibâdeti korku ve ümid üzere bulunmaktır  İkinci semâda bulunanların ibâdeti, muhabbet ve hüzün üzere bulunmaktır  Üçüncü semâda bulunanların ibâdeti, minnet ve hayâ üzere bulunmaktır  Dördüncü semâda bulunanların ibâdeti, şevk ve heybet üzere bulunmaktır  Beşinci semâda bulunanların ibâdeti, münâcaat ve iclâl, saygı üzere bulunmaktır  Altıncı semâda bulunanların ibâdeti, inâbet, tövbe ve tâzim, saygı gösterme üzere bulunmaktır  Yedinci semâda bulunanların ibâdeti ise, mürüvvet, cömertlik ve kurb, yakınlık üzere bulunmaktır  ” “Tövbe iki çeşittir  Biri avâmın tövbesi, biri de seçilmişlerin tövbesidir  Avâmın tövbesi günâhlardan tövbedir  Seçilmişlerin tövbesi gafletten tövbedir  Avâm ile havâssın, seçilmişlerin tövbelerinde fark vardır  Avâm, günahlardan ve kötülüklerden tövbe eder  Havâs ise bunları zâten işlemez  Fakat onların tövbesi yanılmaktan, gaflete düşmekten ve yaptığı ibâdet ve tâatı sebebiyle kendini beğenme korkusundan tövbedir  “Başkalarının zarar görmesine sevinen kişi, kurtuluşa kavuşamaz  ” “Allahü teâlâyı tevhîd edersen, husûsî ihsâna kavuşursun  Eğer doğru yolda olursan, seçilmişlerden olursun  Eğer doğruyla yanlışı karıştırırsan cefâ çekersin  “Tasavvuf ehli, Allahü teâlâya güvenen, emirlerini yerine getiren, sırra riâyet eden, mahlûklardan uzaklaşarak, O’na yönelen kimsedir  ” “Allahü teâlâdan uzaklaşan kimse, bâtıl yollara sapar  ” “Kötülüklerden sakınan cesâretli, hâin ise korkak olur  Kötülük yapan, kendini yalnız hisseder  ” | 
|   | 
|  | 
|  |