Prof. Dr. Sinsi
|
Ankara Hakkında Kısa Bilgi
Ankara, Türkiye Cumhuriyeti'nin başkenti, Ankara ilinin merkezi, Türkiye'nin en kalabalık ikinci ve dünyanın en kalabalık otuz sekizinci kenti Topraklarının büyük bölümü İç Anadolu Bölgesi'nin Yukarı Sakarya bölümünde yer alır Türkiye'nin coğrafi merkezine yakın olduğu için, hem konum hem de işlev itibariyle Türkiye'nin kalbi benzetmesi yapılır Ortalama 938 metre rakıma sahip olan kentin nüfusu, 2010 yılı nüfus sayımına göre 4 431 719'dur
Bilinen tarihi en az 10 bin yıl öncesine, Eski Taş Çağı'na ulaşan Ankara, Hattileri, Hititleri, Frigleri, Lidyalıları, Ahamenişleri (Persler), Makedonyalıları, Galatları (Keltler), Romalıları, Selçukluları ve Osmanlıları ağırlamış, Batı ve Doğu medeniyetlerine ev sahipliği yapmıştır Geçmişte, Galatların bir boyu olan Tektosaglara ve sonrasında Friglere başkentlik yapmış olan kent, 1923'ten beridir Türkiye'ye başkentlik etmektedir
Ankara; kedisi, keçisi, tiftiği, tavşanı, armudu, balı, çiğdemi ve Kalecik Karası denilen misket üzümü ile ünlüdür
Etimoloji
Frigya dili ve Yunancada Ἄγκυρα (telâffuz: Anküra), gemi çapası demektir Bazı efsanelere göre Ankara, Frig Kralı Midas’ın bir gemi çapası bulduğu yerdir Büyük İskender'in Doğu Seferi sırasında Anküra’ya MÖ 333'de geldiği kayıtlara geçmiştir 2 yüzyıla ait ve Ankara'daki Anadolu Medeniyetleri Müzesi'nde sergilenen bazı paralarda gemi çapası figürü bulunmaktadır
Frigler, Galatlar ve Romalılar tarafından Ἄγκυρα olarak bilinen şehrin adı, Latin harfleri ile Batılı kaynaklara Ankyra ve Ancyra olarak geçti Kentin adı, Türklerin Anadolu'ya gelmesinden sonra Ankara, Engürü ve Engüriye olarak değişime uğradı, Batı dillerine de Angora olarak geçti 16 yüzyıla ait çeşitli resmî Osmanlı evraklarında Ankara (انقره) adı geçmektedir
Türkiye Cumhuriyeti devleti, 28 Mart 1930'da yabancı ülkelerden Türk şehirleri için Türkçe adların kullanılmasını resmen talep etti Bu tarihten sonra posta idaresi Angora olarak adreslenmiş mektupları Ankara'ya ulaştırmadı Böylece zamanla Ankara adı evrenselleşti
Tarihçe
Ankara, Sakarya Nehri'ni besleyen Ankara Çayı'nın geçtiği ovanın doğu kenarında kurulmuştur Çubuk Ovası, kenti çevreleyen verimli bir tarım alanıdır Sonradan Ankara Kalesi'nin kurulduğu tepenin ve eteklerinin sarp yamaçlı olması, tarihte bölgeyi düşman saldırılarına karşı korunaklı kılmaktaydı Bentderesi'nin dar vadisi, Ankara Kalesi'nin bulunduğu volkanik tepeyi, yaylanın ovaya hakim dik kenarından ayırdığından, askeri öneme haizdi Kuruluş tarihi kesin olarak bilinmemekle beraber, kentin bilinen tarihi Eski Taş Çağına (yak MÖ 2 milyon - MÖ 10 bin) kadar uzanmaktadır Bu döneme ait çeşitli eserlere Gâvurkale, Ergazi, Lodumlu ve Maltepe'de rastlanmıştır
Hattiler ve Hititler
Ankara'nın bilinen ilk sakinleri, MÖ 2500-1700 yılları arasında tüm Anadolu yarımadasında bir medeniyet kurmuş olan Hattilerdir Şehir devletlerinden oluşan ve haklarında fazla bir bilgiye sahip olunmayan Hattiler zamanla Hititlerin hakimiyetine girmiş ve Hitit bünyesinde erimişlerdir Ancak Hatti dili, dini ve sanatı Hitit medeniyetini büyük oranda etkilemiş, Anadolu'nun adı da yaklaşık 17 asır boyunca Hatti ülkesi olarak kalmıştır
Hint-Avrupalı bir kavim olan Hititler (MÖ 1660-1190), Anadolu'ya boğazlar yoluyla gelmişlerdir Hititlerin Anadolu’ya göç tarihleri, kesin olarak bilinmemektedir Ankara ve çevresinde Hitit dönemine ait yerleşkelerin kalıntıları, Balıkhisar, Ballıkuyumcu, Bitik, Karaoğlan, Gâvurkale ve Kültepe höyükleridir MÖ 2 bin yılın sonlarına doğru Hititlerin siyasal olarak çöktüğü ve yerini Friglere bıraktığı görülmektedir
MÖ 2 bin yılın sonlarında bölgede, hızla büyüyen bir Frigya kasabası vardı Frig Krallığı'nın başkenti olan Gordion kentinin kalıntıları Polatlı'nın 29 km kuzeybatısında bulunmaktadır Bugün Yassıhöyük denen bölgede bulunan Gordion, en parlak dönemini Frigya Kralı Midas zamanında (MÖ 725-675) yaşamıştır Ankara'da, Frigler dönemine ait kalıntılar arasında bulunan Yumurtatepe Tümülüsü'nün bulunduğu yerin, kurulduğu dönemlerde çok önemli bir yerleşim olmasa da stratejik bir noktada olduğu düşünülmektedir Frigler, MÖ 700'lü yıllarda Kafkaslardan gelen Kimmerler tarafından ortadan kaldırıldı
Tunç Çağının sonlarında Frigler ile birlikte Anadolu'ya gelen ve Batı Anadolu'da varlıklarını sürdüren Lidyalılar, Friglerin ortadan kalkmasını fırsat bilerek Ankara'yı da kapsayan Kızılırmak yöresini ele geçirdiler MÖ 7 yüzyılda Anadolu'ya hakim oldular ve 140 yıl hüküm sürdüler Lidyalıların madeni parayı icat ettikleri kabul edilir Lidyalılar döneminde Anadolu'da pazar ekonomisi gelişmiş, tahıl üretimi, hayvancılık, zeytinyağı ve şarap üretimi ilerlemiştir Orta Anadolu'nun ana ulaşım yolu üzerinde bulunan Ankara kenti de bu gelişmelerden istifade etmiştir Medlerle ve Perslerle savaşan Lidyalılar, komşuları Ahameniş Pers Hükümdarı Kiros ile MÖ 547'de Kızılırmak kavisi içinde yaptıkları savaşı kaybederek tarih sahnesinden silinmişlerdir
Frigler ve Lidyalılar
MÖ 2 bin yılın sonlarında bölgede, hızla büyüyen bir Frigya kasabası vardı Frig Krallığı'nın başkenti olan Gordion kentinin kalıntıları Polatlı'nın 29 km kuzeybatısında bulunmaktadır Bugün Yassıhöyük denen bölgede bulunan Gordion, en parlak dönemini Frigya Kralı Midas zamanında (MÖ 725-675) yaşamıştır Ankara'da, Frigler dönemine ait kalıntılar arasında bulunan Yumurtatepe Tümülüsü'nün bulunduğu yerin, kurulduğu dönemlerde çok önemli bir yerleşim olmasa da stratejik bir noktada olduğu düşünülmektedir Frigler, MÖ 700'lü yıllarda Kafkaslardan gelen Kimmerler tarafından ortadan kaldırıldı
Tunç Çağının sonlarında Frigler ile birlikte Anadolu'ya gelen ve Batı Anadolu'da varlıklarını sürdüren Lidyalılar, Friglerin ortadan kalkmasını fırsat bilerek Ankara'yı da kapsayan Kızılırmak yöresini ele geçirdiler MÖ 7 yüzyılda Anadolu'ya hakim oldular ve 140 yıl hüküm sürdüler Lidyalıların madeni parayı icat ettikleri kabul edilir Lidyalılar döneminde Anadolu'da pazar ekonomisi gelişmiş, tahıl üretimi, hayvancılık, zeytinyağı ve şarap üretimi ilerlemiştir Orta Anadolu'nun ana ulaşım yolu üzerinde bulunan Ankara kenti de bu gelişmelerden istifade etmiştir Medlerle ve Perslerle savaşan Lidyalılar, komşuları Ahameniş Pers Hükümdarı Kiros ile MÖ 547'de Kızılırmak kavisi içinde yaptıkları savaşı kaybederek tarih sahnesinden silinmişlerdir
Ahameniş Persler ve Büyük İskender
Persler, MÖ 545'ten itibaren Anadolu'ya egemen olarak, Anadolu'daki Helen kültürüne son verdiler MÖ 5 yüzyılda Herodot, Pers İmparatorluğu'nun ordu, ticaret ve posta hattı olarak kullanılan Kral Yolu'nun Ankara'dan geçtiğini yazar Kral Yolu Efes'te başlıyor, Sardes şehrinden Lidya'yı, sonra Gordion, Ankyra ve Kızılırmak'tan geçerek, Kapadokya üzerinden Kilikya'ya, oradan Fırat ve Dicle nehirlerini geçip Asur'dan Susa kentine ulaşıyordu Kent, bu dönemde önemli bir ticaret ve konaklama merkeziydi
Ankara, MÖ 334'te Makedonya Kralı Büyük İskender tarafından Ahameniş Pers İmparatorluğu'ndan alındı Büyük İskender, MÖ 334-333 kışını, ünlü Gordion Düğümü'nü kestiği Gordion'da, ilkbaharı da Ankara'da Persleri bekleyerek geçirdi Ankara Anadolu'daki kavşak noktalarından biri olduğu için, buraya yürüyen Makedon birlikleri civardaki birçok kenti de ele geçirdiler İskender'in MÖ 323'te ölmesi üzerine kent, önce Antigonos'un eline, Antigonos’un ölümünden sonra da Lysimakhos’un eline geçti Lysimakhos'un Lidya'da Kurupedion Savaşı’nda yenilmesinden sonra ise Selevkosların eline geçti Bu dönemde Helen Uygarlığı yeniden Anadolu'da yayıldı
Galatalar
Hint-Avrupalı bir Kelt kavmi olan savaşçı Galatlar, Orta ve Batı Avrupa'nın Ren-Tuna havzasındaki yurtlarını terkederek MÖ 278-189 yılları arasında üç kabile olarak Anadolu'ya göçtüler Yerleştikleri Frigya ve Kapadokya topraklarına Galatya dendi Galatya günümüzdeki Ankara ve Kırıkkale illerinin tamamını kapsıyordu Ankara, Galatların Tektosaglar boyuna MÖ 3 yüzyılda başkentlik etmiştir Strabon, ünlü eseri Geographika'da, Ankara Kalesi'nin Tektosaglar tarafından inşa edildiğini söyler Daha sonra bölgede siyasal birliği kuran Roma İmparatoru Caesar Divi Filius Augustus, MÖ 25 yılında Ankara'yı ele geçirmiştir
Roma İmparatorluğu
Ankara, Roma İmparatorluğu'nun Galatia Prima eyaletinin başkentiydi 2 yüzyılda, İmparator Hadrianus döneminde kent metropol oldu
3 yüzyıl ortalarında Roma İmparatorluğu'nda ortaya çıkan sosyal ve ekonomik çöküntüye paralel olarak kent, o günlere kadar koruduğu açık kent niteliğini yitirdi, İmparator Caracalla döneminde çevresi surlarla çevrildi Roma İmparatorluğu'nun başkenti Bizantion'a (İstanbul) taşınınca, Ankara'dan geçen ve başkenti doğuya bağlayan yolların önemi daha da arttı
4 yüzyılda Hristiyanlığın yayılmasıyla birlikte Ankara önemli bir dinî merkez oldu M S 395 yılında yılında Roma İmparatorluğu ikiye bölününce Ankara Doğu Roma (Bizans) sınırları içinde kaldı 10 yüzyıla kadar Ankara diğer Doğu Roma kentleri gibi para ekonomisinin geliştiği, örgütlü bir ekonomik yapısı olan önemli bir merkez özelliği kazandı Bu dönemde kent planının temel öğeleri, kenti düşman saldırılarına karşı koruyan kalın surlar, pazar yeri işlevini gören agora ve kilisedir
Ankara'da Doğu Roma hakimiyeti zaman zaman kesintilere uğradı M S 654 yılında Müslüman Araplar kısa süreliğine kentin kontrolünü ele geçirdiler 833 ve 842 yıllarında Abbasi Halifesi Mutasım ve Türk komutanı Afşin Ankara'yı kısa süreliğine ele geçirdi 871 yılında Pavlikian mezhebinden Hristiyanlar şehrin kontrolünü yaklaşık bir yıllığına ele geçirdiler Bu kesintilerden sonra her seferinde Bizanslılar şehri geri alarak otoriteyi temin ettiler
Osmanlılar
Ankara'nın Büyük Selçuklu İmparatorluğu'nun eline geçmesi, Malazgirt Savaşı'ndan sonra 1073 yılına rastlar 12 ve 13 yüzyıllarda Selçuklu Sultanlarının da çabasıyla transit ticarette gelişme gösteren Ankara, önce Ahiler'e, ardından 1304'te göreli özerklik verilerek Osmanlı İmparatorluğu'na bağlandı I Murat zamanında kesin olarak Osmanlı topraklarına bağlanan kentte, 1402 yılında Büyük Timur İmparatorluğu İmparatoru Timur ile Osmanlı İmparatorluğu Padişahı Yıldırım Bayezid arasında Ankara Savaşı yapıldı Yıldırım Bayezid'in savaşı kaybetmesi ve Timur'a esir düşmesi sonucu Osmanlı Devleti, Fetret Devri denen bunalım ve iktidar boşluğu dönemine girdi Ankara Savaşı'nda kent ve çevresi büyük ölçüde harap olmuş, Anadolu birliğini yeniden kuran II Murat zamanında kent, yeniden onarılmıştır 1841 yılında Anadolu Eyaleti kaldırılıp yerine vilayetler kurulunca kent bir vilayet oldu Ankara, Çorum, Yozgat, Kayseri ve Kırşehir sancakları bu vilayete bağlandı Ankara Vilayeti, varlığını 1922 yılında kadar sürdürdü ]
Kurtuluş Savaşı ve Başkent Oluşu
Mustafa Kemal, Mondros Ateşkes Anlaşması imzalandıktan sonra, Padişah VI Mehmet tarafından 30 Nisan 1919'da 9 Ordu Müfettişliğine atandı 19 Mayıs 1919'da Refet Bey (Bele), Kâzım Bey (Dirik), 'Ayıcı' Mehmet Arif Bey ve Hüsrev Bey (Gerede) ile birlikte Samsun'a çıktı Anadolu'da Havza ve Amasya Genelgesi'ni yayınlayan ve Sivas ile Erzurum Kongresi'ni düzenleyen Mustafa Kemal, İstanbul Hükümeti ile Amasya Protokolü'nü imzaladı Bu protokol üzerine Meclis-i Mebusan açılmıştır Mustafa Kemal, meclis çalışmalarını daha yakından izleyebilmek için 27 Aralık 1919'da Ankara'ya gelmiştir Ankara'ya gelmesinin nedenleri arasında buranın demiryolu ağına sahip olması, İtilaf Devletleri tarafından işgal edilmemiş olması, merkezi bir konumda bulunması ve Batı Cephesi'ne yakınlık gibi nedenler de etkili olmuştur Meclis, 28 Ocak 1920'de oybirliği ile Misakımillî'yi kabul etmiştir Bunun üzerine İstanbul işgal edilmiş ve meclis kapatılmıştır Mustafa Kemal, 19 Mart 1920'de illere ve kolordu komutanlıklarına bir genelge göndermiş ve Ankara'da olağanüstü bir meclisin açılacağını duyurmuştur Seçimlerin ardından 23 Nisan 1920'de TBMM açılmış ve hükümet kurulmuştur Türk Kurtuluş Savaşı bu meclisten yönetilmiş, savaşın kazanılmasının ardından Lozan Antlaşması imzalanmış ve I TBMM seçim kararı almış ve yerini II TBMM'ye bırakmıştır İnkılap Meclisi olarak da anılan bu meclis 13 Ekim 1923'te Ankara'yı başkent ilan etmiştir
Coğrafya
Ankara, doğuda Kırıkkale ili'ne bağlı Bahşılı ve Yahşihan, kuzeydoğuda Ankara ili'ne bağlı Kalecik, kuzeyde Çankırı ili'ne bağlı Şabanözü, ve Ankara ili'ne bağlı Kızılcahamam, kuzeybatı ve batıda Ankara ili'ne bağlı Güdül ve Beypazarı, güneyde Ankara ili'ne bağlı Polatlı ve Haymana, güneydoğuda ise Ankara ili'ne bağlı Bala ile komşudur
Sakarya Nehri'nin kollarından Ankara Çayı, kentin merkezinden geçmektedir Bu çayın üzerinde, Anadolu Selçuklu Sultanı I Alaeddin Keykubad zamanında yaptırılan Akköprü bulunmaktadır
İklim
Genel olarak Karasal İklimin hüküm sürdüğü Ankara'da, kışlar soğuk ve kar yağışlı, yazlar ise sıcak ve kuraktır Yağışlar en çok ilkbahar mevsimindedir Karın yerde kalma süresi ortalama 62 gündür Gece ile gündüz, yaz ile kış mevsimi arasında önemli sıcaklık farkları bulunur En sıcak aylar Temmuz (ortalama 23,4 °C) ve Ağustos (ortalama 23,9 °C), en soğuk aylar ise Ocak (ortalama 0,6 °C) ve Şubat (ortalama 1 °C) olarak belirlenmiştir
Nüfus
Ankara, başkent olmadan önce otuz bin kişilik bir nüfusa sahipti; ancak başkent olduktan sonra önce İstanbul ve İzmir'den sonra en kalabalık üçüncü kent oldu, ardından İzmir'i geçerek İstanbul'dan sonra Türkiye'nin en kalabalık kenti oldu Ankara bugün dünyanın en kalabalık 38 kentidir Kent nüfusu bugün dört milyon civarında olmakla birlikte her geçen gün büyümektedir Kent, ülkenin en çok göç alan kentlerindendir İl nüfusu 4 641 256, merkez nüfusu 4 431 719 kişidir 1990 yılında 2 583 963 olan nüfus 2000 yılında %21 48 artarak bu orana ulaşmıştır Bu oran %15 78 olan İç Anadolu Bölgesi ve %18 28 olan Türkiye ortalamasından yüksektir Kent nüfusunun %88'i kentlerde, geriye kalan %12'si köylerde yaşar Ayrıca 11 608 868 kişilik İç Anadolu nüfusunun yaklaşık üçte biri Ankara'da yaşar İl nüfusunun %80'i merkezde yaşar
Ankara'da 2008 yılında altı yaşın üstündeki 138 599 kişi okuma yazma bilmemektedir Bunun 20 983'ü erkek, 117 616'sı kadındır 251 766 kişinin okuma yazma bilip bilmediğine dair bilgi olmamakla birlikte 3 614 367 kişi okuma yazma bilmektedir
Şive
Ankara merkez ilçelerinde kullanılan şive; Prof Dr Leyla Karahan'ın Anadolu Ağızlarının Sınıflandırılması adlı çalışmasına göre "Batı Anadolu ağızları" içinde ve "Ankara, Haymana, Bala, Şereflikoçhisar, Çubuk, Kırıkkale, Keskin, Kalecik, Kızılırmak, Çorum, Yozgat, Kırşehir, Nevşehir, Niğde, Kayseri, Şarkışla, Gemerek" grubundadır
Ekonomi
Ankara nüfusunun dörtte üçü hizmet sektöründe çalışmaktadır ve bu sektör ilin gayrisafi milli hasılasında en büyük paya sahiptir Bu sektörün bu kadar gelişmesinin nedeni, göçle gelen nüfusa isthidam sağlayacak kadar büyük sanayinin bulunmamasıdır Ankara il genelinde toprakların %60'ı tarım alanı olarak kullanılmaktadır ve bu oran Türkiye ortalamasının oldukça üzerindedir
Kent, Türkiye gayrisafi millî hasıla'sının %9'una sahiptir Ülkenin toplam vergi gelirlerinin %12'si, bütçe gelirlerinin %12,3'ü kentten toplanır; buna karşılık ilin ülke bütçesinden aldığı pay %6,4'tür 2006 yılında Ankara'nın bütçe gelirlerine 16,5 milyar TL, bütçe gelirlerine katkısı 21,1 milyar TL olup, bütçeden aldığı pay 11,3 milyar TL'dir 2006 yılında toplam 1 355 000 kişinin istihdam edildiği Ankara'daki işsiz sayısı, 185 bin kişidir ki bu oran olarak %12,1'e denk gelmektedir
Pricewaterhouse Coopers’ın “Dünyada En Büyük Şehir Ekonomileri Hangileri ve Bu 2020 Yılında Nasıl Değişecek” raporuna göre dünyanın en büyük 100 kenti arasında 2005 yılında 94 olan kent, 2008'de 80 sıraya yerleşmiştir İlin 2020 yılında dünya kentleri sıralamasında 115 milyar $ gelirle 74 sıraya yerleşmesi planlanmaktadır
Kent, 2008 yılı Türkiye ihracatında 4 617 354 $'lık dışsatımla, İstanbul, Bursa, Kocaeli ve İzmir'den sonra beşinci, 19 062 872 $'lık dışalımla İstanbul ve İzmir'den sonra üçüncü olmuştur
Turizm
Ankara'ya 2001 yılında 208 101 yabancı giriş yapmıştır Aylara dağıtıldığında en çok turist 40 403 kişiyle temmuz ayında, en az turist 9 099 kişiyle kasım ayında gelmiştir
Turist sayısını artırmak için kongre ve eğlence turizmi odaklı bir politika izlenmektedir Bunun için Yenimahalle'de bir kongre sarayı ve Aşağı Yurtçu-Ballıkuyumcu'da bir Disneyland kurulması planlanmıştır Disneyland'ın yapımı 3 milyon m² alana yapılacak olup yaklaşık 1 milyar $'a malolması beklenmektedir Yapımı en az birkaç yıl sürecek olan Disneyland Türkiye'de alışılageldik Disney karakterlerinin yanı sıra Türk dünyasından motiflere ve kahramanlara da yer verilmesi düşünülmektedir Hedef kitle olarak Orta Doğu ve Batı Avrupa halkları belirlenmiştir
|