![]() |
Necip Fazıl Kısakürek Karacaahmet Şiiri |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Necip Fazıl Kısakürek Karacaahmet ŞiiriDeryada sonsuzluğu zikretmeye ne zahmet! Al sana, derya gibi sonsuz Karacaahmet! Göbeğinde yalancı şehrin, sahici belde; Ona sor, gidenlerden kalan şey neymiş elde? Mezar, mezar, zıtların kenetlendiği nokta; Mezar, mezar, varlığa yol veren geçit, yokta ![]() ![]() ![]() Onda sırların sırrı: Bulmak için kaybetmek ![]() Parmakların saydığı ne varsa hep tüketmek ![]() Varmak o iklime ki, uğramaz ihtiyarlık; Ebedi gençliğin taht kurduğu yer, mezarlık ![]() Ebedi gençlik ölüm, desem kimse inanmaz; Taş ihtiyarlar, servi çürür, ölüm yıpranmaz ![]() Karacaahmet bana neler söylüyor, neler! Diyor ki, viran olmaz tek bucak, viraneler, Zaman deli gömleği, onu yırtan da ölüm; Ölümde yekpare an, ne kesiklik, ne bölüm ![]() ![]() ![]() Hep olmadan hiç olmaz, hiçin ötesinde hep; Bu mu dersin, taşlarda donmuş sukuta sebep? Kavuklu, başörtülü, fesli, başacık taşlar; Taşlara yaslanmış da küflü kemikten başlar, Kum dolu gözleriyle süzüyor insanları; Süzüyor, sahi diye toprağa basanları ![]() Onlar ki, her nefeste habersiz öldüğünden, Gülüp oynamaktalar, gelir gibi düğünden ![]() Onlar ki, sıfırlarda rakamları bulmuşlar, Fikirden kurtularak, ölümden kurtulmuşlar ![]() Söyle Karacaahmet, bu ne acıklı talih! Taşlarına kapanmış, ağlıyor koca tarih! |
![]() |
![]() |
|