Nietzsche'nin Şiirleri |
09-02-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Nietzsche'nin ŞiirleriNietzsche Nin Şiirleri Nietzsche'nin Şiirleri Friedrich Wilhelm Nietzsche'nin Şiirleri ŞAİRİN ÇAĞRISI Gençken serinletmek için kendimi, Oturdum ben bir dumanlı ormanda, Tik sesi duydum, uzak bir tik sesi, Zarif, ölçülü, uygun “tak” ardında Çıldıracaktım neydi bu ses neydi, Aradım hep aradım da vazgeçtim, Sonunda karşısında şair gibi, Tiktaklarla konuşmayı seçtim Ben de ne dizeler düzdüm anlayın, Hece hece dans ettiler az sonra Bir güldüm bir güldüm ki sormayın Gülmem sürdü tam on beş dakika Sen bir şair ha? Şair, böyle sessiz? Üşüttün mü kafayı yoksa bir an? - “Evet efendim, bir şairsiniz siz” Omuz silkip, söylendi ağaçkakan Kimi bekliyorum bu çalılıkta? Soyup ta kaçacağım birini mi? Bir sözü, bir imgeyi karanlıkta, Sessizce uyağımın yerini mi? Koşan hoplayan ne varsa seçimsiz, Gönderiliyor şiire doğrudan -”Evet efendim, bir şairsiniz siz” Omuz silkip, söylendi ağaçkakan Uyaklar, oklar mı onlar, öldüren? Nasıl da oynatırlar ne de titrek! Gösterirler tüm güçlerini girerek! Ah! Ölüyorsun, bil işte çaresiz, Sensin bu sersem sersem yalpalayan! -”Evet efendim, bir şairsiniz siz” Omuz silkip söylendi ağaçkakan Çarpık söz kırıntısı çok acele, Şiir sarhoş sözcükler kumkuması! Satırdan satıra uçuyor hele Tik taklar zincirinde uyak dansı Serserilerden misin, merhametsiz? Kötü müdür bu şairler her zaman? -”Evet efendim, bir şairsiniz siz” Omuz silkip, söylendi ağaçkakan Şaka mı bu, kuş? Ettiğin alay mı? Kafamı beğenmedin, kötüledin Kalbim daha da fena, kolay mı? Köpür, coş, ey öfkem şiirle geldin Şair, uyaklar bul, sen, bitimsiz Ey sen kızgın, kötü ve haklı olan -”Evet efendim, bir şairsiniz siz” Omuz silkip, söylendi ağaçkakan Nietzsche SOFUCA DİLEKLER “Tüm anahtarlar birdenbire Uçup ortadan kaybolmalı Ve her anahtar deliğine Bir maymuncuk uydurulmalı!” Hep böyle düşünür kesinkes Herkes - maymuncuk olan herkes Nietzsche İŞARET ATEŞİ Burada, adanın denizlerin ortasında çıkıverdiği, bir kurban taşı gibi birdenbire yükseldiği yerde, burada, kara göklerin altında tutuşturuyor Zerdüşt koca ateşini, yollarını kaybetmiş gemicilere işaret ateşi, bir cevap verebileceklere soru işareti… Beyaz-gri karınlı bu alev -arzulaması yalıyor soğuk uzaklıkları, hep daha arı yüksekliklere uzatıyor boynunu- sabırsızlıkla dikelmiş bir yılan: bu işareti takıyorum kendi kendime Benim ruhumdur bu alev: Kanmazca susuz hep yeni uzaklıklara, durgun yalazını fırlatıyor, yukarlara Ne demeğe kaçtı Zerdüşt hayvandan da insandan da? Ne demeğe bıraktı sağlam karaları? altı yalnızlığı tanımıştı bile ama yetmedi ona denizin yalnızlığı, ada bıraktı tırmansın, tepe bıraktı yansın, alev olsun, bir yedinci yalnızlığı, yukarıya, attı şimdi oltasını arayışla, Ey yollarını kaybetmiş denizciler! Ey sönmüş yıldızların artıkları! Siz ey geleceğin denizcileri! Ey keşfedilmemiş gökler! İşte atıyorum bütün yalnızlara oltamı: bir cevap verin alevin sabırsızlığına, yakalayın bana, yüksek dağlarda bekleyen balıkçıya yedinci, sonuncu yalnızlığımı! Friedrich NİETZSCHE köprünün üstünde Köprünün üstünde durmuşum geçende Karanlık geceye bürünmüşüm Bir türkü duyulur uzaklardan Altın damlalar yağardı bir de Ürperen aynasında suyun Gondollar, ışıklar, bir de müzik Geçmiş kendinden, yüzdüler alaca karanlığa doğru Ruhum, şu görünmez parmakların dokunduğu çalgı, Bir venedik türküsü söyledi gizlice, Boyam boyam mutluluk içinde ürpererek __Bir duyan varmı dersin? Nietzsche YENİ DENİZLERE DOĞRU Oraya gitmek istiyorum, oraya Artık güvenim var koluma, kendime Önümde uzanan açık deniz Bir gemi taşıyor beni engine Her şey pırıl pırıl, daha yeni Uyur mekânda, zamanda öğle vakti Yalnız senin gözlerin, ey sonsuz! Senin bakışın seyreder beni Friedrich NİETZSCHE YURTSUZ Dört nala koşan atlar Uzaklara götürür beni, Korkmadan, doludizgin Gören tanır beni, Ve tanıyan Yurtsuz Adam diye seslenir Haydi, haydi! Asla bırakma beni, Yazgım, ey parlak yıldız! Kimse bana soramaz, Nerelisin diye Asla bağlanmadım bir yere Ve geçip giden zamana Özgürüm kartallar gibi Haydi, haydi! Asla bırakma beni, Yazgım, ey tatlı Mayıs! Neden inanayım ki? Bir gün öleceğime, Kekre ölümü öpeceğime Mezara mı düşeyim, Bir daha içmeyeyim mi Yaşamın nazenin köpüğünü? Haydi, haydi! Asla bırakma beni, Yazgım, ey renkli düş! |
|