Cahit Sıtkı Tarancı Kısa Şiirleri |
09-02-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Cahit Sıtkı Tarancı Kısa ŞiirleriCahit Sıtkı Tarancı En Kısa Şiirleri Cahit Sıtkı Tarancı Şiirleri Sanatkârın Ölümü Gitti gelmez bahar yeli; Şarkılar yarıda kaldı Bütün bahçeler kilitli; Anahtar Tanrıda kaldı Geldi çattı en son ölmek Ne bir yemiş, ne bir çiçek; Yanıyor güneşte petek; Bütün bal arıda kaldı Cahit Sıtkı Tarancı Perişan Sofra Öldü; ne rüzgârlar girdi içeri, Ne bir kuş havalandı pencereden Öldü; kimse görmedi melekleri; Sorma nasıl habersiz gitti giden Bir uzun sefere çıktı, diyorlar; Gemiyi gören var mı? hani deniz? Sen gittin, soframız oldu târumar; Doğan günü yadırgıyor hâlimiz Cahit Sıtkı Tarancı Ölümden Sonra Öldük, ölümden bir şeyler umarak Bir büyük boşlukta bozuldu büyü Nasıl hatırlamazsın o türküyü, Gök parçası, dal demeti, kuş tüyü, Alıştığımız bir şeydi yaşamak Şimdi o dünyadan hiç bir haber yok; Yok bizi arayan, soran kimsemiz Öylesine karanlık ki gecemiz Ha olmuş, ha olmamış penceremiz; Akar suda aksimizden eser yok Cahit Sıtkı Tarancı Mezarlık Ve şehrin şenliğine karşılık Susar servileriyle mezarlık Susar ve hatırlar: - Bu kırık Aynadaki hazin perişanlık Sizindir, siz gafil, siz bihaber İnsanlar bilseydiniz ne bekler Bir gün açmak için bu çiçekler; Ölülerin sükûnu çiçekler Cahit Sıtkı Tarancı Yalnızlığa Dair Can yoldaşın olmazsa olmasın Yalnızım diye hayıflanmayasın, Eğilmiş üstüne gökyüzü masmavi Bir anne şefkatine müsavi Üç adım ötede deniz Dosttur, ne öfkesi ne durgunluğu sebepsiz Bir derdin varsa açabilirsin ağaçlara Ağaç yaprak verir, sır vermez rüzgara Ve kış yaz, Dalda kuş eksik olmaz Dağ başında duman Yalnızlık nedir göreceksin öldüğün zaman Cahit Sıtkı Tarancı Aşk İle Baktım ki gökyüzü baştan başa bulut Unut diyor o güzel günleri unut Baktım ki deniz her dalgasıyla düşman Kuşlar av peşinde balıklar pusuda Çok gerilerde kalmış cıktığım liman Yok görünürde sığınacak bir ada Baktım ki o musibet gün gelip çatmış Yolcusunda tayfasında şafak atmış Ne yelken kar eder ne kürek ne istim Dayandım aşk ile yürüttüm gemiyi Aşk ile koskoca dağları düz ettim Avladım sonunda o civan kekliği Cahit Sıtkı Tarancı Kulak Ver Ki Kulak ver ki havasında bahçemizin, Gök maviliğinden, dal yeşilliğinden Bir türkü söylenmede kendiliğinden; Nasıl dinlersen öyle, sen veya hazin Kulak ver, dolaşan ruhumuzu tel tel; Dallardaki tomurcukları ürperten Bir türkü söylenmede kendiliğinden; Dinlenmedikçe ömrün artar, öyle güzel! Cahit Sıtkı Tarancı Korktuğum Şey Gün çekildi pencerelerden; Aynalar baştan başa tenha Ses gelmez oldu bahçelerden; Gök kubbesi döndü siyaha Sular kesildi çeşmelerden; Nerden dolacak bu taş nerden, Nergislerin açtığı yerden Ey kuş uçurtmıyan ejderha? Ne yardan geçilir, ne serden; Korkuyorum bu gecelerden Bel bağladığım tepelerden Cahit Sıtkı Tarancı Karasevda Bir kere sevdaya tutulmaya gör; Ateşlere yandığının resmidir Aşık dediğin, Mecnun misali kör; Ne bilsin alemde ne mevsimidir Dünya bir yana, o hayal bir yana; Bir meşaledir pervaneyim ona Altında bir ömür döne dolana Ağladığım yer penceresi midir? Bir köşeye mahzun çekilen için, Yemekten içmekten kesilen için, Sensiz uykuyu haram bilen için, Ayrılık ölümün diğer ismidir Cahit Sıtkı Tarancı İlk Aşk Felek ne kadar kahretse kalbimize, Zaman zaman hatırladığımız olur, Hangi dilber ilk aşkı tattırdı bize; Bir bahtiyarla yaşadığımız olur Ah o yaz gecesi, o mehtap, o havuz! Balkonundan gül atan cömert sevgili! Aşkınla deli divane olduğumuz, Sarmaşığa tırmandığımızdan belli Belki bugün bu yaşta tekrar olunmaz, İlk aşk gecesinin masum yeminleri, Fakat nerde ilk öpüşün verdiği haz? Saadet bilmiyorum o hazdan gayri Cahit Sıtkı Tarancı Gündüz Ey sâkin suları karıştıran el, Balıklara huzur vermiyen dalgıç, Ey zenginle fakir, çirkinle güzel Arasında keskin parlayan kılıç Gündüz, ey sızlayan kalb, ağrıyan diş, Ey yaşamaktaki tükenmez tasa, Git sor niçin sana düşman kesilmiş, Geceden geceye uçan yarasa Cahit Sıtkı Tarancı Hâtıralar Bilmem ki hâtıralar, Ne istersiniz benden, Gelir gelmez sonbahar? Bu kanad çırpış neden? Cama vuracak ne var Ey eski hâtıralar Sanmayın güller açar, Bülbül değildir öten; Bu rüzgâr başka rüzgâr Ne istersiniz benden, Bilmem ki hâtıralar, Gelir gelmez sonbahar? Cahit Sıtkı Tarancı Gün Olur Ki Gün olur ki ne gökyüzü para eder, Ne deniz kenarı, ne bağlar bahçeler Gün olur ki ne kız ne rakı ne şiir, Hiçbir sey insanı sarmaz, kandıramaz; Her çeşmeden boş döner, elindeki tas Gün olur ki çıldırmak işten değildir Cahit Sıtkı Tarancı Gün Eksilmesin Penceremden Ne doğan güne hükmüm geçer, Ne halden anlayan bulunur; Ah aklımdan ölümüm geçer; Sonra bu kuş, bu bahçe, bu nur Ve gönül Tanrısına der ki: - Pervam yok verdiğin elemden; Her mihnet kabulüm, yeter ki Gün eksilmesin penceremden! Cahit Sıtkı Tarancı Şubat Günü Kim ne bilsin neydi beni uyutan? Uyanmadığım o sabah uykudan Henüz yaşıyordum yeniden yeni Bir şubat gününün güzelliğini Türkü kalmasın diye söylenmedik, Bendim o yağan kar, âsude şenlik, Dağlara, ovalara, şehirlere; Sevgilinin hülyalarına göre Cahit Sıtkı Tarancı Sayıklıyan Ağaç Güzü duymıyagörsün ağaç, Artık her günü bir işkence; Bir hayale dalar her gece, Başında gök ürperen bir taç Göz kırparken ona yıldızlar, Baharında sanıp kendini Çağırır eski bülbüllerini Agaç pırıl pırıl sayıklar Cahit Sıtkı Tarancı Madem Ki Vakit Akşam Mademki vakit akşam, Madem ne evim barkım, Ne de bir tek âşinam, Açılsın gizli sofram, Gelsin kadehte rakım, Dostum, neşem ve şarkım! Mademki vakit akşam! Cahit Sıtkı Tarancı Şaşırdım Kaldım Şaşırdım kaldım nasıl atsam adım; Gün kasvet gece kasvet Bulutlar, sisler içinde bunaldım; Gök mavisine hasret Olmuyor seni düşünmemek Tanrım, Ummamak senden medet Suyun dibine vardı ayaklarım; Suyun dibinde zulmet Kalmadı ümidin soluk ve cılız Işığında bereket Ve ölüm, kapımda kişner, sabırsız Bir at oldu nihayet, Cahit Sıtkı Tarancı Bayram Yemeği Korkarım felekte bir gün Bir bayram yemeğinde Anam, babam gibi kardeşlerim de, En güzel dalgınlığında ömrün Beni gurbette sanıp Keşke gelseydi bu bayram Diyecekler Ve birdenbire yürekler, Aynı acıyla yanıp Hepsinin gözleri yaşaracak Öldüğümü hatırlayarak Cahit Sıtkı Tarancı |
|