02-27-2009
|
#1
|
Şengül Şirin
|
Cuma Selamlığı
Osmanlı Devleti'nde,Cuma günleri Cuma namazına gidilirken selamlık dediğimiz törenin nasıl yapılacağı en ince ayrıntısına kadar tespit edilirdi Ve bu sadece imparatorluğun halkı için değil,bütün islam dünyası için çok önemliydi Cuma günleri bir törenin ötesinde bir adaletin tecelli günü,halkın en alt katmanındaki insanlarla,uzak köylerle hükümdarın ve vezirlerin temasa geçtiği gündü Rikab-ı Hümayun dediğimiz,padişah atla geçerken onun güya eyerine yakalayarak verilen,takdim edilen dilekçelerin içinde sırf Türkçeleri değil bir alay Slav dillerinde ve Yunanca olanları vardı Bu,19 yüzyılda dahi devam eden bir ananeydi Bunları arşivlerde de görmek mümkündür Dolayısıyla imparatorluk bir dünya imparatorluğuydu ve İstanbul da o dünya imparatorluğunun başkentiydi
Cuma selamlığını herkes seyrederdi Kadınların da seyredebilmeleri için arıca bir yer hazırlanırdı Asayişe dikkat edilirdi Cuma selamlığındaki selam kıtalarında sadece Müslümanların değil,başka dinden yani millet gruplarından çavuş,mülazım neferlerin de bulunmasına dikkat edilirdi Çünkü Cuma selamlığına çıkan imparator yani Osmanlı Padişahı,son Roma hükümdarı,yeryüzündeki bütün bu milletlerin hükümdarıydı Dolayısıyla milletler,kendisine saygılarını arzetmek durumundaydılar Cuma selamlığı aynı zamanda imaparatorluk protokolünün abideleştiği bir yerdi Dolayısıyla başkentteki elçilerin,hatta memur olmayan ecnebilerin de bunu seyretmesi imkan dahilindeydi ve imkan hazırlanırdı
Mesela,bir köşede bir takım ecnebi hanımların,madamların toplandığı ve töreni serettiği görülürdü Cuma selamlığı son defa 29 Şubat 1924 yılında yapıldı
|
|
|