|  | Mehter Takımı Ne Zaman Kuruldu |  | 
|  09-02-2012 | #1 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Mehter Takımı Ne Zaman KurulduMehter takımı ne zaman kuruldu hakkında bilgi mehter takımı hakkında bilgi MEHTER, Osmanlılar'da, askerî musukiyi icra eden topluluğa verilen isim  Farsça'da mihter olarak geçen mehter kelimesi, ekber (en büyük), âzam (pek ulu) mânâsında bir ism-i tafdildir  Türkçeye bu kelimenin Arapçalaştırılmış şekillerinden mehter, çoğulu olarak da mehterân yerleşmiştir  Mehter, bölüklere ayrılır, aynı çalgı aletini çalanlar, alemdarlar birer bölük teşkil ederlerdi  Her bölüğün "ağa" tabir edilen bir âmiri bulunurdu  Davulcubaşına ise "baş mehter ağa" denirdi  Ayrıca bir de Mehterbaşı vardı  İkinci bir mehterbaşı daha vardır ki, bundan ayrı olup, Saray Çadırcılarının başıdır  Mehter teşkilatı, "emir âlem"e tabiydi  Selçuklu Sultanı İkinci Gıyaseddin Mesud'un 1284 yılında Osman Gazi'ye gönderdiği bir fermanla kendisine, Eskişehir'den Yenişehir'e kadar bütün Söğüt bölgesi ve havalisi sancak olarak verildi  Fermanla birlikte Osman Gazi'ye emirlik alemeti olan "tuğ", "âlem", "tabi" ve "nakkare" de gönderilmişti  Ferman, Osman Gazi'ye Eskişehir'de bir ikindi vakti takdim edildi  Osman Gazi ayakta durarak nevbet vurdurdu (çaldırdı)  Fatih Sultan Mehmed Han zamanına kadar nevbet vurulurken padişahların ayakta dinlemesi âdetti  Mehter teşkilatına bağlı iki türlü mehterhane vardı  Biri resmi teşkilata bağlı olan calici mehterler, diğerleri esnaf mehterleriydi  Resmi mehter, padişah mehteriydi ki, buna "mehterhane-i tabl-i âlem-i hassa" denirdi  Sonraları, mehter sadece padişah ve orduya ait olmaktan çıktı  Her vezir dairesinde bir mehterhane bulundurulması âdet oldu  Fatih devrindeki mehterhanede dokuz zilsen (zil çalan), dokuz nakkâzen (kadûm çalan), dokuz boruzen (boru çalan), dokuz tablzen (davul çalan), dokuz çavuş ve bir iç oğlan vardı  Altmışdört kişilik mehterhane takımına "dokuz kat mehter" adı verilirdi  Padişahın mehterleri oniki kat olurdu  Oniki kat mehterhanede her çalgıdan onikişer adet bulunurdu  Padişah sefere çıktığı zaman mehter takımı oniki misline çıkarılırdı  Sefer ve harp esnasında padişah mehterhanesi, saltanat sancaklarının altında durup, nevbet vururdu  Bundan başka ikindi vakti, otağ -ı hümâyûn önünde nevbet vurmak âdetti (Bkz  Nevbet)  Hükümdar mehterleri beş vakit vururlardı  Bundan başka padişah cüluslarında, kılıç alaylarında, harplerde zafer haberi geldiği zaman ve arife divanlarında nevbet vurulurdu  Mehterler, harp meydanlarında gece karanlığında bile ordugâh nöbetçilerinin uyumaması için devamlı çalar ve aynı zamanda da "yektir Allah," diye bağırırlardı  Harp esnasında ise, padişahın veya seraskerin yanında durup, harp boyunca askerin cesaretini arttırmak ve düşmana dehşet vermek için çalardı  Vezir mehterhaneleri, ikindi ve yatsı namazları kılındıktan sonra olmak üzere, günde iki defa vururdu  Bunlardan birincisi akşam yemeğinin ikincisi de uykunun işaretini verirdi  Sivil mehterler, kendilerine mahsus nevbet yerlerinde yatsı namazından sonra ve sabahleyin nevbet vururlardı  Eski zamanlarda öğle yemeği, "Kuşluk" namıyla öğle namazından evvel, akşam yemeğinde ikindi namazından sonra yenilir ve yatsı namazından sonra uykuya yatılırdı  Mehterhane, her ikindi vakti başları, içoğlan baş çavuşunun yahut muadili olanın, "vakt-i sürür ve safa mehterbaşı hey!  , hey!" suretindeki nidası (çağırması) üzerine, mehterbaşı ağa elinde zurna olduğu halde bandoya pişrev (önder) olarak Vezirin, Yeniçeri ağası dairesinde ise ağanın oturduğu arz odasının önüne gelir, temenna eylerdi  Bu sırada evvelce "vakt-i sürür ve safa" diye bağırmış olan başçavuş veya muadili; "Eshab-ı hacât ve arzuhal sahipleri var mı?" diye sorardı  Arzuhal sunmak isteyenlerin arzuhallerini alıp vezire yahut Yeniçeri ağasına verirdi  Bu iş bitince heyet bir daire teşkil ederek çalmaya başlardı  Dua ile de merasime son verilir ve çalanlar birer temenna ile çekilirlerdi  Mehter Duası: Allah Allah, Celilii'l-cebbâar, Muinü's-settâr Hâliku'l-leyli ve'n-Nehâr, lâyezâl, zü'l-celâl, birdir Allah! Ânın birliğine  Resul ü Enbiyâ Peygamberimiz Cenâb-ı Ahmed-i Mahmud-u Muhammed Mustafa (bütün efrâd elleri göğsünde olmak üzere rükûa gelir gibi eğilirler, padişah geldiği zaman ise sadece baş eğer, daha fazla eğilmezler) Âl-i evlâd-ı Resul-ü Mücteba imdâd-ı ruhâniyetine! Pîrân, mürşidin, aşıkîn, kur'agerîn, vasilin, hamele-i Kur'ân, güzeştegân, ehl-i imân ervahına, avni inayetine! Halifetü'l-İslâm es-sultân İbni's-Sultan bil-cümle İslâmın nevât ve seâdet ve selâmetine, pirler, erenler, üçler, yediler, kırklar, göçenler, demine devrânına "Hû" diyelim "Huuu" denildikten sonra; bütün mehter takımı, davul ve zilleri şiddetli vurarak dokuz defa "Hû" çekerlerdi  Sonunda da üç defa kös vururlardı  Mehterin kendine has bir yürüyüşü vardır  Üç adımda bir durur, yarım sağa ve yarım sola dönerdi  Yürüyüş esnasında mehter efradı, hep bir ağızdan, "Rahim Allah, Kerîm Allah" derlerdi  Mehter takımının yürüyüş nizamında merasime iştirak şu sıraya göre tertip edilirdi  Önde çorbacıbaşı unvanını taşıyan ve başında "üsküf bulunan mehterân bölüğü komutam, onun arkasında sol tarafta zırhlı muhafızı ile birlikte yeşil sancak, ortada istiklâl alâmeti olan ak sancak, sağ başta ise zırhlı muhafızı ile birlikte kırmızı sancak bulunurdu  Sancakların arkasında ise üçerli koldan üç sıra hâlinde dizilmiş dokuz tuğ gelirdi  Sağ tarafta kırmızı sancağın arkasında ise  Yeniçeriler tarafından taşınan "hücum tuğu" yer alırdı  Tuğlardan sonra ortada mehterbaşı bulunurdu  Mehterbaşından  sonra ise sıra ile; mehterin iki katı adedince çevgenler (okuyucular), zurnazenler, boruzenler, nekkareler, zil-zenler ve davul çalanlar gelmekteydi  En arkada ise bir at sırtında taşınan kös bulunmaktaydı (Bkz  Kös)  Mehter Harp Duası (Harp Gülbankı): Euzubillâh, Euzubillâh    Hûda'ya şükr-i bîhad, lâi-lâhe illallah! El-melikü'1-Hakku'l-mülân! Muhammedü'r -Resulullah, Sadıkü'l-Va'dül emin! İnnâ Fetahnâ leke fethan mübinâ ve yensurekallâhu nasran azîzâ! Ey padişah-ı halifetullah, el-islâmu aleyke avnullah! Sensin haris-ı dîn-i mübîn, harîs-i Şeriatullah! Uğrun açık olsun ey Padişahım Emr-i ikbâlin mecid! Hûda kılıcını keskin eylesin, nur-ı şan satvetine gün gibi medît! Rûh-ı pâk-ı Fahr-i âlemi hoşnut etsin, Hak gazay-ı ekberin etsin mübarek ve saîd    Takımın içinden evvelce seçilmiş dik ve güzel sesli biri tiz perdeden: "Nasrunminallahi ve fethün karîb  Ve beşşiri'l-mü' mın'ın" âyetini okur  Üç defa "Allah" diyecek kadar dururdu  Sonra bütün âletlerle beraber davullar ve kösler hafif vurarak ve devamlı teramole yaptığı sırada hep bir ağızdan "Allah Allah" deyince susarlar, gülbank devam ederdi  "Eli kan, kılıcı kan, sinesi üryan, ciğeri püryân  Meydan-ı şehadette Allah yoluna revân  Gazay-ı şühedâya Cemal-i Hak görünür ayan  Kahrımız, gazabımız düşmana ziyan! Ya Rahman! Denilerek eyyam-ı âdiye gülbankin-deki "Resul-i Enbiya" kısmına geçilir ve aynı şekilde "Hu diyelim Hu!" diyerek bitirildi  Sonra, bazen "Yektir Allah", bazen de "Ya Fettâh" diye haykırırlar ve baş eğerek geriye döner ve dağılırlardı  Mehter konserleri "Vakt-i sürûr-u sefa": Mehterân daire seklinde nevbet nizâmını teşkil ederler, nekkarezenlerin oturup, diğerlerinin ayakta durma-sıyla da hilâl görünümü verirlerdi  Kösler hilâlin orta ilerisine konurdu  İçoğlan başçavuşu, mehter faslı başlamadan önce daireden çıkarak ortaya gelir ye: "Vakt-i sürûr-u sefa, Mehterbaşı Ağa! Hey! Hey!" diye bağırırdı  Bu sırada hazır bulunanların dikkatlerini çekmek için nakkarelerle, sofyan usûlünde üç tempo atılırdı  Nakkareler çalarken de, mehterbaşı Ağa mehterin önüne gelir: "Merhaba ey mehterân!" der ve sağ elini göğsüne koyarak mehteri selâmlardı  Mehterân da hep beraber sağ ellerini göğüsleri üzerine koyarak koro hâlinde: "Merhaba, Mehterbaşı Ağa!" diyerek karşılık verirlerdi  Daha sonra Mehterbaşı Ağa: "Hasduuur!" diyerek çalınacak makamı ve eserin adını söylerdi  (Meselâ: "Der fasl-ı Acem âşirân, cihâd-ı Ekber Marş" derdi  ) Hemen arkasından: "Haydi y'Allah!" diyerek mehteri icraya geçirirdi  Nevbet bitince mehter gülbankı (duası) okunur ve fasl sona ererdi  Mehterin Avrupa'ya tesiri: Avrupalılarca, onsekizinci asırdan itibaren "Yeniçeri müziği" diye adlandırılan müzik; evvela, benimsenmiş, bilahare Polonya, sonra Avusturya ve daha sonraları bütün Avrupa'da onların tabiri ile Yeniçeri bandoları kurulmuştur  Bestekâr Mozart ve Hayd da, mehter musikîsinin tesirinde kalarak, meşhur bestelerini meydana getirmişlerdir  Alman besteci Beethoven, "Büyük Senfoni"sinin son bölümünü, mehterin kös, davul ve zurnasıyla seslendirmiştir  Beethoven, "Türk marşı"nı mehterin bir cenk havasından adapte etti  Avusturyalı bestekâr Mozart'ın "Türk Marşı", Türk askerlerinin "Allah Allah" nidalarının, nakarat olarak tekrarından müteşekkildir  Viyana Kraliyet Orkestra Şefi Gluck bu yıllarda, sarayda verdiği konserlerinde, repertuvarına mehter bestelerini almış ve orkestrasında çaldırmıştır  Alman bestekâr Wagner, bir mehter konserini dinlerken heyecanlanmış, kendisini tutamayarak "İşte musikî buna derler!" demiştir  Mehter musikîsi gibi, mehter teşkilâtı da Avrupa'ya tesir etti  Onsekizinci yüzyıl içinde önce Avusturyalılar, sonra Prusyalılar, daha sonra da Ruslar, Almanlar ve Fransızlar mehter teşkilâtına benzer mızıka takımlarını kurdular  Osmanlı Devleti'nin ömrü boyunca, gittikçe mükemmelleşen mehter, Yeniçeri ocağının lağvı ile beraber yerini "Mızıka-i Hümayuna" bıraktı  Günümüzde Mehter: Mehter, 1911'de Ahmed Muhtar Paşa tarafından "Mehterhâne-i Hâkâni" adiyle yeniden kuruldu  1914' de kuruluş tamamlandı  Birinci Dünya Harbinde Başkumandan Vekili Enver Paşa'nın emriyle teşkilât, orduya tamim edildi  İstiklâl Harbi'nde de mehterhane hizmet verdi  Cumhuriyetin ilanından sonra, Millî Savunma Bakanı, mehteri saltanat alâmeti sayarak lağvetti  1950'den sonra, Genelkurmay Başkanı Nuri Yamut'un direktif ve desteğiyle mehterin yeniden tesisi çalışmaları başladı  1953'de yeniden tesis edildi; Daha sonraları çeşitli okul, dernek ve kuruluşlarda mehter takımları kurdular  12 Eylül 1980 Harekâtından sonra, yalnız Genelkurmay Başkanlığı Harp Dairesi Askerî Müze Müdürlüğü bünyesindeki mehteran bölüğü, faaliyetine devam etmektedir  İstanbul'daki Askeri Müze'de Pazartesi, Salı hariç, haftanın diğer günlerinde saat 15  00-16  00 arasında mehterbaşının idaresinde bir saat çalmaktadır  Bilhassa turistler ve meraklılar büyük alâka göstermektedirler   | 
|   | 
|  | 
|  |