Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Genel Kültür & Serbest Forum > ForumSinsi Ansiklopedisi

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
atatürk, dağlarca, fazıl, hüsnü, şiirleri

Fazıl Hüsnü Dağlarca Atatürk Şiirleri

Eski 09-01-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Fazıl Hüsnü Dağlarca Atatürk Şiirleri



Atatürk Şiirleri Fazıl Hüsnü Dağlarca

Fazıl Hüsnü Dağlarca'dan Atatürk Şiirleri

ON KASIM'LARDA YÜRÜMEK

Atatürk'üm işte 10 Kasım yine

Dalgalanır ağaçlarla oğullar

Dalgalanır oğullarla nineler

Dalgalanır ninelerle genç kızlar

Özlemin ta yüreğime işlemiş

Seni bulmak, seni görmek için ben

Bütün toprakaltıyla barışacağım

Ereceğim sana usta, barışta, başarıda

Öyle

Güçlüsün ki

Güçleneceğim

Öyle yücesin ki, yüceleceğim

Düşüne düşüne seni kocaman kocaman

Dağlara, dağlara karışacağım

Ozan mıyım, ordu muyum, su muyum anlaşılmaz

Çağlar upuzun allığı yüreğimde ülkünün

Sanki bayrak bir kalemdir, sanki gökler bir kağıt

Sanki ellerim gece

Sanki ellerim gündüz

Yazacağım seni daha, bir daha

Ben senin ölümünle yarışacağım

Fazıl Hüsnü DAĞLARCA

----------------------------------------------------

MUSTAFA KEMAL'İN OĞLU

Mustafa Kemal'in oğlu diyorlardı ona

Sırtını okşamıştı Mustafa Kemal bir sabah erken

Geçiyordu paşalarla beylerle,

Su içmişti tarlasından şuncağız

Öbür çocuklardan ayırmıştı kendini artık,

Adını duyuyordu yüreğinde ateşçe,

Soluk alırken, ekmek yerken

Köyün yetimiydi, ölmüştü babası Çanakkale'de,

Kale gibi tutardı omuzlarında başını

İnce bacakları altında koca ayakları vardı

Sarıydı, kuruydu bozkırda bir çalı kadar,

On üçündeydi ama, göstermiyordu yaşını

Bir zaman sonra top sesleri duyuldu uzaklardan,

Al al oldu dağların moru

Eli silah tutanlar girmişti cephelere bir bir,

Kadınlar, çocuklar, dedeler toplandı cami avlusuna

Sordu cümlesi birbirine ne yapak?

Ansızın düşman askeri görüldü çayırda,

Geldi çattı köye gavurun zoru

Devrisi gün bir haber ulaştı evlere, samanlıklara

Alanda ismi yazılacakmış herkesin

O saat bir yangın sardı Mustafa Kemal'in oğlunu,

Kimi Kadir diyecek, kimi Mıstık, kimi Özdemir

Ankara'dan gelen rüzgarlar önünde,

Ankara'ya uçan şahinlere karşı,

O, ne desin?

O, Mustafa Kemal'in oğlu, nasıl söyler

Adını, bir avuç düşmana?

Mustafa Kemal'in oğlu yenilmez, tutsak olmaz,

Adını vermez süngüler altında,

Kellesini verse bilem

Hem ağaç ağaçtır; öküz öküzdür,

İsim yakışmalı cana



Bayrak mıydı ne, kartal kanadı mıydı ne,

Ses verdi göklerden adı

O yürüyordu, köylünün dehşeti büyüyordu peşinde,

Büyüyordu gövdesi,

Büyüyordu dağ kadar

Dur diye haykırdılar, namluları çevirip üstüne,

Durmadı

Fazıl Hüsnü DAĞLARCA

-------------------------------------------------

MUSTAFA KEMAL'İN KAĞNISI

Yediyordu Elif kağnısını

Kara geceden geceden

Sanki elif elif uzuyordu, inceliyordu

Uzak cephelerin acısıydı gıcırtılar

İnliyordu dağın ardı, yasla

Her bir heceden

Mustafa Kemal'in kağnısı derdi kağnısına

Mermi taşırdı öteye, dağ taş aşardı

Çabuk giderdi, çok götürürdü Elifçik

Nam salmıştı asker içinde

Bu kez yine herkesten evvel almıştı yükünü

Doğrulmuştu yola önceden önceden

Öküzleriyle kardeş gibiydi Elif

Yemezdi, içmezdi, yemeden içmeden onlar

Kocabaş, çok ihtiyardı, çok zayıftı

Mahzundu bütün bütün Sarıkız, yanı sıra

Gecenin ulu ağırlığına karşı

Hafiftiler, inceden inceden

İriydi Elif kuvvetliydi kağnı başında

Elma elmaydı yanakları, üzüm üzümdü gözleri

Kınalı ellerinden rüzgar geçerdi daim;

Toprak gülümserdi çarıklı ayaklarına

Alın yeşilini kapmıştı, geçirmişti

Niceden niceden

Durdu birdenbire, Kocabaş, ova bayır durdu

Nazar mı değdi göklerden, ne?

Dah etti, yok Dahha dedi, gitmez

Ta gerilerden başka kağnılar yetişti geçti gacur gucur

Nasıl durur Mustafa Kemal'in kağnısı

Kahroldu Elifçik, düşünceden düşünceden

Aman Kocabaş, ayağını öpeyim Kocabaş

Süs beni, öldür beni, koma yollarda beni

Geçer, götürür ana, çocuk, mermisini askerciğin

Koma yollarda beni, kulun köpeğin olayım

Bak hele üzerimden ses seda uzaklaşır

Düşerim gerilere iyceden iyceden

Kocabaş yığıldı çamura

Büyüdü gözleri büyüdü, yürek kadar

Örtüldü gözleri örtüldü hep

Kalır mı Mustafa Kemal'in kağnısı bacım

Kocabaş'ın yerine koştu kendini Elifçik

Yürüdü düşman üstüne yüceden yüceden

Fazıl Hüsnü DAĞLARCA

-------------------------------------------------

KAHRAMAN

Gölgen bir nur işledi güneşe vardığı gün;

Seni gördük sesimiz Hakk'a yalvardığı gün,

Seni gördük, bir mazi dağları sardı ses ses,

Bir Akdeniz dalgası buldu içinde herkes

Sana çıkar bu yurdun ararsak son yolu da,

Kutlu bir Tanrı oldun güzel Anadolu'da

O kadar eskisin ki şimdi ruhumuzda sen,

Bulursun bu sevgide asırları istersen

Ararsan bakışında uzun ovalar erir,

Dinlersen gönül denen yüce dağlar ses verir

Bir dünya, bir millete düşman olduğu zaman

Sana büyük hızını verdi nabzındaki kan

Dört sınırın ucunu getirdin bir araya,

Dört bucak sevgisini topladın Ankara'ya

Sesin, bir tılsım gibi, yurdu dolaştı yer yer

Ve senden öyle keskin hız aldı ki gönüller

Yüzyılda giden vatan bir anda geri geldi,

Sonra sanki ruhundan kartal sesleri geldi;

Sanki yeni bir ışık süzüldü gözlerinden

Ve bir fert, tek başına, bir millet yarattın sen

Bastığın yer tarihten yer alırmış, yok, değil:

Bir gününe bir tarih bağışlasak çok değil!

Çok değil, kanımızın rengini süze süze,

İsmini döğmelerle işlesek göğsümüze

Çok değil göğsümüzün içine çizsek seni,

İsterse bundan sonra ufuk yansın, gök yansın;

Çünkü sen bu milletin umduğu kahramansın

Gölgen bir nur işledi güneşe vardığı gün;

Seni gördük sesimiz Hakk'a yalvardığı gün

Fazıl Hüsnü DAĞLARCA

----------------------------------------------------

BÜYÜK MİSAFİR

Bir sevinç incilemiş gözleri yaşlar yerine,

İzi üstünde gül açmış kapanan her yaranın

Bir bahar yağmuru halinde derinden derine

Çağlıyor her yanı alkışla yeşil Marmara'nın

Bu misafirdir, inan memleketin neyse varı,

Böyle bir yüz mü görür bir daha fâni ömrün?

Gelin ay Bahr-i Muhit'in köpüren dalgaları,

Kırk asırlık yolu bir hızda alan Türk'ü görün

Fazıl Hüsnü DAĞLARCA

------------------------------------------------------

ANIT KABRİN KAPISI

Bu kapı başlar çok uzaklardan,

İzmir'de, Akdeniz'de,

Dört nala köpürürken atlarınız,

Kılıçların parıltısındaki haklardan

Bayrak bayrak olmuş şafaklardan,

Göklere sığmaz Allah Allah sesleri,

Geçer Hürriyet ebemkuşaklarında

Taklardan

Mübarek ırmaklardan

Yıkanmış yemyeşil muradınız

Kavaklara sizden varılır şehitler

Mustafa Kemal'e kavaklardan

Fazıl Hüsnü DAĞLARCA


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.