|  | Çocuğa Değer Vermek |  | 
|  09-01-2012 | #1 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Çocuğa Değer VermekAnne babalara tavsiyeler Çocuk okul öncesi Çocuğun içinde büyüdüğü çevre ne kadar donanımlı ise ve aile bireyleri ilişkilerinde ne kadar sevecen davranırlarsa çocuk kendini o kadar iyi hissedecektir  Ve çocuk anne babası tarafından ne kadar çok sevilirse, değer verildiğini hissederse ruhsal alt yapısı o kadar sağlam atılacaktır  Hal böyle olunca çocuk varoluşunu tanıyacak ve ruhunun varlığını keşfedecektir  2- Çocuk okul öncesi dönemde, gerçekle gerçek olmayanı tam olarak ayırt edemediği için, ailenin çocuğu somut örneklerle bilgilendirmeleri gerekir  Bu dönem çocuk sık sık soru sorar, aile pratik cevaplarla çocuğu ikna etmelidir  Üç yaşında bir çocuk anne abdest alırken yanına gelir ve suyla oynamak ister, namazlarda annenin yanında yer alır  O bu dönem bütün bunları oyun gibi algılasa da, ebeveynini taklit etmektedir  Bu dönem ritüelleri zihnine kaydeder, dini vecibelere bağlanmayı öğrenir  3- Üç yaşında bir çocuk, neden namaz kıldığımızı başımızı neden örttüğümüz sorar  Burada ebeveynler çocuklara anlayacakları bir uslupla Allah'ın emirlerini anlatmalıdırlar  4- Din duygusu çocuğu rahatlatıcı bir özelliğe sahiptir  Korkan ve kendini güvende hissetmeyen çocuk kendisini görüp gözeten bir varlığın himayesinde olduğunu düşünür ve emin olur  Aile içinde de aynı güven ortamı oluşturulmuşsa çocuk geleceğe daha iyimser bakabilir ve dünyanın adil olduğunu dünyada kendi içinde dengeler olduğunu hayatının bütün alanlarında kendini koruyan bir üst makamın olduğunu bilir  Allah'a iman eder ve bunu arkadaşlarıyla paylaşır  5- Çocuk ölen bir yakınının yokluğuna zor alışır  Cevresindeki insanlara sürekli sorular sorar ve ne zaman gelecek der  Ölen yakınının gelmeyeceğini öğrendiğinde ise, büyük bir travma yaşar  Bu süreçle çocuğa ölen yakınının çok uzağa gittiğini, geri dönemeyeceğini, özlediğinde onun için dua edebileceğini ifade etmek daha doğru olur  Kararsız kalmak Kararsızlık işimizi zorlaştıran ve vaktimizi, çalan bir sorundur  Kişi iki seçenek arasında kalır ve günlerce hatta aylarca bir konuda karar kılmaya çalışır  Karar veremiyorum mazeretine sığınarak yapmak istediği şeyleri sürekli erteler  Kararsızlık alış verişte, iş hayatında, evliliklerde, her zaman karşımıza çıkar  1- Kararsız insanlar bağımlıdırlar  2- O güne kadar kararlarını anne baba vermiştir  3- Birey dış dünya ile yüzleşme ve risk alma fırsatı bulamamıştır  4- Her zaman onun yerine bir başkası karar vermiştir  5- Evlendiklerinde de kararlarını eşleri verdiğinden hayatı tanıma şansları olamamıştır  Ayakkabımı dahi kendim alamıyorum Bazı insanlar vardır, küçük meselelerde dahi başkasının kararlarına ihtiyaç duyarlar  Bu kimseler tek başına hiçbir şey yapamayacaklarına inandıklarından bağımsız hareket edemezler  Mesela, kişi pazardan alış veriş yapacak, ayakkabı alacak, çocuğun ihtiyaçları için alış verişe çıkacak mutlaka bir arkadaşını bir komşusunu arıyor ve onların yönlendirmelerine ihtiyaç duyuyor  Önemli meselelerde, güvendiğimiz insanların fikirlerini almak ve istişare etmek dinimizin tavsiyelerindendir  Ancak küçük meselelerde dahi başkalarının desteğine ihtiyaç duymak, insanları meşgul etmek kişinin ayakta kalma ve karar verme becerisini köreltiyor  Güne başlarken, bir dize sorumluluklarımızın olduğunu biliriz ve işlerimizi önem sırasına göre yeniden düzenleriz  Bu gün neler yapsam, hangi işime öncelik versem, hangi kitapları okusam, hangi işleri tamamlasam    bütün bunlar karar vermemizi gerektiren durumlardır  Kişi yaşamını daha rahat sürdürebilmek için sağlıklı karar vermeyi öğrenmektedir  Burada insanı seçimini yapmakta zorlayan şey zihninden geçen düşüncelerdir  Yani, " doğru seçim yapamazsam endişesi ve başarısız olma, beğenilmem kaygısıdır  Ne olursa olsun insan, olaylara ya doğru ya da yanlış olarak bakıyor, her şeyin en iyisini bulmak için çaba sarf ediyor  Akıl hocalarının dikkatine Bazı insanlar vardır, başkalarının yaslandığı biri olmaktan hoşlanırlar ve bundan fazlasıyla beslenirler  Onlar kendilerini her sorunun üstesinden gelen ve her probleme bir cevap bulabilen kişiler olarak tanımladıklarından insanları kendilerine bağımlı hale getirirler  Oysa, kendilerine bağımlı hale getirdikleri kişilere, "bunu sen de düşünebilirsin, bu konuda doğru karar verebileceğine inanıyorum" deselerdi, bu kişiler güçlü taraflarını geliştirebilirlerdi  Bunları unutmayalım * İhtiyaçlarını en iyi, kişi kendisi bilir dolayısıyla problemlerin çözümünü de kendisi bulabilir  * Kişi ihtiyaç hasıl olduğunda kendine odaklanmalı ve önceliklerini tanımalı, zayıf noktalarını bilerek hareket etmelidir  * Kişi kararlarının sonucunda beklemediği durumlar ortaya çıksa da yılmamalı ve bunun bir sonraki kararları için bilgi verdiğini düşünmelidir   | 
|   | 
|  | 
|  |