Türklere Karşı Yapılan Soykırım ve Hocalı Katliamı |
02-22-2009 | #1 |
VANDETTA
|
Türklere Karşı Yapılan Soykırım ve Hocalı KatliamıTarih Türklere karşı yapılan soykırımlarla doludur Biz Türkler ağıt yakmayı bilmediğimiz (veya bunu yapmadığımız için) hiçbir zaman bize karşı yapılan soykırımları, zulümleri pek tarih yaddaşımıza kazımamış, çabuk unutmuşuz Oysa Türklerin Batı’da Viyana’dan Doğu’da ise Kafkaslardan çekilmeye başlamaları onların hep soykırıma uğradıkları hadiselerle doludur Viyana’da, Bosna’da, Mora’da, Tri Police’de Balkanların diğer bölgelerinde; yakın tarihimizde Bosna’da soykırıma uğrayan hep biz Türkler ve Müslümanlar olmuşuzdur Diğer taraftan Kafkaslara baktığımızda yine son iki yüzyılın tarih sayfasının hep Türklere karşı yapılan soykırımlarla dolu olduğunu göstermektedir Biz Iğdır’da çocukluğumuzda hep dedelerimizden, ninelerimizden o trajik 97 harbini ve Iğdır bölgesinde (gaça gaç) olarak bilinen hadiseleri dinleyerek büyümüşüzdür O hadiselerde Ermeniler bizim atalarımızı camilere doldurup yakmıştır, onların işbirlikçileri bu soykırımdan kurtulanları soyup birçoğunu da öldürmüştür İrevan hanlığında, Bakü’de, Gence’de ve daha nice Türk bölgesinde katledilen hep Türkler olmuştur Ancak bugün Batı kamuoyuna baktığımız zaman bu suçlamalara maruz kalan ne tezattır ki, hep Türklerdir Türklere karşı tarihin her döneminde yapılan soykırımların son örneği bundan tam 15 yıl önce Hocalı’da yaşanmıştır Bugün Ankara’da Azerbaycan Kültür Derneği ve Türk Ocağı olarak ortaklaşa düzenlenen bir konferansta Hocalı’da yaşanan soykırımı konuşuyor, anıyoruz Ancak gönül isterdi ki, “hepimiz Ermeni’yiz” diyen, “hepimiz Hrant’ız” diyen kesimler ve özellikle de basın burada olsaydı ve “hepimiz Azerbaycan Türkü’yüz”, “hepimiz Hocalı’lıyız” diyebilseydi Ve aynı şekilde gönül ister ki, benzer konferanslar dünyanın neresinde yaşıyor olsalar da bütün Türkler ve Müslümanlar tarafından yapılsaydı asıl soykırımcılar deşifre edilseydi Azerbaycan’ın Uğradığı Tehcir ve Soykırımlar1988 yılından başlayan Azerbaycan – Ermenistan savaşında Azerbaycan topraklarının yüzde 20′den fazlası işgal edilmiş ve 1 milyondan fazla insan göçmen durumunda yaşamak mecburiyetinde bırakılmıştır 8 milyon nüfusu olan Azerbaycan’da bir milyondan fazla insan diğer bir ifade ile ülkede yasayan her 8 kişiden birisi göçmen durumundadır Göçmen nüfusun toplam nüfusa bölümünde ortaya çıkan rakam açısından Azerbaycan dünyanın en çok göçmen barındıran ülkesidir Azerbaycan topraklarının yüzde 20’si Ermenistan tarafından işgal edilmiştir ve nüfusunun yüzde 13’ü kendi tarihsel yurtları içerisinde göçmen durumundadır Ermenilerin “Büyük Ermenistan” kurmak için Azerbaycan Türklerini ilk planlı tehcir ve soykırımı 1905-1907 yılları arasında gerçekleşmiştir Azerbaycan Türkleri daha sonra 1918-1920 yıllarında ikinci defa güç tatbik edilerek kendi topraklarından sürülmüştür SSCB döneminde Ermenistan’da yaşayan Azerbaycan Türkleri 1948-1953 yıllarında “büyük göç”e tabi tutarak yaklaşık 150 bin Azeri tarihi yurtları olan Ermenistan’dan kovulmuş ve Azerbaycan Türkleri üçüncü kez tehcire maruz bırakılmıştır Son tehcir ve soykırım ise modern dünyanın gözleri önünde 1988 yılında başlayan çatışmalarla gerçekleşmiştir 1988 yılında silahlı çatışmaya dönüşen Dağlık Karabağ sorunu kısa süre sonra Dağlık Karabağ’ın sınırları dışına taşmış ve cephede kazanılan askeri başarılar Ermenilerin Azerbaycan’ın içlerine kadar sokulmalarına olanak sağlamıştır Netice itibariyle Azerbaycan topraklarının yüzde 20’si Ermenistan Silahlı Kuvvetleri tarafından işgal edilmiştir Bu işgal sırasında 20 binden fazla Azerbaycan vatandaşı öldürülmüş (bu konuda bazı yazarlar her iki taraftan 1988-1994 yılları arasında toplam 35 bin kişinin olduğunu ifade etmektedirler), 20 binden fazlası yaralanmış, 50 bini sakat olmuş ve 5101 Azerbaycan Türkü ise kayıp olmuş ve/veya esir edilmiştir Esir olan Azerbaycan Türkleri’nin 66’sı çocuklardan ibarettir Azerbaycan’da aile fertlerinden bir ve/veya birkaçı savaşta olduğu için 7737 aile “şehit ailesi” statüsü almıştır Genelde Azerbaycan nüfusunun 1/3’ü Dağlık Karabağ savaşından doğrudan veya dolaylı olarak zarar görmüştür Dağlık Karabağ sorunu ile ilgili olarak ta sosyal, ekonomik ve siyasal sorunlardan bütün ülke vatandaşları etkilenmektedir Savaşın Maliyeti:Ermeni işgali Azerbaycan’ın önemli miktarda ekonomik kaybına da sebep olmuştur 60 Milyar $ olarak hesaplanan bu ekonomik kayıp ile Azerbaycan’ın bu bölgesinde 7000’e yakın sanayi, tarım ve diğer müesseseler kapatılmıştır Bu müesseseler ile ülke ekonomisinde toplam tahıl hasılatının % 24’ü, alkollü içki imalatının % 41’i, patates üretiminin % 46’sı, et üretiminin %18’i ve süt üretiminin ise %34’u karşılanmaktaydı Yanı sıra; bu bölgede bulunan 616 okul, 242 çocuk yuvası, 683 kütüphane, 464’den fazla tarihi eser ve müze, 695 hastane, poliklinik ve sağlık ocağı, Azerbaycanlıların meskunlaştığı 724 şehir, koy ve kasaba işgal edilmiştir Azerbaycan’ın bu bölgelerinin işgali ile beraber ülkenin ekolojik sistemine önemli miktarda zarar verilmiş, bölgedeki ormanlar tahrip edilmiştir Azerbaycan’da İşgal Edilen Topraklar: 1988 yılında silahlı çatışmaya dönen Azeri-Ermeni sorunu kısa bir sürede Azerbaycan ve Ermenistan’ın bir bölgesel savaşına dönüşmüş ve Ermenistan silahlı kuvvetleri bu çatışmalar neticesinde 1988 yılından ateşkesin yapıldığı 12 Mayıs 1994 tarihine kadar Dağlık Karabağ’ın tamamı da olmak üzere toplam 890 reyon, köy, kasaba ve yerleşim biriminden ibaret Azerbaycan topraklarının % 20’sini işgal etmiştir Dağlık Karbağ’da Azerbaycanlılar 2 şehir, 1 kasaba ve 53 köyde meskunlaşmışlardı Ermenistan silahlı kuvvetleri; 1991 Esgeran – Hadrut’u 18 Şubat 1992’de Hocavend’i, 25 Şubat 1992’de Hocalı’yı, 26 Şubat 1992’de Şuşa’yı, 18 Mayıs 1992’de Laçin’i, 4 Nisan 1993’de Kelbecer’i, 23 Temmuz 1993’te Ağdam’ı, 24 Ağustos 1993’te Fuzuli’yi, 27 Ekim 1993’te Zengilan’i, 26 Ağustos 1993’te Cebrayil’i, 31 Ağustos 1993’te Gubadlı’yı işgal etmişlerdir İşgal edilen bölgelerden 4388 km2′lik toprak sahasına sahip Yukarı Karabağ’dan 192300 kişi, Laçin’den (1835 km2) 59500 kişi, Şuşa’dan (970 km2) 29500 kişi, Kelbecer’den (1936 km2) 50500 kişi, Ağdam’dan (1093 km2) 158000 kişi, Fuzuli’den (1386 km2) 100000, Cebrayil’den (1059 km2) 51600 kişi, Gubatlı’dan (802 km2) 30300 kişi ve Zengilan’dan (707 km2) 33900 kişi olmak üzere bu yerleşim birimlerinde yaşayan toplam 676100 kişi yıllarca yaşadıkları ata yurtlarından kovularak Azerbaycan’ın içlerinde çadırlarda yaşamaya mahkum edilmişlerdir İşgal olunmuş Dağlık Karabağ ve onun etrafındaki bütün şehirlerdeki tarihi eserler yok edilmiş, doğa ve çevreye kalıcı zararlar verilmiştir Dağlık Karabağ savaşı sırasında çevreye ve sivil yaşama önemli ölçüde zarar verilmiştir Ancak bu savaşta Hocalı köyünde yaşananlar savaş ortamına dahi sığmayacak niteliktedir ve tam anlamıyla bir soykırımdır Soykırımın Yapıldığı Yer: Hocalı Yukarı Karabağ bölgesinin en stratejik tepelerinden birisinde olan Hocalı köyü stratejik olarak Ermenistan Silahlı Kuvvetleri için askeri bir hedef niteliğinde idi Hocalı stratejik olarak Karabağ dağ silsilesinde Ağdam-Şuşa, Eskeran-Hankendi yollarının üzerinde yerleşmektedir Hocalı’nın coğrafi-stratejik konumu Ermeni silahlı birliklerinin buraya saldırmasına müsaitti Hocalı Hankendi’nden 10 km uzaklıkta güneydoğusundadır Karabağ’daki tek havaalanı Hocalı’dadır Hocalı 1991 yılının Ekim ayından itibaren ablukadaydı Ekimin 30’unda kara yoluyla ulaşım kapanmış ve tek ulaşım vasıtası helikopter kalmıştı Hocalı’ya son helikopter 1992 yılı Ocak ayının 28’inde gitmişti Şuşa şehrinin semalarında sivil helikopterin vurulması ve bunun sonucunda 40 kişinin ölümünden sonra bu ulaşım da kesilmişti Ocak ayının 2’sinden itibaren şehre elektrik verilmemişti Şubatın ikinci yarısından itibaren Hocalı, Ermeni silahlı birliklerinin ablukasına alınmış ve her gün toplarla, ağır makineli silahlarla bombalanmıştır 936 km2’lik alana sahip ve 2605 aileden ibaret 11356 kişinin yaşadığı Hocalı kasabası 26 Şubat 1992 tarihinde yüzyılın en acımasız soykırımına maruz kalmış ve kasaba tamamıyla yok edilmiştir Hocalı bu katliamın yaşandığı sırada Azerbaycan Silahlı Kuvvetleri’nin koruması altında değildi ve tamamen savunmasız bir durumdaydı Hocalı da dağınık halde elinde hafif silahlar bulunan 150 kişi bulunmaktaydı Azerbaycan Silahlı Kuvvetleri Hocalı halkına yardım edemedi, hatta uzun süre cesetlerin alınması bile mümkün olmamıştır Ermenistan Silahlı Kuvvetleri köyü üç yönden kuşatmış, helikopter ve ağır silahların yardımı ile önce köyü bombalamış ve ardından da köye girerek katliam yapmıştır Ermeniler bu köyü işgal ederek bütün bölge halkına bir mesaj vermek istemekteydiler Nitekim Azerbaycan Türkleri için ağır bir mesaj vermiş oldular Hocalı işgal edilerek ve neredeyse tamamen yok edilerek bölgedeki çözülme hızlandırılmış oldu Ermeniler bu hamleyle aynı zamanda önemli bir stratejik mekanı da işgal ederek askeri açıdan önemli bir başarı elde etmiştir Ancak insanlık adına tarihin en acımasız soykırımı gerçekleştirilmiştir Diğer taraftan Ermeniler için bu soykırım kendilerinin iddia ettiği 1915 yılında yaşananların bir öcü niteliği de taşımaktaydı Hocalı’da Neler Yaşandı: Ermenistan Silahlı Kuvvetleri 1992 yılının 25 Şubat’ı 26 Şubat’a bağlayan gecede bölgedeki 366 Alay’ın da desteği ile önce giriş ve çıkışını kapadığı Hocalı köyünde sivil, kadın, çocuk, yaşlı ayırımı yapmadan resmi rakamlara göre 613 kişiyi katletmişlerdir Katledilenlerin 83’ü çocuk, 106’sı kadın ve 7’den fazlası ise yaşlıydı Normalde en şiddetli savaşlarda dahi savaş dışında tutulan, dokunulmayan bu kesime Ermeniler yaşlı, kadın ve çocuk demeden çok acımasız işkenceler yaparak katletmiştir Bu katliamdan toplam 487 kişi ağır yaralı olarak kurtulmuştur 1275 kişi ise rehin alınmış ve 150 kişi ise kaybolmuştur Cesetler üzerinde yapılan incelemelerde cesetlerin birçoğunun yakıldığı, gözlerinin oyulduğu, kulakları, burunları ve kafaları ile vücutlarının çeşitli uzuvlarının kesildiği görülmüştür Aynı vahşetten hamile kadınlar ve çocuklar bile nasibini almıştır Batı Basınında Hocalı Soykırımı:
Uluslararası TepkilerBütün dünyanın gözleri önünde gerçekleşen bu katliama BM, AB gibi uluslararası kuruluşlar gereken özeni göstermemişlerdir Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi genel olarak 1993 yılı Nisan-Kasım aylarında 822, 853, 874, 884 sayılı kararlar karar kabul etmiştir Bu kararlarla Azerbaycan topraklarının Ermeniler tarafından işgal edildiği belirtilmiştir İşgalin sona erdirilmesi için bugüne kadar bir çaba gösterilememiştir Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi’nin 25 Ocak 2005 tarihli ve 1416 sayılı kararında Ermenistan’ın Azerbaycan topraklarını halen işgali altında tutması için de söz konusu olduğu belirtmiştir Gelişmelere seyirci kalan BM ve Batılı devletler, Ermenilerin yaptıkları katliamlara ve işgal hareketlerine ciddi bir tepki göstermemişlerdir Ermenilerin Mayıs 1992′de Nahçivan’a saldırmalarından sonra Türkiye 1921 Kars Anlaşması çerçevesinde bölgeyi korumak için askeri müdahalede bulunabileceğini açıklamıştır 7 Mayıs 2003’de, İngiltere’de yaşayan Azerileri temsil eden “Vatan” örgütünün gönderdiği mektuba, Dışişleri Bakanlığı Uluslararası İşbirliği Komitesi’nden gelen cevabi mektupla, İngiliz Hükümeti’nin Hocalı katliamını çok taraflı olarak incelediği ve Ermeni askerlerin yaptıkları katliamı “insanlığa karşı işlenmiş bir suç” olarak kabul ettiği belirtildi Ayrıca, ABD Kongresi’nin Uluslararası İlişkiler Komisyonu Üyesi Don Barton, Kongreyi “Hocalı soykırımı”nı tanımaya çağırmış ve Temsilciler Kurulu’nun toplantısında yaptığı konuşmada, “Dünyadaki tüm toplumlar bunu bilmeli ve hatırlamalıdır ABD Kongresi, Hocalı soykırımını tanımakla uluslararası toplumun uzun yıllardan beri bu konuyla ilgili sessizliğini bozacaktır” demiştir 1994 yılında iki taraf arasında ateşkes ilan edilmiştir Hocalı Katliamını Soykırım Olarak Kabul Ettirmek:Azerbaycan’ın Yukarı Karabağ Bölgesi’ndeki Hocalı köyünde 26 şubat 1992 yılında yaşanan katliam uluslararası camianın suç olarak kabul ettiği soykırım ve insanlığa karşı suçlar kapsamındaki tanımlamalarla birebir örtüşmektedir Hocalı soykırımına katılmış Ermenilerin ve onların yardımcılarının yaptıkları; insan haklarına aykırılıklar, uluslararası hukuki antlaşmaların - Cenevre Sözleşmesi, İnsan Hakları Beyannamesi, Vatandaş ve Siyasi Haklar Konusunda Uluslararası Sözleşme, Ateşkes Zamanında ve Askeri Çatışmalar Zamanı Kadın ve Çocukların Korunması Beyannamesi’ne karşı olarak işlenmiş bir soykırımdır Ayrıca Hocalı soykırımı 9 Aralık 1948’de BM tarafından kabul edilen ve 12 Ocak 1951 tarihinde yürürlüğe giren Birleşmiş Milletler’in “Soykırım Suçunun Önlenmesine ve Cezalandırılmasına İlişkin Sözleşmesi” 2 Maddesinde yer alan “millî, etnik, ırkî veya dinî bir grubu kısmen veya tamamen imha etme” biçiminde tanımlanan Jenosit/Soykırım kavramı ile tamamen örtüşmektedir Ermenilerin Hocalı’da yaptıkları katliam BM Soykırım Anlaşmasında, Soykırım gerçekleşmiş sayılacağı koşullarını sayan 2 maddesinde yer alan beş bendin ilk ikisi ile uyum göstermektedir İlgili maddede soykırımın gerçekleşmesi için bu bentlerde düzenlenen eylemlerden birinin yeterli olduğunu belirtilmektedir Ermenilerin Hocalı’da yaptıkları toplu katliam BM Soykırım Anlaşmasında Soykırımı düzenleyen 2 maddenin a) bendinde yer alan “bir grubun üyelerinin katledilmesi” ve b) bendinde yer alan “grup üyelerinin bedeni ve akli açıdan ciddi biçimde zarar verilmesi” koşulları ile birebir uyuşmaktadır Ayrıca Hocalı katliamı, uluslararası hukukta saygın bir yere sahip “Nurenberg Mahkemesi Kuruluş Senedinde ve Mahkeme Kararında Tanınan (kabul edilen) Uluslararası Hukuk İlkeleri” metnin 6 ilkesinin ii) bendinin de c fıkrasında tanımlanmış insanlığa karşı işlenen suçlar (Crimes Against Humanity) kapsamında da ele alınmalıdır Hocalı’da savaş suçları açısından, diğer suç kategorileri ve uluslararası temel belgeler açısından da suç işlenmiştir Hocalı Soykırımı Konusunda Neler Yapılmalıdır:Hocalı’da yaşananların bir soykırım olduğu gerçeğinden hareketle şu hususların yapılması gerektiği düşünülmektedir: Azerbaycan Devleti Olarak Yapılması Gerekenler:Azerbaycan’ın Yukarı Karabağ Bölgesi’ndeki Hocalı köyünde yaşanan vahşetin bir soykırım olduğunun uluslararası camiada kabulü için yasal prosedür başlatılmalı ve Azerbaycan devleti resmen Lahey Adalet Divanı’na başvurarak 9 Aralık 1948’de BM tarafından kabul edilen Jenosit Sözleşmesi çerçevesinde dava açmalıdır Başvuruda gerekli deliller çerçevesinde Ermenistan’ın bugünkü Devlet Başkanı Robert Koçaryan ve Savunma Bakanı ve gelecek devlet başkanlığı seçimlerinin güçlü adayı Serj Sarkisyan da dahil Hocalı Soykırımı’nı gerçeklestiren bütün siyasi ve askeri komutanların ismi net biçimde belirtilmeli ve cezalandırılması istenmelidir Hem Ermenistan (1993’de) ve hem de Azerbaycan (1996’da) BM Soykırım Anlaşmasını imzaladıkları için bu anlaşma kendilerini bağlamaktadır Örneğin, Bosna Hersek bu mahkemeye başvurarak Yugoslavya eski Devlet Başkanı Slobadan Miloseviç’in yargılanması için dava açmıştır Ve uluslararası mahkeme Miloseviç davasında 1995’de Srebrenitsa kentinde yedi bin Boşnak’ın katledilmesini soykırım olarak kabul etmiş ve sanığı bu suçtan da yargılamıştır Diğer taraftan Azerbaycan’ın elindeki petrol kozunu Hocalı konusunda ve genelde Ermeni sorunu konusunda etkin bir şekilde kullanması gerekmektedir Geçtiğimiz günlerde Azerbaycan Devlet Başkanı İlham Aliyev’in Fransa ziyareti sırasında Fransız Cumhurbaşkanı’ndan ödül alması bu konudaki zafiyeti göstermektedir Fransa’nın sözde soykırımı suç kabul etmesinden kısa bir süre sonra gerçekleşen bu ziyaret ve alınan ödül bu konuda Türkiye ve Azerbaycan arasında bir koordinasyonsuzluk olduğunu göstermektedir Ayrıca da bu tür hadiseler karşısında Aliyev’in biraz duyarlı olması gerekmektedir Türkiye Cumhuriyeti Devleti Olarak Yapılması Gerekenler:Azerbaycan Parlamentosu 1994’te Hocalı’da yaşanan katliamı soykırım olarak kabul etmiştir Yapılması gereken hadise her türlü bilgi ve belgesi olan bu vahşeti TBMM’nin de soykırım olarak kabul etmesidir Bununla beraber Azerbaycan ile koordine halinde bu konu uluslararası gündeme taşınmalı, Ermeni Sorunu konusunda güçlü bir argüman olarak görülmelidir Ankara’nın Keçiören Belediyesi resmi olarak 9 Mart 2005’de Hocalı’da yaşanan trajik olayları “soykırımı” olarak tanımış ve bir de Soykırım Anıtı yapmıştır Diğer yerel yönetimler, sivil toplum kuruluşları ve üniversiteler de benzer yola gitmelidir Türk ve Azerbaycan Sivil Toplum Örgütleri Birey ve Olarak Yapılması Gerekenler:Türkiye, Azerbaycan ve dünyanın birçok bölgesindeki Türklerin bireysel ve toplu olarak Lahey Adalet Divanı’nda dava açmaları sağlanmalıdır Özellikle yakınlarını kaybeden ve zarar gören Hocalı’lı kardeşlerimizin bunu yapmalarına önayak olunmalıdır İmkanı iyi olan STK’lar ve işadamlarının bu konuda kaynak ayırarak Avrupa ülkelerinin birisinde bir Enstitü açılmasına yardım edilmeli ve bu enstitü vasıtasıyla bu işler bilimsel bir zeminde incelenmeli ve bu çalışmalara yön verilmelidir Hocalı Soykırımı gerçeğinin ve bütünlükte Karabağ veya sözde soykırım iddialarının önünde etkili bir set oluşturmak için ilgili konuları ele alan bilimsel çalışmalar teşvik edilmelidir Bu çalışmaların yabancı dillere tercüme edilerek yayımlanması için çaba gösterilmelidir 26 Şubat günü arifesinde bütün dünyada Hocalı Soykırımı ve Karabağ gerçeğini anlatan sergilerin düzenlenmesi için çaba gösterilmelidir Azerbaycan Milli Meclisi (Parlamento) her yıl Şubat’ın 26’sını “Hocalı Soykırımı Günü” ilan etmiştir Her yıl Şubat’ın 26’sında saat 1700’de Azerbaycan halkı Hocalı Soykırımı’nın kurbanlarının hatırasını anma töreni yapmaktadır Bu törenlerin koordineli bir şekilde bütün dünyada yapılması önemlidir Hocalı Soykırımı’nı biz kendimize anlatmanın yanı sıra (özelikle “biz Ermeni’yiz” diyenlere) yurtdışında basılan kitaplar ve açılan sergilerle küresel gündeme çıkmasına yardımcı olmalıyız Bütün bunlarla beraber bu konuları sürekli gündemde tutmalı, bu konudaki bilgi, belge ve yazıları paylaşmalı ve dağıtımına yardımcı olmalıyız Hocalı Şahitlerinin İfadelerinden Soykırım: Cemil Cumsudoğlu Memmedov: Nehcivanik köyüne gidip Ermenilere torunuma acımalarını söyledim Bana hakaret edip komutana verdiler O da bizi hapsetmelerini emretti Burada çok sayıda kadın kız, çocuk vardı Sonra bizi Askeran’a getirdiler Karım, kızım, eniştem oradaydı Tırnaklarımızı çektiler Zenciler havaya sıçrayıp, yüzüme tekme atıyorlardı Çok işkenceden sonra beni Ermeniler ile değiştirdiler Karım, kızım ve torunumdan hiç haber alamadım Seriye Talibova: Gözümün önünde 4 Mesket Türkü’nün, 3 komşumuzun başını Ermeni askerinin mezarı başında kestiler Ermeniler, anne babalarının önünde çocuklarına işkence yapıp öldürdüler Sonra cesetleri buldozerlerle dereye döktüler Cemal Allahverdioğlu Oruçov: 16 yaşındaki oğlumu kurşunladılar 23 yaşındaki kızımı iki ikiz oğlu ve 18 yaşındaki hamile kızımı elimizden aldılar Hatice Abdullayeva: Bir süre yalın ayak ormanda kaldıktan sonra babam, annem ve 16 yaşındaki kız kardeşim soğuğa dayanamadılar Esir düştüm, Taşnak esirlerle değiştirildim Şimdi iki ayağımdan da mahrumum Mirza Allahverdiyev: Ermenilerin saldırısından sonra ormana kaçtık Burada 3 gün aç-susuz kaldık 28 Şubat akşamı bizi kuşattılar Bizi Askeran’da ölüm hücresine aldılar Her gün birkaç adamı götürüp öldürüyorlardı Altın dişlerimi kerpetenle çıkardılar Babamı, iki kardeşimi, kardeşimin oğlunu öldürdüler Nesibe Aliyeva: Ormandan çıkar çıkmaz Ermeniler ateş açtılar 40 kişiydik 26 kişiyi aralarında oğlumu ve eşimi de öldürdüler Hatice Oruçova: 8 yaşındaydım Gözümün önünde babamı, annemi, 6 yaşındaki kız kardeşimi Ermeniler kurşunlayıp öldürdüler Kurşun bana da geldi Muhammed Oruçov: Ermeniler esirler arasında 10-13-15 yaşlarında kızları ayırarak götürdüler Cemil Memmedov: Şehre giren tanklar ve zırhlı taşıyıcılar evleri yıkıyor ve insanları eziyordu Talibov Samed: Yapılan işkenceler karşısında seslerini çıkaranları hemen öldürüyorlardı Esirlikte gördüğüm dehşeti hiç unutamayacağım Doktor Raporlarından… Soykırım sonrası cesetler üzerinde yapılan incelemelerden doktor raporlarına geçen bazı ölüm vakaları: Oruçov Telinan Enveroğlu: Kafa derisi yüzülmüş, Abdulov Yelmar Enveroğlu: Kafa derisi yüzülmüş, Aliekberov Tevekkül İskenderoğlu: Nahcivanik yolunda kurşun yarası ile ölmüş, cesedi üstünde 10 bıçak darbesi var Hasanova Fitat Ehedkızı: Tecavüz edilmiş, gözleri çıkarılmış Hasanova Gülçöhre Yakupkızı: Göğüs kafesinden ve karnından kurşun yarası almıştır Sol eli bilekten kesilmiştir Hasanov Sohlet Usuboğlu: Göğüs kafesinden kurşun yarası, üst tarafının kesilmiş olduğu görülmüştür Selimov Bahadır Mikayiloğlu: Nahcivanik yolunda yakılmış, cinsi uzvu kesilmiş, gözleri çıkarılmıştır Abisov Ali Abduloğlu: Ezici aletle vurulmuş, kemiklerinin çoğu kırılmış Aslanov İkbal Kuluoğlu: Cinsi uzuvları kesilmiş, yakılmış Sahip: Cesedi üstünden tank geçmiş Nuraliyeva Dilara Oruçgızı: Gözleri ve göğüsleri kesilerek götürülmüş Abbasov Taleh Umidvaroğlu: Öldürüldükten sonra kulağı kesilmiş Abisova Meruze Muhammedkızı: Gözleri çıkarılmış, göğüs uçları ve burnu kesilmiştir Kerimov Sarman Sultanoğlu: Katledildikten sonra gözleri çıkarılmış, şişe ile işkence edilmiştir Kerimova Firengül Muhammedkızı: Bedeni tam doğranmış, gözleri çıkarılmış, kulakları ve göğüsleri kesilmiştir Kerimov Frunz Salmanoğlu: Diri diri yakılmıştır Selimov Araz Bahaduroğlu: Yaralı halde yakalanmış, küçük çocuğunun gözleri önünde dövülerek öldürülmüştür Hüseyinov Allahverdi Kuluoğlu: 88 yakılarak öldürülmüştür İmam Ağyar Salmanoğlu: Üç yaşındaki bu çocuk Ermenilerce yakılarak öldürülmüştür Bedelov Tevfik: Cesedi üzerinde vahşi uygulamalar yapan Ermeniler, kulaklarını kesmiş ve gözlerini çıkarmışlardır Ferzeliyev Canan Binnetoğlu: Yakılmıştır Mehmedova Tamara Selimkızı: Gözleri çıkarılıp, göğüsleri kesilerek öldürülmüştür Nuriyev Hafız Yusufoğlu: Elleri telle bağlanarak kafası kesilmiştir Bilinmeyen Kişi: Başı ve üst dudağı kesilmiştir Bilinmeyen Kişi: Kafa derisi yüzülmüştür Bütün bu gerçeklikler karşısında hepimiz gönüllü olarak çalışıp bu vahşeti soykırım olarak tanıtmalıyız Ancak bu şekilde soykırım kurbanlarına karşı borcumuzu ödemiş olacağız Diğer taraftan Türkiye’de “hepimiz Ermeni’yiz” diyen kesimler, bu gerçekleri öğrendikten sonra çocukları katleden, esirlere türlü türlü işkenceler yaparak öldüren Ermenilerden olmaya devam edecekler midir?
__________________
Milliyetçilik,faşizmin millete yutturulabilir halidir,aksini iddia edenler kendi milliyetçiliğini
savunanlara saygı duysunlar! Tek çare;Din birliğidir |
Cevap : Türklere Karşı Yapılan Soykırım ve Hocalı Katliamı |
02-22-2009 | #2 |
KRDNZ
|
Cevap : Türklere Karşı Yapılan Soykırım ve Hocalı KatliamıBu yazıdan da anladığımız üzere asıl katliam Türklere yapılmıştır Ve birçok belgede ermeni katliamı olmadığı ve hatta ermenilerin en rahat yaşadığı dönemin bizim topraklarımızda yaşadıkları dönem olduğu açıkça belliBu durumda benim anlayamadığım neden biz gerekli yerlere başvurmuyoruz Yahu ermeni katliamı yaptık diye imzalar atan belgeseller yapanlar Türk değiller mi Ona buna yalakalık için gösterdikleri çabayı ülkenin geleceği için gösterseler çok daha güzel bir toplum oluruz ve böylece yalakalığı kendi başımızdakilere yaparlar daha iyi olur Bu kendini ileri görüşlü aydın zanneden örümcek kafaların topuna katliam yapsak daha iyi olurdu belki de Ermenilere de tabii |
|