KRDNZ
|
Erkeklik Sultanlık
Hindistan'da gelin arabası diye bir mefhum yok Damatlar iki beyaz atın çektiği bir "tonga" ile merasim alanına getiriliyor, erkek evi sultanlar gibi ağırlanıyor
Hindularda damatlar adeta kutsal Alıştığımızın aksine kız tarafı erkeğe talip oluyor, kapıyı kibarca çalıp "oğlunuzu verir misiniz" diyor Oğlan evi naz evi Kapıyı kapatmıyor lakin aşikare yokuş yapıyor, mızıldanıp duruyor "Ama"lı parantezler peşpeşe açılıyor "Ama o, daha çok ufak" "Ama o, okuycak  "
Neticede yelkenler suya indiriliyor "eh, olsun bakalım" cümlesi kerpetenle çıkıyor Sonrası bildiğiniz muhabbetler "Efendim elalem şunu da alıyor, bunu da takıyor Aslında ne doktorlar mühendisler istedi de vermedik, benim oğlumun nesi eksik de filan 
Bizde gelin arabası olur, onlarda damat arabası  Düğün günü damat iki cins atın (bunlar mutlaka beyaz olacak) çektiği muhteşem bir Tonga (fayton gibi bir şey) tören alanına getiriliyor Sanırsınız ki Raca! Etrafında bando takımı, ziller, zurnalar, davullar  
Kızların işi zor Önce drohama ve çeyiz için didiniyor, sonra çocuklarını yetiştirmek için uğraşıyorlar Hindu adetlerine göre adam ölürse, karısının da paketlenip yakılması gerekiyor, yoksa hanfendinin sadakati hakkında şüpheler beliriyor
Bu işi yapan adamlara Sadhu deniyor, bunlar saçı sakalına karışmış adamlar İnadına kirli, bakımsız ve çırıl çıplaklar Uzatmayalım uyuşturuyor, tutuşturuyorlar Vaka, kayıtlara "intihar" olarak geçiyor
OĞLAN BİZİM KIZ BİZİM
Zenginleri iyi zengin Düğünlere devlet bütçesi gerek, inanın su gibi para akıyor
Gelinle damadın boynu bükülüyor Hüzünden değil efendim takılar yüzünden Altın, altın, altın gençler Sultanhamam'daki hamallara dönüyor!
Adetleri az çok Anadolu'ya benziyor, misal onlarda da kadın kısmı kına yakıyor Ama öyle avuçlarına pilaki gibi lap lap koymuyor, ince ince işliyor, adeta tablo çıkarıyorlar
Düğün salonları kır gazinosunu andırıyor Ortalığı sese ve ışığa boyuyorlar, müziği duyan piste fırlıyor Genç yaşlı iki kıvırıp kurdunu döküyor
Kurt dedik de aklıma geldi, herhalde bunların bağırsaklarında kıl kurdu, solucan, tenya ney yaşayamıyor Zira yemekleri zehir zakkum, ihtimal parazitleri yakıp kül ediyor Hindistan'da çocukları "bak şimdi diline biber sürücem" diye korkutamazsınız Bal pekmez fark etmez, ha biber, ha reçel Ağızları kalaylı sanki, taamlarına en yeşilinden, kor kızılına her türlü acıyı katıyor, bir barut serpmedikleri, kezzap atmadıkları kalıyor
Resmi evraklarda birkaç çeşit kaşe var, biri "Republic of İndia" diğeri "Bharat!"
Evet, evet bildiğiniz baharat Ülke adını baharattan alıyor
BAHARİSTAN
Çarşılar tam curcuna, yüklü merkepler, sürüklenen oğlaklar, kafeslerden sarkan tavuklar 
Ortalık yemek kokusundan geçilmiyor, adım başı seyyar aşçı Yellenen mangallar, tıkırdıyan kazanlar Kokularına bakılırsa lezzetli olmalılar Bence yanınızda plastik tabak ve kaşık bulundurun, tadına bakın en azından Ancak onların kaşıkları (yalanı yok ya) donuk donuk duruyor Hamur işi yapan seyyarın biri eldiven takmış, elinde beyaz bir bez Demek ki titiz biri derken eğiliyor o bezle arabasını siliyor Eldiven ne işe yarıyor peki? Kimbilir adam belki de ellerini koruyor
Yemekler soğanlı sarımsaklı, peki ağız kokusu filan? Yapar ihtimal Bu yüzden olacak çıkarken rezene ve şeker ikram ediyorlar
Hindistan'da "acaba ne eti" gibi bir tereddüt yaşamanıza mahal yok, zira yemekler ekseri sebze ağırlıklı Et yiyenler zaten Müslüman Yine burada bol bol meyve deneme şansınız oluyor Türkiye'de vitrin süsleyen tropikal nimetler kuruşlu paralara Hindistan cevizi, papai, muz, mango, ananas  Dilerseniz doğrayıp kokteyl de yapıyorlar Ancak dikkatli olun baharat maharat atmasınlar Zira damak tadları çok değişik, sokaklarda satılan limonatalardan aldığınız ilk yudumda gözleriniz dışına çıkıyor Niye? Çünkü onlar ayranı şekerle, limonotayı "tuzla" içiyor
Garibime giden bir başka şey bütün dünyaya çay satıyor ama şu mübareği demlemesini beceremiyorlar Çaydan anladıkları sallama poşet, dem demlik semaver bilmiyor, süt katmadan edemiyorlar Ne yazık ki bu alan da İngiliz hegemonyası altında 
ARI KOVANI 
1 3 milyar nüfus dile kolay, bu kalabalıkla nasıl baş edilebilir ki? Belediyeler gayretli de olsalar hizmetler aksıyor Çöpler dağ gibi ama bizar olmuyorlar Doğmuş bunu görmüş, başka türlüsünü düşünemiyorlar
Hayvanların da kimyası bozulmuş, ineklere parklardaki körpe filizler de serbest ama gidip köpekler gibi çöpleri didikliyorlar
Meğer inekler ömür boyu süt verdiği için kutsal sayılıyormuş "İnsana anası bile bir yıl süt verir" diyorlarmış, "bunlar ölene kadar veriyor!"
Ancak öküzlere hiç acımıyorlar İnsanı anası bile 9 ay taşıyor, bunlar ömür boyu taşıyor ama yine de yaranamıyorlar
Evet evsizler mekansızlar var Ama yokluktan değil, bir kısım insanlar bundan hoşlanıyor Özellikle kast sisteminin dibinde olanlar yaşama arzularını kaybediyor, postu kaldırımlara serip hayata küsüyorlar Evet sıcak memleket ama yağmurun ne zaman bastıracağı belli olmuyor Bir insan beton üzerinde nasıl sabahlar? Bunun tek yolu var uyuşturucu almak Bu yüzden sadece geceleri değil, gündüzleri de sızıyorlar
Bir de şu var, amele yevmiyesi 70 - 80 rupi, halbuki dilenerek sırnaşarak 300 - 500 kazanıyorlar Eteklerinize yapışıyor, arabanıza musallat oluyor, "baba baba" diyerek el açıyorlar Dilencilik kolay terk edilen bir alışkanlık değil, bir süre sonra iş yapmayı "enayilik" sayıyorlar
MAKAS-JİLET YASAK
Hindistan'da 18 milyon civarında Sih var Alametleri 5 K başlığı altında toplanıyor Kesha (uzun saç), kangha (fildişi tarak), kaccha (kısa pantolon), kara (çelik bilezik) ve kirtipan (kılıç kama)
Sihlik, 1469 tarihinde Guru Nanak tarafından kurulmuş, Gurdvara denilen tapınaklarda toplanıp Granth Sahib okuyorlar
Aralarında ciddi bir yardımlaşma var, bu yüzden hayat standartları yükseliyor Pencab eyaletini kısa sürede sanayi bölgesine çevirmiş, baya baya yükü tutmuşlar
Hatırlarsınız 1982 yılında Akali Dal Partisi Pencab eyaleti için daha fazla özerklik talebinde bulunmuş, Khalistan Özgürlük Cephesi isimli örgüt silah luşanmıştı Eylemler, eylemler, eylemler  Başbakan İndira Gandi'yi bile öldürmüşlerdi hatta 
TEŞKİLATLI VE ZENGİNLER
Sihler makas ve jilet kullanmıyor, sakallarını örüyor, saçlarını dolayıp dolayıp türbanın içine tıkıyorlar Kaşındıkca şiş gibi bir şey sokuyor, ileri geri oynatıyorlar Hindulardan farklı olarak resim ve heykellere itibar etmiyor, kast sistemine karşı çıkıyorlar İslamdan etkilendikleri vakıa, hoş bunu saklamıyorlar da Sih tapınakları aynen Taç Mahal müsveddesi Uzaktan bakan camiye benzetiyor
Hindistan'la Pakistan'ın ayrılması esnasında milyonlarca Müslüman Pakistan tarafına geçiyor, milyonlarca Hindu ve Sih ise Hindistan'a 
Sihlerin Pencab civarında yoğunlaşıyorlar, bu eyalet diğerlerinden daha zengin Nüfusun 1/40'ini teşkil ediyorlar, ancak buğdayın yüzde 60'ını, pirincin yarısını üretiyorlar Süt deseniz ona keza  
Merkezleri altın tapınak, Mihrace Ranjit Singh o kubbeyi kaplatabilmek için 100 kilo altın harcıyor zamanında
HEDEF SOSYETE
Gelelim Budizm'e Bu bir din değil, felsefe M Ö 500 yıllarında Siddharta Gautama adlı bir ölümlü tarafından kurulduğu biliniyor Peki yazılı bir kaynak filan? Yok öyle bi şey! Kurallar muğlak sonra gelenler ekliyorlar da ekliyorlar
Budistlere göre hayat ıstırap ile dolu, zevk, safa bunlar aldatıcı bir rüya Yaşama hevesi sönen "Nirvana"ya ulaşıyor
Peki sonra? Sonrası muamma Ahirete cennete, cehenneme inanmıyorlar zira  Hatta Allahü teala'ya da 
Efendim babam fukaraydı ama ben çalışıp sınıf atlayayım  Yok ya! Haddini bilecek ve yerini kabulleneceksin! Azıcık işimi geliştireyim, rakiplerimin önüne geçeyim Olmaz hemşerim yassah!
Ancak son yıllarda alttakiler de çemberi zorlamaya başladılar Artık ciddi bir sanayi ülkesi oldular, ticareti de öğreniyorlar Düşünebiliyor musunuz, sadece yazılımdan 40 milyar dolar kaldırıyorlar
Hindistan öyle es geçilecek bir ülke değil, önümüzdeki yıllarda dünya siyasetine ağırlığını koyarsa şaşmayın Ancak münasebetlerimiz hala zayıf Hintliler Türkleri yeteri kadar tanımıyorlar Ülkedeki bütün Türk İslam eserlerini hatta Taç Mahali "Made-in Moğol" diye sunuyorlar
Halbuki Cengiz'in yıkamadıkları bunlar, gözden kaçırdıkları, elinden kurtulanlar 
Birileri n'olur anlatsın onlara, Kutup Minar, Kırmızı Saray, Hümayun Han Türbesi hep Türklerden miras
SEYYARLAR İŞ BAŞINDA
Çarşılarda adım başı seyyar aşçı Mangal yelleyenler, hamur açanlar, soğan soyanlar  Titizlenir misiniz bilmem ama nefis kokuyorlar Korkunun ecele faydası yok denemekte yarar var
LİMONATAYA DİKKAT!
Sokakları parsalleyen limonatacılardan biri Unutmayın onlar limonu tuzlu içiyorlar Aslında fena bir lezzet değil ama tatlı bir şey bekleyenlerin içleri bir hoş oluyor
Şehir kalabalık, hayat hızlı, hava bayıltacak kadar sıcak  Molaları şekerleme ile değerlendiriyorlar
Sihler topuklarına ulaşan saçlarını sarıp türban altında saklıyor
__________________
Garbın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imânı boğar, 'Medeniyyet!' dediğin tek dişi kalmış canavar?
Ey ŞaiR! Bana Yağmurdan bahsetme, yağdır
|