![]() |
Hz Yusuf Suresi Meali Ve Tefsiri |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Hz Yusuf Suresi Meali Ve TefsiriHz Yusuf Suresi Meali Hz Yusuf Suresi Yusuf suresi 111 ayet olup 1,2 ve 3 ![]() ![]() ![]() Rahmân, Rahîm olan Allah'ın ismiyle 1-Elif, Lâm, Râ ![]() ![]() 2-Şübhesiz ki biz onu, anlayasınız diye, Arabca bir Kur’ân olarak indirdik ![]() 3-Biz, bu Kur’ân’ı sana vahyetmekle, sana kıssaların en güzelini anlatıyoruz ![]() ![]() 4-Bir zaman Yûsuf babasına: “Ey Babacığım! Doğrusu ben (rüyâmda) on bir yıldızla güneşi ve ayı gördüm; (hem) gördüm ki onlar bana secde eden kimselerdir” demişti ![]() 5-(Babası Ya‘kub ise) dedi ki: “Ey oğulcuğum! Rüyânı kardeşlerine anlatma! Sonra sana (hased ederler ve) bir hîle olarak tuzak kurarlar ![]() ![]() 6-“Böylece Rabbin seni seçecek; sana rüyâların ta‘bîrini öğretecek ve daha önce ataların İbrâhîm ve İshâk’a tamamladığı gibi, sana ve Ya‘kub âilesine de ni‘metini tamamlayacaktır ![]() ![]() 7-And olsun ki Yûsuf ve kardeşlerin(in kıssasın)da, soranlar için (çok büyük) ibretler vardır ![]() 8-O zaman (kardeşleri) demişlerdi ki: “Gerçekten Yûsuf ve (öz) kardeşi (Bünyâmin), babamıza bizden daha sevgilidir; hâlbuki biz birbirine sıkı sıkıya bağlı bir topluluğuz (faydamız daha çoktur) ![]() ![]() 9-(İçlerinden biri dedi ki: ) “Yûsuf’u öldürün veya onu bir yere bırakın ki, babanızın teveccühü yalnız size kalsın; ondan sonra (tevbe eder) de sâlih kimseler topluluğu olursunuz ![]() 10-İçlerinden söz sâhibi olan biri (Yehûda ise): “Yûsuf’u öldürmeyin; onu kuyunun dibine bırakın da, geçen kafilenin biri onu (bulup) alsın; eğer (gerçekten ona bir şey) yapacak kimseler iseniz (bâri böyle yapın!)” dedi ![]() 11-Dediler ki: “Ey babamız! Sana ne oldu ki Yûsuf hakkında bize güvenmiyorsun? Hâlbuki doğrusu biz, elbette onun iyiliğini isteyenleriz ![]() 12-“Yarın onu bizimle berâber gönder; bol bol yesin (içsin), oynasın! Şübhe yok ki biz, onu gerçekten muhâfaza edicileriz ![]() 13-(Ya‘kub) dedi ki: “Onu götürmeniz beni hakikaten üzer; çünki siz ondan habersiz kimseler iken, onu kurdun yemesinden korkarım!” 14-(Onlar: ) “Yemîn olsun ki, biz birbirine bağlı bir cemâat olduğumuz hâlde eğer onu kurt yerse, o takdirde şübhesiz ki biz elbette hüsrâna uğrayanlar oluruz” dediler ![]() 15-Nihâyet (kardeşleri) onu götürüp, kendisini kuyunun dibine bırakmaya hep berâber karar verdiklerinde (ona eziyet ettiler de biz) ona: “Şânım hakkı için, bu işlerini onlar hiç farkında olmadıkları bir sırada kendilerine haber vereceksin!” diye vahyettik ![]() 16-Derken yatsı vakti ağlayarak babalarına geldiler ![]() 17-Dediler ki: “Ey babamız! Doğrusu biz gittik, yarış ediyorduk; Yûsuf’u da eşyâmızın yanında bırakmıştık (bir de baktık) ki onu kurt yemiş! Şimdi (biz), ne kadar doğru söyleyen kimseler olsak da, sen bize inanıcı değilsin!” 18-Ve (Yûsuf’un) gömleğinin üzerinde yalan bir kan getirdiler ![]() ![]() ![]() ![]() 19-Derken (Mısır’a giden) bir kafile gelip sucularını (kuyuya) gönderdiler (o) da kovasını saldı ![]() ![]() ![]() ![]() 20-Onu az bir fiyata, birkaç dirheme sattılar ![]() ![]() 21-Onu satın alan Mısır’lı (vezir) ise, karısına: “Onun makamını şerefli tut (ona iyi bak)! Olur ki bize faydası dokunur veya onu evlâd ediniriz” dedi ![]() ![]() ![]() 22-Nihâyet (Yûsuf’un) gücü kemâle erince, (biz) ona hikmet ve ilim verdik ![]() ![]() 23-Ve o evinde kaldığı (hanım), onun nefsinden murâd almak istedi de kapıları iyice kilitledi ve: “Haydi gel!” dedi ![]() ![]() ![]() 24-Buna rağmen gerçekten (kadın) ona meyletmişti ![]() ![]() ![]() ![]() 25-Nihâyet (Yûsuf önde, ikisi de) kapıya doğru koşuştular; (kadın) onun gömleğini arkadan yırttı ve (derken) kapının yanında (kadının) beyi ile karşılaştılar ![]() ![]() 26-(Yûsuf: ) “O, (kendisi) benim nefsimden murâd almak istedi” dedi ![]() ![]() 27-“Yok onun (Yûsuf’un) gömleği arkadan yırtılmışsa, o hâlde (kadın) yalan söylemiştir; o (Yûsuf) ise doğru söyleyenlerdendir ![]() 28-Bunun üzerine (onun beyi, Yûsuf’un) gömleğinin arkadan yırtılmış olduğunu görünce (kadına): “Doğrusu bu sizin tuzağınızdandır ![]() ![]() 29-(Sonra şöyle dedi: ) “Yûsuf! (Sen) bundan vazgeç (bunu kimseye anlatma)! (Ey kadın! Sen de) günâhın için mağfiret dile! Çünki sen, günahkârlardan oldun ![]() 30-Şehirdeki birtakım kadınlar ise dedi ki: “Vezîrin karısı, delikanlısının nefsinden murâd almak istiyormuş ![]() ![]() ![]() 31- Sonunda (o kadın) onların gizli dedikodularını işitince, kendilerine (haber) gönderdi ve onlar için yaslanacak bir yer (yastıklar ve bir sofra) hazırladı; herbirine ise birer (keskin) bıçak verdi ve (meyveleri soymaya başladıklarında, Yûsuf’a): “Karşılarına çık!” dedi ![]() Bunun üzerine (kadınlar) onu (Yûsuf’u) görünce, (eşsiz güzelliğine ve fazîletine meftûn olarak) onu pek yüce gördüler de (hayranlıklarından farkına bile varmadan) ellerini kestiler ve: “Hâşâ! Allah için, bu bir insan değildir! Bu, ancak çok şerefli bir melektir!” dediler ![]() 32-(O kadın) dedi ki: “İşte, hakkında beni kınadığınız kimse budur! Yemîn olsun ki (ben) onun nefsinden murâd almak istedim de o, iffetini muhâfaza etti (ve beni reddetti) ![]() ![]() 33-(Yûsuf) dedi ki: “Rabbim! Zindan bana, bunların beni kendisine da‘vet ettikleri şeyden daha sevimlidir ![]() ![]() 34-Bunun üzerine Rabbi onu(n duâsını) kabûl etti de (o kadınların) tuzaklarını ondan def‘ etti ![]() ![]() 35-Sonra (Yûsuf’un suçsuzluğuna dâir) o delilleri görmelerinin ardından, yine de onu bir müddet zindana atmaları (böylelikle gözden uzak tutmaları kanâati) kendilerine uygun göründü ![]() 36-Onunla berâber zindana iki de genç girmişti ![]() ![]() ![]() ![]() 37-(Yûsuf) şöyle dedi: “Kendisiyle rızıklanacağınız hiçbir yemek size gelmez ki, daha (o) gelmeden onun te’vîlini (mâhiyetini) size haber vermiş olmayayım ![]() ![]() ![]() 38-“Çünki (ben,) atalarım İbrâhîm, İshâk ve Ya‘kub’un dînine tâbi‘ oldum ![]() ![]() 39-“Ey zindan arkadaşlarım! Ayrı ayrı olan bir çok ilâhlar mı hayırlıdır; yoksa, Vâhid (bir olan), Kahhâr (her dilediğini kahretmeye muktedir olan) Allah mı?” 40-“O’nu bırakıp tapmakta olduklarınız, sizin ve atalarınızın onlara taktığı birtakım isimlerden başka bir şey değildir! Allah, onların hakkında hiçbir delil indirmemiştir ![]() ![]() ![]() 41-“Ey zindan arkadaşlarım! (Rüyânıza gelince: ) Biriniz yine efendisine şarab sunacak ![]() ![]() 42-Ve (Yûsuf) doğrusu içlerinden kurtulacak olanın o olduğunu zannettiği kimseye: “Efendinin yanında beni an! (Umulur ki beni bu durumdan kurtarır)” dedi ![]() ![]() 43-Nihâyet (bir gün) hükümdar dedi ki: “Doğrusu ben (rüyâmda) yedi semiz ineği, yedi zayıf (ineğ)in yediğini ve yedi yeşil başak ile (bir o kadar da) diğer kuru başakları gördüm ![]() 44-Dediler ki: “(Bunlar) karmakarışık rüyâlardır ![]() ![]() 45-Bunun üzerine (zindandaki) iki kişiden kurtulmuş olanı, nice zaman sonra (Yûsuf’u) hatırladı da dedi ki: “Ben size onun ta‘bîrini haber veririm; hemen beni (zindana) gönderin!” 46-(Zindana gelince dedi ki: ) “Yûsuf! Ey doğru sözlü kişi! (Rüyâda) yedi zayıf (ineğ)in yedi semiz ineği yediğini ve yedi yeşil başak ile (bir o kadar da) diğer kuru başakları (görmeyi) bize açıkla! Umulur ki (saraydaki) insanlara dönerim de (senin kadrini) bilirler ![]() 47-(Yûsuf) dedi ki: “Âdet(iniz) üzere yedi sene (ekin) ekersiniz! Sonra biçtiklerinizden, yiyeceğiniz az bir mikdârın dışındakileri başağında bırakın!” 48-“Sonra bunun (bu yedi bolluk yılının) ardından, yedi şiddetli (kıtlık yılı) gelecek ki, (tohumluk için bir sonraki seneye) saklayacağınız az bir mikdar hâriç, onlar için (o kurak yıllara hazırlık olmak üzere) önceden biriktirmekte olduklarınızı yiyecek (bitirecek)!” 49-“Daha sonra bunun ardından da bir yıl gelecek ki, onda insanlar bol yağmura kavuşturulacak ve onda (o yılda insanlar meyveleri ve hayvanları bol bol) sıkıp sağacaklar ![]() 50-(Elçi bu ta‘bîri anlatınca) bunun üzerine hükümdar: “Onu bana getirin!” dedi ![]() ![]() 51-(Mısır hükümdârı, o kadınlara: ) “Yûsuf’un nefsinden murâd almak istediğiniz zaman zorunuz neydi?” dedi ![]() ![]() ![]() 52-(Yûsuf dedi ki: ) “Bu (iftirânın anlaşılmasını talebden maksadım), gerçekten benim kendisine gıyâbında hâinlik etmediğimi ve hâinlerin tuzağını kesinlikle Allah’ın muvaffakiyete erdirmeyeceğini (sizlerin de vezîrin de) bilmesi içindir ![]() 53-(Yûsuf dedi ki: ) “Hâlbuki (ben) nefsimi temize çıkarmıyorum ![]() ![]() ![]() 54-Hükümdar ise: “Onu bana getirin; kendime hâs (müşâvir) yapayım” dedi ![]() ![]() 55-(Yûsuf: ) “Beni memleketin hazînelerinin başına getir! Çünki ben iyi muhâfaza eden, (idâresini) iyi bilen bir kimseyim” dedi ![]() 56-İşte böylece Yûsuf’a o yerde (Mısır’da) imkân (ve kudret) verdik ![]() ![]() ![]() 57-Âhiret mükâfâtı ise, îmân edip (günahlardan) sakınmakta olanlar için elbette daha hayırlıdır ![]() 58-Derken, (o kıtlık yıllarında) Yûsuf’un kardeşleri de gelip onun huzûruna girdiler; (Yûsuf) derhâl onları tanıdı; hâlbuki onlar onu (o mevki‘de) tanıyabilecek kimseler değillerdi ![]() 59-Sonunda (Yûsuf) onların yüklerini hazırlayınca dedi ki: “Bana, babanızdan bir, erkek kardeşinizi (Bünyâmin’i) de getirin! Görmüyor musunuz, doğrusu ben ölçeği (adam başına) tam olarak veriyorum ve (kardeşinizin payını da vermekle) ben misâfirperverlerin en hayırlısıyım ![]() 60-“Buna rağmen (bir daha geldiğinizde) onu bana getirmezseniz, artık benim yanımda size ölçek(le verilecek bir şey) yok ve bana yaklaşmayın!” 61-Dediler ki: “Ona babasından müsâade almaya çalışacağız ve doğrusu biz (bunu) gerçekten yapacak olan kimseleriz ![]() 62-(Yûsuf) genç (uşak)larına da dedi ki: “(Verdikleri) sermâyelerini yüklerinin içine koyun; umulur ki onlar âilelerine döndükleri zaman bunu anlarlar da belki geri gelirler ![]() 63-Nihâyet babalarına döndüklerinde dediler ki: “Ey babamız! (Kardeşimizi bizimle göndermediğin takdirde) bizden ölçek men‘ edildi; bu yüzden kardeşimizi bizimle berâber gönder ki, ölçek (ile verilen zahîre) alalım; artık şübhesiz ki biz onu gerçekten muhâfaza edici kimseleriz ![]() 64-(Babaları Ya‘kub) dedi ki: “Onun hakkında size (hiç) inanır mıyım? İllâ ki daha evvel kardeşi (Yûsuf) hakkında size güvendiğim gibi ola! (O vakit i‘timâdımı boşa çıkardınız ![]() ![]() 65-Derken eşyâlarını açtıklarında, (götürdükleri) sermâyelerini kendilerine geri verilmiş buldular ![]() ![]() ![]() 66-(Babaları) dedi ki: “Etrâfınız kuşatılmadıkça (öylesine çâresiz kalmanız müstesnâ), onu bana mutlaka getireceğinize dâir, Allah adına bana sağlam bir söz vermedikçe, onu sizinle berâber aslâ göndermem!” Ne zaman ki ona te’mînâtlarını verdiler, (o da: ) “Allah, söylediklerimize Vekîldir” dedi ![]() 67-Sonra dedi ki: “Ey oğullarım! (Mısır’a) tek bir kapıdan girmeyin; ayrı ayrı kapılardan girin (ki nazar değmesin)! Bununla berâber, Allah’dan (gelecek) hiçbir şeyi sizden def‘ edemem ![]() ![]() ![]() 68-Daha sonra babalarının kendilerine emrettiği şekilde (ayrı ayrı kapılardan şehre) girdiklerinde, (bu tedbir, gerçekten) Allah’dan (gelecek) hiçbir şeyi onlardan def‘ edecek değildi; ancak Ya‘kub’un içinde bulunan (tevekkülde, o şeyin sebeblerine de riâyete duyduğu) ihtiyâç ki, onu yerine getirmiş oldu ![]() ![]() 69-(Kardeşleri) nihâyet Yûsuf’un huzûruna girdiklerinde, kardeşini (Bünyâmin’i) bağrına bastı: “Muhakkak (bilesin) ki ben gerçekten senin kardeşinim; artık (onların bize) yapmakta olduklarına üzülme!” dedi (ve yapacaklarını kardeşine anlattı) ![]() 70-Sonunda (Yûsuf) onların yüklerini hazırlayınca, su kabını kardeşinin (Bünyâmin’in) yüküne koydu; sonra bir tellâl (arkalarından): “Ey kafile! Doğrusu siz gerçekten hırsız kimselersiniz!” diye seslendi ![]() 71-(Yûsuf’un kardeşleri) onlara dönerek: “Ne kaybettiniz?” dediler ![]() 72-(Onlar) dediler ki: “Melik’in su kabını kaybettik; hem onu getirene bir deve yükü (bahşiş) var”; (tellâl: ) “Ben de buna kefîlim” (dedi) ![]() 73-(Yûsuf’un kardeşleri: ) “Allah’a yemîn olsun, şübhesiz (siz de) bilmişsinizdir ki (biz) bu yerde (Mısır’da) fesad çıkarmak için gelmedik; (biz) hırsız kimseler de değiliz” dediler ![]() 74-(O nidâ edenler: ) “Eğer yalancılar iseniz o hâlde (sizin şeriatınıza göre) bunun cezâsı nedir? (Hükmünüzü siz verin!)” dediler ![]() 75-(Onlar da: ) “Bunun cezâsı, (su kabı) kimin yükünde bulunursa, işte o (kişinin köle olarak alıkonması) onun cezâsıdır ![]() ![]() 76-Bunun üzerine (Yûsuf, su kabını aramak üzere), kardeşinin yükünden önce onların yüklerine başladı; (en) sonra onu kardeşinin yükünden çıkardı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 77-(Yûsuf’un kardeşleri) dediler ki: “Eğer (o) çaldıysa, doğrusu daha önce onun bir kardeşi de çalmıştı ![]() ![]() ![]() ![]() 78-Dediler ki: “Ey azîz! Gerçekten onun çok yaşlı bir babası var (onu bizden çok sever); bunun için onun yerine birimizi alıkoy! Şübhe yok ki biz, seni iyilik edenlerden görüyoruz ![]() 79-(Yûsuf: ) “Eşyâmızı yanında bulduğumuz kimseden başkasını almaktan Allah’a sığınırız; o takdirde şübhesiz ki biz gerçekten zâlimler oluruz” dedi ![]() 80-Artık ondan ümidlerini kesince, fısıldaşarak bir kenara çekildiler ![]() ![]() ![]() 81-“(Siz) babanıza dönün de: ‘Ey babamız! Gerçekten oğlun (Bünyâmin) hırsızlık etti ![]() 82-“Hem (istersen) içinde bulunduğumuz şehre (oranın ahâlisine) ve berâberinde geldiğimiz kervana sor! Çünki şübhesiz biz (bu işte) elbette doğru söyleyen kimseleriz ![]() ![]() 83-(Döndüklerinde babaları) dedi ki: “Hayır! Nefisleriniz sizi (aldatıp böyle) bir işe sürüklemiş ![]() ![]() ![]() 84-Artık onlardan yüzçevirdi ve: “Ah Yûsuf’(um)a ah!” dedi ![]() ![]() ![]() 85-(Evlâdları: ) “Allah’a yemîn olsun ki (sen) dermansız bir hastalığa tutuluncaya veya helâke uğrayan kimselerden oluncaya kadar Yûsuf’u anıp durmaktan geri kalmayacaksın!” dediler ![]() 86-(Ya‘kub) dedi ki: “(Ben) gam ve kederimi ancak Allah’a şikâyet ediyorum ![]() ![]() 87-“Ey oğullarım! (Haydi) gidin de, Yûsuf’la kardeşinden bir haber araştırın; hem Allah’ın rahmetinden ümid kesmeyin! Çünki kâfirler topluluğundan başkası, Allah’ın rahmetinden ümîd(ini) kesmez ![]() 88-Bunun üzerine (kardeşleri tekrar Mısır’a gelip Yûsuf’un) huzûruna girdiklerinde dediler ki: “Ey azîz! Bize ve âilemize zarûret (kıtlık ve açlık) dokundu ve pek ehemmiyetsiz bir sermâye ile geldik; (sen) yine de bize ölçeği tam olarak ver ve bize (ayrıca) bağışta bulun! (Bize fazladan erzak ver ve kardeşimiz Bünyâmin’i bize lûtfet!) Muhakkak ki Allah, sadaka verenleri mükâfâtlandırır ![]() 89-(Yûsuf) dedi ki: “Siz câhil kimseler iken Yûsuf’a ve kardeşine neler yaptığınızı bildiniz mi?” 90-(Onlar: ) “Yoksa sen, gerçekten sen, Yûsuf musun?” dediler ![]() ![]() ![]() 91-(Kardeşleri: ) “Allah’a yemîn olsun, muhakkak ki Allah, seni bize üstün kıldı; hâlbuki şübhesiz (biz) elbette hatâ eden kimseler olmuştuk” dediler ![]() 92-(Yûsuf) dedi ki: “Bu gün (benim tarafımdan) size bir kınama (bir başa kakma) yok! Allah sizi affetsin! Çünki O, merhamet edenlerin en merhametlisidir ![]() 93-“Benim bu gömleğimi götürün de onu babamın yüzüne koyun, (tâ gözleri) görür hâle gelsin ![]() 94-Böylece kervan (Mısır’dan) ayrılınca, babaları: “Doğrusu ben, gerçekten Yûsuf’un kokusunu duyuyorum ![]() ![]() ![]() 95-(Onlar: ) “Allah’a yemîn olsun ki, şübhesiz, sen hâlâ eski yanlışlığındasın” dediler ![]() 96-Nihâyet müjdeci gelip onu (o gömleği Ya‘kubun) yüzüne koyunca, hemen (gözleri) görür hâle geri geldi ![]() ![]() 97-(Oğulları: ) “Ey babamız! Bizim için (Allahdan) günahlarımıza mağfiret dile; biz gerçekten hatâ eden kimseler idik” dediler ![]() 98-(Ya‘kub: ) “Sizin için Rabbimden, daha sonra (seher vakti) mağfiret dileyeceğim ![]() ![]() 99-Nihâyet (hep berâber Mısır’a gidip) Yûsuf’un yanına girdikleri zaman, (onları şehrin dışında karşılayan Yûsuf) ana-babasını bağrına bastı ve: “(Buyurun!) İnşâallah güven içinde kimseler olarak Mısır’a girin!” dedi ![]() 100-Böylece (sarayına geldiklerinde) ana-babasını (kendi) tahtın(ın) üstüne çıkardı ve (derken hepsi) onun (Yûsuf) için secde ediciler olarak, secdeye kapandılar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 101-“Rabbim! Bana mülkden (bir nasib) verdin ve bana rüyâların ta‘bîrinden (bir ilim) öğrettin ![]() ![]() 102-(Habîbim, yâ Muhammed!) İşte bu (anlatılanlar) gayb haberlerindendir ki, onu sana vahyediyoruz ![]() ![]() 103-(Sen ne kadar) hırs göstersen de, yine insanların çoğu îmân edecek kimseler değildir ![]() 104-Hâlbuki (sen) buna (bu Kur’ân’ı tebliğ vazîfene) karşı onlardan bir ücret istemiyorsun ![]() ![]() 105-Hem göklerde ve yerde nice deliller vardır ki, onlar (ibret almadan) bunlardan yüz çevirici kimseler olarak üzerlerinden geçip giderler ![]() 106-Hâlbuki onların çoğu, ancak müşrik kimseler olarak Allah’a îmân ederler ![]() ![]() 107-Ya (onlar,) Allah’ın azâbından kuşatıcı bir musîbetin kendilerine gelmesinden veya onlar farkında değillerken kıyâmetin ansızın kendilerine gelivermesinden emîn mi oldular? 108-(Habîbim, yâ Muhammed!) De ki: “İşte benim yolum budur! (Ben, sizi) bir basîret (açıkça görünen bir delîl) üzere Allah’a da‘vet ediyorum; ben de, bana tâbi‘ olanlar da! Ve Allah’ı tenzîh ederim ![]() 109-(Ey Resûlüm!) Senden önce de (bedevîlerden ve kadınlardan değil,) şehirlerin halkından kendilerine vahyettiğimiz birtakım erkeklerden başkasını (bir meleği, peygamber olarak) göndermedik ![]() ![]() 110-Nihâyet peygamberler (o kavimlerin îmâna gelmelerinden) ümidlerini kestiği ve (o kavimler de) gerçekten onların (o peygamberlerin) yalancı çıkarıldıklarını zannettikleri bir sırada kendilerine yardımımız geldi de dilediğimiz kimseler (o azabdan) kurtarıldı ![]() ![]() 111-Muhakkak ki onların kıssalarında, (selîm) akıl sâhibleri için bir ibret vardır ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
|