Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Genel Konular

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
hilmi, huyluluğu, peygamberimizin, yumuşak

Peygamberimizin Hilmi Ve Yumuşak Huyluluğu

Eski 09-01-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Peygamberimizin Hilmi Ve Yumuşak Huyluluğu



Kibir ve gururun zıddı olan tevazu ancak bu iki kötü huyun yenilmesi sayesinde kazanılır Herkesi kendi nefsinden üstün görmek, dış görünüşüne bakarak kimseyi küçümsememek, fazla lükse ve gösterişe varmadan kolay ve basit bir yaşayış benimseyip devam ettirmek, yaptığı çalışmadan, gördüğü hizmetten dolayı insanların iltifatını beklememek, tevazuun belli başlı kaidelerinden birkaçıdır

Sevgili Peygamberimiz (asm) tevazuun her çeşidini ve en idealini hayâtında göstermiştir Kimsenin yapamadığı ve istese de ulaşamayacağı bir şekilde, tevazu ve alçakgönüllülüğün en makbulünü yaşamıştır Yaratılmışların en üstünü, makam ve mertebece en yücesi olduğu, Kur'ân-ı Kerimde Rabbi tarafından çeşitli defalar övüldüğü halde, hiçbir şekilde insanlar arasında Peygamberlik imtiyazını kullanmamış ve kendisini onlardan üstün göstermeye çalışmamıştır

Bu üstün ahlâkî vasfını kendi aile fertleri arasında gösterdiği gibi, Sahabîleri içinde ve henüz İslâmiyeti kabul etmemiş kimselere karşı da belli etmekten asla çekinmemiştir Böylece pekçok insanın hidayetine vesile olmuştur

Cenab-ı Hak kendisini kral bir peygamber olmakla, kul bir peygamber olmak arasında serbest bıraktığında o, "kul bir peygamber" olmayı tercih edip kabul etmiştir

Bunun üzerine İsrafil Aleyhisselâm Peygamberimize, "Şüphesiz, Allah, tevazu gösterdiğin için o hasleti de sana vermiştir Kıyamet gününde insanların efendisisin Yeryüzü yarılıp kabrinden çıkacak ve ilk şefaat edecek olan da sensin" demiştir

Bundan sonra Peygamberimiz uzanarak yemek yemedi Ve "Bir köle nasıl yemek yerse ben de öyle yemek yerim Köle nasıl oturuyorsa ben de o biçimde otururum" diyordu

Bir defasında asasına dayanarak Sahabîlerin yanına geldi Resulullahın geldiğini gören Sahabîler hemen ayağa kalktılar Bu hareketlerini tasvip etmeyen Peygamber Efendimiz onları ikaz etti:

"Acemlerin (diğer milletlerin) birbirlerini ta'zim ederek ayağa kalktıkları gibi, siz de benim için ayağa kalkmayın Çünkü ben kulun yediği gibi yiyen, kulun oturduğu gibi oturan bir kulum"

Peygamberimiz çok defa elini öpmek isteyenleri ve kendisine aşırı derecede hürmette bulunanları da hoş karşılamazdı

Bir alış verişi esnasında Hz Ebû Hüreyre (ra) de yanındaydı Ebû Hüreyre'nin (ra) anlattığına göre, Peygamberimiz mal sahibine aldığı elbisenin değerinden fazla bir fiyat öder Daha sonra satıcı hemen Peygamberimizin eline sarılarak öpmek ister Peygamberimiz elini çekerek şu ihtarda bulunur:

"Bu senin yaptığını Acemler krallarına yaparlar Ben kral değilim Ben sadece içinizden biriyim,"

Ebû Hüreyre anlatmaya devam ediyor "Sonra elbiseleri aldı Ben taşımak istedim Fakat bana şöyle hitapta bulundu: 'Kişi, kendi eşyasını taşımaya daha lâyıktır Ancak taşıyamazsa Müslüman kardeşi ona yardım eder"

Peygamberimiz kendi işini kendisi yapardı İnsanların kendisine hizmet etmelerini istemezdi

Âmir bin Rebia anlatıyor:

"Peygamber Efendimiz ile birlikte camiye gidiyordum Yolda Peygamberimizin ayakkabısının bağı çözüldü Ben hemen eğilip bağlamak istedim Fakat Peygamberimiz ayağını önümden çekti ve şöyle buyurdu:

"Bu hareketin, başkasına hizmet gördürmek demektir Ben başkasına hizmet gördürmeyi sevmem"

Peygamberimizin bu konudaki bir başka örnek davranışını Abdullah bin Abbas anlatıyor:

"Peygamber Efendimiz, ne suyunun hazırlanmasını, ne de herhangi bir fakire sadaka vermeyi başkasına bırakmazdı Abdest suyunu kendisi bizzat hazırlar ve bir fakire sadaka vermek istediği zaman bizzat kendi elleriyle verirlerdi"

Abdullah bin Cübeyr'in anlattığına göre, bir gün Peygamberimiz Ashabıyla birlikte yürüyerek bir yere gidiyorlardı Hava çok sıcak olduğundan, Ashabdan birisi, elbisesini Peygamberimizin başının üzerine kaldırarak gölgelemek istedi Bunu gören Peygamberimiz, "Bundan vazgeç Ben ancak bir insanım" buyurdu ve elbiseyi alıp indirdi

Peygamberimiz kendisini görenlerin bir kral zannıyla çekinip titremelerini uygun bulmaz, onları teskin ederek rahatlatırdı

Bir gün bir zat Peygamberimizin huzuruna gelince, peygamberlik heybetinden titremeye başladı Bu Sahabîsinin halini gören Peygamberimiz, "Kendine gel, ben bir hükümdar değilim Ben ancak Kureyş kabilesinden kurumuş tuzlu ekmek yiyen bir kadının oğluyum" buyurdu

Gerçekten de Peygamberimizi ilk defa gören, heyecanlanırdı Fakat daha sonra ondaki şefkati, yüzündeki tebessümü görünce rahatlar, görüşüp konuşunca içindeki korku sevgiye dönüşürdü

Sosyal durumu ne olursa olsun; ister zengin ister fakir, ister dul bir kadın veya bir hizmetçi olsun, hangi halde bulunursa bulunsun, Peygamberimiz herkese eşit davranır, basit yaşayışından, fakir ve hizmetçi oluşundan dolayı kimseyi aşağı görmezdi Onların da diğerleri gibi ihtiyaçlarını görür, hiç gurura kapılmazdı

Peygamberimizdeki üstün tevazuu gördükten sonra Müslüman olan Adiy bin Hatim, Peygamberimizle olan ilk anlarını şöyle anlatmaktadır:

"Peygamber Aleyhisselâmın yanında akraba, kadın ve çocuklarının bulunduğunu gördüğüm zaman, anladım ki, onda ne Kisra'nın (İran hükümdarı), ne de Kayser'in (Bizans kralı) saltanatı var

"Resulullah benimle birlikte evine giderken yolda zayıf ve yaşlı bir kadına rastladı Kadının yanında da küçük bir çocuk bulunuyordu Kadın onu karşıladı ve durdurdu O da durup bekledi

"Bizim senden bir isteğimiz var' dediler Resulullah onların ihtiyaçlarını uzun uzun konuştu Kendileriyle birlikte gidip, işlerini gördükten sonra geldi

"İçimden kendi kendime, 'Vallahi, bu zat hükümdar değildir' dedim Sonra beni evine götürdü İçi hurma lifi dolu derinden bir minder alarak bana uzattı ve:

"Buyur, buna otur' dedi

"Ben, 'Hayır, siz oturun' dedim

"O, 'Hayır, siz' diye tekrar ettiler Oturdum Kendisi de kuru yere oturdu"

Peygamber Efendimiz herkesle ilgilenirdi Hiç kimseye üstten bakmazdı Öyle ki çoğu insanların dönüp bakmadığı, yüz vermediği kişilerin dahi isteklerini yerine getirirdi Çünkü Peygamberimizin gayesi insanlara faydalı yolları göstermekti

Medine'de ağzı bozuk, şuna buna çatarak sövüp sayan, ağır ve kaba lâflar söyleyen bir kadın vardı Bu kadın bir gün Peygamber Efendimizin yanından geçerken Resulullah bir seki üzerinde oturmuş haşlanmış et yiyordu

Kadın: "Şu adama bakın Bir köle gibi yere oturmuş ve kölelerin yemek yiyişi gibi yemek yiyor" dedi

Peygamber Efendimiz:

"Benden daha köle olan bir köle var mı?" dedi Kadın: "Kendisi yiyor da bana vermiyor" dedi Peygamber Efendimiz: "Gel, sen de ye" buyurdu Kadın: "Kendi elinle bana vermezsen yemem" dedi

Bunun üzerine Peygamber Efendimiz kendi eliyle kadına verdiyse de kadın bu sefer:

"Ağzındaki lokmayı çıkarıp bana vermezsen yemem" diyerek diretti

Peygamber Efendimiz de'ağzındaki lokmayı çıkarıp kadına uzattı Kadın da hemen alıp ağzına attı Kadın bu lokmayı yedikten sonra çok hayâlı ve utangaç oldu Hiç kimseye kötü söz söylemedi Medine'nin en namuslu ve iyi kadınlarından birisi oldu

Adiy bin Hatim, cömertlikle meşhur Hatim-i Tai'nin oğludur Yakınlarının bir kısmı İslâm ordusu tarafından esir edilmiş, kendisi de mağlup bir şekilde Peygamberimizin huzuruna gelmişti Peygamberimiz onu mindere oturtuyor, kendisi de yere oturuyordu Ayrıca mağlup da olsa bir düşman kumandanıyla bulunduğu bir zamanda zavallı bir kadının isteğini ihmal etmiyor, onun ihtiyacını gideriyordu

Hak namına, seviyece en basit insanlarla görüştüğü gibi, dostlarıyla, düşmanlarıyla ve herkesle, gösteriş ve merasime ihtiyaç duymadan görüşüyor, konuşuyordu Böylece insanların ileriden beri görüp alışageldikleri âdet ve görenekleri fiilen değiştiriyor, yerlerine doğrusunu ve uygun olanını koyuyordu

Arapların, insandan saymayıp hor gördükleri bir grup da kölelerdi Onlarla oturmaz, birlikte yürümez, beraber yemek yemezlerdi Bu kötü alışkanlığı da Peygamberimiz bizzat yıktı

Sahabîlerin anlattığına göre, köleler arpa ekmeğine bile davet etseler, Peygamberimiz davetlerine icabet eder, yemeklerini yerdi Çünkü onların köle olmaları basit görülmelerini, horlanmalarını gerektiren bir durum değildi

Peygamberimiz, Sahabîleriyle birlikte bulunduğu zamanlarda kendisini onlardan ayırt etmez, farklı görmezdi Onlarla beraber hareket eder, kendisi için ayrı yer seçmez, aralarına oturur, yapacakları işe iştirak eder, onlara yardımcı olur, katkıda bulunurdu

Peygamberimizin amcası Hz Abbas, Sahabîleri arasında sıkışık bir vaziyette bulunduğunu, oturduğu zamanlar gelip geçenlerin kendisini rahatsız ettiğini söyleyip, ayrı bir yerde oturmasını teklif ederek şöyle demişti:

"Ya Resulallah, sizin için gölgesinde oturacağınız bir çardak yapalım"

Böyle bir imtiyazı asla uygun bulmayan Peygamberimiz, "Allah'ın ruhumu teslim alacağı vakte kadar ben Sahabîlerimin ökçeme basmalarına da, hırkamı çekiştirmelerine de katlanacağım" buyurarak reddetti










Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.