Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Genel Konular

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
allah’in, esmai, hüsna, isimleri

Allah’İn İsimleri (Esma-İ Hüsna)

Eski 09-01-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Allah’İn İsimleri (Esma-İ Hüsna)



Allah’ın isimleri (Esma-i hüsna)



Sual: Esma-i hüsna ne demektir?

CEVAP

Esmâ-ül hüsna, Allahü teâlânın güzel isimleri demektir Allahü teâlânın Tirmizi’de bildirilen 99 ismi şunlardır:

1- Allah: Her ismin vasfını ihtiva eden öz adı Kendinden başka ilah bulunmayan tek Allah


Bu ism-i şerif, Cenâb-ı Hakk'ın has ismidir Bu itibarla diğer isimlerin ifade ettiği bütün güzel vasıfları ve İlâhî sıfatları içine alır Diğer isimler ise, yalnız kendi mânalarına delâlet ederler Bu bakımdan Allah isminin yerini hiçbir isim tutamaz Bu isim, Allah'tan başkasına mecazen de verilemez Diğer isimlerinden bazılarının, Allah'tan başkasına isim olarak verilmesi caizdir


2- Er-Rahmân: Dünyada bütün mahlûkata merhamet eden, şefkat gösteren, ihsan eden


3- Er-Rahîm: Ahirette, sadece müminlere acıyan, merhamet eden


4- El-Melik: Mülkün, kâinatın sahibi, mülk ve saltanatı devamlı olan


5- El-Kuddûs: Her noksanlıktan uzak ve her türlü takdîse lâyık olan


6- Es-Selâm: Her türlü tehlikelerden selamete çıkaran Cennetteki bahtiyar kullarına selâm eden


7- El-Mü’min: Güven veren, emin kılan, koruyan, iman nurunu veren


8- El-Müheymin: Her şeyi görüp gözeten, her varlığın yaptıklarından haberdar olan


9- El-Azîz: İzzet sahibi, her şeye galip olan, karşı gelinemeyen


10- El-Cebbâr: Azamet ve kudret sahibi Dilediğini yapan ve yaptıran Hükmüne karşı gelinemeyen


11- El-Mütekebbir: Büyüklükte eşi, benzeri yok


12- El-Hâlık: Yaratan, yoktan var eden Varlıkların geçireceği halleri takdir eden


13- El-Bâri: Her şeyi kusursuz ve mütenasip yaratan


14- El-Musavvir: Varlıklara şekil veren ve onları birbirinden farklı özellikte yaratan


15- El-Gaffâr: Günahları örten ve çok mağfiret eden Dilediğini günah işlemekten koruyan


16- El-Kahhâr: Her istediğini yapacak güçte olan, galip ve hâkim


17- El-Vehhâb: Karşılıksız nimetler veren, çok fazla ihsan eden


18- Er-Razzâk: Her varlığın rızkını veren ve ihtiyacını karşılayan


19- El-Fettâh: Her türlü sıkıntıları gideren


20- El-Alîm: Gizli açık, geçmiş, gelecek, her şeyi, ezeli ve ebedi ilmi ile en mükemmel bilen


21- El-Kâbıd: Dilediğinin rızkını daraltan, ruhları alan


22- El-Bâsıt: Dilediğinin rızkını genişleten, ruhları veren


23- El-Hâfıd: Kâfir ve facirleri alçaltan


24- Er-Râfi: Şeref verip yükselten


25- El-Mu’ız: Dilediğini aziz eden


26- El-Müzil: Dilediğini zillete düşüren, hor ve hakir eden


27- Es-Semi: Her şeyi en iyi işiten, duaları kabul eden


28- El-Basîr: Gizli açık, her şeyi en iyi gören


29- El-Hakem: Mutlak hakim, hakkı bâtıldan ayıran Hikmet sahibi


30- El-Adl: Mutlak adil, yerli yerinde yapan


31- El-Latîf: Her şeye vakıf, lütuf ve ihsan sahibi olan


32- El-Habîr: Her şeyden haberdar Her şeyin gizli taraflarından haberi olan


33- El-Halîm: Cezada, acele etmeyen, yumuşak davranan, hilm sahibi


34- El-Azîm: Büyüklükte benzeri yok Pek yüce


35- El-Gafûr: Affı, mağfireti bol


36- Eş-Şekûr: Az amele, çok sevap veren


37- El-Aliyy: Yüceler yücesi, çok yüce


38- El-Kebîr: Büyüklükte benzeri yok, pek büyük


39- El-Hafîz: Her şeyi koruyucu olan


40- El-Mukît: Rızıkları yaratan


41- El-Hasîb: Kulların hesabını en iyi gören


42- El-Celîl: Celal ve azamet sahibi olan


43- El-Kerîm: Keremi, lütuf ve ihsânı bol, karşılıksız veren, çok ikram eden


44- Er-Rakîb: Her varlığı, her işi her an gözeten Bütün işleri murakabesi altında bulunduran


45- El-Mucîb: Duaları, istekleri kabul eden


46- El-Vâsi: Rahmet ve kudret sahibi, ilmi ile her şeyi ihata eden


47- El-Hakîm: Her işi hikmetli, her şeyi hikmetle yaratan


48- El-Vedûd: İyiliği seven, iyilik edene ihsan eden Sevgiye layık olan


49- El-Mecîd: Nimeti, ihsanı sonsuz, şerefi çok üstün, her türlü övgüye layık bulunan


50- El-Bâis: Mahşerde ölüleri dirilten, Peygamber gönderen


51- Eş-Şehîd: Zamansız, mekansız hiçbir yerde olmayarak her zaman her yerde hazır ve nazır olan


52- El-Hak: Varlığı hiç değişmeden duran Var olan, hakkı ortaya çıkaran


53- El-Vekîl: Kulların işlerini bitiren Kendisine tevekkül edenlerin işlerini en iyi neticeye ulaştıran


54- El-Kaviyy: Kudreti en üstün ve hiç azalmaz


55- El-Metîn: Kuvvet ve kudret menbaı, pek güçlü


56- El-Veliyy: Müslümanların dostu, onları sevip yardım eden


57- El-Hamîd: Her türlü hamd ve senaya layık olan


58- El-Muhsî: Yarattığı ve yaratacağı bütün varlıkların sayısını bilen


59- El-Mübdi: Maddesiz, örneksiz yaratan


60- El-Muîd: Yarattıklarını yok edip, sonra tekrar diriltecek olan


61- El-Muhyî: İhya eden, yarattıklarına can veren


62- El-Mümît: Her canlıya ölümü tattıran


63- El-Hayy: Ezeli ve ebedi bir hayat ile diri olan


64- El-Kayyûm: Mahlukları varlıkta durduran, zatı ile kaim olan


65- El-Vâcid: Kendisinden hiçbir şey gizli kalmayan, hiçbir şeye muhtaç olmayan


66- El-Mâcid: Kadri ve şânı büyük, keremi, ihsanı bol olan


67- El-Vâhid: Zat, sıfat ve fiillerinde benzeri ve ortağı olmayan, tek olan


68- Es-Samed: Hiçbir şeye ihtiyacı olmayan, herkesin muhtaç olduğu merci


69- El-Kâdir: Dilediğini dilediği gibi yaratmaya muktedir olan


70- El-Muktedir: Dilediği gibi tasarruf eden, her şeyi kolayca yaratan kudret sahibi


71- El-Mukaddim: Dilediğini yükselten, öne geçiren, öne alan


72- El-Muahhir: Dilediğini alçaltan, sona, geriye bırakan


73- El-Evvel: Ezeli olan, varlığının başlangıcı olmayan


74- El-Âhir: Ebedi olan, varlığının sonu olmayan


75- Ez-Zâhir: Yarattıkları ile varlığı açık, aşikâr olan, kesin delillerle bilinen


76- El-Bâtın: Aklın tasavvurundan gizli olan


77- El-Vâlî: Bütün kâinatı idare eden, onların işlerini yoluna koyan


78- El-Müteâlî: Son derece yüce olan


79- El-Berr: İyilik ve ihsanı bol olan


80- Et-Tevvâb: Tevbeleri kabul edip, günahları bağışlayan


81- El-Müntekım: Asilerin, zalimlerin cezasını veren


82- El-Afüvv: Affı çok olan, günahları mağfiret eden


83- Er-Raûf: Çok merhametli, pek şefkatli


84- Mâlik-ül Mülk: Mülkün, her varlığın sahibi


85- Zül-Celâli vel İkrâm: Celal, azamet, şeref, kemal ve ikram sahibi


86- El-Muksit: Mazlumların hakkını alan, adaletle hükmeden, her işi birbirine uygun yapan


87- El-Câmi: İki zıttı bir arada bulunduran Kıyamette her mahlûkatı bir araya toplayan


88- El-Ganiyy: İhtiyaçsız, muhtaç olmayan, her şey Ona muhtaç olan


89- El-Mugnî: Müstağni kılan İhtiyaç gideren, zengin eden


90- El-Mâni: Dilemediği şeye mani olan, engelleyen


91- Ed-Dârr: Elem, zarar verenleri yaratan


92- En-Nâfi: Fayda veren şeyleri yaratan


93- En-Nûr: Âlemleri nurlandıran, dilediğine nur veren


94- El-Hâdî: Hidayet veren


95- El-Bedî: Misalsiz, örneksiz harikalar yaratan (Eşi ve benzeri olmayan)


96- El-Bâkî: Varlığının sonu olmayan, ebedi olan


97- El-Vâris: Her şeyin asıl sahibi olan


98- Er-Reşîd: İrşada muhtaç olmayan, doğru yolu gösteren


99- Es-Sabûr: Ceza vermede, acele etmeyen


Başka isimler söylemek

Sual: Allahü teâlâya Onun 99 isminden başka bir isim söylemek caiz olur mu? Mesela Padişah, Sultan, Çalap, Hüda gibi isimler caiz olur mu?

CEVAP

İbadet olmayan yerlerde kullanmak caizdir İbadet olarak kullanılmaz


Birgivi vasiyetnamesi şerhinde, Allah’ın isimlerinin tevkifi olduğu, yani dinin bildirdiği isimleri söylemek gerektiği, Esma-i hüsnâdan başka isim söylenemeyeceği açıklanmaktadır


Şerh-i mevakıfta da, (Allahü teâlâya yakışan mana ile 99 isminden başka isim söylemek, âlimlerin çoğuna göre caiz değildir) buyuruluyor Yani az da olsa, Allahü teâlâya yakışan başka isimlerle çağırmanın da caiz olduğunu söyleyen âlimler var demektir


Esma-i hüsnâdan olmadığı halde, Mevla, Rab, Nasır, Galip, Ekrem, Allahü teâlânın ismi olarak Kur'an-ı kerimde kullanılmıştır Hadis-i şeriflerde ise, Hannan, Mennan, Cemil gibi isimler kullanılmıştır (Feraid)


Tasavvuf şairi Kuddusi efendi diyor ki:


Ey rahmeti bol Padişah,

Cürmüm ile geldim sana,

Ben eyledim hadsiz günah,

Cürmüm ile geldim sana


Yunus Emre de, Çalap ve daha başka isimleri ilah manasında, ibadet dışında kullanmıştır Bir çok menkıbede, hükümdar, sultan kelimeleri ibadet dışında kullanılmıştır Âlimlerin kullandıkları isimlerden başka isimleri kullanmamalıdır


Esma-i hüsna’yı ezberlemek

Sual: Bir arkadaşım dedi ki:

“Ebu Hüreyre’den nakledilen bir hadiste, Peygamberimizin (Allahü teâlânın şu 99 esma-i hüsnasını ihsâ eden, Cennete girer, sonsuz saadete ulaşır) dediği iddia edilmiştir Ancak, Peygamberimizin, Allah'a böyle bir sınırlama koyması mümkün değildir Bu hadis sahih değildir Peygamberimiz şöyle söylemiş olabilir: (Allah'ın isimlerinden 99'unu ihsâ eden Cennete girer, sonsuz saadete erişir)

Bu arkadaşımın sözünde doğruluk payı var mıdır?

CEVAP

Yoktur Çünkü o hadis-i şerif, kütüb-i sittenin en kıymetli üç hadis kitabında, yani Buhari, Müslim ve Tirmizi’de vardır O hadis-i şerifi yalan saymak, bu üç büyük âlimi cahil saymak olur


Din kitaplarında bu husus açıklanmıştır Herkese Lazım Olan İman kitabında deniyor ki: Allahü teâlânın isimleri sonsuzdur Bin bir ismi var diye meşhurdur Yani, isimlerinden bin bir tanesini insanlara bildirmiştir Bunlardan 99’una Esma-ül hüsna denir


Demek ki Allah’ın bin bir ismi vardır Ama bunlardan 99’una Esma-i hüsna deniyor Kadı zade Ahmed efendi de, Birgivi vasiyetnamesi şerhinde, (Allahü teâlânın 99 ismine Esma-i hüsna denir) diyor


Arkadaşın dediği gibi, Allah’ın isimlerinden 99 unu değil, Peygamber efendimizin bildirdiği 99 ismi ihsâ etmek gerekiyor Yoksa Allahü teâlânın ismi çoktur Bunlardan rastgele 99’unu değil, bildirilen 99 ismi ihsâ etmek gerekir Burada ihsâ etmek, bu 99 ismi manaları ile birlikte ezberleyip amel etmek demektir Böyle yapan kimse elbette Cennete girer, sonsuz saadete ulaşır


Birkaç örnek verelim:

Kerim: Lütfu ve ihsanı bol, çok ikram eden Müslüman da, cömert ve ihsan sahibi olmalı

Gaffar: Günahları örten ve çok mağfiret eden Müslümanlar da birbirlerinin kusurlarını görmemeli

Razzâk: Her varlığın rızkını veren ve ihtiyacını karşılayan Bu ismi okurken, rızkı için endişe etmemeli

Mütekebbir: Büyüklükte eşi, benzeri yok Bu ismi okurken Allahü teâlânın azametini ve kibriyâsını düşünerek kibirden uzak durmalı


Bunlar gibi Esma-i hüsnadaki isimler okunurken, manalarını düşünmeli ve bunlarla amel etmeli


Arkadaşınızın, hadis-i şerif okuyup yanlış anlaması da gösteriyor ki, tefsirden, meal ve hadisten din öğrenilmez Dinimi öğreneyim derken, yanlış anlayıp, dinsiz olup çıkabilir Bu yüzden doğru yazılmış ilmihal kitaplarından dinimizi öğrenmeye çalışmalıyız Ehl-i sünnet âlimlerinin kıymetli eserlerinden tercüme edilerek derlenmiş olan, nakli esas alan, en kıymetli ilmihal kitabı Tam İlmihal Seadet-i Ebediyye son sözünde diyor ki:


“Evliya olan Ehl-i sünnet âlimleri, kalb, ruh mütehassısları olup, herkesin bünyesine ve hastalığına ve zamanının zulmetine ve fesadına uygun ruh ilaçlarını, hadis-i şeriflerden seçerek söylemişler ve yazmışlardır Resulullah, dünya eczanesine yüz binlerce ilaç hazırlayan baş tabip olup, Evliya olan Ehl-i sünnet âlimleri de, bu hazır ilaçları, hastaların dertlerine göre dağıtan, emrindeki yardımcı tabipler gibidir Hastalığımızı bilemediğimiz, ilaçları tanımadığımız için, yüz binlerce hadis içinden, kendimize ilaç aramaya kalkarsak, (Allergie) aksi tesir hasıl olarak, cahilliğimizin cezasını çeker, fayda yerine zarar görürüz İşte bunun için, hadis-i şerifte, (Kur'an-ı kerimi kendi anladığına göre tefsir eden kâfir olur) buyuruldu Mezhepsizler, bu inceliği anlayamadıkları için, (Herkes Kur’an ve hadis okumalı, dinini bunlardan kendi anlamalı, mezhep kitaplarını okumamalı) diyerek, Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarının okunmasını yasak ediyorlar Bütün Müslümanları felakete sürüklüyorlar


Hakkıyla bilen

Sual: Esma-i hüsnadan olan Alîm ismine tam bilen demek uygun mudur? Bunun gibi Basîr ismine de tam gören demek uygun olur mu?

CEVAP

Alîm ismi Kur’an-ı kerimde yüzden fazla geçiyor Hiçbir tefsirde tam bilen diye bir ifadeye rastlamadık Hemen bütün tefsirlerde, hakkıyla bilen, her şeyin içini ve dışını en mükemmel bilen diye açıklanıyor Alîm, bilen demektir Neyi bilen, her şeyi bilen demektir Nasıl bilendir? Hakkıyla bilen, en iyi bilen demektir Alîm, kısaca her şeyi hakkı ile, en iyi bilen demektir


Basîr de gören demektir Neyi gören? Gizli açık her şeyi gören demektir Nasıl görendir? Her şeyin dışını ve içini bir uzuv olmadan müşahede edendir Tam gören ifadesi biraz yavan kalmaktadır Gizli açık her şeyi en iyi gören demek daha uygun olur


El Hak ismi

Sual: Bazıları, (Allah’ın Hak diye bir ismi yok, ona hak demek şirk olur) diyorlar Biz hep Cenab-ı Hak diyoruz, bu şirk mi oluyor?

CEVAP

Hayır, şirk değildir El Hak isminin, Esma-i hüsnadan yani Allahü teâlânın 99 güzel isminden biri olduğu, Tirmizi’deki hadis-i şerifte bildiriliyor

El Hak: Varlığı hiç değişmeden duran, var olan, hakkı ortaya çıkaran demektir


El Berr ismi

Sual: Esma-i hüsnadan El Berr kelimesi El Birr olarak mı yazılır? İkisi arasındaki fark nedir?

CEVAP

Bu kelime BR olarak yazılır Ber, bir ve bur olarak okunabilir

Birr, iyilik demektir Kur'anda çok yerde geçer: Bekara 44, 177, 189; Al-i İmran 92, Maide 2


Tur suresinin 28 âyetinde ise, el-berr-ür-rahim olarak geçmektedir Bu esma-i hüsnadan olan berr'dir Bu berr olarak yazılır Berr, ayrıca kara parçası anlamına da gelir Maide suresinin 96 âyetinde, sayd-ül bahri = deniz avı, sayd-ül berri = Kara avı ifadesi geçer Şu surelerde de kara parçası olarak geçmektedir: 6/59; 6/63; 6/97;10/22; 17/67; 7/68; 17/70; 27/63; 29/65-66; 30/41; 31/32


Burr, buğday demektir Bir hadis-i şerifte, (Buğdayı buğdaya satarken birisi fazla olursa faiz olur) buyuruluyor Vel burru bil burri ifadesi geçiyor (Tirmizi)


Şu halde birr, iyilik demektir Berr, Esma-i hüsnadandır, ayrıca kara parçası anlamına da geliyor


Vahid ve Ehad

Sual: Bir anlamına gelen Vahid ve Ehad kelimeleri arasındaki fark nedir?

CEVAP

Evet Vahid de, Ehad da (Bir) manasına gelir Birisi sıfat ismi, birisi zat ismidir Vâhid, Allahü tealanın sıfat isimlerindendir, Esma-i hüsnada bildirilen 99 isminden biridir Vâhid, zat, sıfat ve fiillerinde benzeri ve ortağı olmayan, tek olan anlamındadır Bir âyet meali şöyledir:

(Elbette ilahınız vahiddir, birdir) [Saffat 4)


Ehad de Onun zat ismidir Bir âyet meali şöyledir:

(De ki, Allah ehaddir, birdir) [İhlas 1]


Burada zatı bakımdan bir demektir

Buradaki (Bir) kelimesini sayı bakımından bir gibi anlamamalı Öyle anlaşılırsa Allah madde, cisim gibi anlaşılır Halbuki Allah hiç bir şeye benzemez, hayal edilen şey mahlûktur, O her hayalden farklıdır Mücessime ve Müşebbihe denilen fırkalar, Allah’ı yürüyen, oturan, madde, cisim gibi görür Bir âyet-i kerime meali şöyledir:

(Onun benzeri hiçbir şey yoktur, O hiçbir şeye benzemez) [Şura 11]


Allah ismine saygı

Sual: Allah ismini saygı ifadesiz yazmak, söylemek caiz midir?

CEVAP

Selef-i salihin saygı ile söyler ve saygı ile yazardı Terki bid’attir Bir yazıda, bir konuşmada bir defacık olsun saygı ile yazmalı veya söylemelidir! Onun için dilimizi Allahü teâlâ demeye alıştırmalıyız!


Allahü teâlâ razı olsun

Sual: (Allah razı olsun) denince saygı sözü terkedilmiş olur mu?

CEVAP

Evet (Allahü teâlâ, razı olsun) demelidir!


Kısaltmalar

Sual: Dini yazılarda saygı kelimelerini her seferinde yazmalı mı? (CC, SAV, RA) gibi kısaltma yapmak uygun mu?

CEVAP

Din kitaplarında diyor ki:

Allahü teâlânın ismini okuyunca, yazınca, söyleyince, işitince, sübhânallah, tebârekallah, celle-celalüh veya teâlâ gibi saygı sözlerinden birini söylemek, yazmak, ilkinde vacip, tekrarında ise müstehaptır Resulullah sallallahü aleyhi ve sellemin ismini işitenin ömründe bir defa salevat getirmesi farz, okuyunca, yazınca, söyleyince, işitince ilkinde söylemek vacip, tekrarında müstehaptır


(cc), (sav) (ra) gibi kısaltma yapmak uygun değildir Mirât-i kâinât kitabında diyor ki:

Cahiller ve tembeller, saygı sözlerini kısaltarak birkaç harf yazıyorlar Bu doğru değildir Çok sakınmalıdır!


Hafife almak tehlikelidir

Sual: Kısaltmalar her tarafta kullanılıyor Bir metini okurken (CC) geçtiğinde onu harf bazında söylemiyoruz, yüksek sesle Celle Celalühü diyoruz Bu konuları konuşmakla vaktimizi boşa geçirmiş bulunuruz Bu konular İslam’a göre sivrisinek vızıltılarıdır

CEVAP

Allahü teâlânın ismini doğru yazalım, CC yazmayalım demeyi sivrisinek vızıltısı olarak görmek çok tehlikelidir, insanın imanını tehlikeye atabilir Dinde bir şeyi hafife, basite almak tehlikelidir Din kitapları CC yazılmamalı diyor Ama günümüzdeki kimseler yazıyor Her tarafta kullanılması ölçü değildir Ölçü din âlimlerinin bildirdikleridir Sinek vızıltısı olsaydı, din âlimleri bunu kitaplarına yazmazdı Bir söz ile insan küfre düşer, bir söz ile imana gelir Bir söz ile hanım boş olur, bir söz ile elin kızı elin erkeğine hanım olur


Küçük harfle yazmak

Sual: Lafzatullahı yani Allah kelimesini allah diye baş harfini küçük yazmak küfür mü, yoksa haram mı? Çünkü Allah’tan başka büyük yok

CEVAP

Ne küfür, ne haram, ne de mekruhtur İslam harflerinde zaten büyük harf yok Dolayısıyla, Kur'an-ı kerimde Allah ismi küçük harfle yazılır Türkçe’de özel isimlerin büyük harfle yazılması âdet olduğu için, büyük harfle yazıp, yadırganmaya sebep olmamalıdır


Yalnız Allah demek

Sual: Konuşurken, vaaz ederken, (Allah diyor ki) demek uygun mu?

CEVAP

Uygun değildir, saygısızlık olur Allah teâlâ demek de uygun değildir Allahü teâlâ demelidir Allahü teâlânın ismini söyleyince, işitince, yazınca, celle-celalüh, teâlâ gibi saygı sözlerinden birini söylemek, yazmak birincisinde vacib, tekrarında ise müstehabdır Resulullah efendimizin ismini işitince salevat söylemek de böyledir (Redd-ül-muhtar)


Hazret-i Yezdan

Sual: Yezdan, Zerdüştlerin iyilik tanrısına verdikleri isim imiş Bu durumda mehter marşında geçen (Kur’anda zafer vaat ediyor, hazret-i Yezdan!) ifadesi uygun mu?

CEVAP

Mahzuru yoktur Eski İran’ın en büyük dini olan, ateşe tapınmayı kuran Zerdüşt, putların arasından Yezdan ve Ehremen isminde iki uknum tayin etti Yezdan iyilik tanrısı, Ehremen ise kötülük tanrısı veya Yezdan’ın nur, aydınlık, Ehremen’in de zulmet, karanlık olması gibi, benzeri görülmemiş batıl bir inanç ortaya koydu (Cevap Veremedi kitabı)


Yezdan, ilah, mevlâ demektir Onlar bu güzel ismi taptıkları şeye koymuşlar Bundan dolayı Yezdan isminin kötü olması gerekmez Putlarına Mevlâ ismini de koyabilirlerdi Bu durumda Mevlâ isminin de kötü olması gerekmezdi


Kâinat, bir sanat eseridir

Sual: Tabiattaki varlıklar ve kâinat için, sanat eseri demek, Allah için de, sanatçı demek caiz mi?

CEVAP

Bütün kâinat, tabiattaki her varlık, birer sanat eseridir Böyle söylemenin mahzuru olmaz Bir yaprak parçası, muazzam bir fabrikadır Bir kum tanesi, bir canlı hücre, fennin bugün biraz anlayabildiği ince sanatların birer sergisidir Bugün, fennin buluşları, başarıları diye övündüklerimiz, bu tabiat sanatlarından birkaçını görebilmek ve taklit edebilmek sonucu ortaya çıkmıştır


Her sanat eserinin, bir sahibi olur Allahü teâlâ da, bütün kâinatın sahibidir Onun yaratması, bir sanatçının bir şey yapması, bir eser ortaya çıkarması gibi değildir Bir sanatçının yaptığı eseri de yaratan, yine Allahü teâlâdır Allahü teâlâ, bir şeyi yaratmak istediği zaman, ona sadece (Ol) der, o şey hemen var olur


Allahü teâlâ için sanatçı demek ise, caiz olmaz İmam-ı Rabbani hazretleri de, buyuruyor ki:

Allahü teâlânın isimleri, tevkîfîdir, yani dinin sahibinin bildirmesine bağlıdır İslamiyet’in söylediği ismi söylemeli İslamiyet’in bildirmediği isim ne kadar iyi, güzel isim olsa da söylenemez (2/67)


Allah’a sanatkâr demek

Sual: Allahü teala için sanatkâr, mühendis demek caiz midir?

CEVAP

Değildir; çünkü Allahü tealanın isimleri tevkifiyyedir Yani dinimizin bildirdiği isimler kullanılır Manası ne kadar güzel olsa da dinin bildirmedikleri kullanılmaz Mesela (İnsanoğlunun mühendisi, kalbini çok muhteşem şekilde yerleştirmiştir) veya (Kâinatın sanatkârı gezegenleri yerli yerine yerleştirmiştir) demek caiz olmaz; fakat Allahü tealanın sanatı veya Allahü tealanın mühendisliği denir İkisi farklıdır Birinde, dinin bildirmediği isim söylenmiş oluyor ki, caiz değildir Diğerinde ise, bizzat Onun yaptığı iş söyleniyor Onun sanatı, mühendisliği deniyor Bu caiz oluyor Sun-i ilahi veya sunullah da denir Allahın eseri, sanatı demektir San’i de denir San’i, yapan, yaratan anlamındadır


Âlim ve Alîm isimleri

Sual: S Ebediyye’de, (Allahü teâlâya âlim denir, fakat âlim demek olan fakîh denmez, çünkü İslamiyet Allahü teâlâya fakîh dememiştir) deniyor Esma-ül-hüsna’da Âlim diye bir isim yok, el-Alîm ismi var Allahü teâlânın Âlim ismi de mi vardır?

CEVAP

Evet, vardır Bir âyet-i kerime meali şöyledir:

(Gaybı ancak Allah bilir O, Âlim-ül-gayb [gaybı bilen]dir) [Haşr 22]


Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî hazretleri de buyuruyor ki:

Allahü teâlânın isimleri sonsuzdur İnsanlara bildirilen bin bir ismi var diye meşhurdur Bunlardan doksan dokuzuna Esma-ül-hüsna denir (İtikadname)










Alıntı Yaparak Cevapla

Allah’İn İsimleri (Esma-İ Hüsna)

Eski 09-01-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Allah’İn İsimleri (Esma-İ Hüsna)



Allah’ın isimleri (Esma-i hüsna)



Esma-i hüsna ne demektir?

Bu ism-i şerif, Cenâb-ı Hakk'ın has ismidir Bu itibarla diğer isimlerin ifade ettiği bütün güzel vasıfları ve İlâhî sıfatları içine alır Diğer isimler ise, yalnız kendi mânalarına delâlet ederler Bu bakımdan Allah isminin yerini hiçbir isim tutamaz Bu isim, Allah'tan başkasına mecazen de verilemez Diğer isimlerinden bazılarının, Allah'tan başkasına isim olarak verilmesi caizdir

2- Er-Rahmân: Dünyada bütün mahlûkata merhamet eden, şefkat gösteren, ihsan eden

3- Er-Rahîm: Ahirette, sadece müminlere acıyan, merhamet eden

4- El-Melik: Mülkün, kâinatın sahibi, mülk ve saltanatı devamlı olan

5- El-Kuddûs: Her noksanlıktan uzak ve her türlü takdîse lâyık olan

6- Es-Selâm: Her türlü tehlikelerden selamete çıkaran Cennetteki bahtiyar kullarına selâm eden

7- El-Mü’min: Güven veren, emin kılan, koruyan, iman nurunu veren

8- El-Müheymin: Her şeyi görüp gözeten, her varlığın yaptıklarından haberdar olan

9- El-Azîz: İzzet sahibi, her şeye galip olan, karşı gelinemeyen

10- El-Cebbâr: Azamet ve kudret sahibi Dilediğini yapan ve yaptıran Hükmüne karşı gelinemeyen

11- El-Mütekebbir: Büyüklükte eşi, benzeri yok

12- El-Hâlık: Yaratan, yoktan var eden Varlıkların geçireceği halleri takdir eden

13- El-Bâri: Her şeyi kusursuz ve mütenasip yaratan

14- El-Musavvir: Varlıklara şekil veren ve onları birbirinden farklı özellikte yaratan

15- El-Gaffâr: Günahları örten ve çok mağfiret eden Dilediğini günah işlemekten koruyan

16- El-Kahhâr: Her istediğini yapacak güçte olan, galip ve hâkim

17- El-Vehhâb: Karşılıksız nimetler veren, çok fazla ihsan eden

18- Er-Razzâk: Her varlığın rızkını veren ve ihtiyacını karşılayan

19- El-Fettâh: Her türlü sıkıntıları gideren

20- El-Alîm: Gizli açık, geçmiş, gelecek, her şeyi, ezeli ve ebedi ilmi ile en mükemmel bilen

21- El-Kâbıd: Dilediğinin rızkını daraltan, ruhları alan

22- El-Bâsıt: Dilediğinin rızkını genişleten, ruhları veren

23- El-Hâfıd: Kâfir ve facirleri alçaltan

24- Er-Râfi: Şeref verip yükselten

25- El-Mu’ız: Dilediğini aziz eden

26- El-Müzil: Dilediğini zillete düşüren, hor ve hakir eden

27- Es-Semi: Her şeyi en iyi işiten, duaları kabul eden

28- El-Basîr: Gizli açık, her şeyi en iyi gören

29- El-Hakem: Mutlak hakim, hakkı bâtıldan ayıran Hikmet sahibi

30- El-Adl: Mutlak adil, yerli yerinde yapan

31- El-Lâtîf: Her şeye vakıf, lütuf ve ihsan sahibi olan

32- El-Habîr: Her şeyden haberdar Her şeyin gizli taraflarından haberi olan

33- El-Halîm: Cezada, acele etmeyen, yumuşak davranan, hilm sahibi

34- El-Azîm: Büyüklükte benzeri yok Pek yüce

35- El-Gafûr: Affı, mağfireti bol

36- Eş-Şekûr: Az amele, çok sevap veren

37- El-Aliyy: Yüceler yücesi, çok yüce

38- El-Kebîr: Büyüklükte benzeri yok, pek büyük

39- El-Hafîz: Her şeyi koruyucu olan

40- El-Mukît: Rızıkları yaratan

41- El-Hasîb: Kulların hesabını en iyi gören

42- El-Celîl: Celal ve azamet sahibi olan

43- El-Kerîm: Keremi, lütuf ve ihsânı bol, karşılıksız veren, çok ikram eden

44- Er-Rakîb: Her varlığı, her işi her an gözeten Bütün işleri murakabesi altında bulunduran

45- El-Mucîb: Duaları, istekleri kabul eden

46- El-Vâsi: Rahmet ve kudret sahibi, ilmi ile her şeyi ihata eden

47- El-Hakîm: Her işi hikmetli, her şeyi hikmetle yaratan

48- El-Vedûd: İyiliği seven, iyilik edene ihsan eden Sevgiye layık olan

49- El-Mecîd: Nimeti, ihsanı sonsuz, şerefi çok üstün, her türlü övgüye layık bulunan

50- El-Bâis: Mahşerde ölüleri dirilten, Peygamber gönderen

51- Eş-Şehîd: Zamansız, mekansız hiçbir yerde olmayarak her zaman her yerde hazır ve nazır olan

52- El-Hak: Varlığı hiç değişmeden duran Var olan, hakkı ortaya çıkaran

53- El-Vekîl: Kulların işlerini bitiren Kendisine tevekkül edenlerin işlerini en iyi neticeye ulaştıran

54- El-Kaviyy: Kudreti en üstün ve hiç azalmaz

55- El-Metîn: Kuvvet ve kudret menbaı, pek güçlü

56- El-Veliyy: Müslümanların dostu, onları sevip yardım eden

57- El-Hamîd: Her türlü hamd ve senaya layık olan

58- El-Muhsî: Yarattığı ve yaratacağı bütün varlıkların sayısını bilen

59- El-Mübdi: Maddesiz, örneksiz yaratan

60- El-Muîd: Yarattıklarını yok edip, sonra tekrar diriltecek olan

61- El-Muhyî: İhya eden, yarattıklarına can veren

62- El-Mümît: Her canlıya ölümü tattıran

63- El-Hayy: Ezeli ve ebedi bir hayat ile diri olan

64- El-Kayyûm: Mahlukları varlıkta durduran, zatı ile kaim olan

65- El-Vâcid: Kendisinden hiçbir şey gizli kalmayan, hiçbir şeye muhtaç olmayan

66- El-Macîd: Kadri ve şânı büyük, keremi, ihsanı bol olan

67- El-Vâhid: Zat, sıfat ve fiillerinde benzeri ve ortağı olmayan, tek olan

68- Es-Samed: Hiçbir şeye ihtiyacı olmayan, herkesin muhtaç olduğu merci

69- El-Kâdir: Dilediğini dilediği gibi yaratmaya muktedir olan

70- El-Muktedir: Dilediği gibi tasarruf eden, her şeyi kolayca yaratan kudret sahibi

71- El-Mukaddim: Dilediğini yükselten, öne geçiren, öne alan

72- El-Muahhir: Dilediğini alçaltan, sona, geriye bırakan

73- El-Evvel: Ezeli olan, varlığının başlangıcı olmayan

74- El-Âhir: Ebedi olan, varlığının sonu olmayan

75- Ez-Zâhir: Yarattıkları ile varlığı açık, aşikâr olan, kesin delillerle bilinen

76- El-Bâtın: Aklın tasavvurundan gizli olan

77- El-Vâlî: Bütün kâinatı idare eden, onların işlerini yoluna koyan

78- El-Müteâlî: Son derece yüce olan

79- El-Berr: İyilik ve ihsanı bol olan

80- Et-Tevvâb: Tevbeleri kabul edip, günahları bağışlayan

81- El-Müntekım: Asilerin, zalimlerin cezasını veren

82- El-Afüvv: Affı çok olan, günahları mağfiret eden

83- Er-Raûf: Çok merhametli, pek şefkatli

84- Mâlik-ül Mülk: Mülkün, her varlığın sahibi

85- Zül-Celâli vel İkrâm: Celal, azamet, şeref, kemal ve ikram sahibi

86- El-Muksit: Mazlumların hakkını alan, adaletle hükmeden, her işi birbirine uygun yapan

87- El-Câmi: İki zıttı bir arada bulunduran Kıyamette her mahlûkatı bir araya toplayan

88- El-Ganiyy: İhtiyaçsız, muhtaç olmayan, her şey Ona muhtaç olan

89- El-Mugnî: Müstağni kılan İhtiyaç gideren, zengin eden

90- El-Mâni: Dilemediği şeye mani olan, engelleyen

91- Ed-Dârr: Elem, zarar verenleri yaratan

92- En-Nâfi: Fayda veren şeyleri yaratan

93- En-Nûr: Âlemleri nurlandıran, dilediğine nur veren

94- El-Hâdî: Hidayet veren

95- El-Bedî: Misalsiz, örneksiz harikalar yaratan (Eşi ve benzeri olmayan)

96- El-Bâkî: Varlığının sonu olmayan, ebedi olan

97- El-Vâris: Her şeyin asıl sahibi olan

98- Er-Reşîd: İrşada muhtaç olmayan, doğru yolu gösteren

99- Es-Sabûr: Ceza vermede, acele etmeyen

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.