![]() |
Abdülaziz Debbağ Hakkında Bilgi |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Abdülaziz Debbağ Hakkında BilgiAbdülaziz Debbağ hayatı Abdülaziz Debbağ kimdir Abdülazîz b Mes'ûd b Ahmed ed-Debbâş el-Hasenî el-Bekrî (ö 1132/1720), Hızıriyye tarikatının kurucusu olarak kabul edilen Faslı mutasavvıftır 1090'da (1679) Fas'ta doğdu Görüş ve düşüncelerinin nakledildiği el-İbrîz adlı eserde devrinin gavs'ı olarak tanı*tılmasına rağmen hayatı hakkında ye*terli bilgi yoktur Kaynaklar ona nisbet edilen bu eseri zikretmekle yetinirler Kendisiyle Receb 1125'te (1713) tanış*tığını, şeyhinin o sıralarda otuz beş ya*şında olduğunu söyleyen müridi ve el-İbrîz'in derleyicisi Ahmed b Mübarek (ö, 1156/1743), onu eşi bulunmayan ta*sarruf sahibi bir velî olarak anmasına, Allah, Kur'an, kâinat ve insan hakkında söylediği her sözü mutlaka kabul edil*mesi gereken ilâhî bir sır gibi göster*meye çalışmasına karşılık, hayatının ana çizgileri konusunda doyurucu bilgi vermez Meselâ, adı geçen eserde şey*hinin henüz kırk bir yaşını tamamlamadan öldüğünü birkaç defa tekrarlama*sına rağmen ölüm tarihi ve sebebinden hiç bahsetmez Bununla beraber bizzat Debbâğ, el-İbrîz'de kendisinin Hz Peygamber'in rüyadaki emirleri üzerine gerçekleşen bir evliliğin meyvesi oldu*ğunu söyler ve büyük bir velî olacağının doğumundan çok önce haber verildiği*ne dikkat çeker; Hz Hasan soyundan olduğunu, âlim ve tasavvufa ilgi duyan bir ailenin ikinci çocuğu olarak 1679'da dünyaya geldiğini, 1699'da annesini kaybedince babasının ikinci defa evlen*diğini anlatır Ayrıca soyunun ve tarikat silsilesinin Hz Ebû Bekir'e dayandığını, dolayısıyla Sünnî ve Sıddîkî olduğunu, onun sırlarının vârisi bulunduğunu be*lirtir İlk şeyhi Hızır'ın yanı sıra on Sıddîk şeyhten feyz aldığını, annesini kay*bettiği yıl, daha sonra evleneceği kadının ve ondan doğacak iki oğlu ile kızı*nın kendisine açık bir şekilde gösteril*diklerini ve her şeyin gördüğü gibi gerçekleştiğini ifade eder Ahmed b Mübârek'in, onun hem “Ümmî” bir zat olduğunu sık sık tekrar*laması, hem de bütün âlemlere, dillere, geçmişe, içinde yaşanılan zamana ve geleceğe ait bilmediği ve bilemeyeceği hiçbir şeyin bulunmadığını ilâve etmesi, gerçeği ifadeden çok, onu tam anlamıy*la bir “İnsân-ı kâmil” olarak takdim et*me gayretiyle açıklanabilir Çünkü el-İbrîz'in muhtevasından Abdülazîz ed-Debbâğ'ın hadis, tefsir, fıkıh ve kelâm İlimlerini iyi bildiği, mükemmel bir ta*savvuf kültürüne sahip bulunduğu, Bâyezîd-i Bistâmî, Hallâc, Hakîm-i Tirmîzî, Gazzâlî, İbnül-Arabî, İbnü'l-Fârız ve benzerlerinin nübüvvet, velayet, keşf ve varlık hakkındaki görüşlerini okudu*ğu anlaşılmaktadır (bk TDV İslam Ansiklopedisi, Abdülaziz Debbağ md) |
![]() |
![]() |
|