GöKKuŞaĞı
|
"Zito Venizelos" Demeyi Reddetti, Şehit Edildi
Albay Süleyman Fethi Bey: "Zito Venizelos" demeyi reddetti, şehit edildi
İstanbul'da, Sirkeci'den Gülhane Parkı kapısına doğru giderken yol sağa kıvrılır Yolun bu dönemecinde, sağda, eskiden bir tekke vardı Salkımsöğüt Kaadiri tekkesi denilirdi
Bu tekkeyle bitişiğindeki yapılar sonradan yıktırılmış, yol biraz genişletilmiştir Ondokuzuncu yüzyılın sonlarında Salkımsöğüt tekkesinin şeyhi İzzî Efendi'ydi Şeyh İzzî Efendi'nin Üsküdar'daki evinde 1877 yılında bir oğlu dünyaya geldi Çocuğun adını Süleyman Fethi koydular
1919 yılının 15 Mayıs'ı; işte o kara gün Yunan ordusu İzmir'i işgal etmişti
Albay Fethi Bey, hergünkü gibi o sabah da, İzmir'in Karantina denilen semtindeki evinden çıkıp işine gitmek için hazırlanmaktaydı Eşi Edibe Hanım, düşmanın İzmir'i işgal ettiği böyle bir günde askerlik şubesine gitmemesi, bir süre evinde kalıp durumu gözlemlemesi için rica etmekteydi Fethi Bey'in, eşi Edibe Hanım'a cevabı kısa olmuştu:
— Ben askerim! İşime böyle bir günde gitmezsem, başka ne zaman gideceğim!
Fethi Bey evinden çıktı Görevi başına gitti Masasına daha yeni oturmuştu ki, başlarında iki Yunan subayı bulunan erler içeri girdi Yunanlı subaylardan biri Fethi Bey'e, esir olduğunu söyledi
Fethi Bey, İzmir işgal edildiğine, savaş da olmadığına göre, esir olamayacağını söyledi Ama Yunanlı subaylara söz anlatmanın olanağı yoktu Fethi Bey'i zorla odasından çıkardılar Silahlı Yunan erleri arasından yürüterek Kordon denilen rıhtım yolundan geçirdiler; Pasaport denilen yere getirdiler
Pasaport'un rıhtım boyunda esir diye getirdikleri başka Türk subaylarını da tek sıra olarak yanyana dizmişlerdi Fethi Bey'i bu sıranın başına koydular Efzun denilen özel kılıkta giyimli Yunanlı erler de rıhtım boyuna dizilmişlerdi Yunan savaş gemileri limandaydı Kıyıya asker çıkaran Yunan gemileri rıhtıma yanaşmıştı
İşgalden sevinç duyan yerli Rumlar alanı doldurmuş, bayram havası yaşıyorlardı Kimi Rumlar da yapıların damlarına, çatılarına çıkmışlardı Balkonları, terasları doldurmuşlardı Sevinç çığlıkları atıyorlardı
Bir Yunan subayı, yanında bir Efzun eriyle, tek sıra dizilmiş olan Türk subaylarından biri önünde duruyor, onlara kollarını yana kaldırtıp indirterek "Zito Venizelos!" yani "Yaşasın Venizelos!" diye bağırmalarını söylüyordu
Yunan subayı sırayla gele gele Albay Fethi Bey'in karşısına gelmişti Fethi Bey, Yunan subayının dediğini yapmıyordu Ne kollarını yana kaldırıp indiriyor, ne de "Zito Venizelos!" diye bağırıyordu
Bakışlarını karşısındaki Yunan subayına dikmiş, ateş saçan gözlerini kırpmadan dimdik bakıyordu Yunan subayı buyruğunu birkaç kez yineledi Fethi Bey'e "Zito Venizelos!" dedirtmek için birkaç kez boşuna bağırdı Fethi Bey sanki onu duymuyordu, kayadan bir yontu gibi dimdikti
Yunan subayı ummadığı bu direniş karşısında öyle kızmıştı ki, o kızgınlıkla birden elini uzatıp, Fethi Bey'in omuzlarındaki albaylık apoletlerini sökmek istedi Fethi Bey, Yunan subayının elini şiddetle iterek,
— Onları sen takmadın ki sen sökesin! diye bağırdı
Yunan subayı, Zito Venizelos, demesi için son bikez daha Fethi Bey'e bağırdı Fethi Bey oralı değildi Yunan subayı, yanındaki Yunan erine komut verdi
Efzun eri, Fethi Bey'in göğsüne dayalı süngüsünü hızla itti Süngü albayın göğsüne saplanmıştı Süngünün açtığı yaradan kan fışkırıyordu Ama albay Fethi Bey'in yüz kaslarında en küçük bir kıpırtı, bir acı belirtisi yoktu
Yine öylece dimdik duruyordu Efzun eri, Türk albayını süngülerken, alanı doldurmuş ve damlarda, çatılarda, balkonlarda, pencerelerde toplanmış Rumlar'ın çığlıkları göklere yükseliyordu
Sırayla gele gele yine albay Fethi Bey'in karşısına geldiler Yunan subayının sözlerini İzmirli bir Rum, Türkçe'ye çevirdi:
— Kollarını yana açıp indirirken Zito Venizelos, diye bağıracaksın!
Fethi Bey'de yine ne ses, ne bir kıpırtı vardı Yunan subayı bikez daha yanındaki Efzun erine komut verdi Efzun eri, ikinci kez Fethi Bey'i süngüledi Fışkıran kanlardan Fethi Bey'in giysisi kan içinde kalmıştı Yerli Rumlar'ın bağrışmalarından, haykırışmalarından yer-gök inliyordu
İki kama ucu gibi parlayan gözlerini Yunan subayına dikmiş olan Fethi Bey'in dudakları bile kıpırdamıyordu Üçüncü kez süngülenmeyi göze almış, yine direnmişti
Yunan subayının buyruğuyla Efzun eri, Fethi Bey'i üçüncü kez süngüledi; bu kez süngüsünü daha hınçlı, daha hızlı dürtmüştü Fethi Bey'den yine ses çıkmadı, ama alanı dolduran insanlardan birden bir uğultu yükseldi; şaşkınlık mırıltılarının oluşturduğu bir uğultuydu
Tam yirmiiki kez  Evet, yirmiiki kez Yunan subayı, albay Fethi Bey'in karşısına dikilip, O'nu "Zito Venizelos!"diye bağırtmaya zorladı
Hayır! Fethi Bey sesini bile çıkarmadı Yirmiiki kez süngülendi Süngülenirken gözünü bile kırpmıyordu Yalnız her süngülenişinde daha çok kan yitirdiği için yüzü daha çok soluyor, ak donuk bir renk alıyordu Yaralarından akan kanlar, ayaklarının dibinde gölleniyordu Süngüleye süngüleye bile Üsküdarlı Albay Süleyman Fethi Bey'e "Zito Venizelos!" dedirtemediler Ama yaralarından çok kan yitiren Türk albayının gücü gittikçe azalmaktaydı Ayakta zor durabildiği belliydi
Yirmiiki yarasından kan akarken, yine de düşmanının karşısında dimdik durabilmek için insanüstü bir çabayla son gücünü harcıyordu Kanı çekilen yüzü, dudakları aka kesmişti Yunan subayı yirmiikinci kez haykırdı Yerli Rum, O'nun sözlerini yine çevirdi:
— Zito Venizelos, diye bağıracaksın!
Hayır, Fethi Bey yine bağırmadı Efzun eri, subayının buyruğuyla Fethi Bey'i yirmiikinci kez süngüledi Artık ayakta durmaya direnci kalmamıştı, Fethi Bey ayaklarının dibinde göllenmiş kanının üstüne düştü, oraya yığıldı
Eşi Edibe Hanım, yakınları, İzmir'i işgal eden Yunan birliği komutanından, Albay Fethi Bey'i kendilerine vermelerini istediler Ama Yunan komutanı, yaralı Türk albayını vermedi Fethi Bey'in yakın dostu Ali Şefik Bey, İzmir'deki Fransız Başkonsolosluğuma başvurdu Ancak Fransız Başkonsolosu'nun yardım ve aracılığıyla Fethi Bey Yunanlılar'ın elinden alınabildi
Ölmek üzere olan Fethi Bey hastaneye yatırıldı Bütün gece başucunda bir Türk hemşiresi bekledi
1919 yılının 15 Mayısı'nı 16 Mayıs'a bağlayan gece, sabaha karşı, Fethi Bey,
— Makamımı görüyorum! diye inledi
Bu, O'nün son sözü oldu
Şehit Üsküdarlı Albay Süleyman Fethi Bey'in na'şı, dostu Ali Şefik Bey'in Küçük Fettan Sokağı'ndaki evine getirildi Evde büyük bir masanın üstüne konuldu Kadınlı erkekli ev insanları, sabaha dek, Şehit Albay'ın başında saygı nöbeti tuttular
Ertesi gün Şehit Albay Fethi Bey için çok büyük bir cenaze töreni düzenlendi; öyle ki bütün Türk İzmir halkı ayağa kalkmıştı, yer yerinden oynadı İşgalciler bile bu coşkulu saygı gösterisini önleyememişti
Fethi Bey, İzmir'deki Mevlevi tekkesinin mezarlığına gömüldü Süngü yaralarıyla delikdeşik olmuş kanlı albaylık giysisi de sonradan askeri müzeye
__________________
Bıçak soksan gölgeme, Sıcacık kanım damlar
Girde bak bir ülkeme: Başsız başsız adamlar
NFK
GaLiBa Bu GeCe YaĞMuRDa GöKKuŞaĞı MiSali GüLeRKeN aĞLaMaNıN ZaMaNı
|