meLankoLik_asaLet
|
İslam Tarih ve Kültüründe Ehl-i Beyt-i Rasûlullah'ın Yeri ve Önemi
I Kavram Olarak Ehl-i Beyt
Zaman içinde Hz Peygamberin ailesini ifade etmek için Ehl-i beyt, Âl-i Rasûl, Âl-i Muhammed (sav), Itretü'n-Nebî gibi bazı terkibler kullanılmıştır Bu ifadeler arasında en yaygın olanı ise Ehl-i beyt tâbiridir Arapça bir söyleyiş olan Ehl-i beyt tamlamasında yer alan "Ehl" kelimesi, lügatte;
1 Bir kişiye nispet edildiğinde onun ailesini, yani eşini, çocuklarını ve yakın akrabalarını ifade eder: Hz Peygamberin Ehl-i beyti gibi
2 Bir bölgeye nispet edildiğinde oranın halkını tanımlar: Ehl-i Medîne gibi
3 Bir kimseye, bir fikre veya bir oluşuma nispet edildiğinde ise inananlar, tâbî olanlar, taraftarlar kastedilir: Ehl-i Sünnet gibi
4 Ayrıca bir şeyi hak eden, layık olan, ehil olan anlamını taşımaktadır "Ehl" kelimesiyle müteradif, eş anlamlı kullanılan bir diğer kelime ise "Âl" ifadesidir "Âl" de aile, akrabalar, hısım, kabile anlamlarını taşır Ancak "âl" kelimesi soy ve şeref olarak seçkin kişi ve aileler için kullanılmıştır: Âl-i İmrân, Âl-i İbrâhim gibi
"Beyt" kelimesi ise bilindiği üzere "ev, hâne" anlamını taşır Bu kelimenin ayrıca "aile" karşılığı da bulunmaktadır
Araplar "Ehl-i beyt" tamlamasını "ev halkı, yani aile efrâdı, aile bireyleri ve ikinci planda da yakın akrabalar" için kullanmışlardır
Asr-ı Saâdette Hz Peygamberin ailesini kastetmek için "ehl-i beyt ve âl-i beyt" tâbirlerinin her ikisi de kullanılmıştır Asr-ı Saâdetten sonra günümüze uzanan zaman dilimi içinde ise "Ehl-i beyt" ifâdesi mutlak olarak kullanıldığında doğrudan Hz Peygamberin ailesini ifade eden bir ıstılah hâline gelmiştir Dili Arapça olmayan Müslümanlar için ise hiçbir karışıklığa yol açmayacak şekilde Ehl-i beyt ve Âl-i beyt denince Hz Peygamberin ailesi anlaşılır "Âl" kelimesi ise yaygın olarak "Âl-i Muhammed" şeklinde kullanılmıştır
Hz Peygamberin Ehl-i Beyti
Hz Peygamberin aynı hâneyi paylaştığı ve birlikte hayat sürdüğü ailesinin fertleri, onun ehl-i beytini teşkil ediyordu Hz Peygamberin ehl-i beyti ise zamana ve mekâna göre değişiklik gösterse de temelde hanımları, çocukları, torunları ve hem amcasının oğlu hem de damadı olan Hz Ali'den meydana gelmekteydi
Hz Peygamberin ailesini, hanımları ve soyunu teşkil eden evlâdı olarak şu şekilde tavzih etmek mümkündür:
Ezvâc-ı Tâhirât ve Ümmühât-i Mü'minîn olan Hz Peygamberin Hanımları:
Hz Peygamberin ilk eşi Hz Hatice'dir Bi'setten (peygamberlikten) önce 15, bi'setten sonra 9 yıl olmak üzere Hz Hatice'nin vefatına kadar 24 yıl devam eden bu evlilikten altı çocukları dünyaya gelmiştir Hz Peygamber, Hz Hatice'nin vefatından sonra Sevde vâlidemizle evlenmiştir
Hz Peygamberin diğer hanımlarıyla evlilikleri Hicretten sonra gerçekleşmiştir Bu hanımlarından sadece Mâriye (r a )'den bir çocuğu dünyaya gelmiştir Hanımlarından sadece Zeyneb bint Huzeyme ve Reyhâne kendisinden önce vefat etmişlerdir Hz Hatice dışında Ezvâc-ı Tâhirât'ın hepsi Medîne'de yaşamışlar ve orada vefat etmişlerdir
Hz Peygamberin Çocukları, Damatları ve Torunları
Hz Peygamberin Mekke'de Hz Hatice'den 4'ü kız 2'si erkek olmak üzere 6 evlâdı dünyaya gelmiştir Oğulları Kâsım ve Abdullah küçük yaşta vefat etmiş, Mekke'de toprağa verilmişlerdir Kızları Zeyneb, Rukıyye, Ümmü Gülsüm ve Fâtıma Medîne'ye hicret etmişler ve orada vefat etmişlerdir
Hz Peygamberin yedinci evlâdı İbrâhim, Medîne'de 7 yılda evlendiği Mâriye el-Kıbtıyye'den dünyaya gelmiş, ancak fazla yaşamamış ve küçük yaşta vefat etmiştir
Büyük kızı Zeyneb, teyzesinin oğlu Ebü'l-Âs b Rebî' ile evlenmiştir Ebü'l-Âs'ın Müslüman olmaması üzerine ayrılmışlar, Zeyneb hicret etmiş, daha sonra Müslüman olması üzerine tekrar evlenmişlerdir Bu evlilikten Ümâme ve Ali isimli iki çocukları dünyaya gelmiştir Ali küçük yaşta vefat etmiş, Ümâme'nin ise yaptığı evliliklerden çocuğu olmamıştır
Rukıyye ve Ümmü Gülsüm bi'setten önce Hz Peygamberin amcası Ebû Leheb'in oğulları Utbe ve Uteybe ile nikâhlanmışlardır; ancak İslâmiyet'in zuhûru üzerine Ebû Leheb bu evliliklere son vermiştir Rukıyye, Mekke döneminde Hz Osman ile evlenmiş, bu evlilikten Abdullah isimli bir oğulları olmuş, ancak küçük yaşta vefat etmiştir Rukıyye ise hicretin 2 senesinde Medîne'de vefat etmiştir
Rukıyye'nin vefatından sonra Hz Osman, Ümmü Gülsûm ile evlenmiştir Bu evlilikten çocukları olmamıştır Ümmü Gülsüm hicrî 9 senede vefat etmiştir
Hz Peygamberin küçük kızı Fâtıma Hicretin 2 yılında Hz Ali b Ebû Tâlib ile evlenmiş, bu evlilikten Hasan, Hüseyin, Muhsin, Zeyneb ve Ümmü Gülsüm isimli çocukları dünyaya gelmiştir Muhsin bebek iken vefat etmiş, Zeyneb ve Ümmü Gülsüm'ün ise nesebleri devam etmemiştir
Görüldüğü gibi Hz Peygamberin Hz Fâtıma dışındaki bütün evlâdı kendisinin irtihâlinden önce vefat etmişlerdir Hz Fâtıma da babasından 4 veya 6 altı ay sonra O'na kavuşmuştur Hz Peygamberin nesli ise ittifakla kabul edildiği üzere torunlarından Hz Hasan ve Hz Hüseyin vasıtasıyla devam etmiştir Asr-ı Saâdetten sonra Hz Peygamberin bu nesli Ehl-i beyt olarak anılmışlardır
Hz Peygamberin ailesi dışında Ashaptan bazı kişilere, Ehl-i beyt'e dahil olma pâyesi verdiği görülmektedir Selmân el-Fârisî ve Vâsile b Eskâ'nın adları bu sahâbe arasında sayılır
Zaman içerisinde Hz Peygamberin uygulamalarını farklı yorumlama sonucu ya da mezhep taassubu sebebiyle, Hz Peygamberin Ehl-i beyt'inin kapsamı konusunda farklı yaklaşımlar ortaya konmuştur Bu yaklaşımlardan en dar kapsamlı olanına göre Ehl-i beyt, sadece Hz Peygamberin eşleri'dir Ehl-i beyt kavramını en geniş ölçekte yorumlayanlar ise bütün Ümmet-i Muhammed'in Ehl-i beyt olduğunu ileri sürerler Ancak bu görüşler yaygınlık kazanmamıştır
|