|
![]() ![]() |
|
Konu Araçları |
çalışmalarının, döneminde, eğitim, milli, osmanlı, reform, sisteminde, yapısı |
![]() |
1856-1879 Döneminde Osmanlı Milli Eğitim Sisteminde Reform Çalışmalarının Yapısı |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() 1856-1879 Döneminde Osmanlı Milli Eğitim Sisteminde Reform Çalışmalarının Yapısı1856-1879 Döneminde Osmanlı Milli Eğitim Sisteminde Reform Çalışmalarının Yapısı ve Seyri Tanzimat öncesi Osmanlı’da her alandaki kurum ve müesseslerde ciddi bir çözülme ve bozulma yaşanıyordu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu gelişme Batı ile ilişkilerin geliştirilmesinde yabancı dil bilgisini çok önemli bir konuma getirdi ![]() ![]() ![]() 1856 sonrasında iyice gelişen bu ilişki ve bunun getirdiği yeni, farklı ve çatışan fikir ortamında eğitim sistemi üç farklı karakter ve bu karakterleri temsil eden kişiler arasındaki tartışmalarla şekilleniyordu ![]() ![]() ![]() Osmanlı eğitim sistemindeki reform çalışmaları geleneksel medrese eğitiminde meydana gelen tıkanıklıkla birlikte gelişmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu çalışmamızda bu üç gurubun temel yapısı üzerinde durulacaktır ![]() ![]() ![]() ![]() I ![]() Osmanlı eğitim reformu geleneksel medrese eğitiminde meydana gelen tıkanıklıkla birlikte gündeme gelmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Tanzimatla birlikte Osmanlı eğitim sistemindeki reform arayışlarında ortaya koyduğumuz bu üç kimlikle ilişkilendirebileceğimiz Mümtaz’er Türköne’ye ait orijinal bir tezle karşılaşıyoruz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Türk’öne’nin bütünsel anlamda reform hareketinin içinde bulunduğu tepki ort***** ilişkin bu sınıflandırması pek tabi ki reformun en önemli parçalarından biri olan eğitim sorununda da yansımalarını taşıyan bir gerçekliği ifade etmektedir ![]() ![]() ![]() 1 ![]() 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu tespitler içerisinde geleneksel medrese eğitimi ve ulema sınıfının Osmanlı’nın son döneminde ulaştığı noktaya ilişkin iki önemli gerçeği ortaya koymaktadır Bunlardan birincisi medrese eğitiminin ısrarla din ilimlerinde odaklaşılmasıydı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Berkes’in tespitlerine göre Osmanlı eğitim reformu çerçevesinde medrese eğitim geleneğinin oluşturduğu aslında cahillik olan bu durumun düzeltilmesine dönük teşebbüsler söz konusu idi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Görülüyor ki Osmanlı reformlarının yoğun olarak yaşandığı dönemde çok ciddi bir sorun olarak algılanan geleneksel eğitim sisteminin değiştirilmesi söz konusuydu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Batı tarzı eğitimin getirilmesine dönük teşebbüsler olacak ve bu teşebbüslerin verdiği meyveler daha sonra geleneksel eğitimle çatışacaktır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 2 ![]() 1850’li yıllar ve sonrasında İstanbul ile aralarında zaman zaman sorunlar çıkan veya ufkunu geliştirmek isteyen aydınların Batı’ya özellikle Fransa’ya açılmalarıyla birlikte düşüncelerde Batı etkisinde artış gerçekleşmeye başlandı ![]() İlerleyen yıllarda Fransız yazar Ernest Renan’ın “Bilim ve İslamlık” konulu bir konferansta, İslamın bilim ve felsefeye karşı olduğunu ve bunun asıl nedeninin İs lâmın Arap kafasının bir ürünü olması olduğunu” iddia edişi Osmanlı’da çok yoğun bir tartışma başlatmıştı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ancak bu konuda hatalı genellemelere düşmemek açısından, Türköne’nin itiraz ettiği “Askeri alandan başlayarak Türklerin yükselen Batıyı teklide başladıkları ve bu gidişin topyekün bir Batılılaşma hummasına dönüştüğü” tezi üzerinde bir irdelemeye ihtiyaç bulunmaktadır ![]() ![]() ![]() Ancak belirtmeliyiz k bu tespit reform hareketinin hakim görüntüsünün ifadesi olarak “güçlenen ve yaygınlık kazanan” bir kimlik hakkında yapılmaktadır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Sözünü ettiğimiz bu kesimin örnek simalarından biri Tahir Münif’dir(1830-1910) ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu cephede dikkat çeken bir diğer önemli isim Tahsin Efendi’dir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Tahsin Efendi Müslüman milletlerin kalkınmasının biricik yolunun din dogmalarından kafalarını temizlemek ve eğitim yoluyla çağdaş fenleri benimseyerek kafalarını aydınlatmak olduğuna inanıyordu ![]() ![]() ![]() Tahir Münif, Tahsin Efendi ve burada ayrıntılı olarak sözü edilmemiş olan Saffet Efendi’nin Avrupa’daki aydın rasyonalist düşünün eğitimde, ekonomik hayatta, toplumsal gidişte, siyasette uygulanması gerekliliği yönündeki görüşleri ve bu uğurda sergiledikleri çabalar Cemalettin Efgani’ye verdikleri rol ile birlikte sarsıntıya uğramıştı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Öte yandan bu görüşü desteklemesi bakımından Münif ve Tahsin gibi isimlerin “zındıklar” zümresinden olarak mimlenmiş olması ve Darülfünun’un kitaplığı oluşturulurken Avrupa’dan özellikle Fransa’dan aynen alınan ve tercüme edilen hümanizm ve pozitivist felsefenin kitaplarının Tahsin Efendinin müdürlüğü döneminde Osmanlıya taşınmış olması Ali Suavi’nin ifadesinde yer aldığı gibi gayrimüslim öğrencilerin büyük çoğunluğunun burslu okumaları birer önemli ip uçlarını oluşturmaktadır ![]() Üçüncü Gurup:Sentezciler Bu gurupta yer alan düşünürler Batı’nın aynen taklidi eğilimlerinin karşısında yer almışlardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu gurup aslında medresenin ve ulemanın içerisine düştüğü çıkmazı çok iyi görmüştü ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Sentezciler olarak adlandırabileceğimiz 3 ![]() ![]() ![]() Osmanlı Tanzimatının en tartışmalı döneminde yaşmış olan Ahmet Cevdet Paşa(1823-1895), Bulgaristan’ın Lofça kasabasında doğdu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
1856-1879 Döneminde Osmanlı Milli Eğitim Sisteminde Reform Çalışmalarının Yapısı |
![]() |
![]() |
#2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() 1856-1879 Döneminde Osmanlı Milli Eğitim Sisteminde Reform Çalışmalarının YapısıArapça, Farsça, Bulgarca ve Fransızca öğrenen, din ve fen ilimlerinde kendisini ciddi şekilde yetiştiren Paşa 1844 yılında Premedi Kazası “kadılığı” ile devlet görevine başladı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu durum Cevdet Paşa ile yönetim arasında bir anlaşmazlık çıktığını göstermektedir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cevdet Paşanın eğitim geçmişi onun hem geleneksel medrese eğitimini mükemmel bir düzeyde aldığını, hem de modern fenlerde kendisini eğittiğini göstermektedir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cevdet Paşanın konumu ve icra ettiği fonksiyon açısından İslam Ansiklopedisinde nakledilen değerlendirme özetle şu şekildedir: Cevdet Para Osmanlı kurumlarına yeni bir yapı kazandırmaya ilişkin tartışmaların yoğun olduğu dönemde gelenekçi Türk-İslam Doğu kültürü ile yenilikçi Batı arasında senteze varmaya çalışmıştır ![]() ![]() ![]() II ![]() 1856-1879 döneminde eğitim reformunun gelişiminde çatışan gurupların kullandıkları muhtelif müesselerle karşılaşıyoruz ![]() ![]() ![]() ![]() İdari Müesseseler Dönemin belli balı müesseselerinin Encümen-i Daniş, Meclis-i Maarif-i Umumiye, Maarif-i Umumiye Nezareti (ve Maarif Nezareti) olgunu görüyoruz ![]() ![]() ![]() Encümen-i Daniş: Osmanlıda ilmin geliştirilmesi ve cehaletin ortadan kaldırılması amacıyla başlayan eğitim reformu hareketiyle -önümüzdeki alt bölümde vurgulanacağı gibi- önce geçici bir meclis kurulmuş, bu meclisin kararlarından biri çeşitli ilimlerin okutulacağı darülfünunun açılması olmuştur ![]() ![]() ![]() ![]() Eserinde Encümen-i Daniş’e değinen Lewis şu tespitleri yapmaktadır: “19 YY ortalarında Osmanlı İmparatorluğunda bilimi teşvik etmek üzere bir akademi ve bilim derneği kurulması için ilk çabalar gösterilmişti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Encümenin bu tükenişinde, ilk üyeleri arasında yer alan bazı kişilerin ilimlerinin yetersizliği, hatır için seçilmiş olmaları, encümenin ilk açılışında bile böyle bir ikilik ve ayrılığın varlığı, meclis içinde Reşit Paşa ve ekibinin diğerleriyle karşı karşıya gelmesi, zaman içinde gerçek bilgili ve çalışabilecek konumda olmayan kişilerin bu meclise secilir olmaları gibi nedenlerin payı olduğu anlaşılmaktadır ![]() Berkes biraz önce sözü edilen ve bu kurulun azası olan Cevdet Paşa’nın bu kurulun programını çizmeye memur edildiğini ve pek bir eser vücuda getirmese de kurulun en başarılı eserlerini Cevdet Paşanın yazmaya memur edilmesiyle verdiğini belirtir ![]() ![]() ![]() Ancak Cevdet Paşa “Ayasofya karşısında bir büyük darülfünun inşasına mübaşeret olundu ![]() ![]() ![]() ![]() Bu tespit bizi çarpıcı bir sonuca ulaştırır ![]() ![]() ![]() Meclis-i Maarif-i Umumiye: Abdülmecit 19845’de “din ve dünya için gerekli olan din bilgilerini ve fenleri yaymak ve halk arasındaki cahilliği kaldırmanın” eğitimin temel amacı olduğunu vurgulayarak bir Maarif Meşveret meclisi kurduğunu açıkladı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yukarıda sözü edilen gelişmeyi Cevdet Paşa şöyle anlatır: “Akdemce maarif-i umumiyenin intişarı esbabını mütalaa etmek üzere bir Meclis-i Maarif-i Muvakkat teşkil olun(up) ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Önce geçici sonra daimi bir meclisle başlayan, ardından Maarif Nezaretine dönen bu kurumsallaşma süreci, tartışmasını yaptığımız dönem itibariyle eğitim sistemine tam bir hakimiyetin ifadesi değildir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yine Cevdet Paşa bu dönemde Serasker Damat Sait Paşanın ısrarıyla Reşit Paşanın azli ve Sarım Paşanın sadrazam olmasının ardından, Sait Paşanın Reşit Paşa döneminde ulaşılan gelişme düzeyini şiddetle tahrip ederek ülkeyi yüz sene geriye götürdüğünü belirtir ![]() ![]() Maarif-i Umumiye Nezareti üyesi Kemal Efendi’nin 1850’de eğitime başlayan Darülmaarif’in açılmasında önemli hizmetlerde bulunması, Maarif Nazırlığı da yapan Kemal efendi’nin bu mektebe müdür tayin edilmesi, Darülmuallimat’ın açılışında Maarif Nezaretinin 1869 yılında bir bina kiralaması, Maarif Nazırı Saffet Paşa’nın 1870’de İslamda kadınların eğitimine önem verildiğini vurgulayan bir konuşma yapması; 1862’de Sıbyan mekteplerinin Maarif Nezaretine bağlanması, ulemanın hedefi olan Tahsin Efendi’nin Darülfünun-u Osmani müdürlüğünden azledilerek yerine Maarif Nezareti muavinlerinden Kazım Efendinin getirilmesi, biraz daha geriye dönersek, Darülfünun-u Osmani’nin 1870’de Maarif Nazırı Saffet Paşa ve Sadrazam Ali Paşa ile diğer ileri gelenler tarafından açılması bu müessesenin(Nezaret-bakanlık) yapısı, üstlendiği rol gibi konularda düşünce üretmemizi sağlayacak çeşitli ipuçları vermektedir ![]() ![]() ![]() Meclis-i Muhtelit-i Maarif: Eğitim reformu çalışmalarında Meclis-i Maarif-i Muvakkat ile başlayan ve 1857’de Maarif Nezaretinin kurulmasıyla gelişen oluşum içerisinde dikkat çeken bir başka meclis daha vardır ![]() ![]() ![]() ![]() Eğitimden, din ve mezhep ayrımı yapılmaksızın bütün halkın yararlanması esasının kabulüyle birlikte teb’adan her milletin kendi mekteplerini yapmalar, öğretim yöntemleri ve hocalarınının seçimini görüşmek üzere teb’a (azınlık) temsilcilerinin katılacağı bir meclis-i muhtelitin kurulması kararlaştırıldı ![]() ![]() Bu yeni düzenlemeye göre sıbyan mekteplerinde her cemaat kendi dillerinde eğitim yapacak ve hükümet bu okulların programlarına müdahale etmeyecekti ![]() ![]() ![]() ![]() Meclis-i Muhtelit’in kurulması(1857) üzerine Meclis-i Maarif’le birlikte maarif alanında meclislerin sayısı ikiye yükseldi ![]() ![]() ![]() ![]() Bu arada Maarif Nezareti ve eğitim sisteminin düzenlenmesiyle ilişkisi bakımından Maarif-i Umumiye Nizamnamesine değinilmesi gerekmektedir ![]() ![]() ![]() ![]() b)Eğitim Birimleri(Okullar) Eğitim reformu çerçevesindeki çözüm arayışlarındaki kayma iki çizgide oluşmuştur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Darülfünun: 1845’te göreve başlayan Meclis-i Muvkkat’ın getirdiği öneriler arasında, yüksek ilimlerin (ulum-u aliye) tahsil edileceği bir darülfunun kurulması önerisi de yer almaktadır ![]() ![]() ![]() ![]() Daha önceki bölümlerde Darülfünunla ilişkilendirilebilecek bilgilere dayanılarak şu tespitlere ulaşabilirizarülfünun, Darülmuallimin ve Darülmuallimat gibi din ve fen ilimlerinin birlikte okutulduğu okulların mali kaynaklarının vakıflar olmasına rağmen, bu müessese büyük ölçüde devlet desteğine dayanmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() Okulda 1863 yılında dönemin sadrazamı Keçecizade Fuat Paşa’nın binanın tamamlanmasını beklemeden bazı odalarda seminer verilmesine izin vermesiyle birlikte İbrahim Ethem Paşa nezaretinde bir dizi konferans ve seminer verilmeye başlandı ![]() ![]() ![]() Bu arada 1869’da çıkarılan Maarif-i Umumiye Nizamnamesi ile Darulfünun-u Osmani kurulması öngörülmüş, bu yeni okulla Batı sistemine daha fazla yaklaşılmıştır ![]() ![]() ![]() Padişahın tasdikiyle 1869 yılında fiilen kurulan Darülfünun-u Osmani sınavla alınan 450 talebe ile öğretim hayatına başlamıştır ![]() ![]() ![]() ![]() 1870 yılında sadrazam Ali Paşa; Maarif Nazırı Saffet Paşa’nin da hazır bulunduğu bir merasimle açılan okulun müdürlüğüne Tahsin Efendi getirilmiştir ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
1856-1879 Döneminde Osmanlı Milli Eğitim Sisteminde Reform Çalışmalarının Yapısı |
![]() |
![]() |
#3 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() 1856-1879 Döneminde Osmanlı Milli Eğitim Sisteminde Reform Çalışmalarının YapısıArapça, Farsça, Bulgarca ve Fransızca öğrenen, din ve fen ilimlerinde kendisini ciddi şekilde yetiştiren Paşa 1844 yılında Premedi Kazası “kadılığı” ile devlet görevine başladı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu durum Cevdet Paşa ile yönetim arasında bir anlaşmazlık çıktığını göstermektedir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cevdet Paşanın eğitim geçmişi onun hem geleneksel medrese eğitimini mükemmel bir düzeyde aldığını, hem de modern fenlerde kendisini eğittiğini göstermektedir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cevdet Paşanın konumu ve icra ettiği fonksiyon açısından İslam Ansiklopedisinde nakledilen değerlendirme özetle şu şekildedir: Cevdet Para Osmanlı kurumlarına yeni bir yapı kazandırmaya ilişkin tartışmaların yoğun olduğu dönemde gelenekçi Türk-İslam Doğu kültürü ile yenilikçi Batı arasında senteze varmaya çalışmıştır ![]() ![]() ![]() II ![]() 1856-1879 döneminde eğitim reformunun gelişiminde çatışan gurupların kullandıkları muhtelif müesselerle karşılaşıyoruz ![]() ![]() ![]() ![]() İdari Müesseseler Dönemin belli balı müesseselerinin Encümen-i Daniş, Meclis-i Maarif-i Umumiye, Maarif-i Umumiye Nezareti (ve Maarif Nezareti) olgunu görüyoruz ![]() ![]() ![]() Encümen-i Daniş: Osmanlıda ilmin geliştirilmesi ve cehaletin ortadan kaldırılması amacıyla başlayan eğitim reformu hareketiyle -önümüzdeki alt bölümde vurgulanacağı gibi- önce geçici bir meclis kurulmuş, bu meclisin kararlarından biri çeşitli ilimlerin okutulacağı darülfünunun açılması olmuştur ![]() ![]() ![]() ![]() Eserinde Encümen-i Daniş’e değinen Lewis şu tespitleri yapmaktadır: “19 YY ortalarında Osmanlı İmparatorluğunda bilimi teşvik etmek üzere bir akademi ve bilim derneği kurulması için ilk çabalar gösterilmişti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Encümenin bu tükenişinde, ilk üyeleri arasında yer alan bazı kişilerin ilimlerinin yetersizliği, hatır için seçilmiş olmaları, encümenin ilk açılışında bile böyle bir ikilik ve ayrılığın varlığı, meclis içinde Reşit Paşa ve ekibinin diğerleriyle karşı karşıya gelmesi, zaman içinde gerçek bilgili ve çalışabilecek konumda olmayan kişilerin bu meclise secilir olmaları gibi nedenlerin payı olduğu anlaşılmaktadır ![]() Berkes biraz önce sözü edilen ve bu kurulun azası olan Cevdet Paşa’nın bu kurulun programını çizmeye memur edildiğini ve pek bir eser vücuda getirmese de kurulun en başarılı eserlerini Cevdet Paşanın yazmaya memur edilmesiyle verdiğini belirtir ![]() ![]() ![]() Ancak Cevdet Paşa “Ayasofya karşısında bir büyük darülfünun inşasına mübaşeret olundu ![]() ![]() ![]() ![]() Bu tespit bizi çarpıcı bir sonuca ulaştırır ![]() ![]() ![]() Meclis-i Maarif-i Umumiye: Abdülmecit 19845’de “din ve dünya için gerekli olan din bilgilerini ve fenleri yaymak ve halk arasındaki cahilliği kaldırmanın” eğitimin temel amacı olduğunu vurgulayarak bir Maarif Meşveret meclisi kurduğunu açıkladı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yukarıda sözü edilen gelişmeyi Cevdet Paşa şöyle anlatır: “Akdemce maarif-i umumiyenin intişarı esbabını mütalaa etmek üzere bir Meclis-i Maarif-i Muvakkat teşkil olun(up) ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Önce geçici sonra daimi bir meclisle başlayan, ardından Maarif Nezaretine dönen bu kurumsallaşma süreci, tartışmasını yaptığımız dönem itibariyle eğitim sistemine tam bir hakimiyetin ifadesi değildir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yine Cevdet Paşa bu dönemde Serasker Damat Sait Paşanın ısrarıyla Reşit Paşanın azli ve Sarım Paşanın sadrazam olmasının ardından, Sait Paşanın Reşit Paşa döneminde ulaşılan gelişme düzeyini şiddetle tahrip ederek ülkeyi yüz sene geriye götürdüğünü belirtir ![]() ![]() Maarif-i Umumiye Nezareti üyesi Kemal Efendi’nin 1850’de eğitime başlayan Darülmaarif’in açılmasında önemli hizmetlerde bulunması, Maarif Nazırlığı da yapan Kemal efendi’nin bu mektebe müdür tayin edilmesi, Darülmuallimat’ın açılışında Maarif Nezaretinin 1869 yılında bir bina kiralaması, Maarif Nazırı Saffet Paşa’nın 1870’de İslamda kadınların eğitimine önem verildiğini vurgulayan bir konuşma yapması; 1862’de Sıbyan mekteplerinin Maarif Nezaretine bağlanması, ulemanın hedefi olan Tahsin Efendi’nin Darülfünun-u Osmani müdürlüğünden azledilerek yerine Maarif Nezareti muavinlerinden Kazım Efendinin getirilmesi, biraz daha geriye dönersek, Darülfünun-u Osmani’nin 1870’de Maarif Nazırı Saffet Paşa ve Sadrazam Ali Paşa ile diğer ileri gelenler tarafından açılması bu müessesenin(Nezaret-bakanlık) yapısı, üstlendiği rol gibi konularda düşünce üretmemizi sağlayacak çeşitli ipuçları vermektedir ![]() ![]() ![]() Meclis-i Muhtelit-i Maarif: Eğitim reformu çalışmalarında Meclis-i Maarif-i Muvakkat ile başlayan ve 1857’de Maarif Nezaretinin kurulmasıyla gelişen oluşum içerisinde dikkat çeken bir başka meclis daha vardır ![]() ![]() ![]() ![]() Eğitimden, din ve mezhep ayrımı yapılmaksızın bütün halkın yararlanması esasının kabulüyle birlikte teb’adan her milletin kendi mekteplerini yapmalar, öğretim yöntemleri ve hocalarınının seçimini görüşmek üzere teb’a (azınlık) temsilcilerinin katılacağı bir meclis-i muhtelitin kurulması kararlaştırıldı ![]() ![]() Bu yeni düzenlemeye göre sıbyan mekteplerinde her cemaat kendi dillerinde eğitim yapacak ve hükümet bu okulların programlarına müdahale etmeyecekti ![]() ![]() ![]() ![]() Meclis-i Muhtelit’in kurulması(1857) üzerine Meclis-i Maarif’le birlikte maarif alanında meclislerin sayısı ikiye yükseldi ![]() ![]() ![]() ![]() Bu arada Maarif Nezareti ve eğitim sisteminin düzenlenmesiyle ilişkisi bakımından Maarif-i Umumiye Nizamnamesine değinilmesi gerekmektedir ![]() ![]() ![]() ![]() b)Eğitim Birimleri(Okullar) Eğitim reformu çerçevesindeki çözüm arayışlarındaki kayma iki çizgide oluşmuştur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Darülfünun: 1845’te göreve başlayan Meclis-i Muvkkat’ın getirdiği öneriler arasında, yüksek ilimlerin (ulum-u aliye) tahsil edileceği bir darülfunun kurulması önerisi de yer almaktadır ![]() ![]() ![]() ![]() Daha önceki bölümlerde Darülfünunla ilişkilendirilebilecek bilgilere dayanılarak şu tespitlere ulaşabilirizarülfünun, Darülmuallimin ve Darülmuallimat gibi din ve fen ilimlerinin birlikte okutulduğu okulların mali kaynaklarının vakıflar olmasına rağmen, bu müessese büyük ölçüde devlet desteğine dayanmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() Okulda 1863 yılında dönemin sadrazamı Keçecizade Fuat Paşa’nın binanın tamamlanmasını beklemeden bazı odalarda seminer verilmesine izin vermesiyle birlikte İbrahim Ethem Paşa nezaretinde bir dizi konferans ve seminer verilmeye başlandı ![]() ![]() ![]() Bu arada 1869’da çıkarılan Maarif-i Umumiye Nizamnamesi ile Darulfünun-u Osmani kurulması öngörülmüş, bu yeni okulla Batı sistemine daha fazla yaklaşılmıştır ![]() ![]() ![]() Padişahın tasdikiyle 1869 yılında fiilen kurulan Darülfünun-u Osmani sınavla alınan 450 talebe ile öğretim hayatına başlamıştır ![]() ![]() ![]() ![]() 1870 yılında sadrazam Ali Paşa; Maarif Nazırı Saffet Paşa’nin da hazır bulunduğu bir merasimle açılan okulun müdürlüğüne Tahsin Efendi getirilmiştir ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
1856-1879 Döneminde Osmanlı Milli Eğitim Sisteminde Reform Çalışmalarının Yapısı |
![]() |
![]() |
#4 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() 1856-1879 Döneminde Osmanlı Milli Eğitim Sisteminde Reform Çalışmalarının YapısıYeni okulun ders programı incelendiğinde edebiyat, Fransızca, genel tarih, coğrafya, fizik, matematik, resim, hukuk ve mantık derslerinin birinci sınıf ders programı olduğu görülmektedir ![]() ![]() ![]() ![]() Ülkede batı tarzında bir üniversiteye ihtiyaç bulunduğuna inanan idarecilerin gayretiyle bu defa 1873 yılında dönemin Maarif Nazırı Saffet Paşa Galatasaray’daki Mekteb-i Sultani müdürü Sava Paşayı hazineye yük olmamak şartıyla yeni bir Darülfünun açmakla görevlendirilmiş, yeni okul Darülfünun-u Sultani adıyla 1874-1875 öğretim yılında faaliyetlerine başlamış ve bu okul 1876 yılına kadar halktan gizli tutularak önceki Darülfünun’un akıbetine uğramaması amaçlanmıştır ![]() ![]() ![]() 1856 sonrası 20 yıllık dönem dikkate alındığında Darülfünun’un yer aldığı noktanın tespiti bakımından Fransız yazar Mac Farlane’ın müşahedeleri ilgi çekicidir ![]() ![]() ![]() Görülüyor ki sorunlara çözüm bulmak amacıyla kurulmuş bir müessese bu defa ateizmin-inançsızlığın tuzağına düşüyordu ![]() ![]() Galatasaray Sultanisi ![]() 1868 yılında açılan Galatasaray Sultanisi bir kaç konu hariç Fransızca lisanla eğitim yapmaya başladı ![]() ![]() ![]() ![]() Bu arada farklı dinlere mensup öğrencilerin birlikte okudukları 1863 yılında kurulan Amerikan Robert Koleji’nden veya İzmir Kaiserwirth okulundan söz eden Roderic Davison, “Galatasaray Lisesi” adıyla hakkında bilgi verdiği bu okulun karma eğitimi getiren resmi bir eğitim teşebbüsü olması özelliğiyle, “Millet” gurupları arasındaki keskin hatlar üzerindeki ilk meydan okuyuş ve ilk ihlal olduğunu vurgular ![]() ![]() ![]() Darülmaarif: Osmanlı eğitim tarihinde Avrupai mektep planında yapılan ilk modern kurum niteliğinde olan bu okul başlangıçta Mekteb-i Maarif adıyla kurulmuştur ![]() ![]() 1850 yılında öğretime başlayan bu okul Sultan Abdülmecid’in annesi Bezmi Alem Valide Sultan’ın yaptırarak vakfettirdiği bir binada faaliyet göstermiştir ![]() ![]() Bu okulun açılmasında önemli görevler ifa eden Kemal Efendi, Maarif-i Umumiye Nezareti Azalığı, Mekatib-i Umumiye Nazırlığı, Maarif Nazırlığı ve adı geçen okulda müdürlük görevlerinde bulunmuştur ![]() Darülmaarifte okutulacak dersler, hoca ve yardımcılarla hizmetlilerin görev ve maaşları vakfiyesinde ayrıntılı olarak belirtilmiştir ![]() ![]() Osmanlı’da 1869 yılında çıkarılan Maarif-i Umumiye Nizamnamesi ile ilk ve orta öğretim kurumlarında bazı düzenlemeler yapılarak dört yıllık rüşdiyelerden sonra öğrenim süresi üç yıl olan idadilerin açılması düşünülmüş ve darülmaarif binasında ilk, orta ve ise seviyesindeki öğretim kurumları bir arada toplanmıştır ![]() Darülmaarifin dikkat çeken özelikleri dini ilimlerle fen ilimlerinin öğrenim sürecinde hemen hemen aynı ağırlığa sahip olmasıdır ![]() ![]() Darulmuallimin: Sıbyan mekteplerine öğretmen yetiştirme fikri Fatih Sultan Mehmet dönemine kadar ulaşsa da o dönemdeki birkaç küçük programdan sonra 1948’e gelinceye kadar bu konuda bir gelişme olmamıştır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Maarif-i Umumiye Nizamnamesinin hükümleri uyarınca öğretmen yetiştiren okulların tek çatı altında toplanması öngörülerek, derecelenme oluşturulmuştu ![]() ![]() ![]() ![]() Darülmuallimat: 1869 tarihli Maarif-i Umumiye Nizamnamesinin çıkarılmasıyla önce değişik adlarda muhtelif yerlerde açılan bu okulların gayesi kız sübyan ve rüşdiye mekteplerine kadın öğretmen yetiştirmek olarak belirlenmiş ve bu okulun sıbyan bölümünün süresi 2 yıl, rüşdiye bölümünün süresi 3 yıl olarak tespit edilmiştir ![]() ![]() Okulun ders müfredatında sıbyan bölümünde din ilimlerine giriş, Osmanlıca Dil kuralları, kitabet, öğretim usulü, her cemaatin kendi dili, risale-i ahlak, hesap ve defter tutma, Osmanlı Tarihi, coğrafya, musiki, dikiş nakış dersleri yer almış; rüşdiye şubesinde ise bu derslerin yanı sıra Arapça, Farsça, tedbir-i menzil, matematiğe giriş, sağlık bilgilerine giriş ve terzilik dersleri konulmuştur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Sonuç ve Genel Değerlendirme Osmanlı eğitim sistemindeki reform çalışmalarının iyice yoğunlaştığı 1856-1876 döneminde, bu dönemdeki yansımaları itibariyle eğitim sistemi hakkında şu tespitlere ulaşılmıştır: Osmanlı aydınları ve yöneticileri geleneksel medrese eğitim sisteminde kronikleşen bir kısım hastalıkları tespit ederek bu hastalıkları giderme yolunda bir dizi reform çalışmalarına girişmişlerdir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu arada müsessese, kullanılan aletler, ders işleme ve sınıf geçme usulleri hakkında Avrupa’dan getirilen yeniliklere hemen hiç bir itiraz olmamıştır ![]() ![]() ![]() Sonuçta bu teşebbüsler tek bir yapıda barınmamış ve aradaki ipler koparak mesafe gittikçe artmıştır ![]() ![]() Ancak medrese eğitim sistemi ve medrese müessesesi bu gelişmelerden büyük bir darbe almıştır ![]() ![]() ![]() ![]() Bu dönemde okulların mali sorunlarının çözümlenme biçimi de dikkat çekmektedir ![]() ![]() Eğitim sisteminde Batının etkisi net olarak ağırlığını hissettirmektedir ![]() ![]() ![]() Bu yıllar medresenin hızla gücünü kaybettiği dönem olarak dikkat çekmektedir ![]() ![]() Üç gurup arasındaki çatışmalarda Batıcılar her geçen yıl daha da güçlenmiş, Batı materyalist felsefesi etkili olmaya başlamış, medrese karşıtı gurup içerisinde ateist bir ekip yetişmiştir ![]() ![]() Modern Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan bu yana eğitim alanında yaşadığı çok ciddi çatışmaların ve bugün gelinen noktanın kökeninin anlaşılması bakımından tarihin, buraya kadar üzerinde durduğumuz bölgesinin bize kazandıracağı çok ciddi ip uçları olduğunu görüyoruz ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
1856-1879 Döneminde Osmanlı Milli Eğitim Sisteminde Reform Çalışmalarının Yapısı |
![]() |
![]() |
#5 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() 1856-1879 Döneminde Osmanlı Milli Eğitim Sisteminde Reform Çalışmalarının YapısıYeni okulun ders programı incelendiğinde edebiyat, Fransızca, genel tarih, coğrafya, fizik, matematik, resim, hukuk ve mantık derslerinin birinci sınıf ders programı olduğu görülmektedir ![]() ![]() ![]() ![]() Ülkede batı tarzında bir üniversiteye ihtiyaç bulunduğuna inanan idarecilerin gayretiyle bu defa 1873 yılında dönemin Maarif Nazırı Saffet Paşa Galatasaray’daki Mekteb-i Sultani müdürü Sava Paşayı hazineye yük olmamak şartıyla yeni bir Darülfünun açmakla görevlendirilmiş, yeni okul Darülfünun-u Sultani adıyla 1874-1875 öğretim yılında faaliyetlerine başlamış ve bu okul 1876 yılına kadar halktan gizli tutularak önceki Darülfünun’un akıbetine uğramaması amaçlanmıştır ![]() ![]() ![]() 1856 sonrası 20 yıllık dönem dikkate alındığında Darülfünun’un yer aldığı noktanın tespiti bakımından Fransız yazar Mac Farlane’ın müşahedeleri ilgi çekicidir ![]() ![]() ![]() Görülüyor ki sorunlara çözüm bulmak amacıyla kurulmuş bir müessese bu defa ateizmin-inançsızlığın tuzağına düşüyordu ![]() ![]() Galatasaray Sultanisi ![]() 1868 yılında açılan Galatasaray Sultanisi bir kaç konu hariç Fransızca lisanla eğitim yapmaya başladı ![]() ![]() ![]() ![]() Bu arada farklı dinlere mensup öğrencilerin birlikte okudukları 1863 yılında kurulan Amerikan Robert Koleji’nden veya İzmir Kaiserwirth okulundan söz eden Roderic Davison, “Galatasaray Lisesi” adıyla hakkında bilgi verdiği bu okulun karma eğitimi getiren resmi bir eğitim teşebbüsü olması özelliğiyle, “Millet” gurupları arasındaki keskin hatlar üzerindeki ilk meydan okuyuş ve ilk ihlal olduğunu vurgular ![]() ![]() ![]() Darülmaarif: Osmanlı eğitim tarihinde Avrupai mektep planında yapılan ilk modern kurum niteliğinde olan bu okul başlangıçta Mekteb-i Maarif adıyla kurulmuştur ![]() ![]() 1850 yılında öğretime başlayan bu okul Sultan Abdülmecid’in annesi Bezmi Alem Valide Sultan’ın yaptırarak vakfettirdiği bir binada faaliyet göstermiştir ![]() ![]() Bu okulun açılmasında önemli görevler ifa eden Kemal Efendi, Maarif-i Umumiye Nezareti Azalığı, Mekatib-i Umumiye Nazırlığı, Maarif Nazırlığı ve adı geçen okulda müdürlük görevlerinde bulunmuştur ![]() Darülmaarifte okutulacak dersler, hoca ve yardımcılarla hizmetlilerin görev ve maaşları vakfiyesinde ayrıntılı olarak belirtilmiştir ![]() ![]() Osmanlı’da 1869 yılında çıkarılan Maarif-i Umumiye Nizamnamesi ile ilk ve orta öğretim kurumlarında bazı düzenlemeler yapılarak dört yıllık rüşdiyelerden sonra öğrenim süresi üç yıl olan idadilerin açılması düşünülmüş ve darülmaarif binasında ilk, orta ve ise seviyesindeki öğretim kurumları bir arada toplanmıştır ![]() Darülmaarifin dikkat çeken özelikleri dini ilimlerle fen ilimlerinin öğrenim sürecinde hemen hemen aynı ağırlığa sahip olmasıdır ![]() ![]() Darulmuallimin: Sıbyan mekteplerine öğretmen yetiştirme fikri Fatih Sultan Mehmet dönemine kadar ulaşsa da o dönemdeki birkaç küçük programdan sonra 1948’e gelinceye kadar bu konuda bir gelişme olmamıştır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Maarif-i Umumiye Nizamnamesinin hükümleri uyarınca öğretmen yetiştiren okulların tek çatı altında toplanması öngörülerek, derecelenme oluşturulmuştu ![]() ![]() ![]() ![]() Darülmuallimat: 1869 tarihli Maarif-i Umumiye Nizamnamesinin çıkarılmasıyla önce değişik adlarda muhtelif yerlerde açılan bu okulların gayesi kız sübyan ve rüşdiye mekteplerine kadın öğretmen yetiştirmek olarak belirlenmiş ve bu okulun sıbyan bölümünün süresi 2 yıl, rüşdiye bölümünün süresi 3 yıl olarak tespit edilmiştir ![]() ![]() Okulun ders müfredatında sıbyan bölümünde din ilimlerine giriş, Osmanlıca Dil kuralları, kitabet, öğretim usulü, her cemaatin kendi dili, risale-i ahlak, hesap ve defter tutma, Osmanlı Tarihi, coğrafya, musiki, dikiş nakış dersleri yer almış; rüşdiye şubesinde ise bu derslerin yanı sıra Arapça, Farsça, tedbir-i menzil, matematiğe giriş, sağlık bilgilerine giriş ve terzilik dersleri konulmuştur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Sonuç ve Genel Değerlendirme Osmanlı eğitim sistemindeki reform çalışmalarının iyice yoğunlaştığı 1856-1876 döneminde, bu dönemdeki yansımaları itibariyle eğitim sistemi hakkında şu tespitlere ulaşılmıştır: Osmanlı aydınları ve yöneticileri geleneksel medrese eğitim sisteminde kronikleşen bir kısım hastalıkları tespit ederek bu hastalıkları giderme yolunda bir dizi reform çalışmalarına girişmişlerdir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu arada müsessese, kullanılan aletler, ders işleme ve sınıf geçme usulleri hakkında Avrupa’dan getirilen yeniliklere hemen hiç bir itiraz olmamıştır ![]() ![]() ![]() Sonuçta bu teşebbüsler tek bir yapıda barınmamış ve aradaki ipler koparak mesafe gittikçe artmıştır ![]() ![]() Ancak medrese eğitim sistemi ve medrese müessesesi bu gelişmelerden büyük bir darbe almıştır ![]() ![]() ![]() ![]() Bu dönemde okulların mali sorunlarının çözümlenme biçimi de dikkat çekmektedir ![]() ![]() Eğitim sisteminde Batının etkisi net olarak ağırlığını hissettirmektedir ![]() ![]() ![]() Bu yıllar medresenin hızla gücünü kaybettiği dönem olarak dikkat çekmektedir ![]() ![]() Üç gurup arasındaki çatışmalarda Batıcılar her geçen yıl daha da güçlenmiş, Batı materyalist felsefesi etkili olmaya başlamış, medrese karşıtı gurup içerisinde ateist bir ekip yetişmiştir ![]() ![]() Modern Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan bu yana eğitim alanında yaşadığı çok ciddi çatışmaların ve bugün gelinen noktanın kökeninin anlaşılması bakımından tarihin, buraya kadar üzerinde durduğumuz bölgesinin bize kazandıracağı çok ciddi ip uçları olduğunu görüyoruz ![]() |
![]() |
![]() |
|