|
![]() ![]() |
|
Konu Araçları |
atatürk, döneminde, hareketler, islami, laiklik |
![]() |
Atatürk Döneminde İslami Hareketler Ve Laiklik |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Atatürk Döneminde İslami Hareketler Ve LaiklikAtatürk Döneminde İslami Hareketler ve Laiklik Türkiye’nin gerçek anlamda laik düzene geçişi Kurtuluş Savaşı ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu döneminde gerçekleşmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() Atatürk döneminde laiklik anlayışını incelemeden evvel, laiklik kavramının evrensel boyutta sözlük anlamını da bilmek gerekir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Osmanlı’nın son yüzyılında laikleşme akımlarının varlığından söz edebiliriz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Laiklik yolunda yapılan girişimlerin tümünü incelerken; Osmanlı toplum yapısı, toplumun islama bakış açısı, islamın, döneminde devlet-toplum, toplum-cemaatler, toplum-birey arasındaki ilişkileri düzenleme işlevi de gözardı edilemez ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu çalışmada; ilk aşamada Osmanlı’da laikleşme yolunda yenilikler ve bunlara karşı irticai hareketleri gözden geçireceğiz ![]() ![]() ![]() ![]() OSMANLI’DA LAİKLEŞME ÇABALARI VE İSLAMİ HAREKETLER Toplumların ve devletlerin değişiminde geçmişin reddi gibi ona dayanma da söz konusudur ![]() ![]() ![]() A- İslam ve Osmanlı Osmanlı’da dini anlam dünyasına göz atarken iki ayrı örgütlenmeye ayrı ayrı ve birbiriyle olan ilişkileri açısından yaklaşmakta fayda var ![]() ![]() Osmanlı Devleti; kendi yapısı içinde ve uygulamalarında katı bir teokratik devlet miydi? “Devletin ana kanununun şeriat olması, padişah ve yöneticilerin meşruluklarını tanrısal kaynağa dayandırmaları , halifeliğin kabulünden sonra devlet-din birliğinin pekişmesi, padişahın Müslümanların reisi de olması, cismani-dinsel otoritelerin kaynaşması, şeyhülislamlık kurumu ve bunun eliyle padişahın kural koyma yetkisinin şeriata uygunluğunun denetlenmesi, şeyhülislamın etkisinin artması ve 16 ![]() ![]() ![]() Bu tablodan da ortaya çıktığı gibi, islam toplumlarının hükümdarları, müslümanların reisleri olarak görüldükleri ve bu toplumlarda toprak hukuku esas itibariyle Kur’an’a dayandırıldığı için, İslam dini hiyerarşisi, teorik olarak, İslam devletlerinin anayasa hukuku denilebilecek bir şeyle uzvi bir ilişki içindeydi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Medrese veya dini okullarda değil de “saray” sisteminde yetişmiş olan Osmanlı bürokratlarının siyaset ve dinin karşılıklı ilişkisiyle ilgili olarak farklı bir görüşü vardı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İslam’ın devlet üzerindeki egemenliğinin, halifeliğin Osmanlı İmparatorluğuna geçişinden itibaren arttığını, devlet ile dinin hızla kenetlendiğini ve birbirlerinden güç aldığını söyleyebiliriz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu düzen içerisinde Osmanlı toplumunda İslam’ın yeri neydi? Nasıl algılanıyordu? Bireyin kendi kendisiyle ve toplumla olan iletişiminde İslam’ın fonksiyonu neydi? Bu soruları cevaplamak için öncelikle Osmanlı Toplumuna kısaca değinmeli ![]() Osmanlı toplumunda, “İster Müslüman ister Hristiyan olsun nüfusun çoğunluğu kırsal cemaatlerde yaşıyordu ![]() ![]() ![]() ![]() Farklı alt kimliklere ait grupların Osmanlı toplumu başlığı altında bir arada tutmanın tek yolu ise ümmet kavramından geçiyordu ![]() ![]() Sonuçta din yüzyıllar boyu Osmanlı devleti ile toplum arasında organik bir bağ işlevi gördü ![]() Daha detaya inildiğinde Osmanlıda toplumsal yapının mezhep temelinde ayrımlaşmış cemaatlerden oluştuğunu görülür ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Burada şu önemli noktayı vurgulamakta fayda var; özel hukukta pratikte örfi kuralların geçerli olmasına karşın, devlet tasarruflarının ideolojik meşruiyetinin İslamiyet tarafından sağlanmaktaydı ![]() ![]() Osmanlı toplumunda bilhassa Tanzimata kadarki dönemde, din, sıradan insanın kendi vatandaşlık yükümlülüklerini kavradığı bir çerçeve idi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Özellikle 19 ![]() ![]() ![]() İslam; parçalı Osmanlı toplumunda grupların topluma adaptasyonu, toplumla devletin birbiri ile iletişimi gibi işlevlerinin yanında; iktisadi düzen (fetih hakkı), ahlak (erdemin temeli Allah korkusudur), sanat, dil vs gibi alanlarda da egemendir ![]() ![]() B- Osmanlı’da reformasyon ve islami hareketler 18 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Buradan da açıkça görülüyor ki Osmanlı Devleti; iktisadi, siyasi, askeri gibi birçok alanda batıdan geri kalışını İslama dayandırmaya başlar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Osmanlı’da eskinin yerine yeniyi getirme çalışmaları II ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Osmanlı’da yapılan çarpıcı yenilik hareketlerinin başı sayılan Nevşehirli Damat İbrahim Paşa ile çevresindeki yöneticilere karşı girişilen bir başka irtica hareketi de Patrona Halil olayıdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 1792 senesinde imzalanan Yaş Barış Antlaşması sonrasında, Osmanlı Devleti de gerekli ıslahatları yapmak için bir soluklanma zamanı bulmuş oluyordu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() II ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Tanzimat’tan önceki Osmanlı reform hareketleri, yeni ordunun kurulmasıyla ve sürekli bir ordunun meydana getirilmesine destek olacak yeni vergi kaynaklarının bulunmasıyla başlamıştı ![]() ![]() Tanzimat dönemi boyunca yapılan bütün laiklik yolunda yenilikler, toplam nüfus içindeki payları %40 gibi önemli bir oranda olan gayrimüslimlerin ayrılıkçılığını önlemek içindir ![]() ![]() ![]() ![]() 1840’lardan 1870’lere kadar süren bu dönemde; Gülhane Hatt-ı Hümayunuyla olsun, Islahat Fermanıyla olsun; gerekçeler her ne olursa olsun Tanzimatçıların gözle görülür bir şekilde laikleştirici bir politika uyguladıkları görülüyor ![]() Tanzimatçıların laikleştirici politikaları, üst düzey ulemayı devlet politikasının hazırlanması, ayrıntılandırılması ve uygulanması konularında sahip oldukları paydan tedricen yoksun bırakmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() Temel kaygının devleti yeniden güçlü hale getirme olan Tanzimat düşüncesinin, laikliğe doğru atılan adımları şüphesiz sosyal anlamda bazı çelişkilere ve dengelerin bozulmasına sebep oldu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 1870’lerin sonlarına doğru Yeni Osmanlıların Abdülaziz’e başlattıkları muhalefet mücadeleye dönüşür ![]() ![]() ![]() Yeni Osmanlılar, Osmanlı entelijansiyasından çıkan, Aydınlanma’nın fikirlerinden yararlanan ve modernleşmeyi İslam’la sentezleştirmeye çalışan ilk örgütlü muhalefet grubuydu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Meşrutiyeti ilan eden II ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 93 Harbinin sürdüğü sıkıntılı zamanlarda, meclisteki azınlık mebusları çalışmaları sekteye uğrattığı gibi, bunalımı da arttırıyordu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 1890’lardan itibaren padişaha karşı özgürlükçü bir muhalefet yürüten Jön Türkler, II ![]() ![]() ![]() ![]() II ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Volkan, Mizan ve Serbesti gazetelerinin arasında bulunduğu gazeteler aracılığı ile; muhalifler ,İttihat ve Terakki’ye karşı şiddetli bir muhalefet başlatmışlardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Atatürk Döneminde İslami Hareketler Ve Laiklik |
![]() |
![]() |
#2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Atatürk Döneminde İslami Hareketler Ve LaiklikOsmanlı’da laik yapılanma girişimleri, Avrupalılaşma hamlelerine hız vermek amacıyla ortaya çıkmış olarak gözükmektedir ![]() ![]() III- ATATÜRK DÖNEMİNDE LAİK DÜZENE GEÇİŞ VE KARŞITLARI Cumhuriyet tarihi boyunca, “düşünce” üzerinde Atatürk’ün ve Atatürkçülüğün son derece yoğun bir belirleyiciliği olmuştur, bu etki iki tür işlemiştir: Pozitif anlamda, yani bir tarz düşünceyi teşvik ederek ve destekleyerek ve negatif anlamda, yani o tarza uymayan düşünceleri yasaklayarak veya marjinalize ederek ![]() ![]() ![]() Kemalist ideolojinin laiklik anlayışı Kemalist iktidar, dinin kamusal alandan uzaklaştırılması yönünde giderek radikalleşen bir çizgi izlemiş, çok köklü dönüşümlere girişmiştir ![]() Atatürk’te laiklik kavramı şu anlamı taşır: Din artık toplumsal, siyasal, ekonomik, eğitsel, sanatsal kurum ve kuralları belirleyecek bir pozisyonda değildir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Atatürk’ün tasarımında iki temel unsur vardı: “millet” ve “batı uygarlığı” ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yeni düzene geçişte, düzenlemelerin nasıl bir laiklik anlayışına dayandığı 1937’de laiklikle ilgili Meclis görüşmelerinde Hükumet adına konuşan İçişleri bakanı Şükrü Kaya’nın şu ifadelerinden de anlaşılmaktadır: “Laiklikten maksadımız dinin memleket işlerinde müessir ve amil olmamasını temin etmektir ![]() ![]() ![]() ![]() Bu ifadeler ve uygulamalar göstermektedir ki, bu dönemde laiklik genel bir dünya görüşü ve ideoloji olarak anlaşılmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Böylece, Cumhuriyetle birlikte laikliği otoriter zihniyetin mutlak hakimiyeti altına sokan batılılaşma anlayışı, bu kavramı kamu sahasının inanca ait taleplerden tamamen temizlenmesi ve bu sahanın devlet kontrolü altına alınması olarak yorumladı ![]() ![]() ![]() Türkiye Cumhuriyeti kurucuları, dini, üstünde değerlerin, ideolojilerin ve gücün aşılabileceği çok işlevli bir halka olduğunu öğrenene kadar, önlerinde gerçek bir engel olarak gördüler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Türkiye’de laiklik, dini ve sosyal hayat şartları icabı doğmamış olduğundan, kabulü sırasında topluma yabancı idi ve bu yüzden; dinin sarsılarak kültürün zedelendiği milli birlik ve beraberlikte sarsıntıya uğradığı, sosyal ve ahlaki düzenin bozulduğu, milli gururun kırıldığı, din aleyhtarlığı ve hürriyet bir arada yaşayamayacağından laiklik anlayışının demokrasinin gelişimini kösteklediği görüşleri doğrultusunda birçok tepki ve eleştiriye maruz kaldı ![]() Bu tepkilerin nedenlerine inilmediği için, yeni düzene tepki hep dinci nedenlere bağlanmış, “gericilikle” suçlanmış, hedef laiklik ilkesi olarak gösterilmiştir ![]() İslamcı muhalefet, siyasal yapıdaki ulusçu – islamcı çatışması nedeniyle ve Osmanlı döneminde gelişmesine olanak tanıyan nedenlerin sürmesiyle Türkiye Cumhuriyeti’nde de geniş bir yandaş yığını bulabilmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() Laiklik kapsamı içinde yapılan reformlar ile bunlara karşı oluşan islami harektelerin olası sebeplerinin üzerinden geçtikten sonra; Atatürk döneminde gerçekleşen olayları somut bir şekilde görmek de fayda var ![]() Laik düzene geçişte yapılanlar ve islami hareketler Türkiye 1920’den itibaren devleti ve toplumu laikleştirici dönüşümlere sahne olmuştur bunları dört alanda toplayabiliriz ![]() a)Devletin Laikleşmesi Bu yöndeki en önemli adımlar şunlardır: Amasya Kararları, Erzurum ve Sivas kongreleri ile ulusun kendi kaderini kendisinin belirlemesi ilkesinin vurgulanması (böylece hakimiyet Tanrı’dan topluma verilmiş oluyordu ![]() TBMM’nin açılması ve “egemenlik ulusundur” ilkesinin kurtuluşun temeli yapılması 1921 anayasası (1 ![]() ![]() Saltanatın kaldırılması ( Rauf Bey ve hemfikirlerinin saltanat ve hilafete vicdanen ve hissen bağlı olduklarını, ailelerinin padişahın nimetleri ve ekmeğiyle yetiştiğini, saltanat ve hilafetin kaldırılmasının islam aleminde çok kötü etki yapacağını söylemelerine karşın gerçekleşmiştir) Cumhuriyet’in ilanı (1928 nisanında yapılan değişikliklere değin, “Türkiye devletinin dini, din-i İslamdır” hükmü geçerli kalmak üzere cumhuriyet ilan edildi ![]() ![]() Hilafetin kaldırılması (Hilafetin kaldırılmasıyla, gündelik hayatın en küçük noktasına kadar nüfuz etmekte olan dinin, bu bölgelerle ilişkisi kesilmiş oldu ![]() 1924 anayasası 1928 anayasa değişikliği ( Üç dinsel esas olan devletin dini, ahkamı şer’iye ve yemin anayasadan silindi ![]() ![]() Laiklik ilkesinin anayasaya girmesi (“altı umde” den biri olarak 1937’de anayasaya girmesiyle, devletin temel yapısındaki gel-git’li laikleşme süreci tamamlanmış, 1920’de kayıtsız şartsız milet egemenliği ile açılan seyir defteri kapanmış oluyordu) Saltanatın kaldırılması, Cumhuriyet’in ilanı ve Hilafetin kaldırılması sonucunda; “halife ve şeriatı” yeniden egemen kılmak amacıyla, Şeyh Sait isyanı patlak vermiştir ![]() ![]() ![]() Bunun üzerine İttihat ve Terakki Fırkası üyeleri bu fırkayı yeniden kurmak için teşebbüse geçtiler ![]() ![]() ![]() Meclis içinden gelen muhalefeti toplumdaki eleştri ve tepkiler izlemiştir ![]() ![]() ![]() Ayaklanmalar sonucunda çıkarılan Takrir-i Sükun Kanununun ve İstiklal Mahkemelerinin yarattığı buyurgan hava altında diğer devrimler gerçekleşmiştir ![]() b)Hukukun laikleşmesi Şer’iye vekaletinin kaldırılması ( md 1 TC’de insan ilişkilerine ilişkin olan hükümlerin yasallaştırılması ve uygulanması TBMM ile onun kurduğu hükümete ait olup, iyiyle kötüyü ayırdedici İslam dininin bundan başka inançları ve tapınmaları için Cumhuriyetin başkentinde bir “Diyanet İşleri Başkanlığı” makamı kurulmuştur ibaresini içerir) Mecellenin kaldırılması Şer’iye mahkemelerinin kaldırılması İsviçre ve İtalya’nin ilgili yasaları temel alınarak Türk Medeni Kanunun, Borçlar Kanununun, Türk Ticaret ve İcra-İflas Kanunlarının kabulü Kadın haklarına ilişkin yasal düzenlemeler (İsviçre Medeni Hukukunun kabulüyle getirilen geniş bir alandaki değişimler, kadının yasal statüsünün dönüşümü ile ilgiliydi ![]() ![]() ![]() c)Eğitimin laikleşmesi Medreslerin ve mahalle mekteplerinin kaldırılması Eğitimin birleştirilmesi (Mustafa Kemal’in kişiyi topluluk normlarından kurtarma girişiminde karşımıza çıkan ilk görüntü Tevhid-i Tedrisat kanunudur ![]() ![]() Üniversitelerin kurulması d)Kültürün laikleşmesi Türbe, tekke, ocak ![]() ![]() ![]() Yazı Devrimi (Geçmişle ilişkilerin kopartılmasını amaçlayan en etkili reformlardan biridir ![]() ![]() ![]() Giysi Devrimi, örtünmenin kalkması, soyadı kanunu Tarih Devrimi Takvim, ölçüler, resmi tatil ve bayramlarla ilgili düzenlemeler Sanatın laikleşmesi Uluslararası ilişkilerin laikleşmesi Siyasal partileri, taşraları ve dinsel gericiliği bağlayan ikinci bir sarsılma 1930’da ortaya çıkmıştır ![]() ![]() ![]() Dolayısıyla; Atatürk dönemi otoriter zihniyetin ve merkeziyetçi yapının, ‘laik’ ve ‘türk’ ideolojiyle bütünleştiği bir eylem alanı oldu ![]() ![]() IV- SONUÇ Aşikar bir şekilde, Kemalist laikliğin temeli; konu üzerindeki temel Jöntürk fikirlerinde atılmıştı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Mustafa Kemal’in Osmanlı İmparatorluğunun enkazı üzerine doğduğunu tahayyül ettiği toplum hakkındaki fikirleri, kollektiflik üzerinde toplanmakta ve bu fikirler kendilerine has güçlerini buradan almaktaydı ![]() ![]() ![]() ![]() Kemalizmin sembollerinin, bu fonksiyonu ancak sınırlı Türkle üzerine aldığını görüyoruz ![]() ![]() ![]() Yapılan reformlar uzantısında, yerleştirilen kemalist düzen ortadan kaldırılması gereken pürüzlere yol açmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
|