Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Genel Kültür & Serbest Forum > Serbest Forum

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
çocuk, gerek, gözü

Sana Bir Çocuk Gözü Gerek

Eski 02-06-2009   #1
GöKKuŞaĞı
Varsayılan

Sana Bir Çocuk Gözü Gerek



Sana Bir Çocuk Gözü Gerek, her şeye hayretle bakacak

Bir zamanlar çocuktun, görürdün

Büyüdün, kör oldun

Tıpkı benim gibi

Sana bir çocuk dili gerek, “niçin?” diye soracak

Evvel zaman içinde çocuktun, sorardın

Büyüdün, unuttun

Harikalar perdelendi

Sorularını yitirdin sen

Cevaplarsa, önünden dereler misâli akıp gidiyor, ama sen göremiyorsun

Düşünmüyorsun, düşünmeyişini de düşünmüyorsun

Nerden mi biliyorum?

Kendimden

Bir çocuk yaşamalı içinde

Sesinde bahar tarâveti, papatya gözlerinde merak, kelimelerinde fırından yeni çıkmış taze ekmek kokusu

Yumuk ellerini gamzeli yüzüne dayayarak sürekli sormalı

Esen rüzgârların sesi ne söylüyor?

Hüznün rengi ne?

Sevincin kokusu nasıldır?

Kim yazdı ümidin şiirini?

Kim boyadı mevsimleri?

Kim yapar yumurtadan kuşu, topraktan kirazı, yoncadan sütü?

Hangi ustadır patlıcan tavadan, mercimek çorbasından, imambayıldıdan, bulgur pilavından göz, kulak, burun, dil yapan?

Resûl dayının fırınında kavrulan ekmek insan bedeninde nasıl can kazanıyor?

Kimyada üstadımız, arı

Dokumacılıkta önderimiz, örümcek

Yüzmede modelimiz, balık

Uçmada pirimiz, serçe

Koşuda her zaman birinci, antilop

Tek adım atlamada şampiyon, çekirge

Ne sihirdir ne keramet, birer mûcize bunlar!

Güzel bak, güzel gör!

Sana hayret yakışır!

Havaya her gün milyarlarca ton su pompalanır, bulut olur

Bulutlar rüzgârlarla taşınır kurak beldelere

Yağmur, melankolinin resmini çizer havaya

Su bir semboldür, kurak topraklara merhamettir yağan, serinliktir, temizliktir

Hava ağlar, yer güler

Her şeyde bir parça yağmur vardır

Dalda elma, bardakta su, insanda kan, aşıkta gözyaşı olur yağmur

Yağmur yağıyor, seller akıyor, ama camdan bakan sadece arap kızı

Senin işin başından aşkın

Beyaz camın efsununa kapılmışsın

Kafan bir odun deposu âdeta, genel kültür kapısından giren lüzumsuz malumâtın istilâsı altında

Ona bir ateş ver, üfür dumanını, savur külünü, belki nûra inkılâp eder o zaman

De bana, yağmur hangi dilde yağar?

Yeryüzünün bitki kızlarına kim su emdirir?

Kaç derecedir pişman bir kalbin ortasında yanan ateş?

Toros dağlarında doğan Yörük kızının ilk feryadını kim işitir?

Kimdir, annesinin kalbinde şefkat, göğsünde süt pınarı akıtan?

Yılan niçin yutmaz yavrularını?

Söyle bana, dağ, deniz, ova nasıl sığıyor kafana?

Hayâlindeki dünyayı hangi gözünle görüyorsun?

Yağmur damlasının bomba tesiriyle titreyen gül nasıl kanar?

De bana, bir odunu yararak dünyaya gözlerini açan çiçekler için ispinoz kuşu hangi şarkıyı söyler?

Mavi göklerde yürüyen bulutlar sana ne düşündürür?

Gece gökler var simsiyah, yüzünde yıldızlar gezer

Gündüz denizler var masmavi, içinde canlı gemiler yüzer

Denize bakmaz mısın, baktınsa görmez misin?

O dalgalı mavi perdenin arkasında olanı aklına getirmez misin?

Gözlerini asfalta dikerek yürürken görüyorum seni, başını kaldırıp da bakmıyorsun semaya

Sen bakarsan o da bakacak yıldız gözleriyle, gülümseyecek ay yüzüyle

Hayret makamına yüksel de bak, neler var cihanda

Gazetelere bedel şu âlemin sayfalarını oku da gör ne haberler var ötelerden?

Ne cevherler gizli sende

Alışmışsın, biliyorum sanıyorsun, düşünmüyorsun bile

Ağzına bak, bir kelime fabrikası o

Sesleri kalıplara koyup uçuruyorsun havaya kuşlar gibi

Kelimelerin kanat çırpıyor hava âleminde, kulaklara konuyor, akıllara, gönüllere giriyor

Bu kuşlar mâna taşıyor, sevgi, korku, kaygı, neşe, müjde götürüyor

Gönülden gönüle postacılık ediyor

Her konuşmanda besteler yapıyorsun

Ses sistemin de bir saza benzemiyor mu?

Âh ülfet!

Nice harikaları sen perdeledin

İnsanı sen mahrum ettin hikmetten

Oysa, tefekkür hayretle başlar

Beden bir saray, içinde efendi oturur, göz penceresinden bakar dünyaya

Sen de bak!

Etrafın harikalarla dolu

Uçak, sinekten utanıyor

Tren, kırkayaktan hayâ ediyor

Vapur, balinaya hayran

Robot, insanı öykünüyor

Hayretle bakmazsan, tavuk sadece tavuktur, bakarsan yumurta makinesi olur

Şu melek huylu koyun yalnız koyundur gözünde, görmek için bakınca bir süt fabrikası oluverir

Bakarsan fark edersin güneşin hiç sönmeyen bir lâmba ve soba olduğunu

Dünyanın ilk takvimi ay imiş meğer, dersin

Fıtrattan da uzaksın

Bahçelerden esen rüzgârlar saçlarını savurmuyor artık

Tepelerde çiğdemler sen görmeden yeşeriyor, büyüyor, ölüyor

Yeni doğan kuzular, titrek bacaklarının üstüne kalkarak annelerini emmeye çalışırken yanlarında değilsin

Burnun, yağmurlu bir günün toprak kokusunu unutalı yıllar oluyor

De bana, çiçek açan bir şeftali ağacını en son ne zaman gördün?

İncecik bitkilerden gıda emen iri karpuzlarla dolu bir tarlayı hayretle temaşa etmiş miydin?

Bu nârin teller şu kocaman kütleleri nasıl besliyor, bu şirin karpuzun şekeri şu tatsız topraktan nasıl çıkıyor, dışı niçin yeşil de içi kırmızı diye sormuş muydun?

İhtimamla çekirdekler dizen, her çekirdekte kaderler yazan kim, dedin mi?

En son ne zaman kullandın hayret nidasını?

Kimlere hayret ediyorsun ya da nelere?

Elindeki beş topu birbirine dokundurmadan beş dakika döndürenlere şaşarak bakıyor, ama on iki dev gezegeni güneşin etrafında milyon senedir birbirine çarptırmadan döndüren kudrete dönüp bakmıyorsun bile

Resmini sana benzetenlere hayran oluyor, seni sen yapanı hatırlamıyorsun

Aynaya bakıyor, eşsiz bir sanat eseri olan yüzünü görüyor, ama görmüyorsun sanatkârını

Sormuyorsun, kim?

İçindeki çocuk kan uykularda

Sormayı çocuktan öğren

Çocuk gözüyle gör dünyayı

Bakışın neye dokunursa altın olacak o

Güzelce bak ki, görebilesin güzellikleri

Sorularla yaşarsan, cevaplarla coşarsın!

Küremizin kalbinde yanar bir ateş, derecesi iki yüz bin

Üstü kabuklu bir ateş topunun üstünde yaşıyorsun

Şemsin etrafında pervâne misâli dönen bir uzay gemisinde misafir yolcusun, ama sormuyorsun, kim bindirdi?

Ne korku hissediyorsun, ne endişe, fakat sual etmiyorsun, bu emniyet niye?

Anne kucağında bir bebek kadar huzurlusun, rahatsın

Demiyorsun, dünya üstünde bana bu güven duygusunu veren kim?

Suallerle yürümeyen cevaplara varamaz

Sen bir kovan olsan, arılar olsa gözlerin

Konuversen yıldızlara, aylara

Ak köpüklü dalgalara dokunsan

Tırmansan tepelere, dağlara

Hayret sedasıyla okusan baharın şiirini

Ve yaldızlı kasidesini yazın

Hayran olsan incili çiçeklere, yeşim yapraklara, mücevher meyvelere, ibrişim dallara

Yükselsen semalara, miraç yolu merdiven

Yıldızlar dersen sema tarlalarından ve en güzel esma bahçelerinden

Dinlesen rüzgârların terennümünü, kuşların cıvıltısını, yağmurların tıpırtısını!

İşitsen denizlerin haykırısını, bulutların nârasını, taşların tıkırtısını

Hepsi birer dâvet sesi

“Biz de varız, bize de bak!” diyorlar

Gören gözlerin nerde, nerde gözlerin senin?

__________________
Bıçak soksan gölgeme, Sıcacık kanım damlar
Girde bak bir ülkeme: Başsız başsız adamlar
NFK





GaLiBa Bu GeCe YaĞMuRDa GöKKuŞaĞı MiSali
GüLeRKeN aĞLaMaNıN ZaMaNı
Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.