Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Nesil Bilinçlendirme Kampı - Gizli Tehlikeler & Tehditler > Nesil Bilinçlendirme Kampı > Tarih Musahabeleri

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
ahmed, akka, cezzar, hezimete, napolyonu, paşa, uğratan, önlerinde

Napolyon'u Akka Önlerinde Hezimete Uğratan Cezzar Ahmed Paşa

Eski 02-01-2009   #1
VANDETTA
Varsayılan

Napolyon'u Akka Önlerinde Hezimete Uğratan Cezzar Ahmed Paşa




“Akka’da durdurulmasaydım bütün Doğu’yu ele geçirebilirdim!

Bu söz Fransızlar’ın ünlü başkomutanı ve tarihin en önemli şahsiyetlerinden bir kabul edilen Napolyan’a ait 1798 yılında Mısır’ın işgaliyle başlayan Fransız istila programı başarıya ulaşsaydı kim bilir nerede nihayet bulacaktı Başarıya ulaşsaydı diyoruz çünkü Napolyon’un Doğu hakimiyeti hayali küçük bir Osmanlı kasabası önünde yok olup gitti Bugün İsrail sınırları içinde bulunan Akka kasabası önünde Kasabayı savunan komutan yetmişlik bir ihtiyar: Cezzar Ahmed Paşa Ve Batılı tarihçilerin söz etmekten pek hoşlanmadığı bir hezimet

Sahi Napolyon’u bilmeyen yok Ama Cezzar Ahmed Paşa ismini kaç kişi biliyor?

“Ey Mısır halkı! Ben buraya sizin haklarınızı korumak ve o hakları ihlâl edenleri cezalandırmak için geldim Allah’a onun Peygamberine ve Kur’an’a olan saygım Memlûkler’inkinden fazladır Biz tüm müslümanların dostuyuz Müslümanlara karşı savaş açılmasını isteyen Papa’yı mahvetmedik mi? Yüzyıllar boyunca (Allah razı olsun) Padişah Hazretleri’yle dost onun düşmanlarıyla düşman olmadık mı? Herkes padişahım çok yaşa diye bağırsın! Onun müttefiki olan Fransız ordusu da çok yaşasın! Memlûkler’e lânet olsun! Halka mutluluk gelsin!”

Bu sözler Napolyon imzasıyla Arapça yazılı olarak Fransızların 21 Temmuz 1798’de Kahire’ye girmesinden sonra her köy ve kasaba duvarına asılan bildirilerde yer alıyordu

Sinsilik ve ikiyüzlüğün yeni bir örneği olan bildiride güya Fransız ordusu Memlûk Beyleri’nin nüfuzunu sona erdirmek maksadıyla gelmişti Fransızlar güya halis müslüman ve İslâm padişahının halis dostu idiler Güya Allah’ın evladı ve ortağı bulunmadığına inanıyarlardı Hristiyanlığın teslis akidesine ters düşen bu son ifade müslümanların dini hislerini istismar yolunda ne derece yalana baş vurulduğunu göstermekteydi

Kimdi bu Fransızların iki yüzlü ve sinsi politikasının son mimarı Napolyon?

İhtiras ve Kurnazlık

Fransa’nın genç yaşta general olan bu ihtilalci subayı aslen İtalyan’dı 24 yaşında yüzbaşılıktan generalliğe yükselmişti 27 yaşında orgeneral rütbesiyle Alman ordularını yenince şöhreti dünyaya yayıldı

Avrupa’nın Sezar’dan sonra yetiştirdiği en büyük komutanı olarak kabul edilen Napolyon “dünya imparatorluğunu merkezi” dediği İstanbul’a gelerek Osmanlı ordusunda görev almak istemiş fakat bu arzusuna kavuşamamıştı Bu amaç için pasaportu bile hazırlanan Napolyon kardeşi Josef’e “istersem hükümet beni Osmanlı’ya iyi bir maaş ve parlak bir sefir rütbesiyle göndermeye hazır Orada büyük Osmanlı’nın topçularını düzenlemek benim görevim olabilir” diye yazmıştı

Bu ilginin altında yatan tabii ki öncelikle Fransız çıkarlarıydı Akdeniz ve Ortadoğu’da İngiltere ve Rusya’nın güçlenmesini önlemek bilhassa Mısır üzerinden Hindistan sularında stratejik üstünlüğünü artırmak isteyen İngilizler’e engel olmak Böylece Fransa’nın ekonomik siyasi ve askeri çıkarları korunacaktı

Fransa’nın gözü Mısır’da idi Fransız hükümetleri Ortadoğu’ya hakimiyetin Mısır’da kurulacak bir koloni ile gerçekleşeceğinin farkında olarak uygun ortam kolluyorlardı Osmanlı yönetiminde görülen bozukluklar idarenin Mısır halkını ve Memlûk beylerini küstürmeleri bu fırsatı doğurmuş gibiydi

Devrin padişahı III Selim Nizam-ı Cedid adında yeni bir ordu kurmakla meşguldü Bu yeni ordu Avrupa’dan getirilen askeri uzmanlara kurduruluyordu Padişah Avrupa’daki bazı yenilikleri ülkesine taşımak istiyordu Islahat Lâyihaları olarak anılan yenileşme raporları da hazırlatmıştı Fakat bu raporları hazırlayan devlet adamları toplumda ve kurumlarda tam anlamıyla incelemeler yapmadan toplumun ve devletin gerçekleriyle örtüşmeyen raporlarla sadece göz boyuyorlardı Osmanlı kendisini tarihe gömmek isteyen Batı’dan batılı reçeteler ithal ederek sosyal ve toplumsal yaralarına çareler aramaya başlamıştı

19 Mayıs 1798’de Tolon limanından ayrılan Fransız donanmasının hedefi son derece gizli tutulmuştu Osmanlı idaresi Fransız donanmasının bu ani hareketi karşısında Mora Girit ve Kıbrıs’ı tahkim etti Mısır hiç akla gelmeyen hedefti Ne zaman ki 450 parçalık donanmayla 60 bin kişilik Fransız ordusu İskenderiye önlerinde göründü gerçek o vakit anlaşıldı Ama iş işten geçmişti

Napolyon Mısır topraklarına ayak bastığında siyasi kurnazlığını göstererek Türkleri hedef almadan İstanbul yönetimine kırgın ve hatta kafa tutan Memlûk Beyleri’ne yöneldi Böl-parçala-yut taktiği uyguluyordu Önce İskenderiye sonra Kahire’yi ele geçirdi Kurduğu sivil yönetim iyi hükümetin bir örneğini oluşturuyordu Mısır’da yüzyıllardan beri bu kadar iyi yönetim görülmüş değildi Savaşa rağmen sulama projelerine başlandı yeni değirmenler piyasalarda durum düzeldi ve vergi toplanması iyileştirildi İyi niyetli bir padişahın İstanbul’dan yararlı görebileceği her reform Kahire Fatihi’nin imzasını taşıyan emirlerde uygulanıyordu

Minareleri bayrak direği diye kullanma saygısızlığı dışında Napolyon dindar müslümanları memnun etmek için her türlü çabayı gösteriyordu Ulema’ya İslâm öğretilerine büyük saygı duyduğunu söyledi kendisinin de din değiştirmeğe istekli olabileceğini ima ediyordu Fransızlar’ın girdiği her köy ve kasabaya Arapça olarak özgürlüğe kavuşmanın ne kadar önemli olduğunu vurgulayan bildiriler asılıyordu

Maskenin Altındaki Yüz

İstanbul Memlûk Beyleri’nin haddinin bildirilmesine memnun olmakla beraber olayları kaygıyla izliyordu Kafasına “Doğunun İmparatoru” olma hedefini koymuş bu genç subayın ihtiraslarının önü kesilmeliydi

Mısır harekatını başlattığında Piramitler’in önünde mağrur bir eda ile askerine “Burada dörtbin yıllık tarih sizi seyrediyor” diye hitap eden Avrupa’nın en büyük birleşik kuvvetlerini birkaç saatte bozan kumandan Mısır’a ilk ayak bastığı günlerde izlediği hoşgörü politikasını bırakarak asıl yüzünü ortaya çıkartıp şehirdeki on bin kadar asker ve sivili kılıçtan geçirdi Amacı bu hareketiyle Filistin Lübnan ve Suriye üzerinde tesir kan ve şiddetle psikolojik bir tesir oluşturmak ve kısa zamanda bu topraklara hakim olmaktı Ama tam tersi bir durum doğdu Akıttığı kan Napolyon’un sağlamış olduğu kısa süreli olumlu izleri bir anda sildi

Napolyon 19 martta Filistin’in kuzeyinde çok stratejik bir konumu olan Akka Kalesi önüne geldi

Napolyon’un Akka muhasarası 18 Mart Pazartesi günü başladı Filistin’in kuzeyinde küçük bir liman olan Akka padişah tarafından vezirlik rütbesi de verilmiş olan Cezzar Ahmed Paşa adlı yetmişlik bir komutan tarafından müdafaa edilmektedir ve bu ihtiyar vezir hayatının elli yılından fazlasını savaş meydanlarında geçirmiştir



Bir İhtiyarla Savaşmak


Mısır ve Filistin’i kolaylıkla zapteden Napolyon Akka Kalesi’nin de bir-iki gün içinde düşeceğini hayal etmiş ve Cezzar Ahmed Paşa’ya şu mektubu yazmıştı:

“İşte kalenin duvarları önüne geldim Bir ihtiyarın geri kalmış birkaç günlük ömrünü almak bana birşey kazandırmaz Seninle savaşmak istemiyorum Benimle dost ol ve kaleyi teslim et!

Cezzar Ahmed Paşa’nın bu mektuba verdiği cevap şudur:

“Hamdolsun gücümüz yetiyor ve elimiz silah tutuyor Geri kalmış birkaç günlük ömrümüzü de küffar ile cenklerde geçiririz!”

Ünlü Fransız generali Paşa’nın bu cevabını okuyunca etrafındakilere: “Anlaşıldı bu ihtiyar bizim birkaç günümüzü heba edecek ama merak etmeyin iki gün sonra şehrin ortasındayız” demiş ve bu hayal ile 19 mart günü savaş başlamıştır

Napolyon’un Akka muhasarası tam altmışdört gün devam eder Her gün biraz daha artan baskı hiç bir netice vermez Fransızlar’ın her hücumu püskürtülür ve ağır kayıplar verdirilir

Yenilmez ünvanı taşıyan Napolyon kale müdafilerinin akıllara durgunluk veren kahramanlığı karşısında şaşırıp kalmıştır İki gün içinde şehrin ortasında olacağı hayaliyle saldırıya girişen mağrur general ummadığı bu durum karşısında yeni bir arayışla yüksek rütbeli bir subayını kaleye gönderir ve direnmenin netice vermeyeceğini şehir teslim edilirse Paşa’nın ordusu ve ağırlıklarıyla beraber istediği yere gitmesine güya müsaade edeceğini bildirir Ama Cezzar Ahmed Paşa’dan aldığı cevap şudur:

“Devlet bizi bu kaleyi teslim etmek için vezir yapmadı Ben Cezzar Ahmed Paşa şehitlik mertebesine ulaşmadan bir karış toprak vermem!

Paşa’nın bu cevabı Napolyon’u çileden çıkarır Yaptığı yeni planlarla topçularına gece-gündüz Akka Kalesi’ni dövdürür Ne var ki açılan gediklerden şehre girebilenler Osmanlı süngüsü ile yok edilirler Bu müthiş hezimetle “kader beni bir ihtiyarın oyuncağı yaptı!” diye avaz avaz haykıran yenilmez ünvanlı Napolyon gece bile meşaleler ışığında Akka’ya hücum eder Cezzar Ahmed Paşa ise askerlerinin başında bir delikanlı gibi kılıç sallamakta ve saldırganlara göz açtırmamaktadır

Akka kuşatmasında ordusunun yarısını kaybeden Napolyon nihayet 21 Mayıs’ta geri çekilmeye karar verir ve ağırlıklarını kumlara gömüp Kahire’ye geri döner

Hayalden Kabusa

Cezzar Ahmed Paşa’nın karşısında hayatının ilk yenilgisini yaşayan Napolyon o acıyla Kahire’ye doğru çekilirken işgal altında tuttuğu Mısır’da da işler umduğu gibi gitmemektedir Mısır halkının gösterdiği infialle otoritesi sarsılmaya başlayınca ağız değiştirerek gerçek yüzünü orada da göstermeye başlamıştır İlk geldiğinde Osmanlı idaresine muhalif Memlûk Beyleri için söylediği sözleri Osmanlılar için de söylemeye başlar ve halkı ayaklanmaya teşvik etmeye çalışır Fakat Mısır’ın perişanlığından Osmanlılar’ı sorumlu tutmaya çalışan bu propagandalar için artık çok geçtir Padişah’ın “kâfir vahşilere” karşı ilan ettiği cihad fermanı etkisini gösterir 21 Ekim günü Kahire’de büyük bir isyan patlak verir ve ikibin Fransız askeri öldürülür

Napolyon 25 Temmuz 1799’de iki gemiyle gizlice Mısır’dan kaçarken ordusunu Mısır’da bırakmış bir başkomutan olarak ve hayatını en büyük dersini Osmanlı’dan almış olarak acılar içindedir

Tarih Napolyon Bonapart’ın şu sözünü kaydediyor:

“Akka’da durdurulmasaydım bütün Doğu’yu ele geçirebilirdim!

Napolyon bir daha Osmanlılar’a karşı savaşmadı Padişah III Selim ise bu savaştan sonra Fransızlar’a karşı dirayetli politikalar geliştirmeye çalıştı ise de artık saraya kadar giren batıcılık hastalığı ile bu siyasetini sürdüremedi 1802’de Fransızlarla dostluk anlaşmaları yenilendi İşin daha da garibi Napolyon yazdığı mektuplarla Osmanlı politikalarında belirleyici olmaya çalıştı Bir mektubunda özetle şöyle diyordu:

“Büyük Osmanlı soyundan gelen dünyanın en büyük imparatorluklarından birinin başında bulunan siz devleti şahsen yönetmiyor musunuz? Ruslar’ın size emir vermesine nasıl izin veriyorsunuz? Kendi çıkarlarınızı gözünüz görmüyor mu? Harekete geç ve seni destekleyenleri harekete geçir Selim!

Osmanlı’nın kurtlar sofrası olan emperyalist politikalar karşısındaki konumuna ışık tutan bu ilişkiler Devlet-i Aliye’nin çöküşünün de ipuçlarını vermiyor mu? Güçsüz ve ufuksuz politikalar parlak zaferleri arkasına alsa da sonuçta hezimetle noktalanıyor

Dün böyleydi bugün ondan farklı değil

Muzaffer Taşyürek

Kaynak: Semerkand dergisi


Cezzar Ahmet Paşa Kimdir?
Cezzar Ahmet Paşa, Bosna'da doğdu 23 Nisan 1804'te Akkâ'da öldü Napoléon Bonaparte'a karşı Akkâ Kalesi'ni savunmasıyla ünlü Osmanlı veziridir Sayda bölgesindeki çatışmaları yatıştırarak, çeyrek yüzyılı aşkın süre tam bir egemenlik kurmuştur
Gençliğinde İstanbul'a giderek Hekimoğlu Ali Paşa'nın hizmetinde bulundu 1750'ye doğru Mısır'a giderek Kölemen beyi Abdullah'ın hizmetine girdi CiddeBedevilere karşı yapılan çete savaşlarına katıldı Abdullah Bey'in öldürülmesine misilleme olarak 70 kadar Bedeviyi öldürdü Bu nedenle kendisine Arapçada "deve kasabı" anlamına gelen Cezzar lakabı takıldı Daha sonra Beyrut ve Sayda hâkimi Emir Mansur'un ardından Şam muhafızı Osman Paşa'nın hizmetinde bulundu yöresinde ayaklanan
1775'te Zahir Ömer ayaklanmasının bastırılmasında büyük başarı gösterince Akkâ muhafızlığına, kısa bir süre sonra da vezirlik verilerek SaydaLübnan, Ürdün ve Filistin'deki karışıklıkları yatıştırdı Bu başarıları nedeniyle Şam beylerbeyliğine atandı Napoléon Bonaparte1798'de Mısır'ı işgale başlayınca, Osmanlı Devleti Cezzar Ahmed Paşa'dan bölgede yığınak yapmasını istedi Bu arada Napoléon, el-Ariş, Gazze ve Yafa'yı işgal etmiş, Mart 1799'da Akkâ önüne gelmişti Ancak, iki aydan fazla süren kuşatması, Osmanlı donanması ve Nizam-ı Cedid ordusundan destek gören Cezzar Ahmed Paşa'nın güçlü savunması karşısında başarısızlıkla sonuçlandı Napoléon, 21 Mayıs 1799'da Akkâ'dan çekilmek zorunda kaldı beylerbeyliğine getirildi
Cezzar Ahmed Paşa’nın karşısında ilk yenilgisini yaşayan Napolyon'un "Akka’da durdurulmasaydım, bütün Doğu’yu ele geçirebilirdim!" sözü kaydedilmiştir Cezzar Ahmed Paşa ise 1804'te ölümüne değin Akkâ beylerbeyliği görevini sürdürmüştür

__________________
Milliyetçilik,faşizmin millete yutturulabilir halidir,aksini iddia edenler kendi milliyetçiliğini
savunanlara saygı duysunlar!
Tek çare;Din birliğidir


Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Napolyon'u Akka Önlerinde Hezimete Uğratan Cezzar Ahmed Paşa

Eski 02-02-2009   #2
Şengül Şirin
Varsayılan

Cevap : Napolyon'u Akka Önlerinde Hezimete Uğratan Cezzar Ahmed Paşa



Çok güzel bilgiler emeğine sağlık arkadaşım
Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.