12-07-2008
|
#1
|
meLankoLik_asaLet
|
Ateşte Açan Çiçekler
Hz Peygamber’den (sav) sonra, İslam davası yolunda en büyük eziyet ve çilelere düçar olmuşlardır Onları peygamberlerden sonra ‘insanlığın efendileri’ haline getiren, çektikleri çile ve ızdırap dolu yıllardı Onlar ateşte açan çiçek gibiydiler
Özellikle, İslamiyet’in ilk yıllarında, güçsüz bir azınlık durumunda olan Sahabe-i Kiram (r a), her türlü baskı, aşağılama, dışlanma ve ambargolara maruz kalmışlardır Fakat onlar, hiçbir zaman kınayanın kınamasına aldırış etmeden devem ettiler yollarına  
Habbab b Enes (ra) Hazretleri de dininden dönmesi için zulüm edilenlerdendi Ümmü Emmar isminde müşrik bir kanının da kölesi, kendisini koruyacak kimsesi olmayan bir iman eriydi Kendisini koruyacak kimsesinin olmamasından olsa gerek, daha şiddetli işkencelere maruz kalıyordu Müşrikler toplanırlar, mübarek vücutlarını soyarlar ve etraftan topladıkları, insanın damarlarını parçalayan dikenleri üzerine atarlardı
Bazen de çıplak vücuduna demirden bir gömlek giydirirler, bir kova suyu 5 dakikada buhar edecek çöl sıcağında, kızgın güneş altında bekletirlerdi, susuz ve aç Bununla bitmiyordu zalim müşriklerin işkenceleri, ruha tesir eden zulümleri 
Ateşte ısıttıkları taşları, Habbab radiyallahu anh’ın bedenine bastırırlar “Dininden dön! Lat ve Uzza’ya tap!” derlerdi O ise umursamaz, yapılanlar karşısında “La ilahe illallah” kelime-i tevhidini söyleyerek, onlara cevapların en güzelini vererek karşı dururdu
Allah’a iman ne güzel yazılmıştı kalplerine Ne güzel bir kararla teslim olmuşlardı Resulullah’a (sav) ki, müşrikler çaresiz kalıyor, hele yaptıklarının onlarda imanı arttırdığını gördükçe, azdıkça azıyorlardı  
Müşrikler bir gün toplanıp ateş yaktılar Hz Habbab’ı (ra) yakalayıp getirdiler Soyarak ateşin üzerine sırt üstü yatırdılar Akıllarınca onu vazgeçireceklerdi imandan, belki de sadece küfürden kararan kalplerinin sıkıntısını biraz olsun hafifletmek istiyorlar ve bir o kadar da korkuyorlardı İslam’ın her tarafı sarmasından
Bu durumda Habbab (ra) ise şöyle yalvarıyordu iman ettiği tek ilah olan Rabb’imize : “Allah’ım halimi görüyorsun Durumumu biliyorsun Kalbimdeki imanı sabit kıl, büyük bir sabır ihsan eyle ” Hz Habbab diğer müşriklerce böyle işkenceler görürken, sahibesi Ümmü Emmar da onu dininden döndürmek için ateşte demir kızartır ve başına basarak dağlardı
Acıların tümüne katlandı onlar ama asla dönmediler dinlerinden Onlar Resullullah’ın (sav) Ashab-ı Mücteba’sı idi O’nun (sav) davetine gönülden katılmışlardı Onlar şimdi cennetteki makamlarını temaşa ederken, alem-i berzahta; bize ne oluyor ki ey Müslümanlar! Ufacık bir sıkıntıda, küçük ve geçici bir darlıkta, nasıl oluyor da Rabb’imizi unutuyoruz, tevekkül ve sabrı terk ediyoruz  
Murat Arslan
|
|
|