|  | Sadreddin-İ Konevi |  | 
|  08-27-2012 | #1 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Sadreddin-İ KoneviEvliyânın büyüklerinden ve kelâm âlimlerinden  İsmi, Ebü’l-Me’âlî Muhammed bin İshak’tır  Konyalıdır  Üvey babası olan Muhyiddîn-i Arabî’den ilim öğrenerek çok istifâde etti  Celâleddîn-i Rûmî’nin ve Sa’îdeddîn-i Fergânî’nin hocasıydı  1272 (H  671) senesinde vefât etti  Kabri, Konya’da kendi adıyla anılan câminin bahçesindedir  60 yıldan fazla yaşamıştır  Babası İshâk Efendi, Türkiye Selçukluları katında îtibârlı, yüksek mevki sâhibi biriydi  Küçük yaşta babasını kaybetti  Üvey babası Muhyiddîn-i Arabî, Sadreddîn-i Konevî’nin terbiyesi ve yetişmesiyle meşgul oldu  Çok iyi bir tahsil gördü  Kelâm ve tasavvuf ilimlerine âit birçok kıymetli eser okudu  Muhyiddîn-i Arabî ile Halep ve Şam’a gitti  Devamlı onun derslerinde bulundu  Kendisi de Şam’da ders vermeye başladı  Muhyiddîn-i Arabî’nin vefâtından sonra, Evhadüddîn-i Kirmânî’den feyz aldı  Daha sonraMısır’a gitti; oradan hacca, hac dönüşünde de Konya’ya gelip yerleşti  Konya’da binlerce talebeye ders verdi  Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî, Sa’îdeddîn-i Fergânî gibi birçok hikmet ve tasavvuf ehli kimseyi yetiştirdi  Pekçok kitap yazdı  Zamânının en büyük âlimlerinden olan Sadreddîn-i Konevî’nin kelâm ilmindeki yeri eşsizdir  Bu ilimde birçok ince meseleleri açıklığa kavuşturmuştur  Muhyiddîn-i Arabî’nin vahdet-i vücûd hakkında söylediklerini ve yazdıklarını dîne ve akla uygun olarak îzâh etmiştir  Nâsıruddîn-i Tûsî ile hikmete âit bâzı meselelerde mektuplaşmışlar, aralarındaki uzun münâzaralardan sonra, Nâsıruddîn-i Tûsî aczini îtirâf ederek, üstünlüğünü kabûl etmiştir  Sadreddîn-i Konevî’nin hayâtı, zühd ve takvâ içerisinde geçti  Haramlardan çok sakınır, şüpheli korkusuyla mübâhların fazlasından kaçardı  Hiç kimsenin kalbini kırmaz ve dünyâ malına meyletmezdi  Türbesinin dahi üzerinin açık olmasını vasiyet etti  Pekçok kerâmetleri görüldü  Şems-i Tebrizî hazretleri Konya’ya gelince, Mevlânâ hazretleri devamlı bununla sohbet edip, hiç dışarı çıkmaz oldu  Konya’nın ileri gelen diğer âlimleri buna üzülüp, hep birden şehri terk ederek Denizli’ye gittiler  Bunu duyan Selçuklu Sultânı Alâeddîn Keykubâd çok üzüldü  Çünkü âlimleri seven, onları koruyan biriydi  Bir cumâ günü Sadreddîn-i Konevî hazretlerinden ricâda bulunup, kendisine dedi ki: “Ben âlimler arasında olan şeylere karışamam  Bu, pâdişahların karışacağı iş değildir  Ancak cumâ namazında âlimlerin bulunmaması şânımıza noksanlık verir  Lütfen onları bulup getirin!” Sadreddîn-i Konevî hazretleri hemen katırına binerek yola çıktı  Bir anda kendisini Denizli’de buldu  Orada âlimleri bulup onlara: “Cumâ namazı vakti geçmeden Konya’ya dönmemiz lâzımdır  Sultânın kalbini kırmayınız  Pâdişâhlar, Allahü teâlânın emrini îfâya memur kişilerdir  Onlara karşı gelmek, onları üzmek hiç uygun değildir  Sonra Allahü teâlânın gazâbına uğrarsınız  ” dedi  Daha buna benzer birçok iknâ edici sözler söyledi  Yanında evliyâdan Ahî Evren de vardı  Âlimler iknâ olur gibi oldular ve: “Biz teklifinizi kabul edip gelecek bile olsak, cumâ vakti Konya’da bulunmamız imkânsızdır  ” dediler  Sadreddîn-i Konevî de; “Siz kabûl edin, Allahü teâlâ Müslümanları sevindirenleri mahcup etmez  ” buyurdu  Âlimler teklifi kabul edip, hemen yola çıktılar  Birkaç günlük yolu bir anda kat edip, cumâ vaktinden evvel Koya’ya vardılar  Sultan Alâeddîn buna çok memnun oldu  Sadreddîn-i Konevî hazretlerine olan sevgi ve muhabbeti daha da arttı  İslâm âlimlerine dâimâ yardımcı oldu  Birgün büyük bir ilim meclisi kurulmuş ve Konya’nın büyükleri toplanmışlardı  Sadeddîn-i Konevî de orada bir seccâde üzerinde oturuyordu  Mevlânâ içeri girince seccâdeye oturmasını teklif etti  Bunun üzerine Mevlânâ: “Terbiyesizlik edip, sizin seccâdenize oturursam, kıyâmette bunun hesâbını nasıl verebilirim?” buyurdu  Sadreddîn-i Konevî buna karşılık: “Senin oturulmasında fayda görmediğin seccâde bize de yaramaz  ” diyerek seccâdeyi kaldırdı  Mevlânâ, Sadreddîn-i Konevî’den önce vefât etti  Vasiyeti üzerine, cenâze namazını Sadreddîn-i Konevî kıldırdı  Sadreddîn-i Konevî vasiyetinde buyurdu ki: “Yakında öyle bir fitne kopacak ki, çok kimseler bu zulümden kurtulamayacaktır  Onun için, evlenmeyenler bundan sonra Şam’a gidebilirler  ” Bu sözleriyle, Moğolların, Selçuklu Devletini yıkacaklarını ve çok zulüm edeceklerini işâret ettiler  Sadreddîn-i Konevî hazretlerinin kabrini ziyâret edenler, onun feyzlerinden istifâde ederler  Allahü teâlânın izniyle, onu vesîle ederek yapılan duâlar kabul olur; Allahü teâlânın izniyle sıkıntıda kalanlar ondan yardım isteseler, rûhâniyetleri imdâda yetişir  1899 (H  1317) senesinde Sultan İkinci Abdülhamîd Han, şahsî parasıyla Sadreddîn-i Konevî hazretlerinin câmi ve türbesini îmâr ettirmiştir  Nüsûs, Hukûk, Nefehât-ül-İlâhiyye, Mefâtîh-ül-Gayb, Fâtihâ Tefsîri, Şerhu Ehâdîs-i Erba’în başlıca eserleridir   | 
|   | 
|  | 
|  |