Biz çocuktuk o yıllar Bilmezdik iki elin ayrılışını koymazdı bize gece yarısı ayrılıkları biz çocuktuk o yıllar bir güldü verebileceğimiz ve masum bir öpücüktü teşekkürümüz daha büyüyeceğimizin farkına varabilecek kadar bile büyük değildik biz çocuktuk o yıllar serin bir rüzgar heyecanlandırırdı bizi daha fırtınalar görmeden daha büyümeden biz çocuktuk o yıllar küçük bir öpücüktü bizim beklediğimiz içten bir bakış bizim için yeterliydi bu ya da biz bunu doğru biliyorduk daha doğruyla yanlışı ayırt edebilecek yaşta değilken biz çocukken masum öpücükler vardı asla kalktığımızda günahla uyanmazdık minik ellerimiz vardı fakat kocaman hayaller sunardık sunduğumuz hayaller bazen, büyümenin bekleyişi bazen çocukluğumuzun geçişiydi ama biz çocuktuk o yıllar kuşlar konardı bahçemize peşlerinde koşup uçmaya çalışırdık düşenler kalkanlar ama yalnız değildik düşerken de kalkarken de biz çocuktuk o yıllar aşkı masum bir şey sansak da asla hayallerle geçiştirmezdik belki tatlı bir bekleyiş acı bir beraberlikten daha iyidir bu yüzden ben hâlâ çocukluğumu bekliyorum! asla gelmese de belki hiç ummadığım bir anda gelip ya da tam umduğum anda belki ölümün sessiz, sakin belki gürültülü belki haklı belki haksız bilinmez gelişiyle ya da sıcak bir elle yeniden doğarak ama temiz saf sıcak bir doğuşla belki en içten hisselerimle belki hissedemediğim hislerimle zaten yaşadıklarım, hissedemediklerimin yanında nedir ki bir dokunuş günahla dolu ya da sevabı bilinmez bir haykırış belki herkesin ortasında belki herkesle beraber tam ortada ama hissedemediklerim yaşamımın en büyük tarifsiz boşluğunu kapladıktan sonra herkesin haykırışı, ya da benim herkese haykırışım en acı sessizlik değil midir biz çocuktuk o yıllar daha haykıracak yaşta bile değildik gücümüz yetmezdi bağırmaya o yüzden sessiz gülüşlerde saklıydı bizim duygularımız mavi bir bulutun peşindeydi gözlerimiz, gözlerimiz yukarıdaydı ama sevgimiz vardı yukarıda sevgimizi hatta mutlu olduğumuz için yaşadığımızı sandığımız aşkımızı izlerdik ama dokunamazdık dokunamazdık çünkü minik parmaklarımız yetişmezdi yetişemezdi bizim için hep yumuşaktı bulutlar her daim fırtınada ve sessizlikte bir gülüşün ardına sığınmış nice fırtınalar yumuşak bir buluttan mı çıkıyor hayır bulutlar yumuşaktı biz çocukken yumuşak ve maviydi belki fırtınalarda sertti karanlıktı bilemezdik ki çünkü biz bakmazdık fırtınaya sevdiklerimiz yanımızda olurdu fırtına zamanı biz o yıllar çocuktuk biz çocukken deniz vardı çıplak ayak girdiğimiz yüzermiş gibi yapıp yüzemediğimiz bizim için suya gerek yoktu yüzmek için biz zaten yüzemezdik biz denizde de yüzemezdik karada da o yüzden suya bağlamamıştık umutlarımızı düşlerimizi ne denizlerle ne gökyüzüyle ne de karayla sınırlamıştık hepsini sığdırabilmiştik o minik ellerimize sevdiklerimize sunarken sevdiklerimizden alırken düşleri yaşatırken hiç kirletmedik ellerimizi çamurdan evler yapıp içine geleceğimizi sığdırsak da tertemizdi ellerimiz bulut kadar yumuşak düşlerimiz kadar mavi beyaz ve sarı işte o yıllar biz daha çocuktuk bildiğimiz renkler bunlardı biz belki bir ressamın paletinde bir vazoya can veriyorduk belki bir şairin tükenmez kalemini tüketiyorduk çocukken ama biz daha çocuktuk o yıllar minik ellerimiz vardı yumuşacık tertemiz gözlerimizde neşe elimizde düş koşturup dururduk çocukken manasını bilmezdik ayrılmış iki elin gece yarısı ayrılıklarının biz daha çocuktuk o yıllar biz daha çocuktuk
Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.
Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.
IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.