Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
bilgi, çingeneler, hakkında, imparatorluğunda, osmanlı

Osmanlı İmparatorluğu'nda Çingeneler Hakkında Bilgi

Eski 08-25-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlı İmparatorluğu'nda Çingeneler Hakkında Bilgi





Osmanlı İmparatorluğu'nda Çingeneler Hakkında bilgi

Hukuki vaziyetleri XVI asrın başlarından itibaren Rumeli'deki Çingeneleri askeri maksatlar ile vücuda getirilen diğer bazı teşekküller gibi bir teşkilata bağlı görüyoruz Mekezi Kırkkilise olan ve Eski Hisar-ı Zağra Hayrabolu Malkara Döğenci-Eli İncügez Gümülcüne Yanbolu Pınar-Hisar Pravadi Dimetoka Ferecik İpsala Keşan ve Çorlu mıntıkalarını ihtiva eden bir Çingene livası ihdas eedilmiş ve Çingeneler vaktiyle anadolu'da vücuda getirilip sonradan Rumeli'ye de naklonunan müsellem teşkilatına sokulmuştu Yine Rumeli'de mevcut Çirmen Kızılca ve Vize müsellemlerinden ayrı bir liva olan Çingene müsellemleri de 938 (1531)'de diğerleri gibi 3-4 müsellem ile 9-12 yamaktan mürekkep ocaklar halinde tahrir edilmişti ki müsellemleri seferlerde yamaklarından avarız-ı divaniye karşılığı olarak 50'şer akçe harçlık alıp nöbetle iştirak ederlerdi Sefer olmadığı zaman hiç bir şey almazlar ve hizmete alınan nöbetli müsellem de o senenin agnam vergisini (adet) vermezdi Müsellemlere ayrıca birer çiftlik mikdarı yer tahsis edilmişti Çiftliğin hasılatını sefere giden alır nöbetli olmayanlar da yamaklar gibi 50'şer akçe harçlığı ve öşürlerini "eşen müselleme" verirlerdi Bazan zaruret halinde üçü veya dördü de hizmete alındığı takdirde çiftlik hasılatını ve yamakların 50'şer akçe harçlığını aralarında mütesaviyen taksim ederlerdi Çingene müsellemlerinin de vazifesi seferde top çekip yol yapmak ve askere erzak taşımak gibi geri hizmetleri idi Müsellemlerin başında çeribaşıları (seraskeran) olan tımarlı sipahileri bulunuyordu ki tahrir defterlerinde bunların statüleri (kanun-i seraskeran-ı liva-i çingane) ayrıca tesbit edilmişti Buna göre timarlarında olan göçebelerin resimleri "resm-i haymane" olarak kendilerinindir Buna mukabil sancak beyinin haslarında sakin olan göçebelerin vergileri çingane livasının sancak beyine aitti Çeribaşı timarındaki cürüm ve cinayet resmi ile 'arus (gerdek) resminin yarı hasılatını alır yarısı ise sancak beyine verilirdi Fakat badihava resimleri tabir olunan vergiler (yuva kaçkon vs resimleri) tamamen çeribaşınındı Böyle bir timarda Böyle bir timarda bulunup da yürük tatar canbaz gibi askeri ve yağcı küreci gibi mali ve iktisadi sınıflara mensup olanlardan ziraat ile meşgul ve çiftlik tutan kimseler birinciler 12 ikinciler 20 akçe olmak üzere resm-i çiftlerini çeribaşıya verirlerdi

Bu livanın çeribaşıları Çingene olmayıp bilakis öteden beri timarlu sipahileri sınıfına mensup beyzade ve sipahizadedir Bunların timarları livanın muhtelıf mıntakalarında olup kendileri de bir veya birkaç nahiyenin müsellemlerini sefere sevkederdi Mesela 938'de çingane livasının bir timarlu sipahisi Yanbolu'da muhtelif köylerde 11463 akçe varidatlı bir timara ve kızılağaç Yeniçe'sinde bir köyde 1555 akçe varidatlı ayrı bir timara sahiptir ve kendisi seferde bu iki yerden başka Keşan Malkara Gümülcüne vs gibi yerlerin müsellemlerini de idaresi altına almaktadır Diger taraftan çingane livası timarlıları arasında dergah-ı ali çavuşlarından ve serkürekcilerinden bazılarının da bulunduğu görülmektedir Hatta bu tarihte Rumeli kethüdası Hüsam Bey�in 963/1555'te Rüstem paşanın ve serhazinedar Piri Ağa'nın bu sancak teşkilatı arasında hasları vardı

Çingane livası sancak beyine gelince bazen çingane müsellemleri zabiti bazen Kırkkilise sancağı müsellemleri beyi denilen bu mirliva-i çingane" aynı zamanda Vize yürükleri subaşı ve Vize müsellemleri zabitidir ve ekseriya çingane sancağını yazan defter eminleri bunları Vize müsellemleri ve bazan da Vize yürükleri ile birlikte kaydetmişlerdir Gerek sancak beyi gerek çericibaşıları has ve timarlarından yukarıya bahsettiğimizden maada diğer bazı aynı ve nakdi vergilerde alırlardı Mahallin hususiyetine göre çeşit ve miktarları değişen bu vergiler arasında mesela buğday arpa yulaf burçak nohud bakla gibileri bulunduğu gibi öşr-i kovan (bal vergisi) öşr-i bağ öşr-i bostan öşr-i ketan resm-i asiyabi (değirmen vergisi) resm-i ağıl v b nevinden olanları vardır

Müsellenlere tahsis edilen çiftlikler veya bu çiftliklerin bir kısmını teşkil eden zeminler mezraalar bazen muhtelif tahrirlerde başka başka müsellemlere ocak yazıldıkları için bir ihtilaf mevzuu olmakta ve meselenin halli ait olduğu mıntaka kadısına bırakıldığı gibi çeribaşılara tımar olarak verilen köylerede müdahale yapıldığı vaki idi

Murad III devrinden itibaren diğer askeri teşkilat gibi Çingene teşkilatı da bozulmağa başladı 987/1579 da İran harbi sırasında Bender tarafına hizmete memur edilen Çingane müsellemleri defterin teslim edilmediğini bahane eden yamakların harçlık vermemeleri yüzünden vazifelerine gidememiş ve Çingeneleri yola getirmek hususunda Kırkkilise Hayrabolu ve Babaeski kadılarına emir ve hükümler gönderilmesine mecburiyet hasıl olmuştu Diğer taraftan devlet ve saray ricalinin yolsuzlukları cümlesinden olarak sipahi tımarları ve hatta zeametler Çingenelere tevcih edilmeğe başlandı Nihayet XVII asır başında umumiyetle yayalar ve müsellemler gibi çingane müsellemleri de kaldırılmış ve mukataaya bağlanmıştır 1032 (1622)'de Rumeli Çingenelerinin cizye ve ispençlerinin (bir nevi şahsi vergi) kıptiyan nezareti muhasebesi kaleminden iltizam suretiyle ve mukataa şeklinde Sipahi-zadelerden İbrahim Bey'e tevcih edildiğini görüyoruz ki 1555'teki çingane livası hasları timarları ve ocakları hasılatı yekunu (6244462 akçe) bu tarihteki mukataa icmalidir Bu mikdardan ne kadarının hangi vazife sahiplerine saliyane mevacip veya ocaklık olarak verildiğini bildiğimiz gibi ne kadarının Sultan Ahmed camiine Edirne'deki Sultan Beyazıd evkafına veya Edirne'deki hassa cerrahları ile Hassa suyolcularına vsye tahsis olunduğunu tesbit edebilmekteyiz

Rumeli çinganeleri mukataaya bağlandıktan sonra da hususi durumlarını muhafaza etmişlerdi Diğer reayanın ödediği avarız-ı divaniye ve diğer resimlerden muaf (taife-i kıptiyan kadimden mafruz al- kalem ve maktu al-kıdem serbest) tutuluyor buna karşılık maktu olarak senede müsellem olanlarından 655'er akçe alınıyor fakat cizye talep olunmuyordu Hıristiyan olanlardan ise 730 akçe alınıyordu XVII asrın sonlarına doğru kıptiyan mukataasına serhad Çingenelerinin de (kıptiyan-ı serhadluyan) 830000 akçe maktu'a ve cizye ile dahil oldukları görülmekte ve Serez Ohri Filibe Niğbolu Silistre ve Prezerin gibi yerlerdekilere de teşmil olunmaktadır Bu sırada cizye veren Çingenelere Balkan yarım adasının her tarafında bilhassa Elbasan ve Avlonya gibi Arnavutluk taraflarında ve Üsküp Vulçetrin Preştine havalisinde Mora İnebahtı ve Karlıeli'nde Ege adalarından bir çoğunda rastlanmakta idi Çingane mukataasına bu sırada Anadolu'da İzmit ve Bursa'nın da dahil olduğunu görüyoruz D'Ohsson'un Anadolu'daki kıptiler hakkında sarih olmayan kaydı buna telmih olsa gerektir

Çingenelerin vergisi Avusturya harpleri yüzünden devletin fazlaca para sıkıntısı çektiği bir sırada Mustafa II'nın ilk saltanat senesinde (1106=1695) hayli arttırıldı O zamana kadar 45000 kuruşa toptan verilen bu mukataanın bundan sonra hıristiyanlara tatbik edildiği şekilde evrak ile cibayet olunmasında miriye çok fayda te'mini düşünülerek Rumeli ve Anadolu'daki Çingenelerin yekunu 45000 kişi (erkek ve büyük) ve bunlardan 10000'i islam ve 35000'i hıristiyan olduğu tahmin edilmiş müslümanlarına 5 hıristiyanlarına 6 kuruş tayin olunarak hasıl olan 260000 kuruşun parça parça diğer havass-ı humayun mukataaları gibi talibine satılması ferman olunmuştu (krş Raşid Tarih II 328 vd) Buna göre XVIII asrın birinci yarısında cizye ve maktuaların cibayeti yer yer muhtelif şahıslara havale edilmekte olduğu için bundan sonra Çingenelerin mali mükellefiyetleri bazan da suistimaller ile artmış bunun neticesi olarak Çingenelerin birer suretle cizye ve maktua resmi ödemekten kaçındıkları ve bazı kimselerin de bunları himaye ettikleri görülmüştür (krş Başvekalet arşivi İbnülemin dahiliye tarih 1116 1136 nr 2516 2622) Muhtelif yer ve zamanlarda devam eden bu gibi hallerin önüne geçmek maksadı ile 1155 (1742)'te padişahın yıllık masrafına tahsisen hassa bazirgan başısına ocaklık tayin edilen İstanbul Edirne Çirmen ve Kocaeli sancakları dahilindeki Çingenelerin cizye ve maktuaları ile miri mallarının tahsiline kadı mütesellim voyvoda selatin evkafı zabitleri vs taraflarından mümaneat gösterilmemesi hakkında alakadarlara divan tarafından emir ve hükümler gönderilmesine mecburiyet görülmüştü Bazı yerlerdeki çingane cizye ve maktualarının saray mensuplarına ocaklık suretiyle verilmesi keyfiyeti XIX asır başlarında da henüz cari bir usuldü Halbuki vukua gelen harpler dolayısiyle Çingeneler yaşayışları itibariyle de kolaylık görerek sık sık yer değiştiriyor ve mukataa mültezimleri ile ocaklık sahiplerini müşkül mevkie ve ehemmiyetli zarara sokuyorlardı Böyle bir zaruretin de sevki iledir ki tanzimattan sonra bir taraftan Çingenelerin tahrirleri ile iskanları cihetine gidilmiş diğer taraftan da vergilerinin cibayetinde daha başka esaslar aranmıştır Öyle görünüyor ki Çingenelerin tesbit ve ve tahrirleri yolunda yapılan teşebbüsler imparatorluğun en uzak mıntıkalarında bile başarı ile neticelenmiş mesela doğu Anadolu'da Diyarbekir Beşiri Çapakçur Midyat Mardin havalisindeki müslüman Çingeneler ayrı ayrı tesbit edildiği gibi Bosna'da da iskan şekilleri ile kimseye zarar ve ziyanları olmamak üzere mürur nizamına tevfikan vakit ve mevsiminde göçüp gitmeleri te'min olunmuştur


İşleri yaşayış ve adetleri Çingenelerin XV asırda Anadolu'da ve Rumeli'de nerelerde ve nasıl bulunduğunu tayine yarayacak elimizde şimdilik tarihi kayıtlar yoktur Ancak Selim I'in Çaldıran seferi esnasında Erzurum'dan sonra konakladığı yer Kara-Çingene adlı bir köy olduğuna göre Çingenelerin her halde XV asır nihayetlerinden itibaren Anadolu'da yerleşmiş bir halde de bulundukları anlaşılmaktadır Anadolu'nun bir çok yerlerinde Abdal adını taşıyan fakat halk arasında -kendileri bu isnadı asla kabul etmemekle beraber- Çingene addolunan zümreler vardı ki bunlar da hemen umumiyetle Çingenelerin görünüşünde idiler ve meşguliyetleri aynı idi Ahmed Vefik Paşa'ya göre Hasan Abdallu taifesi de Ankara civarında ve Kızanlık'da yaşayan bir Çingene taifesi idi XVI asrın ikinci yarısına ait diğer kayıtlardan hususiyle garbi Anadolu'da Çingene taifesinin kalabalık bir halde bulunduğunu görmekteyiz 975/1567'te Beyşehir beyine 977/1569'de Antalya Aydın ve Saruhan kadılarına verilen emirlerden öğreniyoruz ki Çingeneler gurbet adı verilen yine göçebe bir taife ile birlikte o mıntıkalarda huzursuzluk amili olmakta yolları keserek adam soymak tarla ve harmanlardaki mahsulu yağma etmek hatta mescidlerin kilim vb eşyasını kaldırarak "şer'e dahi itaat" göstermemek suretiyle ahaliyi ve devlet otoritelerini kendilerine karşı mücadeleye mecbur etmektedirler Çingenelerin Rumeli'de de daima at besleyerek bu gibi yolsuzluklara teşebbüs ettiği görüldüğü içindir ki gurbeet ve Çingene taifesinin ata binmemesi zaruret halinde eşeğe ve arabaya binmesi at ve kısrak beslememesi hatta İstanbul'da at canbazlığı yapmaması müteaddit emirlerde ve Rumeli'deki sancak beylerine Kırkkilise ve İstanbul kadılarına bildirilmiştir

Kendilerine İstanbul'da Edirnekapısı dahilinde öteden beri bir yer gösterilmişken sonra bir yolunu bularak XVIII asrın ortalarında şehrin iç mahallelerine kadar sokulmuş Fatih camii civarında büyük Karaman ve Dülger-zade mahallelerindeki odalara yerleşmiş ve mürtekib-i nevahi ("suç işler") olarak tanındıkları için vuku bulan şikayetler üzerine eski yerlerine şehrin kenarlarına çıkarılmalarına mecburiyet görülmüştü Zaten daha evvel de Çingenelerin daha başka türlü yolsuz hareketlerinin önüne geçmek üzere zaman zaman şiddetli hükümler çıkarılmıştı Çingenelerin İstanbul'a Gümülcene'den ve Menteşe sancağından Fatih tarafından getirilip yerleştirildiklerini Evliya Çelebi kaydeder Mamafih Yenibahçe Sulukule Ayvansaray Üsküdar Kasımpaşa semtlerine de bilahare yerleşmişlerdi XIX asrın ikinci yarısında Paspati'ye göre İstanbul'da 140 Çingene ailesi vardı Silivri Çorlu Çatalca Büyükçekmece ve Tekirdağ kasaba ve şehirlerinde yerleşmiş Çingeneleri de tesbit eden (123 aile) ve bilhassa Osmanlı imparatorluğundaki Çingenelerin dillerini inceleyen bu müellif Rumeli'nin diğer yerlerinde de yerleşenlerin göçebelere nazaran çok az olduğunu tasrih ve bu hususta yanlış rakam ve malumat veren Ami Boué'yi tenkit etmektedir

Göçebe ve yerleşmiş Çingeneler arasında gerek dil gerek yaşayış ve adet bakımından ehemmiyetli farklar meydana gelmiştir Göçebeler kendilerine mahsus vasıfları ve dillerinin hususiyetlerini muhafaza ettikleri halde yerleşenler yerli halk ile karışmalarından dolayı hem dillerine Türkçe ve rumca kelimeler girmiş hem de göçebe Çingene adet ve yaşayışını terk etmişlerdi Yerleşmiş Çingeneler göçebeler ile temastan çekinir ve onları cail ve kaba bulurlar Buna mukabil göçebeler de onları hakir görür ve "kalp Çingene kalpazan Çingene reaya Çingenesi ve Lakhos" adları ile tesmiye ederdi Göçebeler dillerine Çingenece romanes demektedirler Paspati'ye göre Rumeli Çingenelerinin dili Avrupa ve Amerika'da dağılmış bütün Çingene dilinin anasıdır Çingeneler Türklere ve umumiyetle müslümanlara khorakhai adını verirler Rumlara verdikleri umumi isim Balamo'dur Hıristiyan Çingenenin adı da balamorom'dur Bulgarlara das arnavudlara da çibano adını vermişlerdir

İstanbul'da yerleşenler ekseriyetle Macaristan ve Romanya'daki çigan orkestraları derecesinde olmamakla beraber musikişinas olurlar Fakat Çingenelerin asıl görülecek hayatı harman yerlerinde çergilerde sepetler maşalar saçayaklar ayılar fal çıkınları arasındadır İlk baharda kışlaktan çıktıkları zaman İstanbul civarındakiler ya Büyükdere'de veya Çırpıcı ile Çörekçi arasında dere kenarında çadır kurar kakkava tesmiye ettikleri ve tencere bayramı demek olan 3 günlük hususi bayramlarını kutlar bu müddet zarfında mütemadiyen şarkı söyler oynar birbirlerine ziyafet vererek eğlenirlerdi Bayram sonunda çeribaşı senelik vergisini toplar sonra dağılırlardı; rumi 23 nisana (6 mayıs) tesadüf eden ve Paspati'nin devrinde Rumeli'nin bir çok yerlerinde tatbik edilen bu bayram bazılarına göre aidatını kolaylıkla toplayabilmesi için çeribaşılar tarafından adet olarak konmuş ve Çingeneler vergilerini başka usuller ile vermeğe başladıktan sonra artık bundan vazgeçmişlerdir

İstanbul'da ayı oynatanlar bu Çingenelerdendi Bunların hususi adları Orsar'dır Evliya Çelebi esnaf-i ayıciyandan bahsederken Balat'ta sakin "pirsiz kıptiler" olduklarını avcı başılara mensup bulunup alaylarda 70 kadarının resm-i geçide iştirak ile Alay köşkü önünden geçtiklerini o devirdeki meşhur ayıcı Çingenelerden Kar-yağdı Bin-bereket Bazu-oğlu vs gibi kimseler bulunduğunu kaydetmektedir

Çingenelere ait dilimizde "Çingene düğünü Çingene kavgası Çingene borcu Çingene çergesi gibi oradan oraya sürer Çingene çalar Kürt oynar Çingene evinde musandıra" gibi tabir ve darb-ı meseller kalmıştır Diğer taraftan Ahmed Mithat Efendi'nin Kağıthane'deki bir Çingene kızının kendisine karşı alaka gösteren bir İstanbul'lu tarafından tebiye ve tahsil ettirilerek olgunlaştığını gösteren bir romanı ile Osman Cemal Kaygılı'nın Topçular'da ve Erenköyü ile Çamlıca'da Çingeneler arasında hayatı tasvir eden aynı zamanda İstanbul'un muhtelif yerlerinde yerleşmiş meşhur çalgıcı Çingeneleri anlatan orijinal romanını çinganalarin romancılığımıza da mevzu teşkil eden birer misali olarak zikretmek lazımdır

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.