|  | Turk Dili Ve Yasi |  | 
|  08-25-2012 | #1 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Turk Dili Ve YasiTürk Dilinin Yaşı Sorunu  birçok farklı görüşün ve  tezin ileri sürüldüğü  konulardan biri de Türkçenin kaç yaşında olduğudur  Ortaya  atılan  görüşler içinde  kuşkusuz dikkate değer olanlar vardır; fakat biz  bu   alanda çok önemli bir gelişme sağlayarak Türkçenin tarihi gelişimi  hakkında  farklı bir ivme kazandırmayı başaran Osman Nedim Tuna’nın  çalışmasını temele  alarak  siz değerli araştırmacılarımızı  bilgilendirmeye çalışacağız  “Sümer ve Türk Dillerinin Tarihi İlgisi ve Türk Dili’nin Yaşı Meselesi” adlı eserinde  Prof  Dr  Osman Nedim Tuna  168  sözcükteki türlü ses  denklikleri çerçevesinde ele almakta ve  “Sümerlerle Türkler arasında dil  bakımından tarihi bir ilgi bulunduğu  konusu bu 168 sözcük ve gerekli  açıklamalarla kanıtlanmıştır  ”  demektedir  Bu konuya daha önce yayımladığım  “Türkçe -  Sümerce İlişkisi” adlı  yazımda  bu konuya değinmiştim  Türk dilinin yaşı  hakkındaki  çalışmalarıyla Tuna  yaptığı belirlemelerin sonucu olarak  “Bugün   yaşayan dünya dilleri arasında  en eski yazılı belgeye sahip olan dil  Türk  Dili’dir  Bunlar Sümerce tabletlerdeki  alıntı sözcüklerdir  ” biçiminde çok  önemli bir yargıya varmıştır  Tuna  söz  konusu eserinde Türklerin  M  Ö  3500’lerde Türkiye’nin doğusunda  bulunduklarını ve Türk Dili’nin  zamanımızdan 5500 yıl önce ayrı ve iki  kollu bir dil olarak yayıldığını iddia  etmekte ve “Eğer doğuştan  Sümerlerle temasa geldikleri zamana kadarki çözülme  hızı sabitse  İlk  Türkçe veya Ana Türkçenin muazzam bir zaman önce yaşamış  olması  gerekir  Türk Dili’nin arkeoloji araştırmalarından hareketle ileri   sürdüğüm yaşı 8500’dür  ” demektedir  Tuna’ya göre Türklerin ana yurdu  da  bu  konudaki yaygın görüş olan Tanrı Dağları ve çevresi değil;  Anadolu’nun  doğusudur  Eğer  Türkler  Sümerlerle bir bağlantı   kurabilmişlerse  bunu coğrafi yakınlık olarak da aramak gerektiğini  düşünen  Tuna  böylece Türklerin ana yurdu hakkında da üzerinde nice  çalışmalar  yapılabilecek bir konu ortaya atmıştır  Osman Nedim Tuna’nın  dışında  birçok dil  bilimci  Türkçe ile Sümerce arasındaki  benzerliklere dikkat  çekmiştir  Ünlü Kazak bilgini Olcas Süleyman’ın “Az İ Ya”   adlı eseri de bu konuda adı anılması gereken eserlerdendir  Bir dilin zenginliği  onun eskiliği  sürekliliği  edebiyat ve  bilim dili oluşuyla  söz konusu edilebilir  Doğal bir gelişme sürecinden geçmiş  ve anormal  sayılabilecek herhangi bir durum yaşanmamışsa  eski ve sürekli yazılı   metinlere sahip olan dillerin  gelişmiş  oturmuş  zengin diller olması  gerekir  Türk yazı dilinin ilk metinleri olarak bilinen Göktürk  Yazıtları’nda belirlenen  “kavram alanı - sözcük ailesi  ilişkileri“  soyut kavramların kullanılışı  oturmuş  düzenli  bir işleyişin varlığı  bu dilin uzun bir süre işlenmiş olduğunu   göstermektedir  Dolayısıyla    Reşit Rahmeti Arat  Türk  Dili’nin yaşı için “en  azından bugüne dek geçen zaman kadar geriye”  götürmek gerektiğini söylemiştir  Doğan Aksan  “Türkiye  Türkçesinin Dünü  Bugünü  Yarını” adlı  eserinde  Orhun Yazıtları’nda görülen  soyut kavramlardaki zenginliği  eşanlamlı  öğelerin kullanılışını  çokanlamlılığa sahip oluşu  ileri öğelerin  kullanılışını  anlam  olaylarının görülmesini  söz sanatlarına yer verilmesini ve  genel  anlatım özelliklerini dikkate alarak bir değerlendirme yapmış ve söz   konusu metinlerin dilinin çok işlenmiş  eski bir yazı dili olması  gerektiği  sonucuna varmıştır  Böylece Doğan Aksan  Türkçenin   Orhun Yazıtları‘ndan çok daha   önce var olan; fakat yazılı belgelerle takip edilemediği için “karanlık  dönem”  olarak adlandırılan döneminin  birkaç yüzyıldan çok  daha önceye götürülebileceği  sonucuna varmıştır  Aksan  vardığı  sonuçları şöyle ifade etmektedir: “Türklerde o dönemde yerleşik bir yazı sistemi ve bu sistemi kullanan  hitabet kurallarını  bilen  hatta  sanatlı anlatıma yönelen  eğitimli bir  zümrenin bulunduğu anlaşılmaktadır  Yenisey Yazıtları’nda görülen sözcükler Orhun Yazıtları’ndaki sözvarlığı  Türkçenin hemen o dönemde oluşmuş bir dil olmadığını  çeşitli gelişmeler ve  anlam olaylarıyla çok daha eskiye  birkaç bin yıl  öncesine uzanan gelişmiş bir  dil niteliği taşıdığını göstermektedir  Kısıtlı metinler olmalarına karşın  yazıtlar  Türkçenin soyutlama gücünü  ortaya koymakta  kimi Avrupalı bilginlerin  görüşlerinin tersine  çok  eski ve gelişmiş bir dilin ürünlerini sergilemektedir  Gerek düz yazı içindeki ölçülü  uyaklı anlatım  gerek etkileyici söylemler  oluşturan yinelemeler ve karşıt  kavramların kullanılışı  gerekse söz  savaşlarından yararlanılmış olması  zengin  ve soyut kavramlara da sahip  bir yazı dili karşısında bulunduğumuzu  göstermektedir  ” Osman Nedim Tuna’nın “Bugün yaşayan dünya dilleri arasında en eski yazılı metne sahip dil Türk dilidir  ” şeklindeki belirlemelerini ve  iddiasını bir yana  bırakıp Türkçenin ilk yazılı metinlerini M  S  7  yüzyılın  sonu olarak  kabul etsek bile  Türk Dili bugün “edebiyat ve bilim dili” olarak   kabul edilen birçok dünya dilinden daha esi bir yazılı metne sahip bir  dil  durumdadır  Ural-Altay dil ailesi içinde Türkçeden daha eski yazılı  metne sahip  bir dil bulunmadığı gibi  Yunan-Latin dillerini hariç  tutarsak  Avrupa’da da  bugün Türkçeden daha “eski yazılı metne” sahip  herhangi bir dil yoktur  Bu konu üzerinde çalışma yapan Türklük bilimcilerin  dikkate   değer çalışmalarından şu sonuca varabiliriz: Türk dilinin en eski yazılı   metinleri olan   Orhun Yazıtları  Türkçenin yaşını  belirleyebilmek için yeterli  değildir  Yazıtlar  ancak bizim dikili  taşlardan çok daha öncesinde bir Türk  yazı dilinin var olduğu gibi  genel bir yargıya varmamızı sağlayabilir  Osman  Nedim Tuna‘nın yaptığı  çalışma ile  Sümercedeki Türkçe sözcüklerin  artık tüm dil  bilimciler tarafından kabul edilmesiyle  Türk dilinin  yaşını hesaplarken  yalnızca Orhun Yazıtları’na bağlı kalmışlığımız  ortadan kalkmıştır  Çok daha  eski metinler üzerinden tahmin yürütme  olanağı bulduğumuz için Türkçenin en  aşağı 8  500 yıllık bir geçmişinden  bahsedebilir ve ayrıntılı dil bilimsel  çalışmaların verimi olarak  bugün yaşayan diller arasında  Türkçenin dünyanın en  eski dili olduğunu  ileri sürebiliriz   | 
|   | 
|  | 
|  |