08-24-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Kabir Hayatı Ve Mezarlıklar
Nİtekİm Kurân-ı Kerîm, bu hakikati şöyle açıklamaktadır
-
Nİtekİm Kurân-ı Kerîm, bu hakikati şöyle açıklamaktadır: “Allah onu (insanı) hangi şeyden yarattı? Onu, küçük bir nutfeden yaratıp ona özel bir şekil vermiştir Sonra ona, dünyaya geliş yolunu kolaylaştırmıştır Sonra ona ölümü vermiş ve kabre koydurmuştur Sonra dilediği zaman, onu yeniden diriltecektir”
Yakınlarımızdan ve dostlarımızdan bir çoğu, şimdi âhiret âleminin ilk durağı olan kabirlerinde bizi beklemektedirler Biz de onların yanına gideceğiz Bir insanın, ölmüş olan yakınlarını, dostlarını, sevdiklerini ve hayatı birlikte paylaştığı arkadaşlarını unutması, elbette kolay değildir Her fırsatta onları yâd etmek ve onlarla olan münasebetini, bir şekilde sürdürmek ister Bunun için onların kabirlerini ziyaret etmeyi bir vefâ borcu bilir ve bu ziyaretlerle de vicdânî bir teselli bulur İslâm dininde, ölümü hatırlamak, ahiret hayatını düşünmek ve günahlarının affı için Allah’a duâ etmek üzere kabir ziyaretinde bulunmak sünnettir İşte bu maksatla Sevgili Peygamberimiz (s a v ), kabir ziyaretini tavsiye etmiş ve: “Kabirleri ziyaret ediniz, bu size ahireti hatırlatır” buyurmuştur Bunun için dinimiz, kabir ziyaretleriyle ilgili bazı ölçüler koymuştur Mezarlıklarımız, temiz ve tertipli, isrâf ve gösterişten uzak olmalıdır Oralar, mesîre yeri hâline getirilmemeli ve kabirlerin üzerine oturulmamalıdır Nitekim Hz Peygamber (s a v ), bir mazeret olmadan kabirlerin üzerine oturulmamasını ve çiğnenmemesini tavsiye etmiştir
Kabir ziyaretinde bulunurken, tevhîd inancına uygun düşmeyen tutum ve davranışlardan sakınmak gerekir Mezarlıklara veya türbelere ziyarete gidip oradaki ağaçlara mendil bağlamak, mezarların taşını toprağını öpmek, üzerlerindeki örtülere yüz sürmek ve bunlardan medet ummak, şifa beklemek gibi haram davranışlardan sakınmalı ve bu tür bid’at ve hurâfelerden şiddetle kaçınmalıyız
O halde bize düşen görev, yakınlarımızın, dost ve sevdiklerimizin mezarlarını, sâde bir biçimde düzenlemek, temiz tutmak, yeşillendirmek ve mümkünse mezarların başına bir fidan dikmektir Onların kabirlerini, usûlüne göre ziyâret edip işlediğimiz hayır, yaptığımız ibadet, okuduğumuz Fâtiha’nın sevabını ruhlarına bağışlamalı ve onlara dua etmeliyiz
"Kabir, ahiret duraklarının ilkidir"
Ölümle başlayıp yeniden dirilmeye kadar devam edecek hayata kabir hayatı denir Kabir hayatı, “Berzah” diye de anılmıştır Hz Peygamber, “Kabir, ahiret duraklarının ilkidir Bir kimse o duraktan kurtulursa, sonraki durakları daha kolay geçer Kurtulmazsa, sonrakileri geçmek daha zor olacaktır ” (Tirmizi, Zühd 5;İbn Mâce, Zühd 32) buyurarak ahiret hayatının ölümle başladığını bildirmiştir İnsan öldükten sonra kabre konulunca Münker ve Nekir adında iki melek kendisine gelerek “Rabb’in kimdir?”, “Peygamberin kimdir?” “Dinin nedir?” diye soracaklar, iman ve güzel amel sahipleri bu sorulara doğru cevaplar verecekler ve kendilerine cennet kapıları açılarak gösterilecektir Kafir ve münafıklar ise bu sorulara doğru cevap veremeyecek, onlara da cehennem kapıları açılarak cehennem gösterilecektir Kafirler ve münafıklar kabirde acı ve sıkıntı içinde azap görürlerken müminler nimetler içerisinde mutlu ve sıkıntısız bir hayat süreceklerdir (Tirmizî) Kabir azabı ve nimeti ile ilgili olarak Kur’an’da ve sahih hadislerde çeşitli bilgiler bulunmaktadır
|
|
|