Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Genel Konular

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
ayetlerine, bakiş, tesettür, tesettürsüz

Tesettür Âyetlerine Tesettürsüz Bir Bakiş

Eski 08-24-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Tesettür Âyetlerine Tesettürsüz Bir Bakiş




Ve kul lil mu’minâti yagdudne min ebsârihinne ve yahfazne furûcehunne ve lâ yubdîne zînetehunneillâ mâ zahera minhâ, vel yadribne bi humurihinne alâ cuyûbihinne ve lâ yubdîne zînetehunne illâ li buûletihinne ev âbâihinne ev âbâi buûletihinne ev ebnâihinne ev ebnâi buûletihinne ev ıhvânihinne ev benî ıhvânihinne ev benî ehavâtihinne ev nisâihinne ev mâ meleket eymânuhunne evit tâbiîne gayri ulîl irbeti miner ricâli evit tıflillezîne lem yazharû alâ avrâtin nisâi ve lâ yadribne bi erculihinne li yu’leme mâ yuhfîne min zînetihinn(zînetihinne), ve tûbû ilâllâhi cemîan eyyuhel mu’minûne leallekum tuflihûn(tuflihûne)


“Ve mü’min kadınlara söyle! Gözlerini (bakışlarını) indirsinler (haramdan sakınsınlar), Irzlarını (namuslarını), avret mahallerini korusunlar! Kendiliğinden görünen (zahir olan) kısımlar hariç, ziynetlerini (ziynet yerlerini) teşhir etmesinler (göstermesinler) Başörtülerini yakalarının üzerine koysunlar (salsınlar) Ziynetlerini (süslerini) kocaları yahut babaları yahut kocalarının babaları yahut oğulları yahut kocalarının oğulları yahut kardeşleri yahut kardeşlerinin oğulları yahut kız kardeşlerinin oğulları yahut kadınları yahut ellerinin altında bulunanları yahut kadına ihtiyacı bulunmayan erkeklerden tâbi’leri yahut henüz kadınların mahrem yerlerini anlamayan çocuklar hariç kimseye açmasınlar (göstermesinler) Gizledikleri süslerinin bilinmesi için (bilinsin diye) ayaklarını yere vurmasınlar! Ey mü’minler, topluca, hep birlikte Allah’a tövbe ediniz ki felâha (kurtuluşa) eresiniz



Süslerini (ziynetlerini) kocaları veya babaları veya kocalarının babaları veya oğulları veya kocalarının oğulları veyahut kardeşleri veya kardeşlerinin oğulları veya kız kardeşlerinin oğulları veya kadınları veya ellerinin altında bulunanlar veya kadına ihtiyacı bulunmayan erkeklerden tâbi’leri veya henüz kadınların mahrem yerlerini anlamayan çocuklar dışında kimseye göstermesinler Kadınlar süslerini, ziynetlerini kime gösterecekler? Öncelikle kocasına yani zevcesine sonra da kendisine mahrem olanlara Nedir mahrem önce bunu açıklayalım: Mahrem; helâl olmayan, yasaklanan şey manasınadır Mahrem kelimesi dinimizde kendileriyle evlenilmesi yasaklanmış bulunan belli derecelerdeki akrabayı ifade eder Namahrem ise, aralarında evlenme yasağı bulunmayan kişiler demektir Kadınlar namahrem sayılan kişilerin yanına örtülü ve ziynetleri, süsleri gözükmeyecek şekilde çıkabilirler Mahrem olanların yanına ise süsleri ve ziynetlerini belli edep ölçüleri dairesinde açabilirler Kimlerdir evlenme yasağı olan bu akrabalar? Saymış bu sûrede yüce Allah: “illâ li buûletihinne ev âbâihinne ev âbâi buûletihinne ev ebnâihinne ev ebnâi buûletihinne ev ıhvânihinne ev benî ıhvânihinne ev benî ehavâtihinne ev nisâihinne ev mâ meleket eymânuhunne evit tâbiîne gayri ulîl irbeti miner ricâli evit tıflillezîne lem yazharû alâ avrâtin nisâiŞimdi sırayla görelim bu akrabaları: Birinci kişi eşi Eşinin yanında her türlü kıyafetle bulunabilir hanımları Çünkü eşinin hanımının hanımın da eşinin her yerine bakma serbestliği var Kadın ziynetlerini, süslerini ona gösterebilir ve onun için eşi, sevdiği erkek için süslenir ve de süslenmelidir Dışarıdaki erkeğe karşı süslü olmamalıdır Yani moda deyimle prezantabl olmamalıdır Hep merak ederim, iş ilanlarına gözüm iliştiğinde neden prezantabl kadın ararlar diye? Sade, temiz dürüst değil de prezantabl Prezantabl Türkçe’de eli yüzü düzgün demekmiş İlk anlamı bu Ancak ilanlarda kullanılan prezantabl kelimesi ikinci anlamda yani gösterişli manasıyla çıkmakta karşımıza Süslü, gösterişli, zarif, dilbaz, cilveli, erkeklerin başını döndürecek kadar güzel ve güzel giyimli bir hanım ararlar Neden? Satışlarında veya mağazalarına erkek müşterileri çekmek, işleri bağlamak için Bazı kadınlar da bunu böyle değil de özgürlük olarak algılarlar nedense Cinselliği göstermenin, çekici olmanın adı özgürlük(!)


Kadın, zevcesinin yani kocasının dışındaki şu erkeklere ise ziynetlerini gösterebilir ama edep çerçevesinde Eşine gösterdiği kadar değil tabiiki Kim bu erkekler? Kadının oğlu, babası, kız kardeşinin oğulları yani yeğenleri, erkek kardeşleri ve onların erkek çocukları, yani yeğenleri, kadının eşinin babası yani kaynatası, kadının eşinin dedesi, eşinin başka hanımdan olan oğlu yani kadının üvey oğlu Buraya kadar gördük ki yakın akrabalardan yukarda sayılanların yanında kadın günlük kıyafetiyle durabilir Ancak burada kadının amca ve dayısı bahsedilmemiş Amca ve dayı da mahremdir kadın için Yani ebediyen haramdır onlara kadın Nikâh düşmez Bunu da eşi Hz Aişe (ra)’ın şu rivayetinden anlıyoruz: Bir gün Peygamberimiz (sav)’in eşi Aişe validemizin sütbabası olan Ebû’l-Kuays’ın kardeşi Eflah yanına gelmek için izin ister Hicab âyetleri yeni inmiştir, bu yüzden Aişe validemiz de bu âyetlerdeki emre uymak için izin vermeye çekinir Bunu gören Peygamberimiz (sav) ona:“(Süt) amcana izin vermekten seni men eden nedir?” buyurdu “Ya Resûlullah! Beni emziren erkek değildir, beni Ebu’l Kuays’ın karısı emzirdi Resûlullah ona: “Ona izin ver, çünkü o senin amcandır, sağ elin topraklansın!” buyurdu “O senin süt amcandır” sözü üzerine Hz Aişe validemiz: “Eğer amca haram olsaydı o zaman Resûlullah da ‘Nesep yönünden haram kılmakta olduklarınızı süt emmeden dolayı da haram kılınız’ der ididemiştir Dolayısıyla amca da süt amca da kadının mahremlerindendir Süt amca dediğimizde kadına mahrem olan ve de bu sûrede bahsedilmeyen ama Nisâ Sûresi, 23 âyetinde ve Ahzab Sûresi’nin 55 âyetinde bahsedilen ve kadının evlenmesi yasak olan yukarıdakilerden başka erkekler de vardır Bunlar da kadının varsa sütannesinin eşi, sütbabası, sütannesinin çocukları yani kadının sütkardeşleri ve yine sütannenin ve sütbabanın akrabaları yani kadının süt dayısı, süt amcası, süt dedesi, süt torunları Bunlar da kadının mahremleridir Kadın bunların yanında da babasının yanındaki gibi rahat bir şekilde bulunabilir Bir de kadının damadı da yani kızının eşi de kadının mahremleri arasındadır Kadının kendi evladı gibidir, ebediyen nikâh düşmemektedir Yeri gelmişken diğer mahremleri de açıklayalım Mesela kadına kardeşinin eşi yani eniştesi mahremdir Ama bu mahremiyet şarta bağlıdır Yani her ikisi de eşlerinden ayrıldığında veya kadın öldüğünde kardeşine nikâh düşebilir Yani eniştesi onu nikâhlayabilir Kız kardeşlerden biri öldüğünde diğeri bekârsa enişteye nikâh düşebilir dinimizce O sebepten kız kardeşler, eniştelerinin yanında tesettürlerine ve davranışlarına çok dikkat etmelidirler Bu konuda bir de yozlaştırılan ahlaki değerler ve yapılan yanlışlıkların da gazete ve televizyonlarda göz önüne serilmesi kişilerin ahlaki düzeylerini daha da düşürmekte, akıllarına farklı şeyler getirmektedir Hatta zaman zaman “düğün değil bayram değil eniştem beni niye öptü?” veya “Baldız baldan tatlıdır sözleriyle düzeysiz ve kişileri yoldan çıkarıcı şakalar yapılabilmektedir Bu mahremiyeti bilip öyle davranılırsa eminim bu konuda sorun olmaktan çıkacaktır Yuvaların dağılması ve kişilerin çeşitli acılar çekmesi de önlenmiş olacaktır bu yasaklara uymakla Nisa suresi 22-23 Âyetlerinde bu konuya şöyle açıklık getirmekte yüce Yaratıcımız: “Geçmişte olanlar hariç (Cahiliye devrinde geçenler müstesna), artık babalarınızın evlendiği kadınlarla (üvey annelerle) evlenmeyiniz Şüphe yok ki o bir fuhuştur (hayâsızlıktır), pek çirkin ve iğrenç bir iştir O ne fena bir adetti(o ne kötü bir yoldu) Size (siz erkeklere) şunları nikâhlamak (şunlarla evlenmeniz) haram kılındı: Anneleriniz, kızlarınız, kız kardeşleriniz, halalarınız, teyzeleriniz, erkek ve kız kardeşlerinizin kızları (yeğenleriniz), sizi emziren sütanneleriniz, sütkız kardeşleriniz ve karılarınızın anneleri (kayınvalideleriniz), ve kendileri ile zifafa girdiğiniz (birleştiğiniz) kadınlarınızdan olan ve evlerinizde bulunan üvey kızlarınız –eğer üvey kızlarınızın anneleri ile zifafa girmemişseniz (birleşmemişseniz) onlarla evlenmenizde size bir günah yoktur- Sulbünüzden gelen (öz) oğullarınızın hanımları (gelinleriniz) ile evlenmeniz ve iki kız kardeşi birlikte nikâhlamanız da haramdır Ancak geçmişte olanlar (Cahiliye devrinde olanlar) hariç Şüphesiz ki Allah gafur (çok bağışlayıcı) ve çok merhamet edicidir Burada bir de üvey anne meselesi vardır Câhiliye'de baba vefat ettiğinde oğlu üvey annenin üzerine ceketini atıp, ona sahiplenirdi Tabii bundan önce kadıncağız evden kaçabilirse, o zaman kurtulurdu Kaçamayıp üzerine ölen kocasının oğlu elbisesini atarsa o zaman o kadın ona miras kalmış olurdu Üvey oğlan isterse üvey annesiyle mehirsiz evlenebilirdi, isterse başkasına üvey annesini mehrini alarak yani parayla satabilirdi İşte İslâmiyet'te bu sûreyle bu kötü iş yasaklandı ve kadınlar miras olarak varislere kalma veya bir eşya gibi satılma zilletinden de böylece kurtulmuş oldu Yine aynı anda erkek, iki kız kardeşi nikâhlayabiliyordu Bu da İslâmiyet'le beraber yasaklandı Hatta erkek aynı anda kadının teyzesini veya halasını da nikâhlayabiliyordu Bu ve bunun gibi pek çok çarpık ilişki ve evlilik yine İslâmiyet'le beraber yasaklandı Bir de kayınbirader meselesi var ki o da en az kız kardeş-enişte meselesi kadar toplumda çarpıtılmaktadır Kayınbirader ve çocuklarıyla kadın arasında aynen enişte de olduğu gibi geçici mahremiyet söz konusudur Yani eşler sağken mahrem olmalarına rağmen, eşler öldüğünde bu kişilere nikâh düşmektedir Bu olaya geçici mahremiyet denmektedir İşte bu yüzden kocanın erkek kardeşi veya ağabeyi ve yeğenleri de kadına namahremdir Yani kadın bunların yanında tesettürüne ve davranışlarına çok dikkat etmelidir Peygamberimiz (sav), bir hutbesinde sahabelerine:‘Sizleri (beraberinde mahremi bulunmayan) kadınların yanlarına girmekten sakındırırımbuyurmuştur Bunun üzerine Ensar’dan bir adam:‘Ya Resûlullah! Kocanın babaları ve oğullarından başka olan erkek akrabalarına ne dersin?’ diye sordu Peygamberimiz (sav): ‘Onlarla halvet (yalnız, baş başa kalmak) ölümdür (el-hamvu el-mevtu) buyurdu Bu konuya Bedriye Yılmaz Hanımefendi yazdığı yüksek lisans tezinin 64-65 sayfalarında şöyle bir eklemede bulunmakta: “ Sahih-i Buhari tercümesinde bu hadise şöyle bir dipnot eklenmiştir: “Hadis, başlığın birinci kısmına açıkça delalet etmektedir İkinci kısmı da hadisin delaletinden istinbat edilmiştir Nevevî, hadisteki “Hamv” sözcüğünü şöyle açıklamıştır: “Hadisteki ‘hamv’dan murad, zevcin babası ve büyükbabasıyla, oğullarından başka olan akrabasıdır Zevcin babası, büyükbabası, oğulları zevcenin mahremidirler Bunlarla gelinin yalnız başlarına bir arada oturmaları, yine böyle üvey evlatlarıyla üvey ananın halvetleri caizdir Zevcin bunlardan başka halvet sahih ve caiz olmayan akrabaları zevcin erkek kardeşi, kardeş oğulları, amcası, amcaoğulları vb kimselerdir Hadiste ‘ölüm’ sözcüğünün kullanılması, zevcin babası, büyükbabası ve oğulları haricindeki erkek akrabasıyla zevcenin bir arada yalnız kalması, kötü zann ve kıskançlık gibi birtakım sebeplerle aile yıkılabilir, demektir


Elbette pek çoğumuz için kayınbiraderlerin ağabeyden farkı yoktur Öyle severiz kayınbiraderlerimizi ama dinen bu kabul olmuyor Allah kayınbiraderleri namahrem kılmış biz kadınlara Doğuda eş öldüğünde gelin kayınbiraderle evlendirilmektedir Evlilik düştüğü için kayınbiraderlerin yanında da tavırlarımıza dikkat etmeliyiz Bu hem bizlerin yuvasının bekası için, hem de onların yuvalarının yıkılmaması için önemlidir Hem eltiler arasında hem de kardeşler arasında kıskançlıkların doğmamasını sağlamak, mahremiyetin sınırlarına riayet etmekle olur Aslında erkek ve kadınlar dinimizin şu hükmünü iyi bilmelidirler: Eşlerden biri ölmedikçe veya evlilikler son bulmadıkça enişte- baldız, kayınbirader- gelin asla ve asla bir arada gayrimeşru bir ilişki içinde bulunamazlar, bulunmamalıdırlar Bu çok çirkin ve aynı zamanda da ahlaksız, küçültücü bir durumdur Şu üç günlük hayat için bilmem ki haram işlemeye değer mi? Aynı şekilde eşlerimizin yeğenleri, amca ve dayı çocukları da namahremdir biz kadınlar için



Gelelim yine Nûr sûremize: Sonra “nisaihinne: kadınlar” diyor sûremizde Nasıl kadınlar? Müslüman kadınlar Evet, onların yanında da kadın, belli kaideler çerçevesinde örtüsüz durabilir Ancak Müslüman olmayan bir kadının yanında açık duramaz Bunun sebebi de Hristiyan veya Yahudi kadınların veya diğer dinlerden olan kadınların, ya da ateist kadınların Müslüman kadının güzelliğini eşlerine anlatmaları Eşlerin de o kadını görmüşçesine tahayyül etmesi tehlikesi vardır Yalnızca bu da değil, bu hanımların bazen o Müslüman kadını taklit ederek gülüp, alay etmeleri veya küçük düşürmeye kalkışmaları da göz ardı edilmemelidir Bazı müfessirler de “Kadın, Müslüman bir kadının yanında da soyunup, dökünemez, hamam gibi mahallerde bile dikkat etmelidir derler Çünkü onlar da eşlerine hanımı tasvir edebilirler Ancak biz Müslüman hanımlara bu konuda da uyarı vardır Cenab-ı Hakk tarafından Bir Müslüman kadının başka bir kadını kocasına anlatması ve onun vücudunu veya güzelliğini tarif etmesi haramdır Bu yüzden Müslüman bir kadının yanında başka bir Müslüman kadın belli bir açıklıkta durabilir, bunda bir beis yoktur, ancak gördüklerini eşine anlatacak kadar boşboğaz, geveze ve saygısız değillerse


Sonra, “mâ meleket eymânuhunne: Ellerinin altında bulunanlar-yasal olarak sahip oldukları kimseler diyor sûrede Bu ne demek? İlk dönem müfessirleri mâ meleket eymânuhunneile kastedilenlerin kimler olduğu konusunda, iki görüşe ayrılmışlardır Bir görüşe göre bu kimseler, gerek kadın (cariye), gerek erkek (köle) olsun kadınların yanlarında bulunan hizmetçilerdir; diğer görüşe göre ise kadınların hizmetinde çalışan cariyelerdir (veya müşrik kadın hizmetçilerdir) Ellerinin altında bulunanlardan kasıt erkek kölelerdir diyenler Peygamberimiz (sav)’in kızı Fatıma’ya götürdüğü köle hakkında söyledikleridir Resûlullah (sav) bir gün kızı Fâtıma’ya bir köle hediye eder Fâtıma (ra)’ın kapısına geldiği sırada ise Fâtıma üzerindeki elbisenin yetersizliğinden dolayı tam olarak örtünememiştir Zira başını örtecek olunca bacaklarının alt kısmı, bacaklarını örtmeye çalışınca da başı açıkta kalmıştır Hz Peygamber onun çektiği sıkıntıyı görünce şöyle demiştir: “Senin için bir mahzur yok, çünkü bunlardan birisi senin babandır, diğeri ise kölendir


Ayette geçen “et-tâbiîne ğayri ulî’l-irbeti min er-ricâl: Kadına ihtiyacı bulunmayan erkeklerden tâbi’leri” ifadesini müfessirlerden bir kısmı “bunlar, karınlarından başka derdi olmayan ve kadınlardan çekinmeyen, kadınlara ihtiyaç (arzu) duymayan, ahmak, safça olan kimselerdir”,der Bir kısmı ise: “kadınlara ilgisi olmayan yaşlı kimselerdir” der Müfessirlerin bir kısmı da:“karısı ölmüş veya boşanmış ve bir daha evlenme ihtimali olmayan kimselerdir” der Diğer bir kısım müfessirler ise bunu : “Kadınlara karşı şehvetsiz, iktidarsız, akıldan yoksun olarak toplum içinde dolaşan adamlardır” veya “yemeğinden alıp karnını doyurabilmek için insanların peşinden giden, kadınlara ihtiyaç (arzu) duymayan kimselerdir” veya “ cinsel anlamda iktidarsız olan hünsadır, çift cinsiyetlidir” veya , “kadına hiçbir ihtiyacı olmayan kimselerdir” şeklinde tefsir etmişlerdir Bu konuda Sayın Bedriye Yılmaz hanımefendi şöyle demektedir yüksek lisans tezinin 72 Sayfasında: “ İbn Vehb’in İbn Zeyd’den aktardığına göre, ayetin bu kısmı ile kastedilen, insanların peşinden hiç ayrılmayan, sanki onlardan biriymiş ve onların arasında, içinde büyümüş gibi bir izlenim veren kimselerdir Bu kimseler için öncelikli olan yanlarından ayrılmadıkları insanlara eşlik etmektir, onların eşlik etmeleri o insanların kadınlarına ihtiyaç duyduklarından değildir İbn Abbas, ‘işte kadının bu gibilere gösterebileceği ziynetleri, küpe, kolye ve bilezikten ibarettir Halhalini, pazıbendini, gerdanını ve saçını sadece eşine gösterebilir’ diyerek, ziynetlerin gösterilmesi konusundaki görüşünü tekrarlamaktadır” Hünsa yani çift cinsiyetli bir kişi konusunda da Peygamberimiz (sav) eşlerini ikaz ederek onların bu kişiyle görüşmesini yasaklamıştır


Ayette geçen “et-tıfli’l-lezîne lem yezherû alâ avrâti’n-nisâ: Henüz kadınların mahrem yerlerini anlamayan çocuklar ifadesinden kasıt, buluğa ermemiş küçük erkek çocuklardır Yani “ergenlik öncesinde küçük olmalarından dolayı kadınların avret yerlerinden anlamayan, cinselliği idrak edemeyen, kötülük ve günahları bilmeyen çocuklardır” Bunların yanında da kadın açık dolaşabilir


Hasan el-Basrî, ayette geçen kişileri kadının ziynetlerini gösterebilmesi açısından gruplandırma yoluna giderek bunları üç kısma ayırmıştır:



1 Koca, kadının her şeyi ona helaldir;



2 Oğul, baba, kardeş, dede, kayınbaba ve diğer bütün mahremler, (Süt emmeden dolayı meydana gelen mahremiyet, tıpkı nesebden olan mahremiyet gibidir) bunlar da kadınların saçlarına, gerdanlarına, diz kapaklarına kadar bacaklarına, dirseklerine kadar kollarına ve benzeri yerlerine bakabilirler



3 Erkeklikten yana ihtiyacı olmayan hizmetçiler ve ihtiyarlar ile kadının köleleridir Genç bir kadının dış örtüsü olmaksızın, kalın bir elbise ve kalın bir başörtüsü içinde, bu üçüncü kısmın yanında durmasında bir sakınca yoktur Bunların, o kadınların saç ve ciltlerini görmeleri helal değildir Yine de kadının, hepsinin yanında tesettürlü olması en efdal olanıdır Genç bir kızın, başörtülü olsa bile, yabancı erkeklerin önünde dikilip durması helal değildir” diye görüş bildirmiştir Peki, nedir kadının veya erkeğin avreti meselesi? Şimdi de bunu açıklayalım yeri gelmişken: Avret; vücutta dinen örtülmesi gereken, görünmesi veya gösterilmesi günah sayılan, namazda ve namaz dışında örtülmesi farz ve başkalarınca bakılması haram olan yerlerdir Erkeğin avreti ayrıdır, kadınınki ayrı Erkeğin erkeğe ve erkeğin kadına göre avreti yani görülmesi ve gösterilmesi caiz olan yerlerinin sınırı Hanefî, Malikî, Şafiî ve Hanbelîlerin oluşturduğu cumhûr-u fukahaya göre göbekle diz kapağı arasıdır Buna göre, erkeğin göbeği ile diz kapağı arasında kalan yerleri açması haram olduğu gibi, eşi hariç diğer bütün erkek ve kadınların onun göbeği ile diz kapağı arasına –zaruret olmaksızın bakmaları da haram sayılmıştır Hanefi Mezhebine göre bu sınıra diz kapağı da dâhildir Bu konuda bize Peygamberimiz (sav)’in uygulamalarını ve sözlerini ihtiva eden hadisleri yol göstermektedir



Bir de kadının kadına göre avreti vardır Bu da iki başlık halinde incelenmektedir Birincisi Müslüman kadının başka bir bir Müslüman kadına karşı avreti Yani Müslüman bir kadının başka Müslüman kadın karşısındaki kıyafeti, duruşu Göbeği ile diz kapağı arası hariç, Müslüman bir kadın diğer Müslüman bir kadının bütün bedenine bakabilir İkincisi, Müslüman bir kadının Müslüman olmayan başka bir kadına karşı avreti Yani Müslüman bir kadının Müslüman olmayan veya ateist olan bir kadın yanındaki kıyafeti Müslüman bir hanım Müslüman olmayan hanımların yanında dikkatli olmalı, bedenini onlara açmamalıdır Yani elleri, yüzü, ayakları hariç, vücudunu göstermemelidir Kadının erkeğe göre avreti de iki başlık altında incelenmektedir Birincisi kadının mahremi yanındaki avretidir Kadın eşi yanında dilediği gibi dolaşabilir Eşinin dışındaki mahremleri yani yukarıda saydığım babası, kardeşi, kayınbabası sütkardeşleri gibi akrabalarının yanında belli şartlara riayet ederek ziynetlerini, ziynet yeri sayılan saçını, basını, boynunu, gerdanını, dirsekten aşağı kollarını, ayaklarını ve bacaklarının diz kapağından aşağı bulunan kısmını açık bulundurabilir Bakılması mübah olan bu yerlere, sözü edilen mahremlerin dokunmaları da mübahtır, gösterebilir, ev kıyafetiyle onların yanında bulunabilir İkincisi mahremi olmayan erkeklerin yanındaki durumudur ki buna geçici mahrem sayılan enişte, kayınbirader ve çocukları da dâhildir Onların yanında elleri, yüzü hariç bütün vücudunu göstermesi caiz değildir Yani onların ve yabancı erkeklerin yanında tesettürüne dikkat etmelidir kadın Gösterilmesi caiz olmayan bu yerlere dokunulması ve bakılması da yasaktır Ancak bir yerde yabancı bir erkek kadına bakabilir Evlenmek niyetiyle Evlenmek niyetinde olan bir erkek talip olduğu kadının ellerine, yüzüne bakabilir Sahabeden Mugire b Şu’be (ra), bir kadına talip olur Bunu duyan Peygamberimiz (sav): “Onu gördün mü?” diye sorar Mugire (ra): “Hayır” der Bunun üzerine Peygamberimiz (sav):“Git bak, onu önceden görmen, aranızdaki sevginin devamını sağlar!” buyurdu Yine bu konuda Peygamberimiz (sav);“Biriniz kadın isteteceğiniz zaman ona bakmasında bir vebal yoktur, yeter kiona, istetmek maksadıyla baksın diye tembihlemektedir bizlere



Bunun dışında su hususlarda da kadına bakma konusunda müsamahalı davranılmıştır:



a- Cariye satın alma sırasında kişi avret yerine bakma hakkına sahiptir



b- Alışveriş sırasında da kadının yüzüne bakabilir Ta ki, gereği halinde onu tanıyabilsin Kendisinden alış-veriş yapıp yapmadığını anlayabilsin



c- Kadın şahitlik yapacağı zaman kadına bakabilir, bu durumda da sadece yüzüne bakar, zira tanımak için yüzün görülmesi gerekir



d- Hayatı tehlikede olduğu zaman; doktor muayenesinde, zaruri hallerde, namus, şeref, can ve malın korunması gibi durumlarda, yalnız yüz değil, öteki organlar için de herhangi bir yasak hükmü düşünülemez Mevdûdî’ye göre, “Hatta boğulmak ve yanmak üzere olan bir kadını kucaklayıp götürmek, sadece caiz olmakla kalmaz, üstelik farz bile olur



Bakılması, dokunulması caiz olmayan erkek ve kadınlarla musafaha etmek yani tokalaşmak, el sıkışmak da caiz değildir Bu konuda bazı müfessir ve fıkıhçılar farklı farklı görüş belirtseler bile, Peygamberimiz (sav)’in uygulamaları bizlere yol göstermektedir ve müfessirlerin pek çoğu da tokalaşmanın caiz olmadığı görüşündedir Belki niyetler bu konuda çok önemlidir ama nasıl bilinebilir ki tokalaşırken karşı tarafın niyetinin iyi olabileceği? Ya da kötü niyetli olamayacağı? Göğüsler yarılıp, kalplere, gönüllere bakılamayacağına göre en iyisi bu konuda tedbirli davranmak ve kötülüğe giden yolu kapamaktır Unutmayalım ki sıcaklık ve şehvet gözlerden ellere ulaşır Oradan da kalplere Sonra ortaya çıkar çarpık ilişkiler Sapıklıklar Yasak aşklar Yıkılan yuvalar Ağlayan, psikolojisi bozuk veyahut da gayrimeşru, babasız çocuklar Harap olan ruhlar Acılar Yazılan romanlar Gösterilen diziler Özendirilip, zinaya yönlendirilen gençler Sömürülen, cinselliği suistimal edilen kadınlar Özgürlük adına mübah sayılan sapkınlıklar Bir şehevi bakış, sıcak bir dokunuş, anlam yüklü tokalaşmalar, bakışmalar, özgürlük ve zina


KALBÎ KALEMZEN



Not: Pek muhterem okurlarımız Nûr Sûresi 31 Âyetini açıklamaya diğer sayımızda devam edeceğiz inş O zamana kadar Allah’a emanet olun





KAYNAKLAR


v Elmalılı M Hamdi Yazır, Hak Dini Kur’an Dili, sadeleştiren: İsmail Karaçam ve dğr, İstanbul: Feza Gazetecilik, [ty], cII,s533, cV, s542; cVI, ss 12-17, 39-41, 336-338


v Seyyid Kutub, Fî Zılâl-il Kur’an, çev: Vahdettin İnce ve dğr, İstanbul:-Dünya Yayıncılık,1991,cX, ss418-426; cXII, ss 68-69


v İbrahim Canan, Hadis Ansiklopedisi, İstanbul, Akçağ Yayınları, [ty], cIII, ss 7-18; c V, s 124; c IX, ss 473-474; c XIV, ss 438-439; c XVI, s 421


v M İzzet Derveze, Nüzul Sırasına Göre Kur’an Tefsiri, çev: Ahmet Çelen- Mehmet Çelen, İstanbul: Ekin Yayınları, 1997


v Ömer Nasuhi Bilmen, Kur’ân-ı Kerîm’in Türkçe Meâliâlisi ve Tefsiri, İstanbul: Bilmen Basım ve Yayınevi, [ty], cV, ss 2346-2349, 2382-2383; c VI, ss 2831-2832


v Bedriye Yılmaz, Kur’an Yorum tarihinde Nûr Sûresi 31 Âyet ile Ahzab Sûresi 32-33, 53 Ve 59 Âyetlerinin İncelenmesi, [Tez, Yüksek Lisans Tezi, Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İlahiyat Anabilim Dalı, 2007]


v M Zeki Duman, Beyânu’l- Hak, Ankara: Fecr Yayınları, 2008, c III, ss 411-413, 461-465, 485-486


v Nesibe Demirbağ, Kur’anPerspektifinde Fıtrî, Dinî ve Ahlâkî Bir Olgu Olarak Örtünme, [Tez, Yüksek Lisans Tezi, Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Temel İslam Bilimleri, 2006]


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.