Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Genel Konular

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
efali, mükellefin

Efâli Mükellefîn

Eski 08-24-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Efâli Mükellefîn




Mükelleflerin Yapmaları Gereken Dinî Vazifeler Nelerdir?
Mükellefiyet çağına giren her Müslümanın yapmak zorunda olduğu bâzı dinî vazifeler vardır ki, bunlara fıkıh ve ilmihal kitablarında "mükelleflerin yapacağı vazifeler" mânasına "Ef'âl-i Mükellefîn" denir Bunlar 8'e ayrılır

1 Farz,
2 Vâcib,
3 Sünnet,
4 Müstehab,
5 Mübâh,
6 Haram,
7 Mekrûh,
8 Müfsid

Bu 8 fiilden ilk 5'i yapılması; 3'ü ise yapılmaması, yani, terki istenen vazifelerdir Yapılması istenen fiillere "emir"; terki istenenlere de "nehiy" adı verilir

Farz Nedir? Farz, yapılması kat'î ve açık delillerle emredilen dinî iş ve vazifelerdir

Abdest almak, namaz kılmak, oruç tutmak, zekât vermek gibi

Farz ikiye ayrılır:

Farz-ı Ayn: Yerine getirilmesi her Müslümana ayrı ayrı borç olan farzlardır

Bunlar, bir Müslümanın yapmasıyla diğer Müslümanların üzerinden düşmez Namaz, oruç gibi

Gerek namaz ve gerekse oruç, istisnasız her Müslümanın yapmak zorunda olduğu, dinî birer vecibedir

Farz-ı Kifâye: Yerine getirilmesi her Müslümana ayrı ayrı borç olmayan, Müslümanlardan bâzısının yapmasıyla diğerlerinden borçluluk hâli kalkan farzlardır Bu gibi farzları, hiç kimsenin yapmaması hâlinde, bütün cem'iyet mes'ul ve günahkâr olur Bir Müslümanın cenaze namazını kılmak gibi Cenaze namazının bâzı Müslümanlar tarafından kılınması, diğer Müslümanlar üzerinden mükellefiyetin kalkması için yeterlidir Ancak, hiç kimse kılmayacak olsa, bütün Müslümanlar mes'uliyet altına girmiş olurlar

Farz-ı kifâyenin sevabı, sadece yapana aittir Tamamen terkinden dolayı gelen günah ise, bütün Müslümanlarındır

Farzın Hükmü Nedir?
Yapılırsa büyük sevab vardır Özürsüz olarak terkedender, dünyada huzur bulamayıp iç sıkıntısından kurtulamadıkları gibi, âhirette de çetin azablara çarptırılırlar

Farzın inkârı Müslümanı dinden çıkarır

Vâcib Nedir?
Yapılması farz kadar açık bir şekilde istenilmemekle birlikte, kuvvetli delillerle sâbit olan iş ve vazifelere denir Kurban kesmek vitir ve bayram namazı kılmak gibi

Vâcib'in Hükmü Nedir?

Vâcibin hükmü de, farz gibidir Yani, işlenmesi halinde sevab, terkinde ise azab vardır Ancak îtikad bakımından vâcib, farz gibi değildir Vâcibi inkâr eden dinden çıkmaz Fakat dinde olan bir emri inkâr ettiği için bid'at işlemiş, büyük bir günaha girmiş olur

Sünnet Nedir? Resûl-i Ekrem'in (asm) farz ve vâcibden ayrı olarak bizzat yaptığı, "yapın" dediği veya yapılmasını hoş karşıladığı fiillerdir Sünnetler "nâfile" adı altında toplanır

Sünnetler ikiye ayrılır:

1 - Sünnet-i Müekkede,

2 - Sünnet-i gayr-ı müekkede

Sünnet-i Müekkede:
Resûlüllah Efendimizin (asm) umumiyetle yapmaya devam edip pek az terketmiş oldukları sünnettir Lügat mânası, kuvvetli sünnet demektir Sabah, öğle ve akşam namazlarının sünnetleri gibi Ezan, ikâmet, cemaate devam gibi İslâm şeâirlerinden sayılan sünnetler de, sünnet-i müekkededir Bunlara sünnet-i Hüdâ da denir

Sünnet-i Gayr-i Müekkede:
Resûlüllah Efendimizin ibâdet maksadıyla bâzan işleyip bâzan da terkettikleri sünnettir İkindi ile yatsının ilk sünneti gibi

Resûlüllah'ın yeyip içme, giyinip kuşanma, oturup kalkma gibi günlük normal davranışları ve âdâb-ı muaşerete taallûk eden işleri de sünnet-i gayr-ı müekkedeye dahildir Bunlara sünnet-i zevâid adı da verilmiştir

Sünnetin de farz gibi ayn ve kifâye kısımları vardır Meselâ, Ramazan'ın son on gününde i'tikâfa girmek, teravihi cemâatla kılmak, teravihi hatimle kılmak sünnet-i kifâyedir Farz namazları cemaatla kılmak ise, sünnet-i ayn'dır

Sünnete Uymanın Lüzum ve Faydaları Nelerdir?
Kur'ân-ı Kerîm'de mü'minler, Allah Resûlünün sünnetine uymaya teşvik edilerek şöyle buyrulur:

"Allah'ın Resûlünde sizin için kendisine uyulacak en güzel örnek ve nümûneler vardır" (Ahzâb: 21)

Diğer bir âyette ise:

"Eğer Allah'ı seviyorsanız, bana uyun, benim sünnetlerime tâbi olun ki, Allah da sizi sevsin" (Al-i İmran: 31)

Demek ki, Allah'ı sevmenin alâmeti ve kendini Allah'a sevdirmenin yolu, Resûlünün sünnetine ittiba' etmekten geçmektedir Çünkü Allah'ı gerçekten seven bir kişi, elbette Allah'ın sevdiği ve râzı olduğu zât'a benzemeye, onun hareketlerini kendisine örnek almaya çalışacaktır

Sünnet'e uygun hareket etmenin pek çok uhrevî sevab ve nurları vardır Sünnet-i seniyyenin mes'eleleri, hattâ en küçük edebleri bile, birer pusula gibi Müslümana, hayatın fırtına ve dağdağaları içinde nasıl hareket edeceğini bildirir ve ona en selâmetli ve emniyetli yolu gösterir Ona şaşmaz ve değişmez değer ölçüleri kazandırır

Kısacası, "Sünnet-i seniyye dünya ve âhiret saadetinin temel taşı ve kemâlât-ı insaniyenin mâdeni ve menba'ıdır"

Sünnetin bütününe birden uymak çok zordur Ehass-ı havassa, yani en büyük velilere ve din büyüklerine bile zor nasib olan bir husustur Ancak sünnetin hepsini bilfiil yapmaya herkesin gücü yetmemekle beraber, ona ittiba' niyet ve kasdında olmak, taraftarâne ve iltizamkârâne bir tavır takınmak, herkesin elinden gelir Böylece insan, sünnetlere olan ittiba' niyet ve kasdı ve tarafgirliği sebebiyle, Allah Resûlünün şefâatinden mahrum kalmamış ve sünnetin feyzinden istifadeye uzak durmamış olur

Şu halde şartların elverişsizliği sebebiyle yerine getiremediğimiz sünnetlere karşı içimizde ittiba' arzu ve niyetini, iştiyakını daima korumalıyız İfa edebileceğimiz sünnetlere karşı da sebebsiz yere ihmale, tenbellik ve lâkayıtlığa düşmemeliyiz

Sünnetin Hükmü Nedir?
Sünnet-i müekkedenin yapılmasında büyük sevablar vardır Kasden veya tenbellikle terkedilmesinde Cehennem azâbı yoksa da, şefâatten mahrumiyet gibi büyük bir kayıp ve ziyan söz konusudur Böyle kimseler Resûlüllah tarafından kınanıp levmedilmeye de müstehak olurlar Bu sünnetlerin değiştirilmesi veya inkârı ise bid'attır, dalâlettir

Sünnet-i gayr-ı müekkedenin yapılması da pek güzel ve sevablıdır Yemek, içmek, giyinmek, vs gibi günlük fıtrî hareket ve muameleler, sünnete ittiba' yoluyla, ibadet hükmüne geçerler İşlenmesi âdet olan fiiller, böylece hayatlanır, şefâate vesile hâline gelirler İnsan ruhuna feyizler bahşederler Çünkü, sünnetin en küçük bir edebine riâyet dahi, Allah Resûlünü hâtıra getirir, kalbe nûr ve huzur verir

Bu ikinci kısım sünnetlerin terkinde, hiçbir günah olmadığı gibi, kınama ve azar (levm ve itab) da yoktur Fakat yukarıda saydığımız büyük sevabları kaybetmek ve sünnetin nurundan ve hakiki edebden istifade edememek durumu vardır

Sünneti terkeden hakiki görgü ve edebi de terketmiş olur ki, neticesi Rabbimizin lütuflarından mahrûmiyettir

Sünnet-i Seniyyeye İttiba' İle İlgili Güzel Sözler ve Hadîs Meâlleri:

"Kim ümmetimin fesada gittiği zamanda benim sünnetime sarılır, hayatında tatbik ederse, o kimse yüz şehid sevabına nâil olur" Hadîs-i Şerîf meâli

"Cenâb-ı Hakk'a îman eden, elbette O'na itâat edecek Ve itâat yolları içinde en makbûlü ve en müstakîm ve en kısası, bilâ-şübhe, Habîbullah'ın göterdiği ve tâkib ettiği yoldur" Lem'alar'dan

"Sünnet-i seniyye edebdir, hiçbir mes'elesi yoktur ki altında bir nur, bir edeb bulunmasın" Lem'alar'dan

"Edebin enva'ını Cenâb-ı Hak Habîbinde cem'etmiştir Onun sünnetini terkeden, edebi terkeder" Lem'alar'dan

"Kim sünnetimi ihyâ ederse beni sevmiş olur Beni seven ise, Cennette benimle beraberdir" Hadîs-i Şerîf meâli

"Şübhesiz sözlerin en güzeli Allah'ın Kitabı (olan Kur'an)'dır Yolların en hayırlısı Muhammed'in (as) yoludur" Hadîs-i Şerîf meâli

"Size benden sonra iki şey bıraktım Onlara sarıldıkça asla sapıklık ve dalâlete düşmezsiniz:
1 - Allah'ın Kitabı,
2 - Resûlünün Sünneti" Hadîs-i Şerîf meâli

"Sünnet-i Seniyye'ye ittiba'ı kendine âdet edinen, âdâtını ibâdete çevirir Bütün ömrünü semeredâr ve sevabdâr eder" Lem'alar'dan

Mübâh Nedir?
Yapılmasında veya terkinde dinî yönden hiçbir mahzûru bulunmayan, yani, mükellefin yapıp yapmamakta tamamen serbest olduğu işlerdir Oturmak, yemek, içmek, uyumak gibi

Mübah olan bu gibi işlerin ne yapılmasında sevab vardır, ne de terkinde günah

Ancak bu fiilleri işlerken, mü'min sünnet-i seniyyeyi düşünür, o niyetle hareket ederse o vakit sünnet sevabını kazanır

Eşyada aslî vasıf, mübah ve helâl olmaktır Mübahlığın ortadan kalkması için, o şey'in mübah olmadığına dair bir şer'î delil gerekir Mübahlığı ortadan kaldırıcı bir delil olmadığı müddetçe, eşya mübahlığını korur

Helâl ise, yapılması câiz görülen, işlenmesinde dinî yönden hiçbir mahzur bulunmayan şeydir Helâlin her türlü şâibeden uzak, saf ve temiz olan kısmına "tayyib" denir

Her tayyib şey helâl, fakat her helâl olan şey ise tayyib değildir

Müstehab Nedir?
Lügatte, "sevilmiş şey" mânâsına gelir Istılahta ise Resûlüllah Efendimizin (as) arasıra yapmış oldukları şeydir Kuşluk namazı gibi

Peygamber Efendimiz (asm), müstehab denilen hususları sevip zaman zaman yapmışlar, Selef-i Sâlihîn de bunları seve seve işlemiş ve diğer ehl-i îmânı da yapmaya teşvik etmişlerdir

Müstehaba, sünnet-i gayr-i müekkede hükmünü verenler olduğu gibi, mendub, nâfile, tatavvu', edeb ismini verenler de vardır

Bilhassa güzel ve medhe lâyık bir haslet ve davranış olması sebebiyle, fıkıh kitablarında müstehab yerine edeb tabiri çok kullanılmıştır Edeb'in çoğulu âdâb'dır

Müstehab'ın Hükmü Nedir?
Müstehab'ın yapılmasında sevab vardır Yapılmaması hâlinde ise, yalnızca bu sevabdan mahrumiyet söz konusudur

Haram Nedir? Yapılması, kullanılması, yenilip içilmesi dînimizce kat'î olarak yasak edilmiş şeylere denir İçki içmek, kumar oynamak, zinâ etmek, adam öldürmek, gıybet ve iftirada bulunmak gibi

Haram kılınan eşya veya fiil, kendisinde bulunan, hiç ayrılmayan bir zarar, kötülük ve pislik sebebiyle haram kılınmış ise, buna liaynihî (bizzat) haram denir Domuz eti ve şarap gibi

Kendi tabiat ve vasfından dolayı değil de elde etme şekli, kazanma yolu gibi dıştan bir sebeble haram kılınmış ise, buna da ligayrihî (bilvasıta) haram denir Çalınmış ekmek, gasbedilmiş para gibi

Haramın Hükmü Nedir?

Haramın terkinden dolayı büyük sevab vardır İnsanı takvâ mertebesine çıkarır İşlenmesi hâlinde ise, kalblerin kararıp vicdanların paslanması, îmanın zayıflaması, huzur ve neş'enin gitmesi, ibadetten zevk alma duygusunun yok olması gibi zarar ve kayıpların yanısıra, âhirette de çetin bir azab söz konusudur

Haramlığı kesin olan bir şey'i helâl kabûl etmek, Allah korusun insanı îmandan çıkarır

Mekrûh Nedir?
Mekrûh, lügatte, sevimsiz bulunan, nâhoş ve kerih görülen şey demektir Istılahta ise, dînen yapılması çirkin ve kötü görülen işler mânasına gelir

Abdest alırken ve gusül ederken suyu israf etmek, kısa kollu elbise ile veya başı açık namaz kılmak gibi hususlar mekruhlardandır

Mekrûh iki kısma ayrılır:

1 - Tahrîmen Mekrûh: Harama yakın olan mekrûha denir Abdest alırken suyu israf derecede harcamak gibi

2 - Tenzîhen Mekrûh: Helâla yakın olan mekruhtur Burnu sağ el ile temizlemek gibi

Mekrûhun Hükmü Nedir?

Tahrîmen mekrûhun terkinde sevab vardır İşlenmesinde ise, âhirette azâba uğrama ihtimali mevcuttur Yani, harama yakın olan mekrûhu işleyen kimsenin âhirette hesaba çekilmesi ve azâba uğramasından korkulur Bu, İmam-ı A'zam ile Ebû Yûsuf'a göredir İmam-ı Muhammed ise, tahrîmen mekrûhu, aynen haram gibi telâkki eder Ahirette azab muhakkaktır, der

Tenzîhen mekrûhun işlenmesi ise, azâbı gerektirmez Fakat terki sevablıdır

Mekruhları helâl telâkki etmek, hatâ olmakla beraber, insanı dinden çıkarmaz

Mekrûh kelimesi, fıkıh kitablarında tenzîhen veya tahrîmen kayıtları konmaksızın geçiyorsa, bununla tahrîmen mekruh kastediliyor demektir

Müfsid Nedir?
Başlanmış bir ibâdeti bozan ve ibtâl eden şeydir Müfsidin özürsüz, kasden yapılması günâhı mûcibdir Hatâ ile, sehven meydana gelmesinde ise günah ve azab yoktur Namaz içinde kendisini alamayıp gülmek gibi

Sahîh Nedir?
Bütün şartlarına ve rükünlerine uyularak eksiksiz ifa edilen bir ibâdet veya muameledir Meselâ: Farz ve vâciblerine riayet edilerek kılınan namaz sahihdir

Câiz Nedir?
Yapılması dînen yasak olmayan şeydir Bu kelime, bâzan sahih, bâzan da mübah yerine kullanılır

Bâzı muameleler vardır ki, dünyevî hükümler bakımından sahih olduğu halde, uhrevî hükümler bakımından câiz olmaz Cuma ezanı okunurken yapılan alış-veriş muamelesi gibi Böyle bir muamele dünyevî bakımdan sahihtir; fakat mânevî mes'uliyeti de gerektirdiği için, dînen câiz değildir

Bâtıl Nedir?
Rükünlerine veya şartlarına tamamen veya kısmen uyulmayan herhangi bir ibâdet ve muameledir Abdestsiz namaz kılmak gibi

Bâtıl, sahîh'in zıddıdır


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.