![]() |
Alçakların Sinsi Silahı: Gıybet |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Alçakların Sinsi Silahı: GıybetAlçakların Sinsi Silahı: Gıybet “Gıybet ü kizb ü nifak üzre olan ahbabın Sohbet-i meclisine, ülfet-i melûfuna yuf!” Aynî Galat-ı meşhur haliyle ‘kizb', -ki doğrusu olan ‘kezib', Kur'an-ı Kerim'in pek çok yerinde zikredilmiştir- kısaca, yalan söylemek, hilaf-ı vakî beyanda bulunmak, bir tevcihe göre de insanın kendi ‘içinin sesi'ni seslendirmemesi demektir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Gıybeti kendi tarifi içinde okumaya çalışalım Bir açıdan dedikodu ve nemîme kavramlarıyla ifade edebileceğimiz, diğer bir yandan da bunların içinde bir tür olarak sayabileceğimiz gıybet, bir kimseyi gıyabında yani bulunmadığı bir yerde çekiştirme, kötüleme ve arkasından kötü söz söyleme gibi manalara gelir ki, Kur'an'ın “Birbirinizin gıybetini yapmayın; aksi takdirde ölmüş bir kardeşinizin etini yemiş olursunuz !” diyerek apaçık reddettiği, çirkin ve şen'î bir davranıştır ![]() ![]() İslam âlimleri gıybetin çerçevesi hakkında pek çok düşünce ortaya koymuşlardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu hususta o kimseyle şöyle-böyle alâkalı olan her şey aynı kategoride değerlendirilir ![]() ![]() ![]() ![]() İslam ulemasından bazılarına göre gıybetin en ağırlarından birisi de bir şahıs hakkında yapılan gıybetin mübhem bırakılması dolayısıyla da dinleyen(ler) nezdinde zımnen de olsa onun daha büyük bir isnatla suçlanıyor olmasıdır ![]() ![]() İslam âlimleri, bütün bu yorumlarını yukarıda geçen ayet-i kerimeyi ve Allah Rasûlü'nün şu hadis-i şerifini dikkate alarak ortaya koymuşlardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu hadis-i şerifin yanında, gıybetin şenaeti Allah Rasûlü'nün sözlerine pek çok defa konu olmuş, O Masumlar Masumu, değil sadece ashabından, nifak içerisinde olduklarını bildiği kimselerden bile tek bir kelime ile dahî olumsuz sayılabilecek bir şekilde bahiste bulunmadığı gibi, yanında başkalarının böyle bir günaha teşebbüs etmesine de müsaade etmemiş, hem ferdin amellerini yiyip bitiren hem de içtimaî bünyenin içine fitne ve iftirak tohumları saçan böyle azîm bir günah karşısında adeta kollarını gerip kimseye geçit vermemiştir ![]() O Söz Sultanı'ndan öğreniyoruz ![]() Üstad Bediüzzaman yukarıda geçen hadis-i şeriften hareketle gıybet hakkındaki tarifini şöyle dile getirir: “Gıybet odur ki, gıybet edilen adam hâzır olsa idi ve işitse idi, kerâhet edip darılacaktı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bediüzzaman hazretleri, dinin bütün emir ve nehiyleri karşısında titiz kelimesiyle ifade edilemeyecek kadar hassas olduğu, şüpheli hususlardan bile tevakkî ettiği gibi gıybet mevzuunda da adeta her zaman tetikte bir hayat sürmüştür ![]() ![]() Çok çileli bir hayat sürdüğü, pek çok sıkıntı ve meşakkatlere maruz bırakıldığı halde şartlar, onu hayat düstürlarından taviz vermeye zorlayamamış, bütün bir hayatı boyunca dimdik durarak kendinden sonrakilere de ‘üsve-i hasene' olmuştur ![]() ![]() ![]() Her Gıybet Bir Değil Gıybet bir ferdin başka bir ferdin arkasından onun aleyhinde sayılabilecek tarzda konuşması şeklinde olabileceği gibi, bir ya da birkaç ferdin, bir heyeti, grup ya da cemaati kötüleyerek tenkit etmesi şeklinde de olabilir ![]() ![]() ![]() İşte, İslam âlimlerinin hepsinin ‘haram' dedikleri bu günah, ortaya konuluş üslubuna, çekiştirilip dedikodusu yapılan fertlerin ya da grupların durumuna göre çok daha büyük bir cürüm haline gelebilir ![]() Bir topluluğun gıybetini yapmak elbette bir şahsın gıybetini yapmak gibi değildir ![]() ![]() ![]() ![]() Bazen de öyle fertler olur ki, onlar adeta tesbih tanelerini birarada tutan imame gibi çok yüksek bir vazife ve misyon icra ederler; şahs-ı manevî onlarla, onlar da şahs-ı manevî ile öyle bütünleşmişlerdir ki, ne o manevî bünyeyi onlardan ne de onları o dokudan ayrı düşünmek asla mümkün değildir ![]() ![]() Keza, radyo, televizyon, internet gibi cihazları da böyle çirkin yollarda kullanmak, bir anda bu günahın kitlelere ulaşmasına sebep olduğu için affedilmeyecek bir kusur olur ![]() ![]() Gıybet Sinsidir; Âgâh Olmak Gerek Genellikle, başkalarının dedikodusunu yapıp gıybet edenler, yaptıklarının açık bir günah hatta bir kebîre (büyük günah) olduğunu bilseler de, bazen de gıybet kolayca farkedilemeyecek kadar gizli ve sinsi yollarla gelir ![]() ![]() Gıybetin yaklaşma yollarından biri daha vardır ki, hangi meclislerde kimlerle oturup kalkmamız hususunda dikkatimizi çekercesine, onu büyük sûfî Haris el-Muhasibî şöyle ifade eder: “Arkadaşlar değişik tiplerde olurlar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bir başka büyük yanlış da yapılan gıybete, ‘gıybetin caiz olduğu yerler' çerçevesinde bir yer veya bir mahmil aramaya çalışmaktır ![]() ![]() ![]() Evet, oralarda ölçü ve dengeyi koruyabilme belli seviyenin insanları içindir ![]() ![]() Gıybet Meclisleri Meclis, topluluk, hey'et, toplanma yeri manasına geldiği gibi aynı zamanda arkadaşların ve dostların kendi aralarında gerçekleştirdikleri toplantı ve bir araya gelmelere de denir ![]() ![]() Tenbihü'l-Gâfilîn'de ifade edildiğine göre bütün bütün dünya umûrundan konuşulan, gülünüp kahkaha atılan ve başkaları hakkında dedikodu yapılan hiçbir mecliste bereket ve feyiz olamayacağı gibi, Allah da o meclise asla rahmet nazarıyla bakmaz, belki buğz nazarıyla bakar ![]() Nasıl, fertler için, kalblerini her zaman arı-duru ve pak tutmaları, ‘Sultan'ın nüzûlü'ne daima hazır bulundurmaları asla gözardı edilemeyecek bir vazife ise, bir sohbet veya toplantıya iştirak edenlerin de bulundukları o meclisi tertemiz tutmaları, kirletmemeleri de olmazsa olmaz bir mükellefiyettir ![]() ![]() Kimi zaman olur ki, en nezih ve nadide olması gereken meclisler bile gıybet ve benzeri günahlarla kirletilebilir ![]() ![]() ![]() ![]() İnsan, hesap gününde “Keşke falanı, filanı kendime arkadaş edinmeseymişim!” pişmanlığına düşmeden ve her bir arkadaş ve dostunun aslında kendi karakterini aksettiren bir ayna olduğunu düşünerek hep iyilerle oturup kalkmaya, salihler zümresine dahil olmaya çalışmalıdır ![]() ![]() ![]() “Nâdanlar sohbet-i nâdanla eder telezzüz Nâdanların hemdemi hep nâdan gerektir!” mısraları da bu gerçeği pek veciz bir şekilde dile getirir ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Alçakların Sinsi Silahı: Gıybet |
![]() |
![]() |
#2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Alçakların Sinsi Silahı: GıybetZor Soru: Ne Yapmalı? Aslında gıybetin ne kadar büyük bir günah olduğunu, Kur'an-ı Kerim'de çok ağır ifadelerle men'edildiğini, hadis-i şeriflerde çirkinliği üzerinde ne kadar çok tembihatta bulunulduğunu, şahsın kalb ve ruh hayatını ne ölçüde örselediğini, cemaatlerin ve toplulukların bünyesini bir kurt gibi kemirip, fitne, nifak ve iftirak ateşine körük çektiğini bilmeyenimiz yok gibidir ![]() Öyleyse bu hususta da sürekli temrinat yapmak suretiyle gıybetin çirkinliğini her geçen gün vicdanımızda daha fazla duymaya çalışmak hepimizin şiarı olmalıdır ![]() ![]() Ayrıca insan, gıybet etmiş olabileceği endişesiyle sürekli Cenab-ı Hakk'a rücû edip “Allahım! Beni ve gıybetini ettiklerimi bağışla” demeli ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Allah Rasûlü (sallü aleyhi vesellem), arkadaşlarından Abdullah b ![]() ![]() ![]() ![]() Sözün Sonu Sözümüzün sonunda biz de divan şairi Karamanlı Aynî gibi meclislerini gıybet, yalan, nifak, sû-i zan, hile, hud'a üzerine kuran insanların meclislerine de, sohbetlerine de, kendilerine de, ülfet ve dostluklarına, muhabbetlerine de bir ‘yuf olsun!' çekiyor ve “Hem kendi vicdanlarımızla hem de birbirimizle, asla kimsenin arkasından konuşmayacağımıza, kimsenin eksiğiyle-gediğiyle uğraşmayacağımıza, başkalarının küçük lekeleri gözümüze çarptığında da hemen nazarlarımızı kendi yağ bağlamış karalarımıza tevcih edeceğimize söz verelim ![]() "Düşmanıma gıybetle ceza vermekten nefsimi yüksek tutuyorum ve tenezzül etmiyorum ![]() ![]() Furkan S ![]() Gıybetten mi, yoksa kul hakkından mı kurtulmak daha zor? Bir dostla, bir ahbapla konuşup ayrıldıktan sonra arkamızdan konuşmadığından emin olamıyorsak durum vahim demektir ![]() ![]() ![]() - ‘Kim bilir neler söylüyorlar arkamdan’ şüphe ve tereddütleri içini kemirip durur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ancak ihtiyaç halinde, doğru bilgiye gerek duyulması durumunda, bilinen gerçek ne ise o bilgiyi doğru vermekte mahzur söz konusu olmamıştır ![]() ![]() İsterseniz gıybetin kul hakkından daha büyük sonucunu nazara veren büyük alim Süfyan bin Uyeyne’den bir değerlendirme arz edeyim sizlere de, hep birlikte ibretle okuyup hayretle tefekkür edelim gıybetin korkunç sonucunu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İnsan gıybetini yaptığı kimsenin mirasçısına varıp da ‘akrabanın aleyhine konuşup gıybetini yapmıştım, o da ölmüş, arkasından sana şu kadar para vereyim de bana hakkını helal et’ diyemeyecektir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Demek ki gıybet helalleşmesi kul hakkından da zor bir helalleşme olarak görünmektedir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Dostluğunuzu, kardeşliğinizi zedeleyecek, itimat ve hürmetinizi yok edecek gıybetçilikten yılandan, akrepten kaçar gibi kaçın ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() AHMET ŞAHİN Ailem Dergisi Sayı:63 GIYBET, EN SİNSİ GÜNAHLARDANDIR Geçici bir takım zevkler, Rabbimizin çizdiği sınırların dışına çıkmamıza neden olabiliyor ![]() ![]() ![]() Büyüklerimizin zehirli bal diye nitelendirdiği görünüşte tatlı, arka planda ise son derece zararlı olan günahlar yukarıda bahsettiğimiz özelliklerimizin de etkisiyle maalesef bizlerin bazen sürçmesine neden olabiliyor ![]() Bazı günahlar var ki zararlarını çok iyi bildiğimizden midir yoksa kötü olan yanları çok anlatıldığından mıdır bilemiyorum ama onlara karşı savunma mekanizmamız her zaman alarm durumundadır ![]() ![]() Bazı günahlar da vardır ki adeta bütün vücudumuzu bir kanser mikrobu gibi sarar da ancak o zaman onun varlığından haberdar oluruz ![]() ![]() ![]() Diğer günahlar gibi gıybet yapmak ta insana geçici bir haz duygusu yaşatır ![]() ![]() ![]() Hâlbuki o mecliste işlenen günah, öylesine ağır bir günahtır ki ne akıl ne de kalp onu hazmedebilir ![]() ![]() Birlik ve beraberliğimize darbe vurması yönünden ele aldığımızda, birçok günaha nazaran gıybetin çok daha tehlikeli olduğunu söyleyebiliriz ![]() ‘Burada olsa yüzüne de söylerim’, ‘Ben yalan söylemiyorum ki’, ‘Falancanın öyle bir eksiğini biliyorum, ancak sana asla söyleyemem’ gibi cümlecikler, kendimizi kandırdığımız fakat bal gibi de gıybet olan ifadelerdir ![]() Yokluğunda bahsi geçen kişinin hoşlanmayacağı her söz ve hareket gıybete girer ![]() ![]() Hele hele bir gıybet türü daha var ki yılandan çıyandan kaçar gibi ondan kaçıp sakınmak gerekir ![]() ![]() Ahirette sevaplarını sağa sola dağıtıp iflas eden adamın durumuna düşmemek için çenemize sahip olmalı, bize faydası olmayan lakırdılardan uzak durmalıyız ![]() Eksik ve kusurları olan arkadaş, dost ve akrabalarımızı en münasip bir dille uyarmalı, problemleri sadece o mesele ile vazifedar insanlarla paylaşarak çözme yoluna gitmeliyiz ![]() Ahmet Osmanoğlu Dedikodu hastalığı Toplumumuzda dedikodu niçin bu kadar yaygınlaşmış? Her kötülük gibi bunun kaynağını da nefiste aramak gerek ![]() Dedikodu nefsin çok hoşuna gider ![]() ![]() O halde ikinci bir soru daha ortaya çıkıyor: Dedikodu nefsin niçin bu kadar hoşuna gidiyor? Bu sorunun cevabını Hz ![]() ![]() “(Bununla beraber) ben nefsimi temize çıkarmıyorum ![]() ![]() Hadis-i şeriflerden öğreniyoruz ki, gıybet ve haset insanın salih amellerini yakıp mahvediyorlar, tıpkı ateşin odunu yiyip bitirmesi gibi ![]() ![]() ![]() Önümüzde iki yol var, birinde mümin kardeşimizi gıybet edip salih amellerimizi yakıp mahvetmek, diğerinde ise onu sevip, ondan övgü ile söz edip sevap hanemizi kabartmak ![]() İşte kötülüğü emreden nefis, insanı birinci yola sevk eder ve mahveder ![]() Nefsimizi seviyorsak ona acıyalım ve onu bu zararlı yoldan vazgeçirmek için şu gerçeklerle yüzleştirelim: • Sen kendini seversin ![]() ![]() ![]() ![]() • Sen rahatını seversin ![]() ![]() ![]() • Sen menfaatini seversin ![]() ![]() ![]() • Sen dünyayı seversin ![]() ![]() Önemli bir nokta: Kötü bir söz, karşı tarafın durumuna göre farklı sonuçlar verir ![]() ![]() ![]() ![]() İslam’a hizmet eden kişiler hakkında yapılan gıybet, insanları o kişilerden uzaklaştırmaya, dolayısıyla da İslam’a karşı yabanileşmeye götürür ![]() ![]() Bazen aynı mukaddes davaya hizmet eden kişiler arasında da bu hastalığın bir başka yolla nüksettiğine şahit oluruz ![]() ![]() Nur Külliyatında gıybetin bazı özel durumlarda caiz olacağı nazara verilirken bunlardan birisi şöyle dile getirilir: “Şekva suretinde bir vazifedar adama der; tâ o münkeri ondan izale etsin ![]() Burada iki önemli şart söz konusudur: Birisi, şikayeti yaptığımız makamın o kötülüğü önlemeye yetkili olması ![]() ![]() Demek oluyor ki, o kardeşimizin hatasını, onu düzelmeye güç yetiremeyecek kişilerle konuşmak gıybettir; ama yetkili kişiye aktarmamız gıybet değildir ![]() ![]() Nur Külliyatı’nda, gıybetin caiz olduğu özel maddeler sayıldıktan sonra şu kayda yer verilir: “İşte bu mahsus maddelerde garazsız ve sırf hak ve maslahat için gıybet caiz olabilir ![]() Karşıya zarar verme, onu gözden düşürme, ona karşı beslediğimiz kötü hisleri tatmin etme gibi art niyetlerden uzak olan ve sadece hak için, maslahat için yapılan şikâyetler gıybet olmuyor ![]() Gıybet, gerçekte işlenmiş bir hatayı başkalarına aktarma şeklinde olabileceği gibi, çoğu zaman, “su-i zan”, yani “yanlış yorumlama, olaya menfî yönden bakma” sonucu da ortaya çıkabiliyor ![]() ![]() Su-i zannın kaynağı kişinin kendi mizaç bozukluğudur ![]() “Kendisinde bulunan su-i ahlakı su-i zan bahanesiyle başkalara teşmil etmesin ![]() Bu çok önemli bir mihenk taşıdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hucurât Sûresi birçok içtimaî meselenin ve sosyal problemin birlikte yer aldığı ibret dersleriyle dolup taşan bir sûre ![]() Onuncu ayette, “müminlerin kardeş olduğu ve aralarında bir problem çıktığında ıslah yoluna gidilmesi gerektiği” ders veriliyor ![]() ![]() On birinci ayette bir topluluğun diğerine “lakap takması”, “onu alaya alması” yasaklanıyor ![]() On ikinci ayette “su-i zan, tecessüs (kusur araştırma) ve gıybet” yasaklanıyor ![]() “Ey iman edenler! Zannın bir çoğundan sakının ![]() ![]() Birbirinizin kusurunu araştırmayın ![]() Biriniz diğerinizi arkasından çekiştirmesin(gıybet etmesin)! Biriniz ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz ![]() O halde Allah’tan korkun ![]() ![]() On üçüncü ayet-i kerimede bütün insanların, başlangıçta bir erkekle bir dişiden yaratıldıkları hatırlatılarak “ırkçılık” belasına düşmemiz yasaklanıyor ![]() Sanki bu ayetlerde Müslümanlar arasındaki kardeşlik bağlarına zarar veren kötü hasletler küçükten büyüğe doğru sıralamış gibi: “Bir topluluğu alaya almak ![]() “Birbirini kötü lakapla çağırmak ![]() “Su-i zan beslemek,” “Birbirinin kusurunu araştırmak ![]() “Gıybet yapmak ![]() “Irkçılık davası güderek kendi ırkından olmayanlara üstünlük taslamak, onlarla yardımlaşma yerine düşmanlık yoluna girmek ![]() Gıybet, bu tehlikeler zincirinde sondan ikinci sırada yer alıyor ![]() ![]() Rabbimiz, bizim kardeş olduğumuzu beyan ettiği ve onu bozan her kötülükten bizi sakındırdığı halde, nefsin arzusuna kapılarak dedikodu yolunu tutmak, rıza çizgisinden büyük ölçüde sapma göstermektir ![]() ![]() Kibir kula yakışmaz ve Allah kibirlenenleri sevmez ![]() Prof ![]() ![]() Gelmesin semtine erbâb-ı nifâk Şahs-ı nemâm-ı rezîlü'l-ahlâk Kimseyi fasl u mezemmet etme Ehl-i gıybet ile ülfet etme Gayrının zemmin eden şahs-ı denî Bil ki medh eylemez elbette seni Sünbülzade Vehbî İki yüzlü, kötü ahlaklı dedikoducuları semtine yaklaştırma ![]() ![]() ![]() Berceste'nin sadeleştirilmiş hali: İskender Pala |
![]() |
![]() |
|