08-24-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Feraset
Bakara / 7 Allah onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir Onların gözlerine de bir çeşit perde gerilmiştir ve onlar için (dünya ve ahirette) büyük bir azap vardır
En’am / 110 Yine O'na iman etmedikleri ilk durumdaki gibi onların gönüllerini ve gözlerini ters çeviririz Ve onları şaşkın olarak azgınlıkları içerisinde bırakırız
A’raf / 179 Andolsun, biz cinler ve insanlardan birçoğunu cehennem için yaratmışızdır Onların kalpleri vardır, onlarla kavramazlar; gözleri vardır, onlarla görmezler; kulakları vardır, onlarla işitmezler İşte onlar hayvanlar gibidir; hatta daha da şaşkındırlar İşte asıl gafiller onlardır
A’raf / 203 Onlara bir mucize getirmediğin zaman, (ötekiler gibi) onu da derleyip getirseydin ya! derler De ki: Ben ancak Rabbimden bana vahyolunana uyarım Bu (Kur'an), Rabbinizden gelen basîretlerdir (kalp gözlerini açan beyanlardır); inanan bir kavim için hidayet ve rahmettir
Al-i İmran / 13 (Bedir'de) karşı karşıya gelen şu iki gurubun halinde sizin için büyük bir ibret vardır Biri Allah yolunda çarpışan bir gurup, diğeri ise bunları apaçık kendilerinin iki misli gören kâfir bir gurup Allah dilediğini yardımı ile destekler Elbette bunda basiret sahipleri için büyük bir ibret vardır
En’am / 104 (Doğrusu) size Rabbiniz tarafından basiretler (idrak kabiliyeti) verilmiştir Artık kim hakkı görürse faydası kendisine, kim de kör olursa zararı kendinedir Ben üzerinize bekçi değilim
Câsiye / 20 Bu (Kur'an), insanlar için basiret nurları, kesin olarak inanan bir toplum için hidayet ve rahmettir
HADİS-İ ŞERİF
* Ebu Said (radıyu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm): "Mü'minin ferasetinden kaçının, çünkü o Allahu Teâla'nın nuruyla bakar" buyurup sonra şu ayeti okudular: "Elbette bunda fikr u firaseti olanlar için ibretler vardır" (Hicr, 75)
Sözlüklerin; idrâk, fetânet, delîl ve şâhit kelimeleriyle karşılamaya çalıştıkları basîret, kâmus ve ta’rifât kitaplarında: “Kalp gözünün açıklığı, idrâk genişliği, daha başlangıçta iken neticeyi görüp-sezme ve yarınları bugünle beraber değerlendirebilme istidâdı” olarak ta’rif edilmiştir
Sezme, anlama ma’nâlarına gelen firâset, idrâkin, iz’ânlaşması ve basîretin daha da derinleşmesi demektir Hakk nûrunun tecellîsine açık firâsetli gözler, gölgelere aldanmayan öyle ay yüzlülerdir ki, basîretlerinin nuruyla en karanlık zeminde dahi herşeyi apaçık görür, iltibasları aşar, benzerliklere takılıp kalmaz
www ismailağa info
|
|
|