Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Genel Konular

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
gönenç, halil, hocaefendinin, izahatı, mehdi

Halil Gönenç Hocaefendinin Mehdi İzahatı

Eski 08-24-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Halil Gönenç Hocaefendinin Mehdi İzahatı




BİSMİHİ TEALA

SORU: Mehdî diye bir kimse var mıdır? Varsa gelmiş midir, yoksa gelecek midir? Mehdî’yi inkâr eden kimse kâfir olur mu?

Mehdî meselesi, Deccal meselesi gibi halkın dilinde çok dolaşan ve münakaşa götüren bir meseledir Kimi Mehdî gelmiştir, kimi gelmemiştir, fakat gelecektir, kimi de Mehdî diye bir şey yoktur, kimiyse Mehdi’yi inkâr eden kâfirdir demektedir Bunun için meseleyi ele alıp, Peygamber’in (Sallu aleyhi ve sellem) hadîslerine ve Ehli sünnet ve’l Cemaat’ın cumhurunun görüşlerine dayanarak gerçeği açıklamaya gayret edelim istedim Şöyle ki:

Tarih boyunca Müslümanlar arasında Mehdî inancı pek yaygın bir şekilde süregelmiştir Bu inanca göre ahir zamanda ehli beytten bir zat ortaya çıkacak, müslümanlar kendisine biat edip, etrafında toplanacak ve bütün İslâm memleketlerini birleştirip hakimiyetini sağlayacaktır Bu inanç gerçekten doğrudur Çünkü; her ne kadar Buhari ile Müslim Mehdî hakkındaki hadîslere yer vermemiş iseler de, Ebû Davud, Tirmizî, İbn-i Mace, el-Bezzar, Hakîm ve Taberanî gibi büyük muhaddisler onları tesbit etmişlerdir

Bu hadîslerin bir kısmı zayıf ise de, bir kısmı sahih ve diğer bir kısmı da basendir Şevkanî gibi bazı âlimlerin dediklerine göre Mehdi hakkında varit olan hadîsler mütevâtirdir Yani Mehdî hakkındaki Peygamber’in (Sallu aleyhi ve sellem) sözü kesindir ve sabittir İbn-i Haldun gibi bazı kimseler Mehdî hakkında varit olan hadîslerin tümünü zayıf olarak görmüşlerse de bu doğru değildir

Mehdî hakkında varit olan hadîslerin bir kısmı şunlardır:
1) Peygamber (Sallu aleyhi ve sellem) şöyle buyuruyor:

“Dünyada yalnızca bir gün kalsa bile, yeryüzünü zulmün kapladığı gibi adaletle dolduracak, ismi benim ismime, babasının ismi benim babamın ismine uyan benden veya ehli beytimden birisini göndermek için ALLAH (Celle celalühü) o günü uzatacaktır” (Ebû Davud)

2) Ali (radıyu anh) Peygamber’in (Sallu aleyhi ve sellem) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:

“Zamandan sadece bir gün kalsa bile ALLAH (Celle celalühü) mutlaka ehli beytimden bir adamı gönderecek ve o zulmün yeryüzünü kapladığı gibi adaletle dolduracaktır” (Ebû Davud)

3) Ümmü Seleme (radıyu anha), Peygamber’in (Sallu aleyhi ve sellem) şöyle dediğini rivayet etmiştir:

“Mehdî ehli beytimden Fatıma’nın (radıyu anha) evladındandır” (Ebû Davud)

4) Ebû Saîdi’l Hudrî’den (radıyu anh):

”Mehdî bendendir Açık alınlı, kalkık burunludur Yeryüzünü zulmün kapladığı gibi adaletle dolduracaktır O yedi sene hükmedecektir

5) Ebû İshak, Ali’nin oğlu Hasan’a (radıyu anhuma) bakarak şöyle dediğini rivayet ediyor:

“Oğlum Peygamber’in (Sallu aleyhi ve sellem) dediği gibi bir büyüktür Onun sulbünden Peygamberin (Sallu aleyhi ve sellem) ismiyle isimlendirilen, ahlak bakımından O’na benzeyen fakat her yönden yaratılışta benzemeyen bir adam çıkacaktır

6) Abdullah (radıyu anh), Peygamber’in (Sallu aleyhi ve sellem) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:

“Ehli beytimden ismi benim ismime benzer bir adam Araplara hakim olmadıkça dünya gitmez (Kıyamet kopmaz)” (Tirmizî)

7) Ebû Said el-Hudrî”den (radıyu anh) rivayet edilmiştir:

”Peygamber’in (Sallu aleyhi ve sellem) vefatından sonra büyük bir olayın olacağından endişe ettik Bu sebeple Peygamber’e (Sallu aleyhi ve sellem) durumu sorduk Cevaben buyurdu ki:

”Benim ümmetimde Mehdî vardır Çıkıp beş, yedi veya dokuz yaşayacaktır” Ravî:
“Bu nedir?” (Yani beş, yedi veya dokuz nedir? Gün mü, ay mı, sene mi?) diye sordu Peygamberimiz (Sallu aleyhi ve sellem): “Senedir”, dedikten sonra, “Adamın biri gelip ey Mehdî bana ver, bana ver diyecek o da kaldırabileceği kadar eteğini dolduracaktır” (Tirmizî)

8 ) Ali (radıyu anh) Resûlüllah’ın (Sallu aleyhi ve sellem) şöyle dediğini rivayet etmiştir:

”Mehdî ehli beyttendir, ALLAH (Celle celalühü) onu bir gecede ıslah eder” (İbn’i Mace)

9) Said b Müseyyeb (radıyu anh) diyor ki: Biz Ümmü Seleme’nin (radıyu anha) yanında Mehdî konusunu ele aldık, bunun üzerine Ümmü Seleme:

“Peygamber’in (Sallu aleyhi ve sellem) Mehdi Fatıma’nın (radıyu anha) evladındandır,dediğini işittim” dedi (Ibn-i Mace)

10) Enes b Malik’ten (radıyalalhu anh): Peygamber’in (Sallu aleyhi ve sellem) şöyle dediğini işittim:

“Biz Abdülmuttalip oğulları ehli cennetin büyükleriyiz Ben, Hamza, Ali, Cafer, Hasan, Hüseyin (radıyu anhum) ve Mehdi” (İbn’i Mace)

11) Sevban (radıyu anh), Peygamber’in (Sallu aleyhi ve sellem) şöyle dediğini rivayet etmiştir:

“Siyah sancakların Horasan tarafından geldiğini görürseniz ona katılınız Çünkü içinde ALLAH’ın (Celle celalühü) halifesi Mehdî vardır” (Ahmed ve Beyhaki)

Mehdî hakkında varit olan hadîslerin bir kısmını numune olarak zikrettik

Umum Müslümanların inancı, fakihlerin görüşü ve ahad da olsalar bu kadar hadîs Mehdî’nin sübutu için kafidir Ancak -yukardan da anlaşıldığı gibi- Mehdî hakkında varit olan hadîslerin bazıları zahiren birbiriyle atışmaktadır Çoğu Mehdî’nin Fatıma’nın (radıyu anha) zürriyetinden olacağını belirtiyor Bazısı Mekke ve Medine’den söz ederken, bazılarıysa Horasan’dan bahsediyor Bunun için Mehdî ile ilgili hadîsleri okuyan tereddüde düşüyor

Deccal hakkında varit olan hadîsler arasındaki zahiri çelişki, Deccal’ın bir değil bir kaç kişi olduğu biçiminde yorumlanarak hadîslerin yol açtığı tereddütler ifade edilmiştir
Mehdî hakkındaki hadîsler arasındaki çelişkinin de Mehdî’nin bir değil, bir kaç kişi olduğu biçiminde yorumlanarak ortadan kaldırılmasına bir mani yoktur Yani Mehdî bir değil, bir kaç kişidir Bütün hadîslerin bir tek Mehdî’ye hamledilmemesi gerekir Hülasa: İbn-i Hacer (rahmetullahi aleyh) gibi zevatın ifâde ettiklerine göre bir çok Mehdî vardır Her zamanda bir iki Mehdî bulunabilir Yalnız ahir zamanda gelecek olan büyük Mehdî birdir Henüz gelmemiştir

Ne zaman geleceğini ALLAH’dan (Celle celalühü) başka kimse bilemez Hatta Ahmed b Zeyn-i Dehlan (rahmetullahi aleyh) bu hususta Mehdî’nin bile kendisinin Mehdî olduğunu bilemeyeceğinden bahisle şöyle diyor:

“Mehdî’nin gelişini belli bir seneyle sınırlamak doğru değildir Çünkü bu gaybî bir husustur, gaybı da ALLAH’dan başka kimse bilemez Ne zaman geleceği hususunda Şari’den bir nas varit olmamıştır Geçmiş âlimlerden bir çoğunun tahminlere istinaden Mehdî’nin çıkışı için vakit tayin etmeleri hatadan beri değildir Bu görüşler

Peygamber’in (Sallu aleyhi ve sellem) Mehdî hakkındaki onun bir gecede çıkıp âlemi ıslah edeceği hadîsine dayanır Mehdî’nin bizzat kendisi bile ALLAH (Celle celalühü) beyân etmedikçe beklenen Mehdî’nin kendisi olduğunu bilemez” (el-Fütuhatü’l-îslamiyye c 2, s 338)

Binaenaleyh şu veya bu adam Mehdî’dir Veya Mehdî şu tarihte zuhur edecektir dememek gerekir Böyle demenin bize hiç bir faydası yoktur Yalnız Ömer b Abdülaziz (rahmetullahi aleyh) veya şu, veyahut da bu zat -büyük Mehdî’yi kastetmemek şartıyla- Mehdî’dir demekte de bir sakınca yoktur (el-Fütuhatü’l-îslamiyye c 2, s 338 )

Hadîslerin beyân ettikleri gibi, “Muhammed b Abdullah” ismini alan bir zatın ahir zamanda çıkıp beşeriyeti ıslah etmesi, yeryüzünü adaletle doldurması ve bütün İslâm âlemini birleştirip ALLAH’ın (Celle celalühü) hakimiyetini yayması mümkün olduğuna göre onu uzak görmek ve Peygamber’in (Sallu aleyhi ve sellem) hadîslerini - Ahad da olsalar - red etmek anlamsızdır

Ahad hadîslerin Peygamber’in (Sallu aleyhi ve sellem) sözü olup olmadığı şüphelidir Bir veya birkaç kişi tarafından Peygamber’den (Sallu aleyhi ve sellem) nakledilmiştir Yüzde yüz Peygamber’in (Sallu aleyhi ve sellem) sözüdür denilemez Ama bu şuna benzer: Nasıl ki Kur’ân âyetleri ALLAH’ın (Celle celalühü) sözü olduğu gibi Buhârî ve Müslim’in ittifak ettikleri hadîsler de o derecede kesin olarak Peygamber’in (Sallu aleyhi ve sellem) sözüdür denilemezse, hadîs-i ahad ile sabit olan bir hüküm de mütevâtir veya meşhur hadîslerle aynı seviyededir, yüzde yüz Peygamber’in (Sallu aleyhi ve sellem) sözüdür, inkâr eden kâfir olur denilemez Ancak onu, âyete ters düşmediği ve ferdin düşünce ve hissine göre değil de akla ve nakle muhalif olmadığı takdirde reddetmek de anlamsızdır
Hatta Ahad hadîsin Peygamber’in (Sallu aleyhi ve sellem) sözü olması kuvvetle muhtemel olduğundan delilsiz olarak onu inkâr eden kimse fasık olur


Yalnız, tahmini olarak her gün bir Mehdî namzeti gösterip yaygara yapmak ve ALLAH’ın (Celle celalühü) Mehdi olarak kabul etmediği bir kimsenin Mehdiliğini ilan etmek ALLAH’ın (Celle celalühü) hukukuna tecavüz ve ölçüsüzlükten doğan bir cüretkârlıktır
Yukarıda her ne kadar Şevkanî (rahmetullahi aleyh) ve benzerlerinin “Mehdi ile ilgili hadîsler mütevâtirdir, onları inkâr etmek küfürdür” gibi sözlerini zikrettiysek de ahad hadîslerle ilgili buraya kadar anlattıklarımızın ışığında şunu diyebiliriz: Mehdî hakkında varit olan hadîsler ahad hadîslerdir Mütevâtir değildirler Bu sebeple onları inkâr etmek de küfür değildir Ancak demin dediğimiz gibi delilsiz olarak inkâr etmek bid’attır

Mehdî, dünyadan haberi olmayan ve meczup birkaç kişiyi etrafında toplayan bir kişi olmadığı gibi sarhoş, ayyaş ve şehvet peşinde koşan bir kimse de değildir O, ciddî olarak İslâm’ın bütün hükümlerine sarılan ve zamanın ahval ve şeraitine göre yetişip gelişen cesur ve mü’min bir liderdir

Halil Günenç, GÜNÜMÜZ MESELELERİNE FETVALAR


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.