Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Genel Konular

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
diyen, inandık, midir, mümin

Her &Quot;İnandık&Quot; Diyen Mümin Midir ?

Eski 08-24-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Her &Quot;İnandık&Quot; Diyen Mümin Midir ?




HER "İNANDIK" DİYEN MÜMİN MİDİR ?

Arkadaşlar,
Bizim en tuhaf davranışlarımızdan birisi de hemen herşeyde ve her konuda toptancılık (!) yapmamızdır Bu bağlamda muhatabı olduğumuz insnaları ya tamamen masum ve sütten çıkmış ak-kaşık, yada tamamen İslâm dairesinin dışında bir konumda görüyoruz ! Oysa gösterilen bu iki tutumun da yanlış olduğu şüphesizdir Mümin hiçbir konuda toptancılık yapmaz ve iyice araştırıp tahkik etmediği bir konuda da kimse hakkında hüküm vermeyen kişi demektir Nitekim, bu konuda Rabbimiz bir ayet-i celilesinde ( Hucurat :14) şöyle buyurmaktadır:

[Bazı a'râb «Biz iman ettik» dediler Ya Ekrem-er Rusûl ! Sen onlara de ki «Siz mümin
olmadınız ve lâkin İslâm olduk deyiniz sizin kalplerinize henüz iman dahil olmadı Eğer
Allah-u Tealâ'ya ve Resûlüne iman ve itaat ederseniz amellerinizden bir şey noksan
olmaz Sizden ihlâs üzere tevbe edeni Allah-u Tealâ mağfiret buyurucu ve tevbe üzere
vefat edene merhamet edicidir»] Yani; ey Resûlü Mükerrem ! A'rabdan bazıları «Biz Allah'a ve Resûlüne iman ettik» dediler
Sen onlara «Siz iman etmediniz Zira iman; itminan-ı kalple beraber tasdik-i hakikidir
Halbuki sizde tasdik-i hakiki hasıl olmadı Lâkin siz İslâm olduk deyiniz Zira İslâm; bir
kimsenin zahirde inkiyad etmesiyle katilden nefsini halâs etmesidir Bu manâca İslâmiyyet sizde hasıl olduğundan İslâm olduk diyebilirsiniz Çünkü; kelime-i şehadeti izharla mücadeleyi terkettiniz ve nefsinizi katilden kurtardınız, fakat henüz kalplerinize iman dahil olmadı Zira hakikat-i iman; tasdiki lâzım olan şeyi kalple tasdiktir Amma lisanla ikrar, ebdânla âmâle ve tasdik-i kalbe ve ihlâsa mukarin olmadıkça iman olmaz Eğer siz hulus-u kalple nifakı terkederek Allah-u Tealâ'ya ve Resûlüne itaat ederseniz amalinizden bir şey noksan olmaz Zira; Allah-u Tealâ itaat edenlerin günâhlarını mağfiret ve tevbe edenlere merhamet edicidir» de ki onlar kendilerinin Allah-u Tealâ ve Resûlü indinde hakka mümin olmadıklarını bilsinler

Görüldüğü gibi, bugün dahi her "iman ettik" diyenin mümin olamayacağı, belki müslümanlardan menfaat sağlamak için böyle davranabilecek nice özel veya tüzel kişiliklerin bulunma ihtimalinin hiçbir zaman gözlerden ırak tutulmaması lazım geldiği asla unutulmamalıdır

İSTİKAMET VE DOĞRULUK ÜZERİNE

Allah Teâlâ Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyuruyor:
"Rabbımız Allah'tır deyip, sonra da doğrulukta devam edenlere gelince, onların üzerine melekler iner ve derler ki'' Korkmayın, üzülmeyin, size va'ddedilen cennetle sevinin" (Fussîlet, 30 )

Sakafî kabilesinden Abdullah oğlu Süfyan (ra) şöyle demiştir:

Peygamberimize:
- Ey Allah'ın Resûlü, İslâmiyet hakkında bana bir öğüt veriniz ki, sizden sonra artık kimseden bir şey sormaya ihtiyacım kalmasın, dedim Bunun üzerine Peygamberimiz:
- Allah'a inandım de, sonra da dosdoğru ol, buyurdu (Müslim, İman, 13)
Dikkat edilirse gerek âyet-i kerimede ve gerekse hadis-i şerifte İslâmiyetin iki ana bölümden ibaret olduğu bildirilmiştir

Bu bölümlerden biri Allah'a iman, diğeri de dürüstlüktür
Allah'a iman her şeyden önde gelir Bize ilk farz olan Allah'ı bilmek ve O'na inanmaktır Hz Adem'den itibaren son Peygamber Muhammet Mustafa (sav)'e gelinceye kadar bütün Peygamberler önce bir olan, eşi ve dengi olmayan Allah'a inanmaya çağırmışlar ve bu inanç etrafında insanların bütünleşmesini istemişlerdir İman olmadan ne yapılan ibadetin ve ne de hayır ve iyiliğin Allah katında bir değeri yoktur Nitekim Kur'an-ı Kerîm'de şöyle buyurmuştur:

"İnkar edenlere gelince; onların işleri engin çöllerdeki serap gibidir Susayan kimse onu su zanneder fakat ona vardığında hiçbir şey bulamaz Orada Allah'ı bulur ve O da hesabını görür Allah, hesabı çabuk görendir" (Nûr, 39)
İşte inanmayanların, Allah katında değerlendirileceğini sandıkları amellerinin sonucu uzaktan hayal edilen bir pırıltıdan ibarettir
Ayet-i Kerîme'de kurtuluşa ermek için ön görülen ikinci nitelik, istikamettir
İstikâmet, dosdoğru olmak demektir Peygamberlerde bulunması gerekli beş sıfattan birisi hatta birincisi dürüstlüktür Dürüstlük büyük bir fazilettir Kişinin çevresine güven vermesini sağlayan bir niteliktir Bunun içindir ki, Peygamberimizin İslâmiyete davet ettiğini duyanlar, ilk önce onun dürüst olup olmadığını sormuşlardır Peygamberimizin dürüst olduğunu, şimdiye kadar kimseyi aldatmadığını ve yalan konuşmadığını öğrenenler şu değerlendirmeyi yapmışlardır: "İnsanlara karşı dürüst olan bir kimse Allah'a karşı niçin dürüst olmasın"
Ayet-i kerimede, Allah'a imandan sonra (ki diğer iman esasları da buna dahildir) kişinin bütün davranışları "istikamet" kelimesiyle ifade edilmiştir
İstikamet, yani dürüstlük sözde, özde ve işde olmak üzere üç kısma ayrılır
Şimdi bunları birer birer ve özet olarak inceleyelim

1 Sözde Doğruluk

Her konuda olduğu gibi bu konuda da örnek alınacak insan, Peygamberimiz Efendimizdir Peygamberimiz, doğru sözlülüğün en canlı örneği idi Çünkü Kur'an-ı Kerim kendisine indirilmişti Kur'an âyetlerini önce o okuyor ve uyguluyordu Sözleriyle işleri arasında tam anlamıyla bir uyum vardı Nasıl olmasın ki Kur'an-ı Kerim şöyle diyordu:

"Ey mü'minler, yapmayacağınız şeyleri niçin söylersiniz" (Saff, 2 )
Bu âyet-i kerimenin şu olay üzerine nazil olduğu rivayet edilir: Müslümanlar, "Amellerin, Allah katında en sevgilisinin hangisi olduğunu bilseydik, o uğurda mallarımızı ve canlarımızı feda ederdik" demişlerdi Bunun üzerine:

"Allah, kendi yolunda kenetlenmiş bir yapı gibi saf bağlayarak savaşanları sever" (Saff, 4 )
Meâlindeki âyet nazil oldu Fakat Uhud savaşında bazılarının geri dönmesi, âyetteki uyarıya sebep olmuştur ( İbn Kesîr, c IV, s 385 )
Peygamberimiz doğru sözlü olmasaydı düşmanları bu yönü ile onu dillerine dolar, davetine engel olurlardı Fakat şu bir tarihî gerçektir ki, onu tanıyanlardan hiç kimse ona yalancı diyememiştir Bir gün Mekke'nin ileri gelenleri toplanmışlar; ne edelim, nasıl yapalım da Muhammed (sav)'i bu davadan vaz geçirelim, diye düşünmeye başlamışlardı En tecrübelilerinden biri olan Nazr bHâris şu sözleri söylemişti:
"Ey Kureyş başınıza gelen felâketi halâ ortadan kaldıramadınız Muhammet (sav) sizin gözleriniz önünde büyüdü Hepinizin en doğru sözlüsü, en güzel huylusu, en güveniliridir Kırlaştığı yani yaşlandığı zaman size yeni bir şey sunduğu için siz ona sihirbaz, şâir, deli demeye başladınız Halbuki Muhammed (sav) ne şairdir, ne sihirbazdır ne de delidir" (İbn Hişam, c I, s 299)

Peygamberimizin en büyük düşmanı olan Ebû Cehil:
"Muhammet (sav) ben sana yalan söylüyorsun demiyorum Ancak getirdiklerini doğru bulmuyorum'' demişti de bunun üzerine şu âyet-i kerîme nâzil oldu:

"Onların söylediklerinin gerçekten seni üzmekte olduğunu biliyoruz Aslında onlar seni yalanlamıyorlar, fakat o zalimler açıkça Allah'ın âyetlerini inkâr ediyorlar" (En'am, 33 )

Peygamberimiz bir gün bir dağın tepesine çıkarak:
- Ey Kureyş, size bu dağın arkasından düşman atlılarının gelmekte olduğunu söylersem bana inanır mısınız? demiş Orada hazır bulunanlar:
- Evet, hepimiz inanırız, çünkü sen bir defa olsun yalan söylemedin, cevabını vermişlerdi (Şiblî,İslâm Tarihi, Asr-ı Saadet, c II, s 937 )
Bizans İmparatoru Hirakl, ticaret için Şam'a gelmiş olan Ebû Süfyan'ı kabul ettiği zaman ona sordu:
- Peygamberlik iddiasında bulunan bu zâtın bundan önce hiç yalan söylediğini duydunuz mu? dedi Henüz müslümanlığı kabul etmemiş olan Ebû Süfyan:
- Asla, yalan söylediğini hiç duymadık, diye cevap verdi (Buhari, Bed'ü'l-Vahy, 1)
Bütün bunlar, düşmanlarının itiraflarıdır Onun yalan söylediğini duymuş olsalardı hiç örtbas ederler miydi
İşte örnek alacağımız o yüce Peygamber böyle doğru sözlü idi Düşmanları bile onun doğru sözlü olduğunda ve hiç kimseyi aldatmadığında ittifak halinde idiler
Esasen Peygamberimiz sözünde ve işinde güvenilir birisi olmasaydı, insanlar kısa zamanda kendi inançlarını, âdet ve geleneklerini bırakarak ona inanır ve etrafında toplanırlar mıydı
Doğruluk, insanların dayanak ve direğidir Doğruluk olmayınca ne bir evde ve ne de bir ülkede anlaşma ve kaynaşma olmaz Bu özelliği kaybeden milletin varlığı çöker, düzeni bozulur Peygamberimizin şu sözü ne kadar düşündürücüdür:
"Tehlikeyi doğrulukta görseniz de doğruluktan ayrılmayınız Zira kurtuluş ancak ondadır" (el-Münzirî, et-Tergîb ve't-Terhîb, c 3, s 590 Hadisi İbn Ebi'd-Dünya rivâyet etmiştir Râvileri sikadır)

Bir başka hadîs-i şerifte şöyle buyurmuştur:

"Size doğruluğu tavsiye ederim Zira doğruluk iyiliğe götürür, iyilik de cennete iletir Kişi doğru söyledikçe, doğruyu araştırdıkça Allah katında doğru yazılır Yalandan kaçının, zira yalan kötülüğe götürür, kötülük de cehenneme iletir Kişi yalan söyledikçe ve yalan peşinde koştukça Allah katında yalancı yazılır" (Buhari, Edeb, 69; Müslim, Birr, 29)

YALAN VE İFTİRA ÜZERİNE

Doğru sözlülüğün karşıtı yalancılıktır Yalancılık ise kötü bir huy ve nifak belirtisidir
Mü'min yalan konuşmaz ve yalanla iş yapmaz Çünkü onun derin bir saygı ile bağlı
bulunduğu Peygamberi hiç yalan konuşmamış ve yalan konuşandan hoşlanmamıştır

Bir gün Peygamberimize sorulmuş:
---Mü'min korkak olur mu? Peygamberimiz cevap vermiş:
---Olabilir Mü'min cimri olur mu? diye sorulunca, Peygamberimiz:
---Olabilir, buyurmuş
---Mü'min yalancı olur mu? denilince, Peygamberimiz:
---Hayır, olamaz, buyurmuş (iman ile yalanın bir arada bulunamayacağını bildirmiştir)
(Suyûtî, Tenviru 'l-Havalik, c II, s154 )

Yalan, insan için en kötü sıfat olan münafıklık alâmetidir Nitekim Peygamberimiz şöyle
buyurmuştur:
"Dört şey vardır ki, bunlar kimde bulunursa o kimse katıksız münafık olur Kimde
bunlardan bir şey bulunursa -onu bırakıncaya kadar- kendisinde nifaktan bir haslet var demektir (Bunlar): Konuştu mu yalan söyler, söz verirse sözünde durmaz, va'dederse va'dinden döner, bir dava ve duruşma esnasında haktan ayrılır:" (Buhari, İman, 24; Müslim, İman, 25)

Müslim'in bir rivâyetinde şu dikkat çeken ilâve yer almaktadır:
"Bu kimse isterse oruç tutsun, namaz kılsın ve kendini müslüman saysın"(Müslim, İman,
25)
Peygamberimiz, çocukları yatıştırmak ve oyalamak için onlara yalan söylemenin de günah olduğunu, bundan da sakınılması gerektiğini bildirmiştir

Abdullah b Amr (ra) anlatıyor: "Peygamberimiz evimizde bulunduğu bir günde annem beni yatıştırmak için:
--- Yavrum, gel sana bir şey vereceğim, diye beni çağırdı Peygamberimiz anneme:
--- Çocuğa ne vermek istedin? diye sordu Annem:
--- Hurma vermek istedim, dedi Bunun üzerine Peygamberimiz:
--- Eğer bir şey vermeseydin (de çocuğu aldatmış olsaydın) sana bir yalan günahı yazılırdı, uyarısında bulundu(Ebû Davud, Edep, 88)

Yalanın her çeşidi günahtır Hele yalancı şahitliği, yalanın en çirkini ve en zararlısıdır
Herhangi bir çıkar için yahut hatır için mahkemede yalan şahitliği yapmak büyük günahtır Yalancı şahit, başkasının dünyasını yapacağım, gönlünü alacağım diye kendi ahiretini yıkmış olur Sonra da yaptığı yalan şahitlikle hakkın kaybolmasına ve günahsız insanların eziyet görmelerine, mağdur olmalarına sebep olur Bakınız Kur'an-ı
Kerim'de ne buyuruluyor:
"Erkek ve kadın mü'minlere işlemedikleri bir günah yüzünden eziyet edenler muhakkak bir iftira ve apaçık bir günah yüklenmişlerdir" (AHZAB : 58)

Görüldüğü ve beyan edildiği üzere, yalanla iman birarada asla bulunamayacak bir durumdur Aynen bir şişeye su konulduğunda şişenin içindeki havanın dışarıya çıkması gibi, iman giren kalpte yalan bulunmaz, yalan olan dil sahibinde de iman bulunmaz Keza, söylenilen yalanın herkese ilân edilen daha katmerli bir durumu da İftira'dır İftirada yalan söylemekle birlikte ifrtira atılana büyük bir zarar ve eziyet verme söz konusudur Bu hâl dahi, asla müminlerin bir özelliği olamaz
Rabbimiz cümlemize intibahlar nasib eylesin

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.