Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
bilmeyenlerin, geleceği, karanlıktır, tarihini

Tarihini Bilmeyenlerin Geleceği Karanlıktır!

Eski 08-24-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Tarihini Bilmeyenlerin Geleceği Karanlıktır!




Tarih nedir? Tarih milletlerin, devletlerin hafızasıdır Hafızası olmayan, yâda zayıf olan bir insanın durumu ile tarihini bilmeyen, tarihi olmayan milletlerin, devletlerin durumu aynıdır İslam bilgini İbn–i Haldun tarihi şöyle ifade eder: "Su nasıl suya benzerse, milletlerin geleceği de geçmişlerine benzer" Tarihle ilgili çok veciz bir ifadede Mehmet Akif'ten: "Tarih'i tekerrür diye tarif ediyorlar; Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?"
Tarihten gerekli dersi alabilmek için önce doğru tarihi bilmek gerekir Doğru tarih iki kısma ayrılır Birincisi, tarihe duygu, sıyası görüş katılmadan olabildiğince objektif yazılmasıdır İkincisi, tarihe ders gözüyle bakarak, hadiseleri doğru ve tarafsız bir şekilde yazılmasıdır
Bizim tarihimiz; her iki hususta da çok hırpalanmıştır Cumhuriyetin resmi ideolojisi tarihimizi olmadığı şekilde, gerçeklerle uzaktan yakından alakası olmayan hadiseleri naklederek, tam bir tarih düşmanlığı yapılmıştır
Ayrıca, esas altı çizilmesi gereken, ders alınması gereken olayların üzeri örtülmüş, hurafelere dayalı kahramanlık kıssaları ile tarih öğretmeye kalkılmıştır


* * *
Bizans'ın fethinde asıl altı çizilmesi gereken, ders çıkarmamız gerekene hadiseler unutulmuş, fetih kahramanlıklarla anlatılmuştır
Fatih'in Bizans'ı fethi gündeme geldiğinde ilk akla gelen olaylar nedir?
Fatih, tarihte hiç kimsenin yıkamadığı surları, yıktı
Fatih, gemileri karadan, Haliç'e indirdi
Efsane kahraman Ulubatlı Hasan burçlara bayrağı dikti
Her yıl İstanbul'un fetih yıldönümü gelip çattığında, surların büyüklüğü, gemilerin karadan yürütülmesi ve Ulubatlı Hasan kahramanlığı anlatılır da, anlatılır
Hâlbuki bu üç husus önemli, ısrarla anlatılacak, ders çıkartılacak olaylar değildir Anlatılanlar, insanların kahramanlık duygularını harekete geçirir, kısa sureli duygu yoğunluğu yaşatmaktan başka hiçbir işe yaramaz
Hem bu hadiseler tarihte ilk defa meydana gelmiyor ki…
Kahramanlıksa, Kutalmış, Sultan Alparslan, Osman Gazı, Yıldırım Bayezıd ve nice yiğitlerin tarih altın harflerle destanlarını yazdı…
Surların yıkılmasına gelince, Melikşah, Kılıç Arslan, Barbaros ve niceleri, kaleler, surlar, denizler aşarak tarih yazdılar
Gemilerin karadan yürütülmesine gelince, tarih içinde benzeri olmuş, en kayda değerini Turgut Reis gerçekleştirdi Cebre adasını boydan boya aşarak donanmasını karadan denize indirdi
Buradan çıkaracağımız ders şudur: İstanbul'un fethi ile ilgili, ön plana çıkarılıp bize anlatılan olaylar, tarih içinde çok sayıda kahramanın yaptığı hadiselerden başkası değildi


* * *
Osmanlı toplumu aydınlığı yaşarken, batı ve Bizans ortaçağ karanlıklarının içinde çırpınıp duruyorlardı Bizans başına gelecekleri anlamış olacak ki; seçkinlerden meydana gelen bir heyeti yardım almak için Batı'ya gönderdi Papa ve Hıristiyan liderlerle görüşen heyet, yardım talebinde bulunur Bizans'ın yardım talebini şartlı kabul ederler Şart şudur: "Bizans Ortodoks mezhebini terk ederek, Katolikliğe geçecek" Bizans heyeti bu teklifi önce reddeder, ancak Papa heyeti tutuklatarak işkence yaptırır Karşılaştıkları şartlardan dolayı, mezhep değiştirmeyi kabul ederler
Bizans'a döndüklerinde, Avrupa'da yaşadıklarını kamuoyları ile paylaştıklarında halktan tepki gelir
Yıllar önce, 12 ve 13 yüzyıllarda düzenlenen haçlı seferleri Bizans'ı yağmalamıştı Haçlı ordusu kendi dindaşları olan Bizans halkına yaptığı, zulüm, işkenceler hafızalarda hâlâ tazeliğini koruyordu Bizans, Batı'nın aynı düşüncede olduğunu, onlarda insanlık namına bir düşünce olmadığını çok iyi biliyorlardı İşte bu sebepten dolayıdır ki; Bizans Papa'lığın yardımı konusunda kararsızdı
Fatih'in Edirne'den hareket ettiği haberleri Bizans'a ulaştığında, Bizans'ın son başbakanı Notoras, ayrıca Gennadios gibi halkın itimat ettiği ruhaniler, "Bu memlekette Freng'in ekmeğindense Türk'ün sarığını ve kılıcını tercih ederiz"(1) diyorlardı
Kuşatma esnasında, Ortodoks ruhaniler âyinlerde halka şöyle sesleniyordu:
"İstanbul'un içinde Türk sarığını görmek, Latin serpuşunu görmekten evladır"(2)
Bizans fethedilmeden önce içten tamamen çökmüştü Sınıf farklılığı, adaletsizlik, yolsuzluk, rüşvet adam kayırma almış başını gitmişti


* * *
Muhasara sırasında Bizans yönetimi köşeye sıkıştığı anlayınca, onlar için normal kabul edilen cinayetler işlemeye başlar Elindeki Türk esirleri birer birer öldürür Esirler, değişik zamanlarda, kimi ticaret için geldiğinde, kimi değişik sebeplerden Bizans ile münasebete geçmiş ve tutuklanmıştı, sayılarının 250 olduğu nakledilmiştir Bu haber ordugâhta duyulunca, Bizans'a karşı nefret duygularını kamçılar
Sultan Mehmed, Bizans'a bir mesaj gönderir
"Şehri rızanızla teslim edin Her türlü tecavüzden kurtulun"
Osmanlı ordusu saldırıları yoğunlaştırmış, Mayıs ayının son günlerinde, şehir düşmesi an meselesidir O çağın geçerli olan "uluslararası hukukuna" göre; savaşı bırakıp, teslim olan şehirler, kaleler ve ordular her türlü tecavüzden emin olup koruma altına alınırdı Teslim sırasında mallar yağma edilemez, halk esir alınamaz, kötü muamelede bulunulamazdı
21 yaşındaki genç sultan şehrin düşeceğini görmüş, Bizans halkının can ve mal emniyeti için onlara bu teklifi götürüyordu Sultan Mehmed'e bu öneriyi yaptıran sebeplerden biride "esir Türklerin öldürülmeler olsa gerek" Bu hareket Türk askerinin, nefret duygularını körüklemiş, zorla girilen şehirde, kardeşlerinin intikamını almak isteyen askerler olabilir düşüncesinin önüne geçmek istemiştir
Sultan Mehmet Bizans imparatoruna şehri teslim etme önerisini İsfendıyaroğlu Prensi Kasım Bey ile gönderdi
Kasım Bey Bizans imparatoruna cihan hükümdarının şu teklifini bildirir:
–Hükümdarımız, umumi bir hücumun doğuracağı felaket ve dehşetlerden kaçındığı için, size şehri sağ ve salim terk etmek ve bütün malları ve hazineleri ile istediği yere çekilmek hak ve hürriyetini tanımaktadır İstanbul ahalisinden isteyenler de her şeylerini alıp gidebilmek ve isteyenler de mal ve muhafaza edebilmek hakkına haizdirler İsterse İmparatora, Mora despotluğu verilecektir
İmparator hemen harp meclisini toplar, çetin geçen tartışmalardan sonra Sultan Mehmet'in teklifi reddedilir
İmparator, Kasım Bey derki:
–Padişah sulh istiyorsa, muhasarayı kaldırsın; bu takdirde, ne kadar ağır olursa olsun, istenilen senelik vergiyi kabul edeceğim Şehri teslim etmek ise, ne benim, nede başkasının iktidarı dâhilinde değildir Ölmeye hazırız(3)
Fatih'in, zarafetini, inceliğini, insanlığını görüyor musunuz? O çağda, Fatih'in ortaya koyduğu bu insanlık dersini, 21 yüzyılın çağdaş haydutlarının hayallerini dahi almaz Nitekim Irak, Afganistan, Çeçenistan, Filistin ortada…


* * *
28'i 29 Mayıs'a bağlayan gece Fatih'in emri ile surların çevresinde binlerce ateş yakıldı Her Ateş yanan yerden tekbir sesleri, salâvatlar yükseliyordu Bu manzara Bizans'ın iliklerini titretiyordu Bu manzara Bizans'tan nasıl görünüyordu? O güne bizzat yaşayarak tanık olmuş, Bizanslı tarihçi Dukas'tan dinleyelim:
"Akşam olunca orduya dellaller göndererek bütün çadırların kuvvetli ziyalar ile aydınlatma yapılmasını ve ateşler yakılmasını emretti Işıklar yandıktan sonra, hep birden yüksek sesle tekbir getirdiler Karada ve denizde yakılan ışıklar, bütün İstanbul'u, Galata'yı, bütün gemileri ve karşı tarafta bulunan Üsküdar'ı, güneşin ışığından daha parlak bir şekilde aydınlatıyordu Denizin sathı, şimşek ziyası kuvveti ile parlıyordu Keşke yıldırım olsa idi; zira yıldırım yanız tenvir etmiyor, yakıyor ve mahvediyor Bizanslılar, Türk ordusunda yangın çıktığını zanneyliyorlar ve tamamıyla mahvolmalarını temenni ediyorlardı"
Bu hazırlık niçin? Onlarca gün suren muhasarada, sadece son gece böyle bir şey yaptılar Fatih, yarın güneşin doğacağından ne kadar eminse, fethin gerçekleşeceğinden de o kadar emindir O fetih gecesi, yüzyıllara önce Kâinatın Efendisinin uyguladığı metodu uyguluyordu Mekke'nin fethinde, İslam ordusu şehre yaklaştığı günün gecesinde, Resulullah herkese bir ateş yakmasını emretmişti Bir anda, Mekke'nin çevresi ateş çemberine alınmış, manzarayı gören müşriklerin kalplerine dehşetli bir korku düşmüştü
Fatih, efendisinin yolundan gidiyordu O'nun müjdesine mazhar olmuş, bir lider nasıl olur bütün insanlığa gösteriyordu



DİPNOTLAR:
1 İlber Ortaylı, Osmanlı'yı Yeniden Keşfetmek, Timaş Yayınları 3 Baskı, 2006 İstanbul Sayfa; 66
2 Yılmaz Öztuna, Büyük Türkiye Tarihi, Ötüken Yayınevi, İstanbul 1983, cilt 2, sh 436
3 Öztuna, age cilt 2, sh 443





BEN SULTAN MEHMET

AĞLAMAYI BIRAKIN VE AYAĞA KALKIN!



Osmanlı ordusu, geceyi yarınki son saldırıya hazırlık, ibadet ve dualarla geçirirken Bizans korku ve panik içindedir
Kalabalık bir topluluk Ayasofya'da toplanmış, Bizans tarihinin son Ortodoks ayini yapıyordu "Bu son gece Ayasofya'da ki ayinde imparator, Meryem Ana'nın geleceğini haber verdi Halk halâ, Türkler içeri girdiği zaman, meleklerin duvarları yarıp ortaya çıkacaklarını ve Türkleri kovacaklarının beklentisi içindeydi"(1)
Ertesi gün melekler gelmedi ama peygamberin, ruhanilerin ve meleklerin övdüğü bir komutan ve onun askeri geldi

* * *
29 Mayıs 1453 sabahı, Sabah namazını kılan Sultan Mehmet, askerlerine maneviyat yüklü bir hutbe irat eder Sultanın hitabının ardından ordu bütün gücü ile saldırıya geçti Başta Sultan Mehmet olmak üzere komutanlar, Akşemseddin, Molla Guranı muhasara hattı boyunca dolaşıyor, askeri gayrete getiriyor…
Özellikle Akşemseddin ve Molla Guranı dervişleri ile surların etrafında dolaşıyor, tekbirleri, salâvat–i şerifleri arşa yükseliyordu Mehterin zafer nameleri Bizans semaları inletiyordu Tarihte eşine az rastlanır bir manzara yaşanıyordu
Öğlen saatlerine doğru, Topkapı'daki surların burcunda Osmanlı bayrağı göründü Sultan Mehmet bayrağı surlarda gördüğü an, bulunduğu yerde tekbir getirerek secdeye kapanır…
Surlara ilk gediğin açıldığı yer Topkapı'dır, ardında diğer bölgelerde de gedikler açılmaya başlanır

* * *
Dışarıda bunlar olurken, içerde yaşananları da Bizanslı tarihçi Prens Dukas'tan dinleyelim Yılmaz Öztuna Bizanslı tarihçinin anlattıkları için derki; "şimdi yazacaklarımı, düşmanımız olan bir tarihçi bizzat görüp, kendisi yazmasaydı, dikkate almazdım" Bizde Öztunu'ya aynen katılıyor ve Prens Dukas'ı dinliyoruz:
"Bizans askerleri, alelade bir Türk askeri kadar bile harp fenninde bilgili değildi Zira Türk askerleri bu maksatla ve fikir ile yetiştiriliyordu Türk askerlerinin her biri Apollon'dan çok daha mahir okçu idi ve her biri, 10 düşmana karşı gelebiliyordu"
Öğlen saatlerinde çarpışmalar surların üstünde yapılmaya başladı Bizans Osmanlı askerlerini surların üzerinde görünce halk arasında panik başladı İnsanlar kiliselere koştu, özelliklede Ayasofya'ya akın ediyorlardı
Osmanlı askerleri şehre girdi Cambazhane kapısı, Topkapı ve ardından da Eğrikapı, surları aşarak içeri giren askerler tarafından sonuna kadar açıldı Osmanlı ordusu dört bir yandan akın akın şehre girmektedir
Şehre girmekte olan askerlerine Sultan Mehmet Han'dan, Ortaçağı aşan, çağlar üstü şu talimat verir:
"Silah çekmeyen, mukavemet göstermeyen kişilere, kesinlikle dokunulmayacaktır"

* * *
Bütün cephelerde Bizans'ın mukavemeti kırılmış, sadece Bahçekapı mevkiinde düşük yoğunluklu çarpışma devam ediyordu Bahçekapı'daki çarpışma, Bizans'a yardıma gelen Giritli gönüllüler tarafından yapılıyordu
Giritliler yiğitçe çarpışıyor, şehrin teslim olduğunu öğrenmelerine rağmen çarpışmayı bırakmıyorlardı Bu hadiseden haberdar olan Sultan Mehmet, Giritlilerin kahramanca çarpışmalarını takdir eder Giritlilere, çarpışmayı bıraktıkları takdirde, gemilere bindirip sağ salım memleketlerine gönderme garantisi verdi

* * *
Sultan Mehmet gün ortasında şehre girdi Halk Sultan Mehmet'e sevgi gösterilerinde bulundu Sultan sevgi gösterileri arasında Ayasofya'ya meydanına doğru ilerlerken, askerlerde tekbir ve salâvatlarla ona eşlik ediyordu
Sultan Mehmet Ayasofya meydanına geldiği zaman, on binlerce insanı bir araya toplanmış, korku ve endişe içinde bekler buldu
Halkın arasında bulunan üst düzey devlet ve din adamları karşılarında 21 yaşında genç bir delikanlı görünce korkuları daha da artar Nakledilir ki:
Meydanda toplananlar Sultan Mehmet'i görünce hep birlikte ağlayarak yerlere kapandılar Sultan Mehmet yerlere kapanmış olan insanlara öyle bir seslenişi var ki, bilenler bir anda 900 yıl önce Mekke fethini hatırlarlar Kâinatın efendisi Mekke'nin fethinde ortaya koyduğu üstün insanlık örneğinin benzerini 'ne güzel komutan' hitabına muhatap olan Fatih Sultan Mehmet Han şimdi Bizans'ın fethinde ortaya koyuyordu
O Mekke ki, daha on yıl önce, kâi-natın Efendisine yapmadığı çirkinliği bırakmamış, canından bezdirerek Medine’ye hicret etmesine sebep olmuşlardı Kendisine en aşağılık işleri reva gören bir kavmin beldesine giren Kâinatın Efendisi şöyle buyurmuştu
"Kim Ebû Süfyân'ın evine girerse emniyettedir, kim kapısını kapar evinden dışarı çıkmazsa emniyettedir, kim silahını atarsa o da emniyettedir Kim Kabe'ye girerse o da emniyettedir!"(2)
Aradan 900 sene geçmiş, "ne güzel komutan" olarak haber verdiği 21 yaşındaki bir genç, yüzlerce yıldır nice komutanların fethedemediği bir şehir fethedilmiş, şehir halkı ayaklarına kapanmış ağlamaktadır O genç komutanda peygamberine layık hareket yapar Fatih Sultan, onlara eli ile susmalarını işaret etti Sükûnet teessüs edince Patrik'e:
'Ayağa kalk! Ben, Sultan Mehmet, sana ve arkadaşlarına ve bütün halka söylüyorum ki, bugünden itibaren artık ne hayatınız ve ne de hürriyetiniz hususunda, benim gazabımdan korkmayınız,' dedi"(3)
Sultan, Ayasofya'nın önüne gelince atından indi… Patrik ve bütün halk korku içinde bekliyordu Sultan Mehmet konuşmasını Rumca yaptı Fatih beş yabancı dil biliyordu Ayasofya'yı gezdi, o sırada ikindi namazı vakti girmişti, Ayasofya'da ezan okunmasını emretti Ayasofya'da namaz kılacağını bildirdi ve Ayasofya namaz için hazırlandı Böylece
İkindi namazı ile birlikte Ayasofya camiye dönüştürülmüş oldu

* * *
Fatih, İstanbul'un fethi ve sonrasındaki uygulamalarıyla dünyanın seyrini değiştirdi Ortaya koyduğu icraatlarla değil ortaçağı, yeniçağı, uzay çağını geride bıraktı Denilebilir ki; "içinde bulunduğumuz bilgi çağında bile Fatih'in düşünce ve insanlık ufkuna ulaşılmamıştır" Fatih'in icraatları ortaçağ gelenek ve adetlerini altüst etti Fatih, Bizans halkına Batılı dindaşlarının vermediği özgürlükleri verdi
Sultan Mehmet'in Bizans halkına tanıdığı özgürlüğü, 20 yüzyıl da hiçbir ülke kendi insanına tanımamıştı İçinde bulunduğumuz 21 yüzyılda bile dünya devletleri, Sultan Mehmet'in düşünce ufkundan çok uzakta bulunmaktadır
Sultan Mehmet, imparatorun ülkesini hakkıyla savunduğunu, kahramanca savaştığını, elinde imkân olduğu halde kaçmadığını öğrenince, ölüsüne gerekli saygının yapılmasını emreder Son imparatorunun cesedini arattırır İmparatorun cansız bedeni cesetlerin arasında bulunur Fatih dini tören yaptırmış, gereken saygıyı göstermiştir(4)



DİPNOTLAR:
1 Ortaylı, age Sayfa; 65
2 Ebû Dâvud, Harâc 25, (3021, 3022)
3 Öztuna, age cilt 2, sh 449
4 Ortaylı, age Sayfa; 66





İSTANBUL'UN FETHİ

KURU BİR CİHANGİRLİK VAKASI DEĞİLDİR!



Sultan Mehmet'in İstanbul halkına bundan sonrası için yapacaklarını bir fermanla duyurur:
"Savaş sonrası, işgal, tecavüz ve kötü muameleden korkarak saklanan, kaçan insanlar evlerine barklarına dönsünler Herkesin malları, canları, ırzları koruma altındadır Dininiz, mezhebiniz, milli örf ve adetleriniz, Osmanlı devletinin teminat ve garantisi altındadır"
Yaşadığımız çağa baktığımızda, Sultan Mehmet'in insanlık ufkunu erişebilmek için daha çok mesafeler almamız gerekmektedir Çağımızın Rusya'sı, ABD'si, Çin'i, İngiliz'ini gördükçe, Fatih Sultan Mehmet Han'ın ne büyük deha olduğunu daha iyi anlaşılıyor
20 yüzyılın ilk yarısında, Türkiye'de uygulanan insan hakları ihlalleri, inançlara getirilen yasaklamaları gördükçe, Fatih'in çağlar üstü bir şahsiyet olduğu daha iyi anlaşılıyor
Bugün ülkemizde ve dünyanın birtakım ülkelerinde Laiklik adına inançlara getirilen yasakları gördükçe Fatih Sultan Mehmet Han'ın ne çapta adam olduğunu anlarken, bütün bunları yapanın 21 yaşında genç olması, ayrıca akıl sınırlarını zorluyor
Fetihten sonra Bizans'ın ruhanileri toplanır ve Georgios Skolarios'u patrik seçerler Bu Patrik aynı zamanda Ortodoksların cihan patriği unvanını almıştır Din adamları heyeti, bu seçimi genç hükümdara arz ederler Fatih Sultan Mehmet Han, Patrik seçimini onaylar Bu hadise Batı'da duyulduğunda, tam bir deprem etkisi yapar Nasıl yapmasın ki; o çağda Avrupa'da, Katolik olmayan Hıristiyanlar bazen diri diri, toprağa gömülüyor, bazen de yakılarak, öldürülüyordu Batı'nın farklı inanca hiç mi hiç tahammülü yoktu Endülüs Müslümanlarına karşı toplu katliamlar yapılıyor, diri diri ateşlere atılarak yakılıyorlardı Böyle bir çağda bir Fatih çıkıyor, din ve inançlara özgürlük veriyor, hem de fethettiği bir beldede O belde halkına kendi dini liderini seçme hakkı veriyor, seçilen dini lideri tanıyor ve tasdik ediyor


* * *
1 Haziran Cuma günü Ayasofya'-da Cuma namazı kılındı Şehrin manevi Fatihi Akşemseddin, Ayasofya'da Fatih Sultan Mehmet Han adına hutbe okudu
Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'daki uygulamaları çağdaşlarını şaşırtmaya devam etmektedir Galata semti, sulh ile teslim oldu, ancak savaşta Bizans'ın yanında yer almış, onlara her türlü yardımı yapmıştı Fatih, Bizans'a verdiği garantiyi, Galata'da yaşayanlara da verdi
Korkudan evlerini terk ederek kaçan Galata'lıların ev ve dükkânlarında sayım yapılır, tespit edilen eşyalar kayda geçirilerek ev ve dükkânlar mühürlenir Fatih'in af haberini alan Galata sakinleri geri dönüp ev ve dükkânları teslim alana kadar mühürlü kalırlar
Bu uygulama Fatih Sultan Mehmet Han'a aittir Tarihte bir benzeri yoktur


* * *
21 yaşında genç hükümdarın bunları nasıl yapabildiğini anlamayanlara hatırlatmakta fayda var "fethedecek komutan ne güzel komutandır" O güzel insan, kimsenin yapamadığını yaptığı için "güzel komutan" olarak haber verilmiştir
Fatih Sultan Mehmet Han, şehirde hızlı imar faaliyeti başlatır Yıkılan binalar ve iş yerleri yeniden yapılır Bu arada top atışı ile yıkılan surlar, şehrin görüntüsünü bozmasın diye, tamir edilir Bu çalışmalar esir alınan Bizans askerlerine yaptırılır Fatih Sultan Mehmet Han, çalıştırılan esirlere, emeklerinin karşılığı olarak yevmiye verilmesini emreder Bu yevmiye ile iş bitiminde bütün esirler esaretlerini satın alır Kendi emekleri ila kazandıkları paralarla esaretten kurtulup özgürlüğe kavuşurlar Bu uygulama Ortaçağı geleneklerini altüst etmiştir


* * *
Bizans'ın fethinin Avrupa ve İslam âlemi üzerine çok farklı etkileri oldu İslam âlemi İstanbul'un fethini bayram yaparak kutladı Mısır'daki Abbasi halifesi bütün camilerde Türk şehitleri için Kur'an okutmuş, hutbelerde fethi öven ve müminlere duygulu vaazlar yapılmıştır
Bizans'ın fethi Müslüman Türk milletinin tarihinin en önemli olaylarından biridir İstanbul'un fethinin tarihin en büyük olayı olduğunu söyleyenler olduğu gibi, en büyük olaylarından biri olduğunu da söyleyenler olmuştur
Şunu söyleriz ki; 'Hıristiyan batı açısından hiç şüphesiz tarihin en büyük hadisesidir' Bizim içinde tarihin en büyük hadiselerinden biridir
Bizans'ın fethinde dikkat çeken en önemli nokta Sultan Mehmet'tir Şöyle bir soru sorulsa; Bizans'ı Yıldırım Bayezid fethetmiş olsaydı nasıl olurdu? Çok hayatı bir soru… Yıldırım Bayezid, üzerine düşseydi Bizans'ı fethedebilirdi İstanbul'u fethetmiş olsaydı, fetih Hıristiyan batı için çok fazla bir şey ifade etmeyecekti Dolayısıyla da batı için tarihin en büyük hadisesi olmayacak, Türk tarihi içinde, sıradan bir kahramanlık vakasından öteye geçmeyecekti


* * *
Şunu çok rahatlıkla söyleyebiliriz ki; İstanbul'un fethi, Sultan Mehmet ile anlam kazanmıştır
Surları yıkacak başkaları olabilir mi? Olur
Gemileri karadan başkaları yürütebilir mi? Yürütebilir
Bir asker on düşman askeri ile çarpışabilir mi? Çarpışabilir
Surlara çıkacak başka Ulubatlı Hasan'lar bulunabilir mi? Bulunabilir
Salt kahramanlık duyguları ile bakıldığında, İstanbul'un fethinde sergilenen kahramanlıktan çok daha büyük kahramanlıkların ortaya konulduğu savaşlar olmuştur Kutalmış'ın Pasinler de Bizans ordusunu perişan etmesi, Kılıç Arslan'ın 600 bin kişilik haçlı ordusunu, 20 bin kişilik ordu ile perişan ederek 50 bine indirmesi, Yıldırım Bayezid'in Niğbolu'da sergilediği kahramanlık, İstanbul'un fethinde elde edilen zaferden aşağı kalır değildir


* * *
Üzerine durulması gereken husus Fetih ile Fatih'in, Sultan Mehmet ile de fethin anlam kazanmış olmasıdır Sultan Mehmet Bizans'ı fethederek, batıyı Hıristiyan taassubu neticesi ortaçağ karanlığından kurtarmıştır Bizans'ı Sultan Mehmet'in yerine Yıldırım Bayezid fethetmiş olsaydı, Batı Hıristiyan taassubundan kurtulabilir miydi? Batı gelişmeyi, atılımı gerçekleştirebilir miydi? Bu sorulara cevap bulmak oldukça zordur
Sultan Mehmet'in Bizans'ı fethettikten sonra, İstanbul'daki uygulamaları batıda tam bir şok etkisi yaptı İstanbul bir vitrin olarak kullanıldı Bizans batının sürekli irtibatta olduğu, bir uç kalesi gibiydi İstanbul'da yaşanan bir olay çok kısa surede batıda yankı bulurdu
İnanç olarak da batının gözü Bizans'ın üzerindeydi, çünkü önemli bir Hıristiyan mezhebinin merkezi buradaydı Siyasi olarak batının gözü buradaydı, Hıristiyan Roma imparatorluğun başkenti olduğundan manevi ağırlığı büyüktü Ekonomik olarak önemliydi, devrin dünya ticaretinde önemli bir yer sahibi olan Cenevizliler İstanbul'u ticaret üssü olarak kullanıyordu Batı denizciliğinin önemli noktalarındandı
Bu sebepten dolayı, Bizans batı için önemli, vazgeçilmezdi Sultan Mehmet mesajını bütün dünyaya buradan verdi


* * *
Sultan Mehmet'in yaptığı uygulamalara, o güne kadar görülmüş ve duyulmuş şeyler değildir Batı, zaman içerisinde tedbir almazsa, büyük tehlike ile karşı karşıya kalacağı kaçınılmazdı Bunu anlayınca, ilk tepkileri, daha öncede olduğu gibi Osmanlıyı güç kullanarak durdurmak yoluna düşündüler
Papa bütün Avrupa kıtasına beyanname yayınlayarak, 'Müslüman Türkler için eline kılıç alan her Hıristiyan'a cennet vaat etti'
Bu seferin maddi gideri için 'mukaddes harp vergisi' adı ile bir vergi türü icat ettiler Papa savaş kararından başka 'sebep ne olursa olsun, bir Hıristiyan Müslüman'la irtibat kurarsa en ağır işkencelere uğratılarak öldürülecek' kararını alarak bütün devletlere duyurmuştu
İslam dini ve Osmanlı tehlikesi ortadan kaldırılıncaya kadar, aralarında ki ihtilaflar rafa kaldırılacak, tek hedef tek düşman Müslümanlar olacak
Bu kararlara uymayanlar, işkence ile öldürecektir
Papa'lık aldığı bu kararların uygulama şansı olmadığını biliyordu Ancak kendilerini ve kamuoyunu tatmin için başkada yapacakları bir şey yoktu Alınan bir başka karar da 1454 yılında Bavyera'da bir toplantı tertiplenecek, bu toplantıya bütün Batı devletleri katılacaktır (Öztuna, age cilt 2, sh 456)
Bunu da gerçekleştiremediler

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.