Prof. Dr. Sinsi
|
Sürre Alayi...
SÜRRE ALAYI 
SÜRR: Osmanli padisahlarinin her yil Mekke ve Medine'ye gönderdikleri para ve armaganlara verilen ad
SÜRRE ALAYI: Her yil Recep Ayi'nin 12'sinde Hicaz'a gitmek üzere törenle yola çikarilan ve padisahlarin armaganlarini tasiyan topluluktur
SÜRRE EMINI: Sürre alayini gidecegi yere emniyetle ulastirmakla vazifelendirilen zat
SURRE veya SÜRRE: Para çikini, para kesesi 
Sürre alayi düzenlenirken parayi ve hediyeleri Hicaz'a götürecek develerden birisi çok güzel bir sekilde süslenirdi, donatilirdi Bu sebeple Istanbul'da süslenmeye fazlaca düskün kadinlar için söylenen "Sürre devesi" zamanla bir deyim olarak kalmistir
Bilindigi gibi Islâm'in temel ibâdetlerinden birisi, hem bedenî hem mâlî bir ibâdet olan Hac ibâdeti "MENÂSIK-I HACC" denilen bir takim sembollerin yerine getirilmesiyle yapilan bir ibâdettir;
Basta Hacc'in hikmet-i Ser'iyyesi ve Sebeb-i Vücubu (farz kilinmasinin sebebi) Kâbe-i Muazzama olmak üzere, Arafat, Müzdelife, Minâ, Safa ve Merve Zemzem hepsi birer semboldür
Semboller dizisi Hacc ibâdeti bilindigi gibi Eyyâm-i Mâlûmatta, belli günlerde (Zilhicce ayinda) Mekân-i Mahsusta, Hacc'in sebebi Kâbe-i Muazzama'nin bulundugu Mekke'de yerine getirilmektedir
Hacc ibâdetinin birisi sart, digerleri rükün olmak üzere üç farzi vardir; Mukaddes topraklara belli sinirlardan sonra (Mîkat) ihramsiz girilemedigi için bu birinci farz ayni zamanda sarttir, diger iki farz ise Arefe günü Arafat'da vakfe, -durus-bekleyis- ve Ziyâret Tavafidir
Görüldügü gibi, bu farzlar birer sembolde sembolik ibâdetlerdir
Semboller, Âyât-i Beyyinât- açik mu'cizeler ibâdeti hacc'in emniyet içinde yapilabilmesi ve oraya dünyanin dörtbir tarafindan gelen Müslümanlara mümkün oldugunca yardim ulastirmak maksadiyla Abbâsî'ler tarafindan baslatilan, Çelebi Mehmed zamanindan Yavuz Selim'in Misir'i alisina kadar araliklarla tertip edilen SÜRRE ALAYLARI bundan sonra her yil muntazaman tertip edilmistir
Sürre alayi, 1864 yilina kadar at, deve ve katirlarla tertip edilirken bu tarihten itibaren denizden vapurlarla yapilmaya baslanmistir
Hicaz demiryolunun yapilmasindan sonra da trenle gönderilirdi Yavuz Selim'in Misir'i alisindan, Osmanli padisahlari, Hâdimü'l-Haremeyn-es-Serifeyn unvanini almalarindan 1914 yilina kadar Sürre alaylari araliksiz muntazaman tertiplenmistir
Sürre alaylari hacc farîzasini eda edip Istanbul'a avdetlerinin akabinde gelecek yilin hazirliklarina hemen baslanirdi
Kâbe-i Muazzama örtüsü Bursali esnaf tarafindan Has Ipekten dokunur, hazir hale getirilir, yine Kâbe'nin Altin Olugu Istanbul'da Kapaliçarsi Esnafi tarafindan büyük bir itina ile som altindan yapilir, hazir bir halde bekletilirdi Devlet-i Aliyye'li günlerimizde Kâbe'nin has ipekten örtüsü, som altindan olugu, her yil yenilenir, degistirilir, Osmanli Sultani, Halife-i Müslimin'in birer hediyesi olarak uzak Islâm Diyârina gönderilirdi Zaman zaman da yenisiyle degistirilen bir önceki örtü ve oluk, mukaddes birer emânet olarak Devlet-i Aliyye'mizin hazinesinde muhafaza altina alinirdi Günümüzde Topkapi Sarayi Müzesinde bulunan Kâbe örtüleri ve altin oluklar bunlardan bâzilaridir
Sürre Alaylarinin uzun süren bir Saray içi hazirliklar dönemi vardir, bir de ugurlanis ve yolcu edilis safhasi 
Sürre alaylarinin tüm hazirlik dönemindeki çalismalar Dârussâde agasinin koordinatörlügünde yapilirdi Öncelikle Kâbe örtüsü, altin oluk, Hicaz'a gönderilmesine karar verilen para-nukût ve diger kiymetli esya-Kânûnî döneminden sonra Istanbul'lu zenginlerin zekâtlari-Dârussâde dâiresine getirilirdi Buradaki merâsimde kimlerin bulunacagi Dârussâade agasi tarafindan tesbit edilir, merasimden bir gün evvel burada bulunmasi istenenlere Dârusaade agasi ve Kethüda Bey tarafindan birer tezkere yazilirdi Divan-i Hümâyûn agalarin kaldiklari diger dâireler halilar serilerek, yeni perdeler asilarak süslenirdi Burada ayrica sirf bu merâsimler için uygun mekânlara çadirlar kurulurdu Tüm dâvetliler Dârussaade dairesinden Dârussaade agasinin gelmesini beklerlerdi Aga gelince, Mekke Serifine gönderilmesi artik bir gelenek haline gelen Nâme-i Hümâyûn, Sadriazam'in huzurunda mühürlendikten sonra Dârussaade agasina teslim edilir, Dârussaade'de bulunanlara Dârussaade agasi tarafindan birer hil'at giydirilirdi
Bu sirada hazirlanan Surre-i Hümâyûn defterlerini önce Dârussaade agasinin yazicisi, sonra Harameyn müfettisi mühürlerdi Defterdar Efendi, "sah" isâretini koyar, Nisanci da tugra çekerdi Bu islemler tamamlandiktan sonra Dârussaade agasi Nâme-i Hümâyûn'u alir ve Enderun'a giderdi Bu arada Saray Erkâni ve dâvetlilere yemek verilir, yemekten sonra Pâdisah divana gelir ve burada Divan-i Hümâyûn azalari ve dâvetliler tarafindan tâzimle karsilanirdi Harem agalarinin baslari üstünde getirilen altinlar ve nukut ile dolu mesin keseler, Surre-i Hümâyûn defterleri ve Mekke Emirine yazilan Nâme-i Hümâyûn Pâdisah'in huzurunda ve onun gözü önünde Kizlaragasi tarafindan Sürre eminine teslim edilirdi - Sürre Emini, dogrulugu, güvenirliligi, zühd-ü Takvasi, dindarligi ile taninan asker veya ilmiye sinifindan ve üst rütbeli birisi- Bu sirada Sürre eminine hil'at giydirilir yer öpülürdü Bir taraftan da Divan-i Hümâyûn'da Kur'ân-i Kerim okunur, tekbir ve tehlil ile Peygamberimizin üzerine Salâvât-i Serifeler zikredilirdi
Sürre'nin yüklenecegi deve, ahir kethüdasi, yedek deve de sekbanbasi tarafindan Kubbe-i Hümâyûn önünde gezdirilirdi Sürrenin yüklendigi deveyi bir müddet de Dârussaade agasi dolastirirdi
Sultan Abdülmecid'in Dolmabahçe Sarayina tasinmasina kadar, Sürre-i Hümâyûn'un Topkapi Sarayindan çikmasi bir gelenekti Sürre alayinin Üsküdar tarafindan ulasmasi için Kireçkapisi Iskelesinde (bu iskele Saraya yakin iskelelerden birisi olup muhtemelen Sarayburnuna yakin bir yerdeydi) bir çektirinin hazir bulunmasi için Kaptanpasa'ya bildirilirdi
Sürre-i Hümâyûn, Bâb-i Hümâyun'dan çikarak Alay Köskü, Hocapasa ve Bahçekapi yolundan Kireç Iskelesine inerdi Sürre Alayinin geçtigi yerlerde halk toplanir, tekbir ve dualarla ugurlarlardi
Istanbul Halkinin katilimi ile asil büyük merâsim, Üsküdar Meydaninda yapilirdi Sürre Alayini Üsküdar Iskelesine getiren çektiri, burada toplanan 10 Bin civarinda Istanbul'lu-ki, Istanbul'un o yillardaki nüfusu dikkate alinirsa çok büyük bir rakam-dualar, tekbir ve tehliller ile alayi karsilardi Bu arada meshûr hâfizlar tarafindan Kur'ân-i Kerim'den Hacc ile alakali âyetler okunur, dualar edilirdi Sürre Alayi ile birlikte büyük bir kalabalik halk günümüzde Kadiköy'ünde, Ibrahimaga Tren Köprüsü ve Alt Geçit'in yaninda bulunan "AYRILIK ÇESMESI"ne kadar yürürdü ve buradan ugurlanirdi 
Hakkinda siirler yazilan, sarkilar yapilan "Bagdatyolu", Ayrilik Çesmesinden Bagdat Caddesinin Kiziltoprak bölümüne kadar uzanan bu yoldur Gerek bu yola gerekse daha sonra boydan boya BAGDAT CADDESI'NE bu isimlerin verilmesi iste bu aziz hatiradandir Ne hazindir ki, günümüzde bu caddede oturan Laventenler ve yandaslari, bu caddenin yakinlarinda bir yerlerde yapilmasi plânlanan bir camiye karsi çikiyorlar, aleyhinde propaganda yapmaya devam ediyorlar Bu da talihin garîp bir cilvesi olsa gerektir Sürre alaylari 1864'ten itibâren denizden vapurla gönderilmeye baslandiktan sonra Üsküdar'da yapilan ugurlama merasiminden sonra halk Sürre Alayi ile birlikte, Semsipasa ve Kizkulesi'ni tâkiben Harem Iskelesi'ne ulasir, burada Sürre alayi gemiye yükletilir ve ugurlanirdi
Günümüzde bu sahil yolundan gelip-geçen, Harem Iskelesi'nden karsiya geçen milyonlarca Istanbul'lu, bu yola Haremyolu, bu iskeleye de Harem Iskelesi denilmesinin sebebini bilmiyor Yazik! Binlerce yazik 
(Mustafa Akkoca)
|