![]() |
Hz.Mevlana Hayat Ve Ölüm Hakkında Neler Yazdı... |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Hz.Mevlana Hayat Ve Ölüm Hakkında Neler Yazdı...17 ![]() Mevlana Celaleddin Rumi’nin vefatının 735 ![]() ![]() ![]() :-025 Hz ![]() :-025Kur'ân-ı Kerîm'de "Her canlı (nefis) ölümü tada-caktır ![]() Sonunda bize döndürüleceksiniz," (Ankebût, 29/57) âyetiyle ölümün her canlı varlık için mukar-rer olduğu belirtilir ![]() "Biz Allah'a aidiz ve yine O'na döneceğiz ![]() (Bakara, 2/156) âyeti de ölümü bir yok oluş değil; insanın aslına rücûu, Allah'a kavuşması, gerçek hayatı ve ebedîliği kazanması olarak niteler ![]() Hz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Tasavvuf düşüncesinde ölüm iki türlüdür: İradî ölüm ve zarurî ölüm ![]() ihtiyarî ölüm ise; "Ölmeden önce ölünüz" prensibiy-le "Fenâfillâh" a erişmek, riyazet yoluyla nefsi (ben-liği) öldürüp, Hakk'ın varlığında yok olmaktır ![]() "O'nun yanında iki ben sığmaz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() O; o kadar lutufkârdır ki, imkân olmuş olsaydı senin için ölürdü ![]() ![]() İki canlı kuşu birbirine bağlarsan; aynı cinsten ol-dukları için iki tane olan kanatlan, dört olduğu halde uçamazlar ![]() ![]() ![]() ![]() 'Ey baykuş! Benim lutfum herkese ermiştir, sana da ihsanda bulunmak isterim ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() (Fîhî Mâfih, 38-39) "Nefsini öldürüp, Hak ile bakî olmuştur ![]() ![]() Riyazette tenin ölümü hayattır ![]() Ten yok olursa, ruh ebedîleşir ![]() Mevlânâ; tabiî ölümü de bu hayattan ayrılıp, ölümü olmayan ebedî bir hayata ulaşma olarak ni-teler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hayy ve Bakî (diri ve ebedî) sıfatlarının sahibi olan Yüce Allah, kendi ruhundan insanlara ruh üfürmüştür (Hicr, 15/29) ![]() Bu sebeple ölüm ile bedenin yok olması, Cenâb-ı Hak İle insan arasındaki perdenin kalkmasıdır ![]() ![]() ![]() Mevlânâ bu fikirleri: "Ölüm kavuşmadır; cefa etmek, kin gütmek değil" (Rubailer, 38); "Ölürsem ben, öldü demeyin ![]() ![]() (Rubailer, 100) sözleriyle dile getirirken, kendisinin bu âlemden ayrıldığı geceye de "şeb-i arûs" (düğün gecesi) denilmiştir ![]() Mevlânâ'nın şu gazeli onun ölümle ilgili düşüncelerinin en veciz ifadesidir: "Ölüm günümde tabutum yürüyüp gitmeye başladı mı, bende bu cihanın gamı var, dünyadan ayrıldığıma tasalanıyorum sanma; bu çeşit bir şüpheye düşme ![]() Bana ağlama, yazık yazık deme ![]() ![]() Cenazemi görünce ayrılık, ayrılık deme ![]() ![]() Beni kabre indirip bırakınca; sakın elveda, elveda deme ![]() ![]() Batmayı gördün ya, doğmayı da seyret ![]() Sana batmak görünür; ama o, doğmaktır ![]() ![]() Hangi tohum yere ekildi de bitmedi? Ne diye insan tohumunda şüpheye düşüyorsun? Hangi kova kuyuya salındı da, dolu dolu çıkmadı? Can Yûsuf u ne diye kuyuda feryad etsin? Bu tarafta ağzını yumdun mu, o tarafta aç ![]() ![]() Mezarı canın kurtuluş yeri, ölmeyi batan güneşin yeniden doğmaya hazırlığı olarak niteleyen Mevlânâ; Ölüm ile uyku arasında da bir benzerlik kurar ![]() ![]() "Ey kardeş, çünkü 'Uyku, ölümün kardeşidir ![]() ![]() ![]() Sabahleyin uykudan uyanmak da, mahşerde di-rilmenin bir örneğidir: "Sûrun üfürülmesi Hakk'ın bir emridir ![]() ![]() Sabah uyanınca aklımız nasıl bedenimize geliyor-sa, herkesin canı da öyle bedenine girer ![]() Her ruh, kendi bedenine girer ![]() ![]() Alimin canı, o âlimin bedenine; zâlimin ruhu, o zâlimin tenine girer ![]() Ayak bile karanlıkta kendi ayakkabısını keşfeder-ken, can niçin tenini bilmesin? Sabah vakti küçük haşırdır ![]() ![]() Uyku ve uyanıklık, akıllılar için Ölümle mahşere iki şahittir ![]() Küçük haşr, büyük hasrın; küçük ölüm büyük ölümün örneğidir ![]() (Mesnevi, V/l781-96) Uyku ve uyanmak ile, mademki her gün ölümün bir benzerini yaşıyoruz, o halde bundan ders alıp, ölümü karşılamaya hazırlanmalıyız: "Ölüm için ihtiyat gerekir ![]() ![]() Ölümü Yûsuf gibi gören, canını feda eder ![]() ![]() Ölüm, herkese kendi rengindedir ![]() ![]() Güzel yüz aynada güzeldir, çirkin yüz de çirkin ![]() Sen ölümden korkup kaçıyorsun ![]() ![]() Gördüğün kendi çirkin yüzün, ölümün yüzü değil ![]() ![]() İyi de, kötü de senden yetişmiştir ![]() ![]() Sen müminsen, tatlı isen; Ölümün de mümin olur ![]() ![]() Mevlânâ; insanların ölüm gerçeğini görüp, dos-tun huzuruna eli boş çıkmamalarını, ebedî hayat için hazırlık yapmalarını öğütler: "Hiç bir ölü, Öldüğü için hasret çekmez ![]() ![]() Yoksa Ölen kimse; kuyudan ovaya çıkmış, zevk u safa meclisine ulaşmıştır ![]() Bu daracık matem yurdundan ferahlayıp, geniş bir ovaya göçmüştür ![]() Orası doğruluk yeridir, orada yalan yoktur ![]() Orası öyle bir doğruluk yurdudur ki, Hak onlarla beraberdir ![]() ![]() Bu hayat için bir iki nefesin kaldı ![]() ![]() "Hayat îmânla ebedîdir ![]() ![]() Mevlânâ; iradî ölüm, zarurî ölüm, ölüm korkusu ve ölüme hazırlığı şu iki mısrada özetler: "Aşksız olma ki ölmeyesin ![]() ![]() (Rubailer, 181) :-025 |
![]() |
![]() |
|