Prof. Dr. Sinsi
|
21-El-Enbiyâ
Enbiyâ sûresi, 112 (yüzoniki) âyettir ve Mekke'de nâzil olmuştur Başka konular yanında bilhassa bazı peygamberler ve onların kavimleriyle olan münasebetlerinden bahsettiği için Enbiyâ (Peygamberler) sûresi adını almıştır
Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'ın adıyla
1 İnsanların hesaba çekilecekleri (gün) yaklaştı Hal böyle iken onlar, gaflet içinde yüz çevirdiler
2 Rablerinden kendilerine ne zaman yeni bir ihtar gelse, onlar bunu, hep alaya alarak dinlerler
3 Kalpleri hep eğlencede(gaflette),hem o zalimler şu gizli fısıltıyı yaptılar: Bu (Muhammed), sizin gibi bir beşer olmaktan başka nedir ki! Siz şimdi gözünüz göre göre büyüye mi kapılıyorsunuz?
4 (Peygamber) dedi ki: Rabbim, yerde ve gökte (söylenmiş) her sözü bilir O, hakkıyla işiten ve bilendir
5 "Hayır, dediler, (bunlar) saçma sapan rüyalardır; bilakis onu kendisi uydurmuştur; belki de o, şairdir (Eğer öyle değilse) bize hemen, öncekilere gönderilenin benzeri bir âyet getirsin "
6 Bunlardan önce helâk ettiğimiz hiçbir belde iman etmemişti; şimdi bunlar mı iman edecekler?
7 Biz, senden önce de, kendilerine vahiy verdiğimiz kişilerden başkasını peygamber olarak göndermedik Eğer bilmiyorsanız bilenlerden sorunuz
8 Biz onları (peygamberleri), yemek yemez birer (cansız) ceset olarak yaratmadık Onlar (bu dünyada) ebedî de değillerdir
9 Sonra onlara (verdiğimiz) sözü yerine getirdik; böylece, hem onları hem de dilediğimiz (başka) kimseleri kurtuluşa erdirdik; müsrifleri de helâk ettik
10 Andolsun, size içinde sizin için öğüt bulunan bir kitap indirdik Hâla akıllanmaz mısınız?
11 Zalim olan nice beldeyi kırıp geçirdik; arkasından da nice başka topluluklar vücuda getirdik
12 Azabımızı hissettiklerinde bir de bakarsın ki oralardan (azap bölgesinden) kaçıyorlar!
13 "Kaçmayın! İçinde bulunduğunuz refaha ve yurtlarınıza dönün! Çünkü size sorular sorulacak!"
14 "Vay başımıza gelenlere! dediler; gerçekten biz zalim insanlarmışız "
15 Biz kendilerini, kuruyup biçilmiş ekine, sönmüş ateşe çevirinceye kadar bu feryatları sürüp gider
16 Biz, göğü, yeri ve bunlar arasındakileri, oyuncular (işi, eğlencesi) olarak yaratmadık
17 Eğer bir eğlence edinmek isteseydik, onu kendi tarafımızdan edinirdik (Bu irademizin eseri olurdu Ama) biz (bunu) yapanlardan değiliz
18 Bilakis biz, hakkı bâtılın tepesine bindiririz de o, bâtılın işini bitirir Bir de bakarsınız ki, bâtıl yok olup gitmiştir (Allah'a) yakıştırdığınız sıfatlardan dolayı yazıklar olsun size!
19 Göklerde ve yerde kimler varsa O'na aittir O'nun huzurunda bulunanlar, O'na ibadet hususunda kibirlenmezler ve yorulmazlar
20 Onlar, bıkıp usanmaksızın gece gündüz (Allah'ı) tesbih ederler
21 Yoksa (o müşrikler), yerden birtakım tanrılar edindiler de, (ölüleri) onlar mı diriltecekler?
22 Eğer yerde ve gökte Allah'tan başka tanrılar bulunsaydı, yer ve gök, (bunların nizamı) kesinlikle bozulup gitmişti Demek ki Arş'ın Rabbi olan Allah, onların yakıştırdıkları sıfatlardan münezzehtir
23 Allah, yaptığından sorumlu tutulamaz; onlar ise sorguya çekileceklerdir
24 Yoksa O'ndan başka birtakım tanrılar mı edindiler? De ki: Haydi delillerinizi getirin! İşte benimle beraber olanların Kitab'ı ve benden öncekilerin Kitab'ı Hayır, onların çoğu hakkı bilmezler; bu yüzden de yüz çevirirler
25 Senden önce hiçbir resûl göndermedik ki ona: "Benden başka İlâh yoktur; şu halde bana kulluk edin" diye vahyetmiş olmayalım
26 Rahmân (olan Allah, melekleri) evlât edindi, dediler Hâşâ! O, bundan münezzehtir Bilakis (melekler), lütuf ve ihsana mazhar olmuş kullardır
27 O'ndan (emir almazdan) önce konuşmazlar; onlar, sadece O'nun emri ile hareket ederler
28 Allah, onların önlerindekini de, arkalarındakini de (yaptıklarını da, yapacaklarını da) bilir Allah rızasına ulaşmış olanlardan başkasına şefaat etmezler Onlar, Allah korkusundan titrerler!
29 Onlardan her kim: "Tanrı O değil, benim!" derse, biz onu cehennemle cezalandırırız İşte biz, zalimlere böyle ceza veririz!
30 İnkâr edenler, göklerle yer bitişik bir halde iken bizim, onları birbirinden kopardığımızı ve her canlı şeyi sudan yarattığımızı görüp düşünmediler mi? Yine de inanmazlar mı?
31 Onları sarsmasın diye yeryüzünde bir takım dağlar diktik Orada geniş geniş yollar açtık; ta ki maksatlarına ulaşsınlar
32 Biz, gökyüzünü korunmuş bir tavan gibi yaptık Onlar ise, gökyüzünün âyetlerinden yüz çevirirler
33 O, geceyi, gündüzü, güneşi, ayı  yaratandır Her biri bir yörüngede yüzmektedirler
34 Biz, senden önce de hiçbir beşere ebedîlik vermedik Şimdi sen ölürsen, sanki onlar ebedî mi kalacaklar?
35 Her canlı, ölümü tadar Bir deneme olarak sizi hayırla da, şerle de imtihan ederiz Ve siz, ancak bize döndürüleceksiniz
36 (Resûlüm!) Kâfirler seni gördükleri zaman: "Sizin ilâhlarınızı diline dolayan bu mu?" diyerek seni hep alaya alırlar Halbuki onlar, çok esirgeyici Allah'ın Kitabını inkâr edenlerin ta kendileridir
37 İnsan, aceleci (bir tabiatta) yaratılmıştır Size âyetlerimi göstereceğim; benden acele istemeyin
38 "Eğer, diyorlar, doğru iseniz, ne zaman (gerçekleşecek) bu tehdit?"
39 İnkâr edenler, yüzlerinden ve sırtlarından (saran) ateşi savamayacakları, kendilerine yardım dahi edilmeyeceği zamanı bir bilselerdi!
40 Bilâkis kendilerine o (kıyamet) öyle âni gelir ki, onları şaşırtır Artık, ne reddedebilirler onu, ne de kendilerine mühlet verilir
41 Andolsun, senden önceki peygamberlerle de alay edildi; ama onları alaya alanları, o alay konusu ettikleri şey kuşatıverdi
42 De ki: Allah'a karşı sizi gece gündüz kim koruyacak? Buna rağmen onlar Rablerini anmaktan yüz çevirirler
43 Yoksa kendilerini bize karşı savunacak birtakım ilâhları mı var? (O ilâh dedikleri şeyler) kendilerine bile yardım edecek güçte değildirler Onlar bizden de alâka ve destek görmezler
44 Evet, onları da, atalarını da barındırdık Nihayet ömür kendilerine (hiç bitmeyecek gibi) uzun geldi Oysa onlar, bizim gelip (kâfirlere ait) araziyi çevresinden eksilteceğimizi görmezler mi? Şu halde, üstün gelen onlar mı?
45 De ki: Ben, sadece, vahiy ile sizi ikaz ediyorum Fakat, sağır olanlar, ikaz edildikleri zaman bu çağrıyı duymazlar
46 Andolsun, onlara Rabbinin azabından ufak bir esinti dokunsa, hiç şüphesiz, "Vah bize! Hakikaten biz zalim kimselermişiz!" derler
47 Biz, kıyamet günü için adalet terazileri kurarız Artık kimseye, hiçbir şekilde haksızlık edilmez (Yapılan iş,) bir hardal tanesi kadar dahi olsa, onu (adalet terazisine) getiririz Hesap gören olarak biz (herkese) yeteriz
48 Andolsun biz, Musa ve Harun'a, takvâ sahipleri için bir ışık, bir öğüt ve Furkan'ı verdik
49 (O takvâ sahipleri ki) onlar, görmedikleri halde Rablerine candan saygı gösterirler Yine onlar, kıyametten korkan kimselerdir
50 İşte bu (Kur'an) da, bizim indirdiğimiz hayırlı ve faydalı bir öğüttür Şimdi onu inkâr mı ediyorsunuz?
51 Andolsun biz İbrahim'e daha önce rüşdünü vermiştik Biz onu iyi tanırdık
52 O, babasına ve kavmine: Şu karşısına geçip tapmakta olduğunuz heykeller de ne oluyor? demişti
53 Dediler ki: Biz, babalarımızı bunlara tapar kimseler bulduk
54 Doğrusu, siz de, babalarınız da açık bir sapıklık içindesiniz, dedi
55 Dediler ki: Bize gerçeği mi getirdin, yoksa sen oyunbazlardan biri misin?
56 Hayır, dedi, sizin Rabbiniz, yarattığı göklerin ve yerin de Rabbidir ve ben buna şahitlik edenlerdenim
57 Allah'a yemin ederim ki, siz ayrılıp gittikten sonra putlarınıza bir oyun oynayacağım!
58 Sonunda İbrahim onları paramparça etti Yalnız onların büyüğünü bıraktı; belki ona müracaat ederler diye
59 Bunu tanrılarımıza kim yaptı? Muhakkak o, zalimlerden biridir, dediler
60 (Bir kısmı:) Bunları diline dolayan bir genç duyduk; kendisine İbrahim denilirmiş, dediler
61 O halde, dediler, onu hemen insanların gözü önüne getirin Belki şahitlik ederler
62 Bunu ilâhlarımıza sen mi yaptın ey İbrahim? dediler
63 Belki de bu işi şu büyükleri yapmıştır Hadi onlara sorun; eğer konuşuyorlarsa! dedi
64 Bunun üzerine, kendi vicdanlarına dönüp (kendi kendilerine) "Zalimler sizlersiniz, sizler!" dediler
65 Sonra tekrar eski inanç ve tartışmalarına döndüler: Sen bunların konuşmadığını pek âlâ biliyorsun, dediler
66 İbrahim: Öyleyse, dedi, Allah'ı bırakıp da, size hiçbir fayda ve zarar vermeyen bir şeye hâla tapacak mısınız?
67 Size de, Allah'ı bırakıp tapmakta olduğunuz şeylere de yuh olsun! Siz akıllanmaz mısınız?
68 (Bir kısmı:) Eğer iş yapacaksanız, yakın onu da tanrılarınıza yardım edin! dediler
69 "Ey ateş! İbrahim için serinlik ve esenlik ol!" dedik
70 Böylece ona bir tuzak kurmak istediler; fakat biz onları, daha çok hüsrana uğrayanlar durumuna soktuk
71 Biz, onu ve Lût'u kurtararak, içinde cümle âleme bereketler verdiğimiz ülkeye ulaştırdık
72 Ona (İbrahim'e), İshak'ı ve fazladan bir bağış olmak üzere Ya'kub'u lütfettik; herbirini sâlih insanlar yaptık
73 Onları, emrimiz uyarınca doğru yolu gösteren önderler yaptık ve kendilerine hayırlı işler yapmayı, namaz kılmayı, zekât vermeyi vahyettik Onlar, daima bize ibadet eden kimselerdi
74 Lût'a gelince, ona da hüküm (hakimlik, peygamberlik, hükümdarlık) ve ilim verdik; onu, çirkin işler yapmakta olan memleketten kurtardık Zira onlar (o memleketin halkı), gerçekten fena işler yapan kötü bir kavimdi
75 Onu (Lût'u) rahmetimize kabul ettik; çünkü o, sâlihlerden idi
76 Daha önce Nuh da dua etmiş, biz onun duasını kabul etmiştik Böylece, kendisini ve (iman eden) yakınlarını büyük sıkıntıdan kurtarmıştık
77 Onu, âyetlerimizi inkâr eden kavimden koruduk Gerçekten onlar, fena bir kavim idi; bu yüzden topunu birden (suya) gömdük
78 Davud ve Süleyman'ı da (an) Bir zaman, bir ekin konusunda hüküm veriyorlardı: bir gurup insanın koyun sürüsü, geceleyin başıboş bir vaziyette bu ekinin içine dağılıp ziyan vermişti Biz onların hükmünü görüp bilmekte idik
79 Böylece bunu (bu fetvayı) Süleyman'a biz anlatmıştık Biz, onların her birine hüküm (hükümdarlık, peygamberlik) ve ilim verdik Kuşları ve tesbih eden dağları da Davud'a boyun eğdirdik (Bunları) biz yapmaktayız
80 Ona, savaş sıkıntılarınızdan sizi koruması için zırh yapmayı öğrettik Artık şükredecek misiniz?
81 Süleyman'ın emrine de kasırga (gibi esen) rüzgârı verdik; onun emriyle içinde bereketler yarattığımız yere doğru eserdi Biz herşeyi biliriz
82 Şeytanlar arasından da, onun için dalgıçlık eden (ve inciler çıkaran) ve bundan başka işler görenler vardı Biz onları gözetim altında tutuyorduk
83 Eyyub'u da (an) Hani Rabbine: "Başıma bu dert geldi Sen, merhametlilerin en merhametlisisin" diye niyaz etmişti
84 Bunun üzerine biz, tarafımızdan bir rahmet ve kulluk edenler için bir hatıra olmak üzere onun duasını kabul ettik; kendisinde dert ve sıkıntı olarak ne varsa giderdik ve ona aile efradını, ayrıca bunlarla birlikte bir mislini daha verdik
85 İsmail'i, İdris'i ve Zülkifi de (yâdet) Hepsi de sabreden kimselerdendi
86 Onları rahmetimize kabul ettik Onlar hakikaten iyi kimselerdendi
87 Zünnûn'u da (Yunus'u da zikret) O öfkeli bir halde geçip gitmişti; bizim kendisini asla sıkıştırmayacağımızı zannetmişti Nihayet karanlıklar içinde: "Senden başka hiçbir tanrı yoktur Seni tenzih ederim Gerçekten ben zalimlerden oldum!" diye niyaz etti
88 Bunun üzerine onun duasını kabul ettik ve onu kederden kurtardık İşte biz müminleri böyle kurtarırız
89 Zekeriyya'yı da (an) Hani o, Rabbine şöyle niyaz etmişti: Rabbim! Beni yalnız bırakma! Sen, vârislerin en hayırlısısın, (her şey sonunda senindir)
90 Biz onun da duasını kabul ettik ve ona Yahya'yı verdik; eşini de kendisi için (çocuk doğurmaya) elverişli kıldık Onlar (bütün bu peygamberler), hayır işlerinde koşuşurlar, umarak ve korkarak bize yalvarırlardı; onlar, bize karşı derin saygı içindeydiler
91 Irzını iffetle korumuş olanı (Meryem'i de an ) Biz ona ruhumuzdan üfledik; onu ve oğlunu cümle âlem için bir ibret kıldık
92 Hakikaten bu (bütün peygamberler ve onlara iman edenler) bir tek ümmet olarak sizin ümmetinizdir Ben de sizin Rabbinizim Öyle ise bana kulluk edin
93 (İnsanlar) kendi aralarında (din ve devlet) işlerinin birliğini bozdular Halbuki hepsi bize döneceklerdir
94 Bu durumda her kim mümin olarak iyi davranışlar yaparsa onun çabasını görmezlikten gelmek olmaz Zira biz onu yazmaktayız
95 Helâk ettiğimiz bir belde için artık (yeniden mâmur olmak) imkânsızdır; çünkü onlar geri dönemeyeceklerdir
96 Nihayet Ye'cûc ve Me'cûc (sedleri) açıldığı ve onlar her tepeden akın ettiği zaman;
97 Ve gerçek vaad (ölüm, kıyamet) yaklaşınca, birden, inkâr edenlerin gözleri donakalır! "Yazıklar olsun bize! (derler), gerçekten biz, bu durumdan habersizmişiz; hatta biz zalim kimselermişiz "
98 Siz ve Allah'ın dışında taptığınız şeyler cehennem yakıtısınız Siz oraya gireceksiniz
99 Eğer onlar birer tanrı olsalardı oraya (cehenneme) girmezlerdi Halbuki hepsi (tapanlar da tapılanlar da) orada ebedî kalacaklardır
100 Orada onlara inim inim inlemek düşer Yine onlar orada (hiçbir iyi haber) duymazlar
101 Tarafımızdan kendilerine güzel âkıbet takdir edilmiş olanlara gelince, işte bunlar cehennemden uzak tutulurlar
102 Bunlar onun uğultusunu duymazlar; gönüllerinin dilediği nimetler içinde ebedî kalırlar
103 En büyük dehşet dahi onları tasalandırmaz Melekler kendilerini şöyle karşılar: İşte bu size vâdedilmiş olan (mutlu) gününüzdür
104 (Düşün o) günü ki, yazılı kâğıtların tomarını dürer gibi göğü toplayıp düreriz Tıpkı ilk yaratmaya başladığımız gibi onu tekrar o hale getiririz (Bu,) üzerimize aldığımız bir vaad oldu Biz, (vâdettiğimizi) yaparız
105 Andolsun Zikir'den sonra Zebur'da da: "Yeryüzüne iyi kullarım vâris olacaktır" diye yazmıştık
106 İşte bunda, (bize) kulluk eden bir kavim için bir mesaj vardır
107 (Resûlüm!) Biz seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik
108 De ki: Bana sadece, sizin ilâhınızın ancak bir tek Allah olduğu vahyedildi Hâla müslüman olmayacak mısınız?
109 Eğer yüz çevirirlerse de ki: (Bana emrolunanı) hepinize açıkladım Artık size vâdolunan şey (mahşerde toplanma zamanınız) yakın mı uzak mı, bilmiyorum
110 Şüphesiz Allah sözün açığını da bilir, gizli tuttuklarınızı da bilir
111 Bilmiyorum, belki de o (azabın ertelenmesi), sizi denemek ve bir zamana kadar sizi (imkânlardan) faydalandırmak içindir
112 (Muhammed:) Rabbim! (Onlar hakkında) adaletinle hükmünü ver Bizim Rabbimiz Rahmân'dır Sizin anlattıklarınıza karşı yardımı umulandır, dedi
|