Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Genel Konular

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
felak, kesirtefsiri, suresiibn

Felak Suresi(İbn Kesir)Tefsiri

Eski 08-24-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Felak Suresi(İbn Kesir)Tefsiri




felak suresi(ibn kesir)tefsiri


selamün aleykum Allah sizlere de bizlere de merhamet etsin Okuyup amel etmeyi hepimize nasip etsin MUAVVİZETEYN SÛRELERİ


İmâm Ahmed İbn Hanbel der ki: Bize Affân Zirr İbn Hubeyş'ten nakletti ki; o, şöyle demiş: Ben, Übeyy îbn Kâ'b'a; Abdullah İbn Mes'-ûd'un mushafına Muavvizeteyn'i neden yazmadığını sordum da dedi ki: Ben, Allah'ın Rasûlü Cebrail (as)in kendisine: «De ki: Tan yerini ağartan Rabba sığınırım», «De ki: İnsanların Rabbma sığınırım» dediğini bana bildirdiğine şehâdet ederim O da bunu söylemişti Biz, Rasûlullah (sa)ın söylediğini kabul ederiz

Bunu Ebu Bekr el-Humeydî Müsned'inde Süfyân İbn Uyeyne kanalıyla Abede İbn Ebu Lübâbe ve Asım îbn Behzele'den naklederler ki; bunlar, Zirr İbn Hubeyş'in şöyle dediğini işitmişler: Ben Übeyy İbn Kâ'b'a Muavvizeteyn'i sorup dedim ki: Ey Ebu Münzir, kardeşin Abdullah İbn Mes'ûd bu iki sûreyi mushaftan siliyordu O dedi ki: Ben, bunu Rasûlullah'a sorduğumda, o şöyle dedi: Bana: «0e ki» denildi ben de dedim Biz Rasûlullah (sa)m dediği gibi deriz

Ahmed îbn Hanbel der ki: Bize Vekî' Zirr'den nakletti ki; o, şöyle demiş: Abdullah İbn Mes'ûd'a Muavvizeteyn'i sorduğumda dedi ki: Ben, Rasûlullah (sa)a bu iki sûreyi sordum da o, şöyle dedi: Bana böyle denildi, ben de size öyle dedim, binâenaleyh siz de bunları söyleyin Übeyy İbn Kâ'b dedi ki: Rasûlullah (sa) bize böyle demişti, biz de aynısını söyleriz

Buhârî der ki: Bize Ali îbn Abdullah Zirr İbn Hubeyş'ten ve yine Asım da Zirr İbn Hubeyş'ten nakleder ki o, şöyle demiş: Übeyy İbn Kâ'b'a sorup dedim ki: Ey Ebu Münzir; kardeşin Abdullah İbn Mes'ûd şöyle ve şöyle diyor O dedi ki: Ben, bunu Rasûlullah'a sorduğumda buyurdu ki: Bana «de» dendi, ben de «dedim» Biz de Rasûlullah'ın dediği gibi deriz Bu rivayeti Buhârî ve Neseî Kuteybe kanalıyla Übeyy İbn Kâ'b'tan rivayet ederler

Hafız Ebu Ya'lâ der ki: Bize Ezrak İbn Ali Alkame'den nakletti ki; Abdullah İbn Mes'ûd Muavvizeteyn'i mushaftan süermiş ve Rasû-lullah (sa)ın bununla sığınmayı dilemesi emredilmiştir, dermiş Abdullah İbn Mes'ûd bu iki sûreyi okumazmış

Abdullah îbn Ahmed de bu hadîsi A'meş kanalıyla Abdullah İbn Zeyd'den nakleder ve der ki: Abdullah İbn Mes'ûd Muavvizeteyn'i mus-haflanndan silerdi ve bunlar Allah'ın kitabından âyetler değildir, derdi

A'meş der ki: Bize Asım Übeyy İbn Kâ'b'ın şöyle dediğini nakletti: Biz, Raslûullah (sa)a bu iki sûreyi sorduğumuzda şöyle buyurdu: Bana söylendi ben de söyledim

Bu husus fuhakâ ve kurrânın çoğunun katında meşhurdur Abdullah İbn Mes'ûd Muavvizeteyn'i mushafına kaydetmezdi Belki de bunu peygamberden işitmemiş veya ona göre bu sûrelerin Kur'ân'dan olduğu tevatür derecesine varmamıştı Bilâhare bu görüşünden belki vazgeçip cemâatin görüşüne uymuştur Çünkü sahâbe-i kiram bu iki sûreyi ana mushaflara kaydetmişler ve bunu diğer ufuklara yayıp göndermişlerdi Hamd ve minnet Allah'a mahsûstur

Müslim, Sahîh'inde der ki: Bize Kuteybe Ukbe İbn Âmir'den nakletti ki; Rasûlullah (sa) şöyle buyurmuş: Görüyor musun, bu gece misli görülmemiş sûreler indirildi Banlar Felak ve Nâs sûreleridir Bu rivayeti Ahmed İbn Hanbel, Müslim, Tirmizî ve Neseî, İsmâîl İbn Ebu Hâlid kanalıyla Ukbe İbn Âmir'den naklederler Tirmizî; hasen, sa-hîh hadîstir, der

îmâm Ahmed İbn Hanbel dedi ki: Bize Velîd İbn Müslim Ukbe İbn Âmir'den nakletti ki; o, şöyle demiş: Ben, Rasûlullah (sa)a geçitlerden bir geçitte kılavuzluk ediyordum O sırada bana dedi ki: Ey Ukbe, binmez misin? Ukbe der ki: Ben Rasûlullah'a saygı duyarak, onun bineğine binmek istemedim Sonra Rasûlullah (sa) dedi ki: Ey Akîb, binmek istemez misin? Ukbe der ki: Ben, isyan olur endişesiyle binmekten uzak durdum Ukbe der ki: Bunun üzerine Rasûlullah (sa) bineğinden indi ve bir süre ben bindim Sonra o bindi ve şöyle dedi: Ey Ukeyb (Ukbe'nin tasğîr şeklinde bir kullanılışı ki Ukbeciğim anlamına gelir) ben sana iki sûre öğreteyim ki; o insanların okuduğu sûrelerin en hayırlısıdır Ben; evet ey Allah'ın Râsûlü, dedim O da bana Felak ve Nâs sûrelerini okudu Sonra namaz için kamet getirildi ve Rasûlullah (sa) Öne geçip bu iki sûreyi okudu Sonra benim yanıma gelip dedi ki: Görüyor musun ey Ukbecik ben bu iki sûreyi yattığım ve kalktığım zaman okurum Bu hadîsi Neseî, Velîd İbn Müslim ve Abdullah İbn Mübarek kanalıyla Abdullah İbn Câbir'den nakleder Ebu Dâvûd ve Neseî de İbn Vehb kanalıyla Ukbe'den naklederler

İmâm Ahmed İbn Hanbel der ki: Bize Ebu Abdurrahmân Ukbe İbn Âmir'den nakletti ki; o, şöyle demiş: Rasûlullah (sa) bana her namazdan sonra Felak ve Nâs sûrelerini okumamı emretti Ebu Dâvûd, Tirmizî ve Neseî de muhtelif yollarla bu hadîsi Ali İbn Rebâh'tan naklederler Tirmizî; garîb bir hadîstir, der

İmâm Ahmed İbn Hanbel der ki: Yahya İbn İshâk Ukbe İbn Âmir'den nakletti ki; o, şöyle demiş: Rasûlullah (sa) bana; Muavvi-zeteyn'i oku Çünkü sen, onun gibisini bir daha okuyamazsın, buyurdu Bu rivayetin naklinde Ahmed İbn Hanbel münferid kalmıştır

Ahmed İbn Hanbel der ki: Bize Harve İbn Şureyh Ukbe İbn Âmir'den nakletti ki; o, şöyle demiş: Rasûlullah (sa)a kır bir katır hediye edildi Rasûlullah ona bindi ve Ukbe de onun dizginini tutup sürüyordu Rasûlullah (sa) buyurdu ki: Felak sûresini oku Okutuncaya kadar bunu tekrarladı Benim bundan yeterince sevinmemiş olduğumu anlayınca, buyurdu ki: Belki de sen, bunu küçümsüyorsun Bunun gi-bisiyle asla namaza kalkmadım Bu rivayeti Neseî, Amr İbn Osman kanalıyla Ukbe'den nakleder Neseî ayrıca Sevrî kanalıyla Ukbe İbn Âmir'den nakleder ki; o Rasûlullah {sa)a Muavvizeteyn'i sormuş Sonra yukarıdaki gibi hadîsi zikreder

Neseî der ki: Bize Muhammed İbn Abd'ül-A'lâ Ukbe İbn Âmir'den nakletti ki; Rasûlullah (sa) şöyle buyurmuş: İnsanlar Felak ve Nâs gibisine alışmadılar Neseî der ki: Bize Kuteybe Ukbe İbn Âmir'-in şöyle dediğini bildirdi: Ben, Rasûlullah (sa) ile birlikte yürüyordum Dedi ki: Ey Ukbe söyle Ben ne söyleyeyim? deyince, sustu Sonra yine; söyle, dedi Ben; ey Allah'ın Rasûlü ne söyleyeyim? dediğimde yine sustu Ben, kendi'kendime Allah'ını diyerek söyleniyordum Rasûlullah (sa) şöyle buyurdu; ey Ukbe; söyle Ben; ey Allah'ın Rasûlü ne diyeyim? deyince buyurdu ki: «De ki: Tanyerini ağartan Rabba sığınırım» Bunu okudu Ben de okudum, sonuna geldiğinde yine; söyle, dedi Ben; ey Allah'ın Rasûlü ne diyeyim? deyince, o: «De ki: İnsanların Rabbına sığınırım» Ben bunu okudum, sonuna gelince Rasûlullah (sa) buyurdu ki: Hiç bir suâl soran bu ikisinin benzerini sormamış ve hiç bir sığınan da bu ikisi gibi bir şey ile sığınmamış tır

Neseî der ki: Bize Muhammed İbn Beşşâr Ukbe İbn Âmir'den nakletti ki; Rasûlullah (sa) Muavvizeteyn'i sabah namazında okumuş

Neseî der ki: Kuteybe, bize Ukbe İbn Âmir'den nakleder ki, o; şöyle demiş: Rasûlullah (sa) binitli iken ben onu izledim Elimi ayağına koydum ve; bana, ya Hûd veya Yûsuf sûrelerini okut, dedim Buyurdu ki: Sen, Allah katında: «De ki: Tanyerini ağartan Rabba sığınırım» kavlinden daha faydalı hiç bir şey okuyamazsın

Neseî dedi ki: Bize Mahmûd İbn Hâlid İbn Âiş el-Cühenî'den nakletti ki; Rasûlullah (sa) şöyle demiş: Ey Âiş'in oğlu; sana, sığınanların en iyi sığınabilecekleri bir şeyi göstereyim mi? —veya haber vereyim mi demiştir— buyurdu Ben; evet ey Allah'ın Rasûlü, deyince buyurdu ki: «De ki: Tanyerini ağartan Rabba sığınırım», «De ki: İnsanların Rabbına sığınırım» işte bu iki sûredir Bu Ukbe'den nakledilen rivayetler, ondan mütevâtir gibidir Hadîs araştırmacılarının çoğuna göre bu rivayetler kesinlik ifâde eder

Daha önce Sudeyy İbn Aclân ve Ferve İbn Mücâhid'in Ukbe'den naklettikleri şu hadis geçmişti: Ben, sana üç sûre öğreteyim ki o, ne Tevrat'ta, ne İncil'de, ne Zebur'da, ne de Kur'ân'da benzeri inmemiştir Bunlar İhlâs, Pelak ve "Nâs sûreleridir

İmâm Ahmed îbn Hanbel der ki: Bize İsmâîl Bbu'l-Alâ'dan nakletti ki; o, bir adam şöyle dedi, demiştir: Biz Rasûlullah (sa) ile bir tepedeydik Halk peşpeşe gidiyordu Öğleye az vardı (?) Rasûlullah'ın konak yeriyle benim yerim yanyana gelmişti Rasûlullah (sa) arkamdan, iki omuzumdan vurdu ve: "De ki: Tanyerini ağartan Rabba sığınırım» de, dedi Rasûlullah (sa) Felak sûresini okudu, ben de onunla beraber okudum Sonra: «De ki: İnsanların Rabbına sığınırım» de, dedi ve Rasûlullah (sa) Nâs sûresini okudu, bsn de onunla beraber okudum Sonra buyurdu ki: Namaz kıldığın zaman bu iki sûreyi oku Anlaşılan odur ki burada sözü edilen kişi Ukbe İbn Âmir olmalıdır Allah en iyisini bilendir Neseî de bu hadîsi Ya'kûb İbn İbrahim kanalıyla, Ebu'l-Alâ'dan nakleder

Neseî der ki: Bize Muhammed İbn Müsehnâ Abdullah el-Eslemî'-den nakletti ki; Rasûlullah (sa) elini onun göğsüne koyup; şöyle, demiş O, ben ne diyeceğimi bilmiyordum, der Sonra bana yine; söyle, dedi Ben de «O Allah; bir tektir» dedim Sonra bana; söyle, dedi Ben de: «Tanyerini ağartan Rabba sığınırım, yaratıkların şerrinden» dedim Bunu bitirince yine bana; söyle, dedi Ben de: «İnsanların Rabbına sığınırım, insanların mâlikine» dedim Bitirince Rasûlullah (sa) buyurdu ki: İşte böylece sığın Bunun gibisiyle hiç bir kimse sığınmamış-tır

Neseî der ki: Bize Amr İbn Ali Câbir İbn Abdullah'tan nakletti ki; o, şöyle demiş: Rasûlullah (sa) bana; ey Câbir oku, dedi Ben; anam babam sana kurbân olsun, ne okuyayım? deyince, o; «De ki: Tanyerini ağartan Rabba sığınırım» ve «De ki: İnsanların Rabbına sığınırım» sûrelerini oku, dedi Ben de bu ikisini okudum Rasûlullah buyurdu ki: Bu ikisini oku, çünkü sen o ikisinin benzerini asla okuyamazsın

Rasûlullah (sa)in bu iki sûreyi okuyup avucuna üfürdüğü ve bununla başını yüzünü ve vücûdunun geriye kalan kısmını okşadığını bildiren Hz Âişe'nin naklettiği hadîs daha önce geçmişti

İmâm Mâlik der ki: İbn Şihâb, Urve kanalıyla Hz Âişe'den nakletti ki; Rasûlullah (sa) rahatsızlanınca kendisine Muavvizeteyn'i okur ve üfürürmüş Ağrısı artınca ben onu okur ve elimle bereket umarak vücûdunu okşarcîım Bu hadîsi Buhârî, Abdullah İbn Yûsuf kanalıyla Yahya İbn Yahya'dan; Ebu Dâvûd Ka'nebî'den; Neseî, Kuteybe ve İbn el-Kâsım'dan; İbn Mâce de Muân ve Bişr İbn Ömer'den naklederler Hepsi de bu rivayeti İmâm Mâlik'e dayandırır

Nûh sûresinin sonunda Ebu Nadre'nin Ebu Saîd'den naklettiği, hadîste; Rasûlullah (sa) cinlerin ve insanların göz değmesinden Allah'a sığınırdı, buyurulduğu daha önce geçmişti Muavvizeteyn sûreleri nazil olunca, bu ikisini okumuş diğerlerini terketmiştir Tirmizî, Neseî ve İbn Mâce de bu hadîsi rivayet eder Tirmizî; hasen hadîstir, der



FELAK SÛRESİ


(Medine'de nazil olmuştur)


Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla


1 — De ki: Tanyerini ağartan Rabba sığınırım


2 — Yaratıkların şerrinden,


3 — Bastırdığı zaman karanlığın şerrinden,


4 — Düğümlere üfürenlerin şerrinden,


5 — Hased ettiğinde hased edenlerin şerrinden


İbn Ebu Hatim der ki: Bize Ahmed İbn İsâm Câbir'den nakletti ki ( jUJI ) kelimesi; sabah anlamındadır Avfî de îbn Abbâs'tan bu kelimenin sabah anlamına geldiğini nakleder Mifcâhid, Saîd İbn Cübeyr, Abdullah İbn Muhammed İbn Akîl, Hasan, Katâde, Muhammed İbn Kâ'b el-Kurazî, İbn Zeyd, Mâlik de Zeyd İbn Eslem'den buna benzer bir rivayeti naklederler Kurazî, İbn Zeyd ve İbn Cerîr bu âyetin: «Tanyerini ağartandır» kavli gibi olduğunu söylerler

Ali İbn Ebu Talha, İbn Abbâs'tan ( jUII ) kelimesinin halk anlamına geldiğini nakleder Dahhâk da şöyle der: Allah Teâlâ Nebiyy-i Zîşâmna bütün yaratıklardan kendisine sığınmasını emretmiştir Kâ'b el-Ahbâr der ki: ( jUJI ) kelimesi, cehennemde bir evdir Orası açılınca sıcaklığından bütün cehennem halkı feryâd eder Bu rivayeti nakleden İbn Ebu Hatim, sonra şöyle der: Bize babam Zeyd İbn Ali'den nakletti ki; ataları şöyle demişler: ( jLül ) kelimesi, cehennemin dibinde bir kuyudur üzerinde bir örtü vardır Bu örtü açılınca oradan öyle bir ateş çıkar ki, cehennem ondan çıkan sıcaklıktan feryâd eder Amr İbn Abese, Süddî ve başkalarından da böyle rivayet edilmiştir Bu konuda merfû' ve münker bir hadîs de vâriddir:

İbn Cerîr Taberî der ki: Bana Vasıflı İshâk İbn Vehb Ebu Hü-reyre'den nakletti ki; Rasûlullah (sa) şöyle buyurmuş: ( jUJl ) cehennemde örtülü bir kuyudur Bu hadîsin isnadı garîbtir, peygambere ref'i sahîh değildir Ebu Abdurrahmân der ki: ( jlill ) kelimesi, cehennemin isimlerinden bir isimdir

İbn Cerîr Taberî der ki: Sözlerin en doğrusu birincisidir, yani tanyeri anlamına gelmesidir Sahîh olan bu rivayeti Buhâri de Sahîh'inde tercih eder

«Yaratıkların şerrinden» Bütün mahlûkâtın şerrinden Sabit el-Benânî, Hasan el-Basrî; cehennemden, İblîs'ten ve onun soyundan yaratıkların hepsinin şerrinden, diye mânâ vermişlerdir

«Bastırdığı zaman karanlığın şerrinden» Mücâhid der ki: Güneşin batmasıyla bastırıp gelen gecenin karanlığından Bu rivayeti Buhâri ve İbn Ebu Necîh ondan nakleder İbn Abbâs, Muhammed İbn Kâ'b el-Ku-razî, Dahhâk, Husayf, Hasan, Katâde de aynı şekilde; karanlığıyla geldiğinde gecenin şerrinden, diye mânâ vermişlerdir

Zührî ise; güneş battığı zaman karanlığın şerrinden, demiştir Katâde de; gecenin bastırması demek, kaybolması demektir, der Ebu Mih-zem, Ebu Hüreyre'den nakleder ki: «Bastırdığı zaman karanlığın ver-rinden» kavli ile bir yıldız kasdedilmiştir îbn Zeyd der ki: Araplar Süreyya yıldızının düşmesine ( jUJl ) ifâdesini kullanırlardı Bu yıldız düşünce hastalıklar çoğalırdı Doğunca da hastalık yok olurdu îbn Cerîr Taberî der ki: Bu hususta bir de eser mevcûddur Nitekim Nasr İbn Ali Ebu Hüreyre'den nakleder ki; Rasûlullah (sa) «Bastırdığı zaman karanlığın şerrinden» kavli hakkında; düşen yıldızdan, demiştir Ben derim ki: Bu hadîsin peygambere ref'i sahîh değildir İbn Cerîr Taberî de der ki: Başkaları da bu ifâdeyle ayın kasdedildiğini söyler-ler Ben derim ki: Bu görüşün taraf darlarının dayandığı sey^İmâm Ah^ med İbn Hanbel'in Haris İbn Ebu Seleme'den naklettiği Hz Âişe'nin 'şu sözüdür Rasûlullah (sa) elimden tutup ayın doğuşunu gösterdi ve: Gece bastırınca doğan şunun şerrinden Allah'a sığınırız, de, dedi Tirmizî ve Neseî de bu rivayeti Sünen'lerinin tefsir kitablarında Muhammed İbn Abdullah kanalıyla Haris İbn Ebu Seleme'den naklederler Tirmizî; hasen, sahîh bir hadîstir, der Tirmizî'nin ifâdesi ise şöyledir: Şunun şerrinden Allah'a sığın Çünkü o: «Bastırdığı zaman karanlık» kavlinin ifâde ettiği şeydir Neseî'nin lafzı ise şöyledir: Şunun şerrinden bütün bunlar bizim söylediğimize gelip dayanır Allah en iyisini bilendir

«Düğümlere üfürenlerin şerrinden» Mücâhid, İkrime, Hasan, Ka-tâde ve Dahhâk; büyücülerin şerrinden, derler Mücâhid; düğümlere üfürüp rukye yaptıklarında, der İbn Cerîr Taberî der ki: İbn Abd'ül-Allah'a sığın Bastırdığı zaman şu karanlığın şerrinden Birinci görüşün sâhibleri, bastırdığı' zaman gece anlamı, bizim görüşümüze aykırı düşmez, derler Çünkü ay, gecenin belirtisidir ve gecede hâkimiyet yalnızca ayındır Aynı zamanda yıldızlar da ancak geceleyin ışık saçar ki A'lâ Tâvûs'tan nakletti ki; yılan ve delilik için rukye yapmaktan şirke daha yakın hiç bir şey yoktur Bir başka hadiste de Cebrâîl (sa)in Rasûlullah'a gelip; ey Muhammed rahatsızlandın mı? dediği ve Rasû-lullah'ın da; evet, dediği, bunun üzerine Cebrail'in: Allah'ın adıyla sana rukye yaparım Seni rahatsız eden her türlü hastalıktan ve her büyücünün şerrinden ve nazarından Allah sana şifâ versin, dediği bildirilir Belki de bu, Rasûlullah'ın büyü yapıldığındaki dertlenmesi üzerinedir Sonra Allah Teâlâ ona afiyet ve şifâ vermiş, yahûdîlerden hasedçilerin ve büyücülerin hilesini geri çevirerek onların tedbîrini, mahvolmalarına sebep kılmış ve kendilerini rezîl etmiştir Buna karşılık Rasûlünü hiç bir gün kınamamış, aksine her zaman onu korumuş şifâyâb etmiş ve afiyette kılmıştır

İmâm Ahmed İbn Hanbel der ki: Bize Ebu Muâviye, Zeyd İbn Erkam'dan nakletti ki; yahûdîlerden bir kişi Hz Peygambere büyü yaptı da bu nedenle Rasûlullah günlerce hastalandı Cebrâîl gelip dedi ki; yahûdîlerden bir kişi sana büyü yaptı Bir düğüm bağlayıp falanca kuyunun dibine attı Oraya birini gönder de getirsin Bunun üzerine Rasûlullah (sa) Hz Ali'yi gönderdi Hz Ali, o büyüyü çıkarıp peygambere getirdi Rasûlullah (sa) düğümü çözdü Bunun üzerine Rasûlullah (sa) sanki ipten kurtulmuşçasına dinçleşip ayağa kalktı O yahüdîye bunu ne söyledi, ne de ölünceye kadar yüzünü gördü Bu hadîsi Neseî, Hennâd kanalıyla Ebu Muâviye'den nakleder

İmâm Buhârî, Sahîh'inin tıp kitabında der ki: Bize Abdullah İbn Muhammed Hz Âişe'den nakletti ki; Rasûlullah (sa)a büyü yapılmıştı Öyle ki onun kadınların yanına vardığı görülür, fakat onlarla bir-leşemezdi Süfyân der ki: Bu, büyünün en şiddetlisidir Rasûlullah (sa) Hz Âişe'ye; ey Âişe biliyor musun, Allah Teâlâ kendisinden bilgi istediğin şey konusunda bana bilgi verdi İki kişi geldi ve birisi baş tarafımda diğeri ayak tarafımda durdu Baş tarafımda oturan, ayak tarafımda-oturana dedi ki: Adamın nesi var? O da büyülenmiş, dedi Diğeri; kim büyülemiş onu? deyince o; yahûdîlerin müttefiki olan Züreyk oğullarından Lebîd İbn A'sam isimli bir kişi, dedi Bu kişi münafıklardandı Ne ile büyülemiş? deyince, tarak ve taranırken düşen saçıyla, demiş Öbürü; nerede o? deyince, Zervân kuyusunun dibindeki taşın altında, demiş Hz Aişe der ki: Rasûlullah (saj o kuyuya gidip büyüyü çıkardı ve dedi ki: İşte bana gösterilen kuyu bu idi, bu kuyunun suyuna kına karıştırılmıştı Ve sanki oranın hurması şeytân başı gibiydi Bu, çıkarılınca Hz Âişe der ki: Ben; yoksa sen tedâvî mi oldun? dedim Rasûlullah (sa) buyurdu ki: Hayır, Allah beni şifâyâb etti Ben, insanlar-, dan bir kişiye kötülük bulaştırmak istemem Buhârî, îsâ İbn Yûnus ka-

nalıyla bunu Yahya el-Kattân'a isnâd eder Bu isnâdda şu ifâde de vardır: Hz Âişe dedi ki: Öyle ki peygambere bir şey yapmadığı halde yapmış gibi gösteriliyordu Ve yine onun ifâdesinde hadîsin sonunda şu kısım yer alır: Peygamber emretti de, o tekrar kuyuya gömüldü Buhârî'-nin belirttiğine göre, Hişâm'dan bu rivayeti îbn Ebu Zenâd ve Leys İbn Sa'd da nakletmiştir Bu hadîsi Müslim Ebu Üsâme kanalıyla Hişâm'dan nakleder İmâm Ahmed İbn Hanbel de, İbrâhîm İbn Hâlid kanalıyla Hişâm'dan, o babasından, o da Hz Âişe'den nakleder ki, Rasûlullah (sa,) altı ay bu halde kalmış Ne o kimsenin yanına gelirmiş, ne de kimse onun yanma vanrmış En sonunda iki melek gelmiş, birisi baş tarafına, diğeri ayak tarafına oturmuş Biri diğerine; nesi var? demiş O da; büyülenmiş, demiş Kim büyüledi onu? deyince Lebîd İbn A'sam, demiş Sonra Ahmed İbn Hanbel hadîsin tamâmını zikreder

Üstâd müfessir Sa'lebî tefsirinde der ki: İbn Abbâs ve Hz Âişe (ra) dediler ki: Yahudilerden bir çocuk Rasûlullah'a hizmet ederdi Yahudiler onun kafasını çelip kendisine Rasûlullah'ın taradığı saçlardan ve tarağından birkaç diş almasını istediler Nihayet o da bunu alıp yahûdî-lere verdi Yahudiler de bununla büyü yaptılar Bunu yapan îbn A'sam denilen bir kişi idi, Sonra o büyüyü Züreyk oğullarının kuyusuna attılar Ki, bu kuyuya Zervân denilirdi Rasûlullah (sa) rahatsızlandı Başının saçları dağıldı Altı ay kadınların yanına gittiği görülüyor, fakat onlara yaklaşamıyordu Eriyor fakat başına neyin geldiğini bilmiyordu Uyuduğu bir sırada iki melek geldi Birisi baş tarafına diğeri ayak tarafına oturdu Ayak tarafında oturan baş tarafında oturana dedi ki: Adamın nesi var? O da; tabîblik olmuş, dedi O; tabîblik olmak da ne demek? deyince, büyülenmiş, dedi Kim büyülemiş onu? deyince; ya-hûdî Lebîd İbn A'sam, demiş Ne ile büyülemiş onu deyince; tarağı ve taraktan düşen saçıyla, demiş O büyü nerede? deyince bir hurma çiçeğinin kabuğunda, Zervân kuyusundaki dip taşının altında Bunun üzerine Rasûlullah (sa) kendinden geçmiş olarak uyandı ve; ey Âişe farkında mısın, Allah Teâlâ bana ilâcımı bildirdi, dedi Sonra Rasûlullah (sav) Ali, Zübeyr ve Ammâr İbn Yâsir'i gönderdi ve kuyunun ipini çektiler, sanki o kına suyu gibiydi Sonra kayayı kaldırdılar ve hurma çiçeğinin kabuğunu çıkardılar, içinde peygamberin saçından düşen kıllarla tarağından iki diş vardı Bir de bağlanmış bir ip vardı Üstünde iğne ile dikilmiş on iki düğüm vardı Bunun üzerine Allah Teâlâ bu iki sûreyi inzal etti Her âyet okundukça bir düğüm çözülüyordu ve Rasûlullah (sa) da kendisinde hafiflik hissediyordu Nihayet son düğüm çözülünce rahatladı ve sanki ipten kurtulmuş gibi kalktı Cibril (as) şöyle diyordu: Allah'ın adıyla sana rukye yaparım, seni rahatsız eden her kötülükten, hasbdçiden ve gözden, Allah sana şifâ verir Ey Allah'ın Rasûlü; biz o pis herifi tutup öldürelim mi? dediklerinde, Rasûlullah (sa) buyurdu ki: Bana Allah şifâ verdi, insanlara kötülük etmekten nefret ederim Sa'lebî bu haberi bu şekilde isnâdsiz olarak îrâd eder Bu haberde garîblikler ve bir kısmında çok büyük münkerlik vardır Bir kısmının ise daha Önce geçen destekleyici delili bulunmaktadır Allah en iyisini bilendir

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.