Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Genel Konular

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
ahdimiz

Ahdimiz

Eski 08-24-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Ahdimiz




[SOHBETİN ADI: AHD







Sevgili kardeşlerim, can dostlarım, gönül dostlarım, Allah’a sonsuz hamd ve şükrederiz ki; bir defa daha Allah’ın bir zikir sohbetinde birlikteyiz Konumuz; ahd

Ahd müessesesi, Allah ile olan ilişkilerimizde önemli bir yer işgal eder Allahû Tealâ A’raf Suresinin 172 âyet-i kerimesinde diyor ki:



7/A'RÂF-172: Ve iz ehaze rabbuke min benî âdeme min zuhûrihim zurriyyetehum ve eşhedehum alâ enfusihim, e lestu birabbikum, kâlû belâ, şehidnâ, en tekûlû yevmel kıyâmeti innâ kunnâ an hâzâ gâfilîn(gâfilîne)
Ve kıyâmet günü, gerçekten biz bundan gâfildik (gâfilleriz) dersiniz diye (dememeniz için), senin Rabbin, Âdemoğullarının sırtlarından onların zürriyetlerini aldığı zaman onları, nefsleri üzerine şahit tuttu (Allahû Tealâ şöyle buyurdu): “Ben, sizin Rabbiniz değil miyim?” Dediler ki: “Evet, (Sen, bizim Rabbimizsin), biz şahit olduk




“Biz bütün Âdemoğullarını birbirinin sırtlarından çıkararak huzurumuzda hepsini topladık ve onlara dedik ki: (e lestu birabbikum) Ben sizin Rabbiniz değil miyim? (kâlû) dediler ki (belâ) evet

Negatif suallerin pozitif cevabı “belâ: Evet, Sen bizim Rabbimizsin

Allahû Tealâ “Kıyâmet günü ‘Ben bundan haberdar değildim’ demesinler diye onların ruhlarını ve fizik vücutlarını nefslerine şahit kıldım” diyor İşte olay bu olay Acaba bundan sonra ne olmuş? Maide Suresi 7 âyet-i kerimesinde Allahû Tealâ diyor ki:



5/MÂİDE-7: Vezkurû ni’metellâhi aleykum ve mîsâkahullezî vâsekakum bihî iz kultum semi’nâ ve ata’nâ vettekûllâh(vettekûllâhe) innallâhe alîmun bizâtis sudûr(sudûri)
Allah’ın, sizin üzerinizdeki ni’metini ve “işittik ve itaat ettik” dediğiniz zaman, onunla sizi bağladığı misakinizi hatırlayın Allah’a karşı takva sahibi olun Çünkü; O, göğüslerde (sinelerde) olanı bilir




“Allah’a verdiğiniz misakı hatırlayın ‘İşittik ve itaat ettik’ demiştiniz Allah da sizlerden misak almıştı

İşte o gün, “e lestu birabbikum” günü, Allahû Tealâ bütün insanlarla konuşuyor “Ben sizin Rabbiniz değil miyim?” Sual Cevap: “Belâ: Evet, Sen bizim Rabbimizsin” Onun üzerine Allahû Tealâ buyuruyor ki: “Ben sizin Rabbiniz olduğuma göre, Bana teslim olacağınıza dair sizlerden yemin istiyorum ey nefsler, misak istiyorum ey ruhlar, ahd istiyorum ey fizik vücutlar Sözlerimi işittiniz mi?” Biz de diyoruz ki: “İşittik” Allahû Tealâ buyuruyor ki: “Öyleyse itaat edin

Ruhlar biz hayattayken, dünya hayatını yaşarken, ruhumuzu Allah’a ulaştıracağımıza dair Allah’a misak veriyor Fizik vücutlar, biz dünya hayatını yaşarken, fizik vücudumuzu Allah’a teslim edeceğimize dair ahd veriyor Nefsler ise Allahû Tealâ’ya nefsimizi Allah’a teslim edeceğimize dair yemin veriyor

Burada her şey bitiyor mu? Hayır, bitmiyor Âyet-i kerime “İşittik ve itaat ettik dediniz” diyor Allahû Tealâ’nın ”Sözlerimi işittiniz mi?” talebi üzerine diyoruz ki: “semi’nâ: İşittik” Allahû Tealâ da ruhumuzdan, vechimizden, nefsimizden; ruhumuzu, vechimizi ve nefsimizi Allah’a teslim edeceğimize dair yemin, misak ve ahd istiyor Biz de bu yemini, misak ve ahdi veriyoruz, emre itaat ediyoruz

Herşey bitiyor mu? Hayır, bitmiyor Bu noktadan sonra olay devam ediyor ve farklı bir olayla karşı karşıya kalıyoruz Allahû Tealâ’nın İlâhi İradesi devreye giriyor ve bizim irademize sesleniyor: “Senden de misak istiyorum Sen de bana teslim olacaksın” diyor İrademiz de Allahû Teala’ya Allah’a teslim olması konusunda misak veriyor

Öyleyse ruhumuz Allah’a misak vermiş ama irademiz de irademizin Allah’a teslimi sadedinde Allah’a misak vermiş İşte bu misake baktığımız zaman, bu iradenin teslimi misakinin gerçekleşebilmesi, önce ruhumuzun sonra fizik vücudumuzun, sonra da nefsimizin Allah’a teslim olmasını gerektirir Bu üçü Allah’a teslim olmamışsa, irademizin Allah’a teslimi hiçbir zaman mümkün değildir

22 basamakta ruhumuz Allah’a teslim olur, Allah’ın Zat’ında yok olarak 25 basamakta fizik vücudumuz Allah’a teslim olur 26 basamakta nefsimiz Allah’a teslim olur 28 basamağın 5 kademesinde irademiz Allah’a teslim olur Böylece Allah’a verdiğimiz yeminimizi de misakimizi de ahdimizi de irademizin Allah’a verdiği misaki de gerçekleştiririz

Peki, hepsi bu kadar mı? Hayır Allahû Tealâ bir de bizden ahd istiyor İşte Allahû Tealâ’nın bizden istediği bu ahd; ruhumuzu, vechimizi, nefsimizi ve irademizi Allah’a teslim etmemizi bütünüyle emreden bir müessesedir

Ne olmuştu? Ruhumuz teslim olacağına dair Allah’a misak vermişti Fizik vücudumuz ahd vermişti, nefsimiz yemin vermişti Bunları yerine getirmek yeminimizi, misakimizi ve ahdimizi yerine getirmekti

Bunların ötesinde Allahû Tealâ irademizden misak istiyor, irademizi Allahû Tealâ’ya teslim etmek için Herbirisi ait olduğu asıldan isteniyor Ruhtan isteniyor, fizik vücuttan isteniyor, neftsen isteniyor ve iradeden isteniyor Peki, bunların hepsinden birden istenen bir yemin var mı? Böyle bir yemin türü var, onun da adı ahd; ruhumuzun da vechimizin de nefsimizin de irademizin de Allah’a teslimi emri

Allahû Tealâ Kur’ân-ı Kerim’inde bu konuları muhteşem bir şekilde açıklamıştır Nasıl biz Allah’a yemin misak ve ahd vermişsek, arkasından irademiz Allah’a bir de misak vermişse, arkasından dört tanesi birden Allahû Tealâ’ya ahd vermişlerse, toplamı birden hepsi birarada iken Allah’a verdikleri yeminin türü ahddir

Allahû Tealâ’nın cephesinden de duruma bakıyoruz Allahû Tealâ buyuruyor:



6/EN'ÂM-152: Ve lâ takrebû mâlel yetîmi illâ billetî hiye ahsenu hattâ yebluga eşuddeh(eşuddehu), ve evfûl keyle vel mîzâne bil kıst(kıstı), lâ nukellifu nefsen illâ vus’ahâ ve izâ kultum fa’dilû ve lev kâne zâ kurbâ, ve bi ahdillâhi evfû, zâlikum vassâkum bihî leallekum tezekkerûn(tezekkerûne)
Yetimin malına, o en kuvvetli çağına gelinceye kadar, en güzel şekliyle olmadıkça yaklaşmayın Ölçü ve tartıyı adaletle yerine getirin Kimseyi gücünün dışında (bir şey ile) sorumlu tutmayız Söylediğiniz zaman, yakınınız olsa bile, artık adaletle söyleyin Allah’ın ahdini yerine getirin (ifa edin) Böylece tezekkür edersiniz diye, (Allah) işte böyle, size onunla vasiyet (emir) etti


6/EN'ÂM-153: Ve enne hâzâ sırâtî mustekîmen fettebiûh(fettebiûhu), ve lâ tettebiûs subule fe teferreka bikum an sebîlih(sebîlihi), zâlikum vassâkum bihî leallekum tettekûn(tettekûne)
Ve muhakkak ki; bu, Benim mustakîm olan yolumdur Öyleyse ona tâbî olun Ve (başka) yollara tâbî olmayın ki; o taktirde sizi, onun yolundan ayırır İşte böyle size onunla vasiyet etti(emretti) Böylece siz takva sahibi olursunuz




Allahû Tealâ diyor ki: “Allah’ın ahdini ifa edin, yerine getirin İşte bu Sıratı Mustakîm’dir Sıratı Mustakim’e tabi olun ve müşriklerden olmayın” Ama âyet-i kerime orada bitmiyor ve şöyle devam ediyor: “Allah’ın vasiyetini yerine getirin ki takva sahibi olasınız İşte bu takva, son takvadır Sakın Allah’ın Sıratı Mustakîm’inden ayrılmayın Sıratı Mustakîm’in üzerinde olun

Burada Allah’ın ahdi ve vasiyeti geçiyor Konuyu incelediğimiz zaman şunu görüyoruz: Allah’ın ahdi, sadece irademizi Allah’a teslim etmemiz için Allah’ın bizden aldığı misaktir İrademizin Allah’a teslim olmak konusunda Allah’a verdiği bizim misakimiz, Allah’ın ahdini oluşturuyor

Allah’ın vasiyeti ise bizim ahdimizi oluşturuyor Ruhumuzu, vechimizi, nefsimizi ve irademizi hepsini birden Allah’a teslim etmemiz Allah’ın vasiyetidir “O vasiyeti yerine getirin ki asıl takvanın sahibi olasınız” diyor Allahû Tealâ Bu takva, bihakkın takvadır, takvaların en üst kademesidir Ruhun da vechin de nefsin de iradenin de Allah’a teslimini ifade eder

Allahû Tealâ insanların Allah’a verdiği misaklerini ve yeminlerini yerine getirmelerini istiyor İnsanların Allah’a verdiği yeminler, ruhumuzun, vechimizin ve nefsimizin Allah’a verdiği yeminlerdir Buna irademizin Allah’a verdiği misak eklendiği zaman, bu hepimizin ahdi oluyor Bu ahd ruhumuzun, vechimizin, nefsimizin ve irademizin Allah’a verdiği yemin, misak, ahd ve misakin bütününü içeriyor ve sadece ahd adını alıyor Dört teslim birden içeriyor: ruhun, vechin, nefsin ve iradenin Allah’a teslimi Allah cephesinden baktığımız zaman bu, Allah’ın bize olan vasiyetidir “Böyle olun ki; Allah’ın vasiyetini yerine getirin ki bihakkın takvaya ulaşasınız” diyor Nihai takvaya ancak böyle ulaşılabiliyor

Sevgili kardeşlerim, şimdi beraberce Rad Suresinin 20 ve 21 âyetlerine bakıyoruz Allahû Tealâ burada da konuya aynı standartlarda açıklama getirmiş



13/RA'D-20: Ellezîne yûfûne bi ahdillâhi ve lâ yenkudûnel misâk(misâka)
Onlar, Allah’ın ahdini ifa ederler (ruhlarını, vechlerini, nefslerini ve iradelerini Allah’a teslim ederler) Ve misaklerini (diğer teslimlerle birlikte iradelerini de Allah’a teslim edeceklerine dair misaklerini) bozmazlar


13/RA'D-21: Vellezîne yasılûne mâ emerallâhu bihî en yûsale ve yahşevne rabbehum ve yehâfûne sûel hisâb(hisâbi)
Ve onlar Allah’ın (ölümden evvel), Allah’a ulaştırılmasını emrettiği şeyi (ruhlarını), O’na (Allah’a) ulaştırırlar Ve Rab’lerine karşı huşû duyarlar ve kötü hesaptan (cehenneme girmekten) korkarlar




“Ellezîne yûfûne bi ahdillâhi: Onlar Allah’ın ahdini yerine getirirler

Ellezîne: Onlar ki;

Yûfûne: İfa ederler,

bi ahdillâhi: Allah’ın ahdini

Yani iradelerini Allah’a teslim ederler Allah’ın ahdi, irademizi Allah’a teslim etmekti “Allah’ın ahdini ifa ederler ve iradelerini Allah’a teslim ederler

“Ve lâ yenkudûnel misâk: Böylece misaklerini bozmazlar

İşte her kim Allah’ın ahdini ifa ederse, misakini bozmaz Allah’ın ahdi neydi? İrademizin Allah’a teslimiydi Bizim irademizin Allah’a verdiği misak neydi? İrademizin Allah’a teslimiydi Öyleyse Allah’ın ahdini yerine getiren kişi, iradesini Allah’a teslim eden kişidir Ve iradenin Allah’a teslimi, bizim irademizin Allah’a verdiği misaki ifade eder Allah açısından da irademizin teslimini isteyen emir, Allah’ın ahdidir

Öyleyse âyet-i kerime son derece açık bir şekilde bunu içeriyor Ruhumuzun, vechimizin, nefsimizin ve irademizin Allah’a tesliminin hepsini değil, irademizin Allah’a teslimini içeriyor Ama ne var ki ruhumuzu, vechimizi ve nefsimizi Allah’a teslim etmezsek irademizi hiçbir şekilde Allah’a teslim etmemiz mümkün değildir Ne diyor Allahû Tealâ: “Onlar Allah’ın ahdini ifa ederler ve misaklerini bozmazlar

Allah’ın ahdi, irademizin teslimi; misakimiz, irademizin teslimi Allah’ın ahdini ifa eden, iradesini Allah’a teslim etmiştir Ama daha evvel mutlaka ruhunu, vechini, nefsini Allah’a teslim etmiş olması da asıldır

Burada “ve lâ yenkudûnel misâk: Onlar misaklerini bozmazlar” sözü, bir sonraki âyet-i kerimede çok güzel bir netice değişikliğine sebebiyet veriyor Allahû Tealâ “Onlar misaklerini bozmazlar” dedikten sonra, Rad Suresi 21 âyette diyor ki:

“Vellezîne yasılûne mâ emerallâhu bihî en yûsale: Ve onlar Allah’ın Allah’a ulaştırılmasını emrettiği şeyi yani ruhlarını O’na ulaştırırlar

Ruhlarını Allah’a ulaştıran bu insanlar ne yapmışlar? Misaklerini bozmamışlar Ne demiştik? Ruhumuz Allah’a ezelde misak vermiş, sadece ruhumuzun Allah’a teslimi konusunda Fizik vücudumuz Allah’a ahd vermiş, fizik vücudumuzun Allah’a teslimi konusunda Nefsimiz Allahû Tealâ’ya yemin vermiş, Allah’a nefsimizin teslimi konusunda Ruhumuzun yemini misak, fizik vücudumuzun yemini ahd ve nefsimizin yemini yemin Buradan, Allahû Tealâ Rad suresi 20 Âyet-i kerimede “Onlar misaklerini bozmaz” dedikten sonra ruhumuzun misaki çıkıyor ortaya

Allahû Tealâ “Ve onlar Allah’ın Allah’a ulaştırılmasını emrettiği şeyi Allah’a ulaştırırlar, misaklerini bozmazlar Misakleri, ruhlarını Allah’a ulaştırmaktı Onu gerçekleştirirler” diyor “Onlar Allah’a, Allah’ın Allah’a ulaştırılmasını emrettiği şeyi O’na, Allah’a ulaştırırlar” diyor

Öyleyse irademizi Allah’a ulaştırmak gibi ruhumuzu Allah’a ulaştırmak gibi bir temel görevimiz var Bu, ruhumuzun Allah’a ulaştırılmasıdır Adı da misaktir Öyleyse Rad Suresinin 20 âyet-i kerimesindeki “Ve onlar misaklerini bozmazlar” ile 21 âyet-i kerimeyi birleştirdiğimiz zaman ruhumuzun misaki ortaya çıkıyor Ama Rad Suresinin 20 âyet-i kerimesini tek başına alırsak, o zaman da irademizin misaki ortaya çıkıyor İkisi, birbirinden çok farklı iki hüküm doğuruyor

Öyleyse, Allahû Tealâ’nın indinde herşey en güzel standartlarda oluşuyor Âyet-i kerimenin devamında Allahû Tealâ diyor ki:

“Onlar Allah’ı, Allah’ın vechini dileyenlerdir Onlar misaklerini bozmazlar

“Ve yehâfûne sûel hisâb: Kötü hesaptan korkarlar yani kazandıkları derecelerin kaybettikleri derecelerden az oluşundan korkarlar

“Ve yahşevne rabbehum: Ve Rab’lerine karşı huşû duyarlar

“Vellezîne saberûbtigâe vechi rabbihim: Onlar sabırla Allah’ın Zat’ını dileyenlerdir

İşte sevgili kardeşlerim, bu âyette bulunan, bu Allah’ın Zat’ını dileme müessesesi, iki nevi dilemeyi ifade eder

1- Allah’ın Zat’ına insan ruhunun ulaşması, 21 basamaktaki bir olaydır Allah’a ulaşmayı dileriz Mürşidimize ulaşıp tâbî oluruz ve 7 safhada ruhumuzu Allah’a ulaştırırız 7 tane gök katı aşar ruhumuz ve Allah’a ulaşır Ruhumuzu Allah’a ulaştırmak; ulaştırmak üzere Allah’ın Zat’ını dilemeyi ifade eder

2- Ama bir de Allah’ın Zat’ını görmek üzere Allah’ı dilemek vardır Bu dilek, Allah’ın Zat’ını böyle dilemek, en son basamağı ifade eder; 28 basamağın 5 kademesini

Öyleyse böyle bir dizaynda, 28 basamağın 5 kademesi, iradenin Allah’a teslimi bize neyi sağlar? Allah’ın Zat’ını görmeyi sağlar Öyleyse Allah’ın Zat’ı görülebilir mi? Evet, görülebilir ama bu gözlerle değil, baş gözleriyle değil, buradaki gözle, kalp gözüyle Allahû Tealâ iradesini Allah’a teslim eden kişiye rüyetullahı nasip eder; Allah’ın Zat’ının görülmesini

İşte Allah ile olan ilişkilerimizde muhtevaya baktığımız zaman gördüğümüz şey nedir? Gördüğümüz şey, Allah’ın Zat’ını dilemek iki safha içerir:

1 safhada Allah’ın Zat’ına insanın ruhu ulaşır Bu Allah’ı dilemenin 1 safhasıdır Son safhada ise Allah’ın Zat’ı görülür Allah’a ulaşmayı dileyen kişi Allah’a ulaştıktan sonra, daimî zikre ulaşmayı Allahû Tealâ ona nasip kılmışsa, o kişi mutlaka iradesini Allah’a teslim edecektir ve irşad makamının sahibi olacaktır

O noktadan sonra olaylar birbirini takip eder Kişi Allahû Tealâ’dan tam 19 mertebe müzeyyen olma müessesesini, Allah’ın kendisine ihsan etmesini bekleyerek bu istikamette Allah’a devamlı taleplerle ulaşır Zikrini arttırmıştır, Allahû Tealâ onun günahlarını örtmüştür, salâh nuru vermiştir, günahlarını sevaba çevirmiştir ve onun iradesini teslim almıştır Ardarda bu olaylar vücuda gelir ve kişi iradesini de Allah’a teslim eder

Görülüyor ki Allahû Tealâ hem iradenin Allah’a teslimini hem ruhun Allah’a teslimini misak adıyla öyle ustaca kullanmış ki; konunun başı ile sonu arasında tam bir denge, tam bir ahenk kuruluyor

Rad Suresi 20 âyet-i kerimesini bütün olarak alanlar için Allah’ın Zat’ının görülmesi söz konusudur Rad Suresinin 20 âyet-i kerimesinin “Onlar misaklerini bozmazlar” kesimini Rad Suresi 21 âyet-i kerimesindeki “Ve onlar Allah’ın Allah’a ulaştırılmasını emrettiği şeyi Allah’a ulaştırırlar” ifadesiyle birleştirirseniz, o zaman yine Allah’ı dilemek söz konusudur ama bu Allah’a ruhu ulaştırmayı dilemek şeklindedir

Rad Suresi 20 âyet-i kerimesininAllah’ın Zat’ının görülmesini de ifade ettiğini nereden anlıyoruz? Rad Suresinin 21 âyet-i kerimesinden sonra 22 ve 23 âyet-i kerimelerine baktığımız zaman; Allahû Tealâ o kişilerin gideceği yerden bahsettiğini görüyoruz: “Onlar Adn cennetlerine girerler” diyor



13/RA'D-22: Vellezîne saberûbtigâe vechi rabbihim ve ekâmûs salâte ve enfekû mimmâ rezaknâhum sirren ve alâniyeten ve yedreûne bil hasenetis seyyiete ulâike lehum ukbed dâr(dâri)
Onlar, sabırla Rab’lerinin vechini (Zat’ını, Zat’a ulaşmayı ve Allah’ın Zat’ını görmeyi) dileyenler ve namazı ikame edenler, onları rızıklandırdığımız şeylerden gizli ve açıkça infâk edenlerdir Ve seyyiati, hasenat ile (iyilikle) savan kimselerdir İşte onlar için, bu dünyanın (güzel bir) akıbeti (sonucu) vardır


13/RA'D-23: Cennâtu adnin yedhulûnehâ ve men salaha min âbâihim ve ezvâcihim ve zurriyyâtihim vel melâiketu yedhulûne aleyhim min kulli bâb(bâbin)
Adn cennetleri (vardır) Onların babalarından ve eşlerinden ve zürriyyetlerinden salâha ulaşan kimseler, ona (adn cennetlerine) girerler Ve her kapıdan melekler, onların yanlarına girerler




Burada Allahû Tealâ iradelerini de Allah’a teslim eden o kişilerden bahsediyor Onlardan her zaman “Onlar kötülüğe iyilikle mukabele edenlerdir” şeklinde bir bahisle bahsediyor

İşte burada bir sonuç var Allahû Tealâ muhteşem bir statü içinde, hem ruhumuzu Allah’a ulaştırmaya misak adını vermiş, bizim Allah’a verdiğimiz misakimiz olarak değerlendiriyor Hem de sadece irademizin teslimine de yine misak diyor Hem fizik vücudumuzun Allah’a teslimine ahd diyor Hem de Allahû Tealâ bizim ahdimize ruhumuzu, vechimizi, nefsimizi ve irademizi, hepsini birden teslim ettiğimiz bir statü içinde bir açıklamayı getiriyor

Allahû Tealâ’nın indinde öyle bir muhteşem dizayn kurulmuş ki; âyetlerin muhtevasına baktığımız zaman, her âyette birbirini tamamlayan bir açıklama buluyorsunuz ve karmaşık olan hüviyet, neticede çok açık bir hüviyete dönüşüyor Onun için Kur’ân’nın tefsiri, insanlar tarafından yapılamaz Kur’an’ın tefsiri, Allahû Tealâ’nın öğretisi ile gerçekleşen bir müessesedir Eğer Allahû Tealâ bize bunları öğretmeseydi, biz de sizlere öğretemezdik Bu kavramlar, ayrı ayrı âyetlerde, öyle bir şekilde Allahû Tealâ tarafından dizayn edilmiş ki; Allahû Teala tam anlattığımızı açıklıyor Allah’a sonsuz hamd ve şükrederiz ki bize Allahû Tealâ Kur’an’ı öğretti

İşte bu yemin, misak ve ahd müessesesi de iki ahd, iki misaktan oluşan, bir de yeminden oluşan, Kur’an-ı Kerim’in açıklamalar dizisidir Ancak Allahû Tealâ açıklamayı yaparsa aydınlanır Yoksa insanlar çok karmaşık mefhumlar olarak değerlendirir

Allahû Tealâ Al-i İmran Suresinin 76 âyet-i kerimesinde: “Kim yeminlerini ve ahdini ifa ederse” diye bir ifade kullanıyor



3/ÂLİ İMRÂN-76: Belâ men evfâ bi ahdihî vettekâ fe innallâhe yuhibbul muttekîn(muttekîne)
Hayır, (öyle değil)! Kim (Allah ile olan) AHDini yerine getirir de takva’ya ulaşırsa (takva sahibi olursa), muhakkak ki; Allah, takva sahiplerini sever




Yeminleri, ruhun, vechin, nefsin teslim edilmesini ifade ediyor Yemin, misak ve ahd “Allah’ın ahdini” deyince Allahû Tealâ, yemin, misak ve ahdin arkasından Allah’ın ahdi geliyor yani irademizin teslimi geliyor Kelimelerin muhtevasından, cümlenin gelişinden hep aynı neticeleri çıkartıyorsunuz ama Allahû Tealâ size bunu öğretmişse tabiî

Sevgili kardeşlerim, can dostlarım, gönül dostlarım, Allah’a sonsuz hamd ve şükrederiz ki; bir defa daha Allah’ın bir zikir sohbetinde sizlerle birlikte olmayı bize nasip kıldı Buna ne kadar hamdetsek şükretsek azdır Allahû Tealâ’nın huzurunda hepiniz selâmlıyoruz Sonsuz mutlulukların sizlerin olmasını diliyoruz

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.