|
![]() ![]() |
|
Konu Araçları |
“feeyne, “nereye, gidiyorsunuz”, tezhebûn” |
![]() |
“Fe-Eyne Tezhebûn?” / “Nereye Gidiyor(Sun)Uz?” |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() “Fe-Eyne Tezhebûn?” / “Nereye Gidiyor(Sun)Uz?”“Fe-eyne tezhebûn?” / “Nereye Gidiyor(sun)uz?” Kur’ân, Hak’tan şüphe edip O’na sırt çevirenlere böyle seslenir: “Nereye gidiyorsunuz?”(81/26) Bu sarsıcı ifadeden sonra mutlak gerçeği bir daha tekrarlar: “Bu (Kur’ân), bütün insanlık/âlemler için bir öğüt/uyarıdan başka bir şey değildir; dosdoğru bir istikamet tutturmak isteyenler onu dinlerler ![]() Yıllardır bu topraklarda yaban-cı bir tarz-ı hayatı hakim kılmak için tüm imkanlarını seferber eden, kadîm vahyî geleneğimizden derin bir kuşku ve kopuş yaşamakla kalmayıp tam aksi istikametteki “batı-l koşusu”nu sürdüren ve halkını da arkasından sürüklemeye çalışan gaflet ehline seslenmemiz gerekiyor: “Fe-eyne tezhebûn?” Bu gidiş nereye? Nereye gidiyorsunuz ve bu milleti nereye sürüklüyorsunuz? Yaklaşık yüz-yüzelli yıl önce uç veren bu kendinden, kendi değerlerinden şüphe edip kopmanın, felakete yol açmaması için, “dur yolcu!” deyip, hepimizi sarması muhtemel bir yangına karşı uyarının tam zamanı! Kur’ân-ı Mübîn, Kitab’ın mirasçıları olup da onun şaşmaz öğretileri hakkında zanna kapılarak derin bir şüpheye ve tereddüde düşenlerin (42/14); bu şüphe ve endişeleri içinde oyalanıp durduklarını (44/9), tutarsızlığa ve kaosa/çıkmaza sürüklenip (34/54; 41/45), bocaladıklarını (9/45), kalplerinin çatışma/çalkantı içine girip paramparça olduğunu(9/110); nihayet kuşkudan inkara varmaları sebebiyle gerçekleri göremeyecek kadar kör hale geldiklerini (27/66) beyan buyurur ![]() ![]() Kitâb-ı Kerîm, bu bağlamda; peygamberlerin getirdiklerinden ciddi şüphe içinde olan Nuh, Ad, Semûd kavmini(14/9), Hz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Sadede gelelim: Tanzimat ve Meşrutiyet’le kronik bir ‘garplılaşma’ sevdasına kapılıp kendi değerlerinden şüpheye düşen elitimiz, tarihçi Engelhardt’ın ifadesiyle, dünyaya "şaşı" bakar oldu; artık onların “bir gözü doğu'da, bir gözü batı'da” idi ![]() ![]() ![]() ![]() Bu körlük, batıl-ı değerleri tepeden aşağı zorla halka benimsetmeye, milletin genlerine işlemiş köklü değerleri ve onları şekillendiren aziz İslâm’ı tasfiyeye yeltenmeye kadar götürdü onları ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Milletimizin, kendi aslî ve asil değerlerine/İslâm’a yeniden dönmesi yönündeki her çaba, bu ülke halkına ve değerlerine sırt çevirenlerce hep ‘tehlike’ olarak algılanıyor ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Başörtüsü yasağı gibi bir saçmalık, hiçbir ülkede bu kadar uzun süre ve inatla sürdürülmedi! Başını örten hanımların, ‘inananlar-inanmayanlar’ ayırımına yol açtığı, örtmeyenlere ‘siz inançsızsınız, çıplaksınız’ demek istediği, ‘mahalle baskısı’ yaptığı türünden akla ziyan yorumlara Türkiye’den başka bir yerde rastlanabilir mi!? % 99’u Müslüman bir ülkede birkaç liseli kız namaz kıldı diye veya Çanakkale şehitliğini başörtülü gezdi diye kıyameti koparan bir medyayı hangi ülkede bulabilirsiniz! Bu ne yaman bir inat ve nasıl bir şaşkınlık/körlüktür? İnsanlık tarihinde bırakın farklı ulus, kültür ve dilleri; farklı din ve mezhepleri de yüzyıllarca barış ve huzur içinde bir arada yaşatmayı başarabilmiş bir medeniyetin mirasçılarının, yine akla ziyan bir ulusçu/ırkçı söyleme sarılarak bin yıldır birlikte yaşadıkları kardeşleriyle -ALLAH korusun- neredeyse bir iç savaşın eşiğine gelmesi bu körlüğün sonucu değil midir? 22 Temmuz’da kadîm dini refleksini öne çıkaran halkımızın inancı, değerleri, kılık-kıyafeti üzerindeki yasakların kalkması ve kendi üretimi olmayan Kürt sorununun da İslâm kardeşliği ile çözülmesi yönünde verdiği mesajı bir imkân olarak değerlendirmek yerine; ortaya çıkan bahar havasının bir anda kışa çevrilmesine, terörün esrarengiz bir şekilde tırmandırılıp alevlendirilmesine zemin hazırlamak ve Sayın Gül’ün bölge ziyareti ile sönmeye yüz tutan ateşin üzerine adeta körükle gitmek, körlük değil de nedir? Umalım ki, şehit cenazelerini bile rakiplerine karşı bir ‘araç’ olarak kullanmaktan çekinmeyen, Gabar’da 13 Mehmed’i yitirdiğimizde ‘halkın yeterli tepkiyi vermediğini’ söyleyerek, Dağlıca’da yine 13 yiğidi şehid verince -Erzurum örneğindeki gibi- yüreklerimizi ağzımıza getiren kardeş kavgası ortamına adeta çanak tutan derin güçlerin bu körlüğü, umarız topyekün felâketimizle sonuçlanmaz ![]() ![]() ![]() Kaynak : Vakit gazetesi Abdullah Yıldız |
![]() |
![]() |
|