Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Genel Konular

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
“feeyne, “nereye, gidiyorsunuz”, tezhebûn”

“Fe-Eyne Tezhebûn?” / “Nereye Gidiyor(Sun)Uz?”

Eski 08-24-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

“Fe-Eyne Tezhebûn?” / “Nereye Gidiyor(Sun)Uz?”




“Fe-eyne tezhebûn?” / “Nereye Gidiyor(sun)uz?”


Kur’ân, Hak’tan şüphe edip O’na sırt çevirenlere böyle seslenir: “Nereye gidiyorsunuz?”(81/26)


Bu sarsıcı ifadeden sonra mutlak gerçeği bir daha tekrarlar: “Bu (Kur’ân), bütün insanlık/âlemler için bir öğüt/uyarıdan başka bir şey değildir; dosdoğru bir istikamet tutturmak isteyenler onu dinlerler” (81/27-28)

Yıllardır bu topraklarda yaban-cı bir tarz-ı hayatı hakim kılmak için tüm imkanlarını seferber eden, kadîm vahyî geleneğimizden derin bir kuşku ve kopuş yaşamakla kalmayıp tam aksi istikametteki “batı-l koşusu”nu sürdüren ve halkını da arkasından sürüklemeye çalışan gaflet ehline seslenmemiz gerekiyor:

“Fe-eyne tezhebûn?” Bu gidiş nereye? Nereye gidiyorsunuz ve bu milleti nereye sürüklüyorsunuz?

Yaklaşık yüz-yüzelli yıl önce uç veren bu kendinden, kendi değerlerinden şüphe edip kopmanın, felakete yol açmaması için, “dur yolcu!” deyip, hepimizi sarması muhtemel bir yangına karşı uyarının tam zamanı!


Kur’ân-ı Mübîn, Kitab’ın mirasçıları olup da onun şaşmaz öğretileri hakkında zanna kapılarak derin bir şüpheye ve tereddüde düşenlerin (42/14); bu şüphe ve endişeleri içinde oyalanıp durduklarını (44/9), tutarsızlığa ve kaosa/çıkmaza sürüklenip (34/54; 41/45), bocaladıklarını (9/45), kalplerinin çatışma/çalkantı içine girip paramparça olduğunu(9/110); nihayet kuşkudan inkara varmaları sebebiyle gerçekleri göremeyecek kadar kör hale geldiklerini (27/66) beyan buyurur Hak’tan kopuk bu kör gidişin sonu ise felâkettir

Kitâb-ı Kerîm, bu bağlamda; peygamberlerin getirdiklerinden ciddi şüphe içinde olan Nuh, Ad, Semûd kavmini(14/9), HzSalih’in davetine; “Bizi benimsemeye çağırdığın ilkeler konusunda koyu bir kuşku içindeyiz” (11/62) diye karşılık verenleri, HzYusuf’un Rabbinden getirdiği vahyî gerçeklikten kuşku duyanları (40/34), HzMusa’ya verilen Kitab’dan şiddetli bir tereddüt ve şüphe içinde olanları (11/110) ve onların feci sonlarını nasıl kendi elleriyle hazırladıklarını ibret vesikası olarak sunar bize Şuursuzca, şaşmaz Kitabî hakikatleri kaldırıp arkalarına atanların yani bile bile Kitab’a sırt çeviren Kitap varislerinin(2/101) -Hz Şuayb’ın ifadesiyle- gerçekte ALLAH’a sırt çevirdiklerini (11/92) ve bu inkarcı/nankör ve küstah tutumlarının karşılığı olarak alçaltıcı ve rüsvay edici dünya ve ahiret azabını hak ettiklerini (11/93,94) yine Kur’ân bildirir bize

Sadede gelelim: Tanzimat ve Meşrutiyet’le kronik bir ‘garplılaşma’ sevdasına kapılıp kendi değerlerinden şüpheye düşen elitimiz, tarihçi Engelhardt’ın ifadesiyle, dünyaya "şaşı" bakar oldu; artık onların “bir gözü doğu'da, bir gözü batı'da” idi Bu “şaşı bakış”, İttihatçı ve Cumhuriyetçi elite gelince “kör bakış” halini aldı; zira iş artık kendini inkara varmıştı Neml/66âyette işaret edilen körlük, böyle bir inkârın sonucu olsa gerektir

Bu körlük, batıl-ı değerleri tepeden aşağı zorla halka benimsetmeye, milletin genlerine işlemiş köklü değerleri ve onları şekillendiren aziz İslâm’ı tasfiyeye yeltenmeye kadar götürdü onları Bin küsur yıl boyunca toplumsal hayatımızı, kültürümüzü, kimliğimizi, medeniyetimizi bütün alanları ve unsurlarıyla ilmek ilmek dokuyan İslâm’ın izini bu topraklardan silip atmak gibi akıldışı bir maceraya kalkışıp bunu inatla sürdürmek! İşte bu coğrafyada yüzelli yıldır yaşanan sıkıntı, kaos ve problemlerin temelinde bu istikâmet kayması yatıyor!

Milletimizin, kendi aslî ve asil değerlerine/İslâm’a yeniden dönmesi yönündeki her çaba, bu ülke halkına ve değerlerine sırt çevirenlerce hep ‘tehlike’ olarak algılanıyor Sermayeye, medyaya ve diğer iktidar aygıtlarına hükmeden bu odaklar, halkı sindirmek için suni gerilimler üretmekten, komitacı yöntemlere ve psikolojik harp tekniklerine başvurmaktan hiç perva etmiyorlar Bu gözü kara/kör inat, Balkan Harbi’nde yaşanan İttihatçı-İtilafçı çekişmesinde olduğu gibi Balkanların elimizden çıkmasına ve koskoca bir imparatorluğun -İttihatçılar eliyle- paramparça olmasına yol açmakla kalmadı; bugün de en temel zaaf sebebimiz olmaya -maalesef- devam ediyor

Başörtüsü yasağı gibi bir saçmalık, hiçbir ülkede bu kadar uzun süre ve inatla sürdürülmedi! Başını örten hanımların, ‘inananlar-inanmayanlar’ ayırımına yol açtığı, örtmeyenlere ‘siz inançsızsınız, çıplaksınız’ demek istediği, ‘mahalle baskısı’ yaptığı türünden akla ziyan yorumlara Türkiye’den başka bir yerde rastlanabilir mi!? % 99’u Müslüman bir ülkede birkaç liseli kız namaz kıldı diye veya Çanakkale şehitliğini başörtülü gezdi diye kıyameti koparan bir medyayı hangi ülkede bulabilirsiniz! Bu ne yaman bir inat ve nasıl bir şaşkınlık/körlüktür?

İnsanlık tarihinde bırakın farklı ulus, kültür ve dilleri; farklı din ve mezhepleri de yüzyıllarca barış ve huzur içinde bir arada yaşatmayı başarabilmiş bir medeniyetin mirasçılarının, yine akla ziyan bir ulusçu/ırkçı söyleme sarılarak bin yıldır birlikte yaşadıkları kardeşleriyle -ALLAH korusun- neredeyse bir iç savaşın eşiğine gelmesi bu körlüğün sonucu değil midir? 22 Temmuz’da kadîm dini refleksini öne çıkaran halkımızın inancı, değerleri, kılık-kıyafeti üzerindeki yasakların kalkması ve kendi üretimi olmayan Kürt sorununun da İslâm kardeşliği ile çözülmesi yönünde verdiği mesajı bir imkân olarak değerlendirmek yerine; ortaya çıkan bahar havasının bir anda kışa çevrilmesine, terörün esrarengiz bir şekilde tırmandırılıp alevlendirilmesine zemin hazırlamak ve Sayın Gül’ün bölge ziyareti ile sönmeye yüz tutan ateşin üzerine adeta körükle gitmek, körlük değil de nedir? Umalım ki, şehit cenazelerini bile rakiplerine karşı bir ‘araç’ olarak kullanmaktan çekinmeyen, Gabar’da 13 Mehmed’i yitirdiğimizde ‘halkın yeterli tepkiyi vermediğini’ söyleyerek, Dağlıca’da yine 13 yiğidi şehid verince -Erzurum örneğindeki gibi- yüreklerimizi ağzımıza getiren kardeş kavgası ortamına adeta çanak tutan derin güçlerin bu körlüğü, umarız topyekün felâketimizle sonuçlanmaz Basîret, ferâset ve “dosdoğru bir istikâmet” dualarımızla

Kaynak : Vakit gazetesi


Abdullah Yıldız

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.