Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Genel Konular

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
harutmarut, israiliyat, üzerine

Harut-Marut Ve İsrailiyat Üzerine

Eski 08-24-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Harut-Marut Ve İsrailiyat Üzerine




Harut-Marut ve İsrailiyat Üzerine


بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحٖيمِ



-Bu yazıda zındıkların Bakara 102’de zikredilen Harut ve Marut adlı iki melek hakkında iftiralarına mukabele ve bazı İslami kitaplara da sızan bu batıl hikayeye karşı mü’min kardeşlerimize buna aldanmamaları hususunda uyarı vardır-



وَاتَّبَعُوا مَا تَتْلُوا الشَّيَاطٖينُ عَلٰى مُلْكِ سُلَيْمٰنَ وَمَا كَفَرَ سُلَيْمٰنُ وَلٰـكِنَّ الشَّيَاطٖينَ كَفَرُوا يُعَلِّمُونَ النَّاسَ السِّحْرَ وَمَا اُنْزِلَ عَلَى الْمَلَكَيْنِ بِبَابِلَ هَارُوتَ وَمَارُوتَ وَمَا يُعَلِّمَانِ مِنْ اَحَدٍ حَتّٰى يَقُولَا اِنَّمَا نَحْنُ فِتْنَةٌ فَلَا تَكْفُرْ فَيَتَعَلَّمُونَ مِنْهُمَا مَا يُفَرِّقُونَ بِهٖ بَيْنَ الْمَرْءِ وَزَوْجِهٖ وَمَا هُمْ بِضَارّٖينَ بِهٖ مِنْ اَحَدٍ اِلَّا بِاِذْنِ اللّٰهِ وَيَتَعَلَّمُونَ مَا يَضُرُّهُمْ وَلَا يَنْفَعُهُمْ وَلَقَدْ عَلِمُوا لَمَنِ اشْتَرٰيهُ مَا لَهُ فِى الْاٰخِرَةِ مِنْ خَلَاقٍ وَلَبِئْسَ مَا شَرَوْا بِهٖ اَنْفُسَهُمْ لَوْ كَانُوا يَعْلَمُونَ

Konumuz olan Bakara 102’nin meali şöyledir
“Ve onlar Süleyman’ın mülkü aleyhine şeytanların uydurdukları şeylerin ardına düştüler Halbuki Süleyman, asla küfretmedi, fakat o şeytanlar kâfir oldular Onlar nâsa sihir ve Babil'deki iki meleğe, Harût ile Marût'a indirilmiş olan şeyleri öğretiyorlardı Bu iki melek ise, «Biz ancak bir fitneyiz[imtihanız], sakın kâfir olmademedikçe bir kimseye sihir namına bir şey öğretmezlerdi İşte birtakım kimseler bu iki melekten zevç ile zevcenin arasını ayıracak şeyler öğreniyorlardı Fakat bunlar Allah Teâlâ'nın izni olmadıkça bu sihr ile bir kimseye bir zarar verebilir değildirler Onlar kendilerine zarar verip fayda vermeyen şeyleri öğreniyorlardı Yemin olsun ki onlar, o sihri satın alan kimse için ahirette hiç bir nâsip olmayacağını muhakkak bilmişlerdir Ne fena bir şey mukabilinde nefislerini satmış oldular,keşke bilselerdi!”

Bakara 102’nin en güzel tefsir ve izahını Fahreddin er Razi(ra)’dan gördügümden meleklerin indirilmesinden maksada dair olan bölümü naklediyorum:

a) Şüphesiz o esnada sihirbazlar çoğalmıştı Bunlar, sihir konusunda daha önce bilinmeyen şeyleri ortaya çıkardılar ve peygamberlik iddiasında bulundular, bununla insanlara meydan okudular Bu sebepten dolayı Cenabı Allah, insanlara bu yalancı peygamberlere karşı
koyabilsinler diye sihri öğretmek üzere bu iki meleği gönderdi Bu, şüphesiz en güzel gaye ve maksadlardan biridir

b)Mu'cizenin sihirden farklı olduğunu anlamak, mu'cize ve sihrin ne olduğunu bilmeye bağlıdır Halbuki insanlar o zaman sihrin mahiyetini bilmiyorlardı Bu sebeple, onların mu'cizenin hakikatini bilmeleri de imkansızdıİşte bunun üzerine, böyle bir maksad için, sihrin mahiyetini anlatsınlar diye Allah Teâlâ bu iki meleği gönderdi

c) Şöyle de denilebilir: Allah'ın düşmanları arasına ayrılığı;dostlarının arasına ise sevgiyi yerleştiren sihir, onlarca mubah veya mendûb idi İşte bundan dolayı, Hak Teâlâ bu gaye ile, sihri öğretsin diye o iki meleği göndermiştir Sonra o günün insanları bu iki melekten sihri öğrenmişler ve onu şer işler ile Allah'ın dostları arasına düşmanlık sokmak ve düşmanları arasında sevgi te’siis etmek için kullanmışlardır

d)Herşeyi bilebilmek güzeldir Sihir yasaklanmış olunca, onun bilinen ve tasavvur edilen birşey olması gerekir Çünkü tasavvur olunamayan şeyi nehyetmek imkânsızdır

e)Belki de cinler, bir benzerini insanların yapamayacağı çeşitli sihirler biliyorlardı Bundan ötürü Cenâb-ı Hak, insanların kendisi ile cinlere karşı koyabilecekleri şeyleri öğretmeleri için melekleri göndermiştir

f)Bunun, mükellefiyeti zorlaştırma babında birşey olması da caizdir Çünkü insana, kendisini dünyevî lezzetlere ulaştıracak şeyi öğretip, sonra onu kullanmasını yasakladığı zaman bu, insan için çok güç olurBu sebeble de insan, buna riayet ederek büyük bir mükâfaat elde edebilir Nitekim Hak Teâlâ: "Kîm (o nehirden) kana kana içerse benden değildir Kim ondan tatmaz ise işte o bendendir" (Bakara, 249) buyurduğu gibi, Talût'un kavmini bir nehirden su içme husunda imtihan etmiştir Böylece bütün izahlarla Allah Teala’nın o melekleri sihri öğretmek üzere indirmesinin akıldan uzak görülemeyeceği ortaya çıkmış oldu Allah en iyi bilendir

Bakara 249 örnegine A’raf 163 de örnek verilebilirO ayet-i kerimede cumartesi ehlini imtihan için kıyıya bolca balık gönderildiginden haber verilmiştirŞüphesiz bu cumartesi ehlini imtihandan başka bir şey degildiYine Maide 94 de buna örnektirRab Teala eshab-ı kiramı ihramlıyken av hayvanlarıyla imtihan etmiştir“Bir av bolluğu ki isteyince) elleriniz de mızraklarınız da yetişebilecek” F maddesine bu örnekleri de vermek yerinde olsa gerekAllah en iyi bilendir

__________________________________________________ ____________

Asıl konumuz olduğu şekliyle Yahudilerin uydurduğu kıssa şudur: “Melekler Ademoğullarının işledikleri hatalar hususunda Allah'la konuşurlar (konuşmanın zamanı da ihtilaf konusudur Bazısına göre konuşma: "Orada bozgunculuk yapacak ve kan dökecek birini, mi yaratacaksın?" sözünün söylendiği sırada geçmiştir Bazısına göre de bu konuşma, Ademoğulları çoğalıp buna paralel olarak hataları da çoğalınca gerçekleşmiştir) Yüce Allah onlara der ki: "Eğer sizi de bu sınava tabi tutsaydım siz de onların işledikleri hataları işlerdiniz" Melekler: "Seni tenzih ederiz" derler Bunun üzerine Allah: "Aranızda iki kişiyi bu sınav için seçin" der Melekler Harut ve Marufu seçerler Yüce Allah, bu ikisini insanlann ihtiras ve şehevi duygularıyla sınamak üzere Babil kentine indirir Güzel bir kadın karşılarına çıkarBu ikisi kadınla birleşmek isterler Ancak kadın, putuna secde etmeleri veya göstereceği bir kişiyi öldürmeleri ya da şarap içmeleri durumunda bu isteklerini karşılayabileceğini söyler Ancak melekler daha hafif bir suçtur diye şarap içmeyi kabul ederler Şarabı içtikten sonra sarhoş olurlar Hem zina ederler, hem şirk koşarlar, hem de adam öldürürler Bunun üzerine yüce Allah onlara dünya veya ahiret azabından birini tercih etmelerini önerir Dünya azabını tercih ederler Bunun üzerine yüce Allah, ayaklarından asılmalarını emreder Bundan sonra insanlar onlara gelip büyü öğrenmeye başlarlar

Esasında bu kıssanın mahiyeti aynı,teferrüatı farklı çok çeşitli varyantları da vardırMesela,bazı rivayetlerde kadının ism-i azamı meleklerden ögrendigi (!!!) sonra da göge çıktıktan sonra Zühre yıldızına çevirildigi aktarılmıştırBazılarında meleklerin “biz olsak yapmazdık” dedikleri vardırKadının talep olarak meleklere müşrik olmalarını teklifleri vs vs vardırFakat hepsinin ortak noktası şudur:Melekler haşa “zina etti,katl yaptı ve içki içti” Melekleri bu tür sapıklıklardan tenzih ederiz!

Bakara 102’de meleklerin insanları imtihaniçingönderildigi apaçık zikredilmişken,bilgisiz insanlar indirilmelerinin sebebinin kendilerinin[meleklerin] imtihanı için olduğunu söyleyecek kadar gaflete düşmüşlerdir!

Maalesef bu batıl kıssa Mesnevi gibi bir kısım tasavvuf kitaplarına ve İsrailiyat aşığı bazı tefsir kitaplarına da sızmış,gece oduncusu gibi rivayet toplayan, sahih mi uydurma mı pek aldırmayan müellifler bunu kitaplarına almışlardırYetmemiş gibi Harut ve Maruk meleklere atılan iftiradan ders çıkarılmak istenmiştir! Bakınız Mesnevi 1Cilt 3320 beyitine:

Aklın aklından kaçan, peygamber ve velîlere uymayan kişi meşhur Hârût’la Mârût’a benzerOnlar da gururları yüzünden zehirli ok yediler Mukaddes yaradılışlarına, melek olduklarına itimat ettiler”

Yetmiyor gibi ileride de şunlar geçiyor:

“Bu iki melek, cihan halkının günahını, kötülüğünü görünce,hiddetlerinden ellerini ısırıyorlardı Fakat gözleriyle kendi ayıplarını görmüyorlardı

Basiretli kardeşim,batıl bir İsrailiyat haberiyle “ibadum mukramûn”[şerefli,ikram ve lütfa mazhar olmuş kullar] ve Allah’ın sözünün önüne geçmiyen ve hep emrinde kalan meleklere isnad edilenleri gör![bkz:Enbiya 26,27] Nefis sahibi olmuyan meleklerde “gurur” ve “kibir” bulunması ne kadar da İslam'a uygun ve mantıklı!!

Asıl ayıp bu Yahudi uyduruklarını “din” diye sunmak ve bundan ders çıkarmaya çalışmaktır İnsanları sirat-ı müstakim olan sahih ehl-i sünnet itikadına davet ederizMesnevi sahibi için mağfiret dileriz

Tenkidler:

Kadi Beydavi , Harut ile Marut hakkında söylenen bu meşhur hikaye Yahudilerin uydurmasıdır, diyor

Şehabeddin Iraki de şöyle diyor: Buna inanan kimse kafirdir (1)

Eş-Şifa isimli meşhur eserin müellifi Endüslü el-Kadî Iyad: "Ehl-i Ahbâr’ın ve müfessirlerin Hârut ve Mârut kıssası ile ilgili olarak naklettikleri haberler ile Hz Ali ve îbnü Abbas'tan aynı konuya dâir gelen hadisler hakkında şunu bil ki: Hz Peygamber (sav) den ne sahîh ve ne de sakîm hiç bir şey gelmemiştir Bunlar kıyas yoluyla da alınıp kabullenecek cinsten değildirler Kur'ân'da mevcut bu âyetin manasında müfessirler ihtilâf etmişler;Hârut ve Mârut konusuna ait seleften menkûl şeyleri bazıları reddetmiştirBu haberler, yahûdîlere ait kitaplardan aktarılmış bir takım düzmelerden ibarettir(2)

îbnü Hazm da el-Fasl'da, Hârut ve Mârufa ait olarak söylenenlerin yalan ve uydurma olduklarını,bu rivayetlerin asılsızlığını açıkça dile getirir(3)

Şiilerin müfessirleri dahi şöyle demişlerdir: Bu rivayeti zikretmek ve kitaplara almakta fayda yokturMeleklerin ismetine kail olanlar bunu tecvîz etmezler(4)

Bu haberler aynı zamanda uydurmaları tespit eden muhaddislerimizin kitaplarında da zikredilmiştir(5)

İbn-i Atiyye şöyle der: Bu kıssalar bazı rivayetlerde uzun, bazılarında da kısadır Bunlar içinde hiç bir tanesi kesin olarak sabit değildirOnun için sözü uzatmada mana yoktur(6)

Fahreddin er Razi “bu rivayetler fâsid, merdûd, kabul edilemez rivayetlerdir” deyip,meleklerin asi olmuyacağı hükmünü bu kıssanın batıl olduğuna delil getirdikten sonra de şöyle dedi: Rivayetler içinde geçen ve meleklerin dünya azabı ile ahiret azabından birini tercih etmede serbest bırakıldıklarını ifâde eden kısım keza fâsiddir Bu konuda evlâ olan meleklerin azâb ile tevbe arasında muhayyer kılınmalarıdırZira Allah bir ömür boyu kendisine şirk koşanları bile azâb ile tevbe arasında serbest bırakmıştır(Rahmeti bu kadar geniş olan) Yüce yaratıcı nasıl olur da, bu hususta Hârût ve Mârût'a karşı cimri davranır?

Ve yine şöyle denmiştir:

Kıssacılara göre Allah, Hârût ve Mârût'a: "Eğer Âdemoğullarını imtihan için vesile yaptığım şeyleri size tatbik etseydim, siz de tıpkı onlar gibi bana asî olurdunuz" buyuranca melekler: "Hayır ya Rab! Sen dediğini bize yapsan, biz sana asî olmayız" dediler Bu cümle Allah'ı tekzîbdir, O'nu techîldir ve bu, açık küfürlerdendir(7)

Son olarak Mecellet-ül ezher’in makalesindeki tahlilleri nakledelim:

a- Kıssaya âit rivayetlerde Zühre'nin fâcîre bir kadın olduğu ve Hârût ile Mârût'u fitneye düşürdüğü ifade ediliyor Arkadan da semalara yükseltiliyor Fâcire bir kadın nasıl olur da semalara yükselir?

b - Diyelim ki, Zühre göklere çıktı Nasıl parlak bir yıldız olabilir

c - Ceza neticesi kadının yıldıza tebdîl edildiği ifade ediliyor Günahkâr olan bu kadının parlak değil de simsiyah olması gerekmez miydi?

d - Zühre ismi ile anılan yıldız, göklerin, yaratıldığı günden beri semada cevelân eden, hiç bir şeyden haberi olmayan, günah veya sevabla uzaktan veya yakından en ufak bir ilgisi ve irtibatı bulunmayan bir yaratıktır Kendi adına düzülen yalanlardan onun asla haberi yoktur!

e-Kıssada meleklere günah işletilmiştirİslâmî inanca göre melekler ma'sûmdurlar Kendilerinden ne küçük ve ne de büyük günah sûdûr eder (8)

Degerli okuyucu,bu yazının yazılmasındaki sebep İsrailiyat haberlerinin İslam akidesine ters düşen kısımlarının da olduğunu ve bunların Kur’an kıssalarının anlaşılmasına mani olduğunu nazara vermek içindir

"İsrâîliyyat" isrâîliyye kelimesinin çoğuludur Kelime İsrâîli bir kaynaktan aktarılan kıssa veya hâdise manasınadırİsrâîl, rivayetlere göre Hz Ya'kûb (as)'un ismi veya lâkabıdır…

İsrâîliyyattan maksadın ne olduğu ve kelimenin ıstılahı manâsına gelince; kelime her ne kadar tefsire girmiş yahûdî kültürünü ifâde ediyorsa da, bunda bir inhisar düşünülemez İslâm'a ve özellikle tefsîre girmiş olan yahûdî, hıristiyan ve diğer dinlere ait kültür kalıntılarıyla, dînin gerek lehine ve gerekse aleyhine uydurulup Hz Peygambere ve O'nun muasırları olan sahabe ile müteakip nesillere izafe edilen her türlü haber, isrâîliyyat kelimesinin manâsı içine girer Bir kelime ile, islâm'a yabancı olan her şey bu kelimenin bünyesinde mütala'a edilmelidir(9)

Kitabullahtaki kıssalar insanlara ve cinlere ders vermek için inzal edilmişken,insanlar bu tür kıssalarda mesela “Harut-Marut hangi meleklerdi,Zühre kimdir,haşa öldürdükleri kimdi,neden öldürdü,haşa fıksklarından sonraki hali neydi” gibi batıl sorular peşinde koşmaktadırlarEshab-ı Kehf’in köpeginin rengini dahi merak eden gaflet ehlinin feyizli kıssalardan ne anlamaları beklenir?

Bunların Resulullah(asm)’a nispet edilenlerini ancak Sahih-i Buhari gibi sahih hadis kitaplarından almak ve şerhlerindeki incelikleriyle anlamakgerekirMuhakkik şarihlerin kitaplarda geçen İsrailiyat haberlerini tenkid ve tahkiklerini okumadan kalbine almaman gerekir!

Son olarak: Abdullah ibn Abbâs (R) şöyle demiştir:

Sizler kitâb ehli olanlara şerîatten herhangi birşeyi nasıl soruyorsunuz? Hâlbuki Rasûlullah (asm) üzerine indirilmiş olan Kitâb'ınız, kitâbların en yenisidir Sizler onu hâlis olarak ve içine başka hiçbirşey karışmamış olduğu hâlde okumaktasınızBu Kur'ân sizlere, ehli kitâb olanların Allah'ın kitabını tebdil edip değiştirdiklerini ve Kitâb'ı kendi elleriyle yazdıklarını ve bununla az bir bahâyı satın almaları için "Bu Allah katındandır" dediklerini sizlere söylemiştir Dikkat edin! Size gelmiş olan ilim, sizleri onlara suâl sormaktan nehyetmektedir Vi biz onlardan hiçbir kimseyi size indirilmiş olan kitâbdan size suâl sorar görmüş değiliz! (10)

Allah en iyi bilendir

Vesselam,veddua

1)Halil Günenç-Günümüz Mes’elelerine Fetvalar-Sual 52
2) ZMesîr,I125,not3;aynı konuya ait el-Kadî Iyad'ın değişik bir tenkidi için bak Îbnü'l-Arabî, A Kur'ân, I 30; Mecelletü'l-Ezher, XXV S95-96
3) el-Fasl, IV 32
4)et-Tibyan, I 376; et-Tabressî, I 176
5)Tenzîhu'ş-Şeria'ti'l-Merfû'a,I209-10;el-Le'âli'1-Masnû'a,I158; Muhammed Tahir, Tezkiratü'l-Mevdû'at,s110
6)Muharrar, I varak 84a-b
7)Kitâbü'l-Lübâb, varak 69a,Fahreddin er Rezi,Mefatih-Bakara 102 tefsiri
8) Mecelletül-Ezher, XXV 895-96
9)DrAbdullah Aydemir,Tefsirde İsrâiliyyat, Diyanet İşleri Başkanlığı: 6-7
10)El Buhârî, K İ’tisâm, bâb 25; el-Aynî, XIII 261; XXV 75;Fethul-Bâri, VI 220; XVII 101; İbnü Kesîr, V, 329; El-Bidâye, II, 134

Not:Bu yazının "Tenkidler" bölümündeki bazı nakillerden Abdullah AYDEMİR’in yazmış olduğu “Tefsirde İsrailiyat” adlı kitaptan da istifade edilmiştir

Bu kitabı "usülsüzce kitaplara aktarılan batıl haberler"den beri olmak için aciz bir kardeşiniz olarak tavsiye ederim

Ene-Zerre




Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.